Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin, TürkAkım projesinin deniz bölümünün tamamlanması dolayısıyla İstanbul'da gerçekleştirilen törene katıldı.
Türkiye'yi enerji sevkiyatında kilit ülke haline getirecek projeyle ilgili Erdoğan ve Putin törende önemli mesajlar verdi. Başkan Erdoğan açıklamasında, "Kıyıköy'deki alım terminalinin inşaatı devam ediyor. 31.5 milyar metreküp doğal gaz taşıyacak projede komşularımız ve bölgemiz açısından da pek çok avantajı bulunuyor. En az yarısını Avrupa'ya göndermeyi düşünüyoruz. Bursa, Kocaeli, İzmir, İstanbul gibi yeni tedarik bölgeleri oluşacaktır. Türkiye transit risklere maruz kalmadan hem kendisinin hem de Avrupa'nın doğal gaz taleplerini karşılayacağız" dedi.
Rusya Devlet Başkanı Putin ise açıklamalarında şu ifadeleri kullandı: “Doğal gazı Doğu ve Güney Avrupa'ya taşıyacak ve bu Türkiye'yi önemli bir noktaya getirecektir. Kara kısmı da deniz kısmında olduğu gibi hızlıca ilerleyecektir. Proje 2019'a kadar tamamlanacaktır. En çevre dostu teknolojiyi kullanıyoruz. Özellikle Rusya ve Türkiye enerji alanında işbirliği uzun yıllardır gerçekleştiriyoruz. 100 milyar dolarlık ticaret hacmi ile ilgili Çin ile ulaşacağız. Türkiye ile neden olmasın. TürkAkım projesiyle ilgili anlaşma İstanbul'da 10 Ekim 2016'da yapılmıştı. Bu projeye Sayın Erdoğan isim vermiştir. 2-3 sene sonra projenin en zor kısmı tamamlanmıştır. Pek çok çalışma yaptık birlikte. TürkAkım projesinin deniz kısmı tamamlanıyor. Özellikle dikkatleri şu hususa çekmek istiyorum. Toprağa delik açmak ve gaz çıkarmak kolay değil. Yüksek teknoloji ile yapılan bir süreçtir. Özellikle doğal gaz çevre dostu olan bir proje.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Biz Rusya ile ilişkilerimizi diğer ülkelerin taleplerine göre şekillendirmedik. Hem bölgemizde hem de küresel alanda barışın ve istikrarın temini için Rus dostlarımızla çaba harcadık. Özellikle Suriye'de önemli katkılarını gördük. Akkuyu Nükleer Santral projesini de Rusya ile hayata geçiriyoruz. Hedefimiz 100 milyar dolarlık ticaret hacmidir. Turizmde ilk 9 ayda 5,1 milyon Rus turist ile yeni bir rekora da imza attık. 2019'da karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı olarak kutlayacağız. Etkinlikler halklarımızın birbirini iyi tanımalarına vesile olacaktır.”
Kaynak: Sabah
Blokzincir Türkiye Zirvesi, bu yıl 19 – 20 Kasım tarihlerinde Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu’nda “Blokzincirin Kullanım Alanları ve Potansiyelin Keşfi” temasıyla düzenlendi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından düzenlenen etkinliğe Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu ve çok sayıda yerli, yabancı misafirler katıldı.
Blokzincir teknolojisini "Geleceğin teknolojisi" olarak adlandıran BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, bu teknolojinin geçmiş ve gelecek harmanlanmadan anlaşılmasının mümkün olmayacağını dile getirdi. Karagözoğlu, “Bir silsile düşünün. Her bir şifreli bilgi bölünerek birleştiğinde kendisini kopyalasın. Böylece en ufak değişiklikte dahi fark edilsin ve sisteme asla hile bulaşamasın. İşte kabaca bahsettiğimiz bu sistemin adı Blokzincir. Tüm Dünya’da merkezi olarak tutulup dağıtılan veriler. Gerçekleşen olaylar, edinilen tecrübeler sonucunda tek merkezli sistemlere güvenmeyen insanların sonucudur aslında Blokzincir. Her ne kadar şu anda kripto para birimlerinin atası olarak kabul edilmiş olsa da dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var. Bitcoin ve benzeri finansal değerler Blokzincir ’in tam olarak ne sebebi ne de sonucudur” sözleriyle blokzinciri tanımladı.
Başkan Karagözoğlu: Blokzincir Teknolojisi En Hassas Bilgi Teknolojileri Gündemidir
Blokzincir 'in her şeyi güvenilir hale getiren bir sistem olduğuna dikkat çeken Karagözoğlu, “Bu güvenli zinciri hangi alana uyarlarsak uyarlayalım hızlı bir şekilde yol alacağı ve bizi doğru bir sonuca ulaştıracağı kesindir.
Blokzincir teknolojisi paranın dijitalleşme süreciyle hayatımıza daha yoğun bir şekilde girmeye başlamıştır. Bilişim teknolojilerinin en önemli problemlerinden tek merkeze dayalı güvenlik sistemlerindeki merkezi yapıyı dağıtan ve bu sistemlerin çok daha verimli çalışmasında oynadığı büyük rol sebebiyle blockzincir teknolojisi günümüzün ve geleceğin en hassas bilgi teknolojileri gündemidir. Blokzincir, veri transferi sağlayan mevcut internet ortamında, değerli varlıkların transferine de olanak sağlayarak tüm hayatımızı yeniden şekillendirecek yepyeni bir teknolojiyi adlandıran merkezi olmayan bir şifreleme kayıt defteridir. Blokzincire ilişkin akademik araştırmaların yaklaşık %80'i kripto para birimlerine odaklanmıştır” dedi.
Araştırmaların bu denli kripto paralara odaklanmasının doğal sebebinin piyasalar tarafından kabul görüşüyle ilgili olduğunu kaydeden Başkan Karagözoğlu konuşmasında, “2009 yılında piyasaya çıktığından bu yana gerek işlem hacmi gerekse market değeri açısından hızla değerlenen Bitcoin son yılların fenomen olgusu haline gelmiştir. 2017’de yirmi kattan fazla değer artışı kaydederek sene sonuna doğru 20 bin dolar seviyelerine kadar yaklaşmıştır.
Günümüz itibariyle 2.081 adet kripto para birimi mevcuttur ve bunlar 15.891 piyasada işlem görmektedir. Toplam piyasa değerleri 186 milyar dolara kadar düşüş göstermiştir ve bir günlük işlem hacimleri 15 milyar dolar civarındadır. %80 lik kripto para araştırmalarının dışında kalan çalışmalar ise akıllı kontratlar dahil olmak üzere blokzincir uygulamalarına odaklanmıştır. Buna ek olarak, verimlilik kapasitesi ve gecikme süresi gibi blokzincirin ölçeklenebilirlikle ilgili problemlerini araştırmacılar ikinci planda ele almışlardır” bilgilerine yer verdi.
Bakan Yardımcısı Sayan: Blokzincir Teknolojisi Sisteme Güvenmenin Adıdır
Programın açılışında konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan da Blokzincir teknolojisinin İlk kez 2008 yılında bir kripto para birimi ile gizemli bir şekilde hayatımıza girdiğini ifade ett2018 yılında Blokzincir endüstrisine 2.1 milyar dolar harcandığını aktaran Sayan, 2017 yılında blokzincir endüstrisinin Pazar değerinin 708 Milyon Dolar olduğu ve bu değerin 2024 yılına kadar büyük bir ivmelenme ile 20 milyar dolar seviyesine çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu seviyedeki yatırımların sadece bankacılık sektörüne sağladığı tasarruf değerinin dahi yıllık 8-12 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir” dedi.
Konuşmaların ardından, Blokzincirin etkilediği alanları ve sektörleri inceleyerek teknolojik engeller, mevzuat ve kanunlarla ilgili düzenleme çalışmalarının konuşulduğu konferansa geçildi. 2 gün boyunca süren etkinlikte, 11 farklı ülkeden 40’ın üzerinde alanında uzman konuşmacı sunum yaptı ve çalıştaylar düzenlendi.
Kaynak: BTK
Türkiye, Akdeniz'in yanı sıra Karadeniz'de de doğal gaz sondaj faaliyetlerini hızlandırıyor. Barbaros sismik araştırma gemisi yaptığı çalışmalarda Batı Karadeniz'de zengin rezerve sahip doğal gaz yatakları tespit etti. Türkiye, Batı Karadeniz'de, Romanya ve Bulgaristan'ın yıllardır petrol ve doğal gaz çıkardığı Tuna Bloğu'nda kaynak tespit etmesinin üzerine sondaj çalışmalarını başlatıyor. Sondaj, Türkiye ile Romanya ve Bulgaristan deniz yetki alanlarının birleştiği hatta yakın bir noktada yapılacak. Kaynağını Tuna deltasının yüzyıllık birikiminden alan, basınca dayalı ısıdan kaynaklı doğal gaz ve petrol rezervlerinin bulunduğu Tuna Bloğu'nda Romanya yıllardır doğal gaz ve petrol çıkarıyor.
Sondaj Çalışması Başlatılacak
Romanya'nın neredeyse doğal gaz gelirlerinin tamamını karşılayan Tuna Bloğu'nda Bulgaristan da son zamanlarda faaliyetlerini arttırdı. Türkiye ise çok az bir bölümü Türk deniz sularında bulunan Tuna Bloğu'nda kaynak tespit etti. Barbaros sismik araştırma gemisinin yıllar önce rezerv tespit ettiği Tuna Bloğu enerji sahasının Türkiye bölümünde önümüzdeki dönemde sondaj çalışması başlatılacak.
Mevki Belirleme Çalışmaları Başladı
Türkiye Petrolleri'nin (TP) sondaj sahası olan bölgede sondaj için mevki belirleme çalışmaları başladı. Halen Karadeniz'de İğneada açıklarında sismik araştırma faaliyetlerini sürdüren Oruç Reis sismik araştırma gemisinden operasyonu yapması istendi. Oruç Reis gemisinin üzerindeki ekipman yetersiz gelince TP, lokasyon belirleme çalışması için yurt dışından bir sismik araştırma gemisi kiralamayı planladı. Lokasyonun belirlenmesi ardından Tuna Bloğu'nda sondaj başlatılacak.
Kaynak: Haberler
Elektrik dağıtım şirketlerine, genel aydınlatma kapsamında yapacakları yeni tesislerde ve sayaç değişimlerinde kombi sayaç kullanma zorunluluğu getirildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın Genel Aydınlatma Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği, Resmi Gazete'nin 16 Kasım 2018 tarihli sayısında yayımlandı.
Buna göre, Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ), dağıtım şirketleri tarafından iletilen fatura bilgilerine ilişkin gerekli fiyat ve miktar kontrolünü, şirketlerin önceki dönem faturalarını, sayaç ve güç bilgilerini içeren abone bilgilerini göz önünde bulundurarak yapacak. Genel aydınlatma tesislerinin denetimi sonucunda hazırlanan raporda kesinleşen güç değerleri, ilgili abonenin fatura kontrolünde esas alınacak ve kesinleşen güç değerleri TEDAŞ tarafından belirlenip değiştirilecek.
TEDAŞ tarafından yapılan kontroller sonucunda eksik, hatalı veya usulsüz olduğu belirlenen dağıtım şirketine bildirilen faturalara ilişkin itiraz kapsamında, dağıtım şirketi gerekli incelemeyi yaparak sonucu 15 gün içerisinde kuruma yazıyla bildirecek. İncelemeler neticesinde hatalı olan faturalar iptal edilerek doğru tutarları yansıtacak şekilde yeniden düzenlenip bir sonraki ödeme dönemindeki fatura kapsamına eklenecek.
İnceleme ve denetim heyeti, dağıtım şirketleri tarafından gönderilen faturalardaki tüketim miktarı ve bedellerinin gerçek durumu gösterip göstermediğini ve aydınlatma tesisinin yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığına ilişkin denetimleri yapacak.
Heyet tarafından her bir dağıtım bölgesindeki denetlenen sayaçların tüketim miktarları ölçülerek kayıt altına alınacak ve şüpheli durum arz eden veya kalibrasyon süresi dolmak üzere olan sayaçlara öncelik verilecek.
Dağıtım şirketleri genel aydınlatmaya yönelik yapılacak yeni tesislerde ve sayaç değişimlerinde kombi sayaç kullanmak zorunda olacak.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Resmi Gazete'de yayımlanan kurul kararınca, 28 Mayıs 2016'da yürürlüğe giren Gün Öncesi Piyasası Tekliflerinin Yapısı ve Tekliflerin Değerlendirilmesine İlişkin Usul ve Esaslar'da da değişiklik yapıldı.
Buna göre, gün öncesi piyasasında birbiri ile ilişkilendirilmiş blok tekliflerin avans ödemelerine esas teklif fiyatının, ilgili uzlaştırma döneminde kabul edilmiş olan söz konusu tekliflerin teklif fiyatlarının ağırlıklı ortalaması olması kararlaştırıldı.
Kaynak: Resmi Gazete
KalDer tarafından düzenlenen 27. Kalite Kongresi’nde dağıtım şirketlerimizden ÇEDAŞ Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) Türkiye Mükemmellik Ödülü’ne layık görülürken, TREDAŞ ise “Mükemmellikte Yetkinlik” dört yıldız belgesini almaya hak kazandı.
Türkiye Mükemmellik Ödülü ÇEDAŞ’ın
Elektrik dağıtım sektöründe bir ilke imza atan ÇEDAŞ, EFQM Türkiye Mükemmellik Ödülü’nün sahibi oldu. KalDer tarafından düzenlenen 27. Kalite Kongresi’nde ödülü KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Buket Eminoğlu Pilavcı’nın elinden alan ÇEDAŞ Genel Müdürü Niyazi Kıvılcım, “Bundan sonraki hedefimiz EFQM Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü ve EFQM Avrupa Kalite Ödülü’nü alabilmek” dedi.
Kalite yolculuğunda mükemmelliği hedefleyen Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. (ÇEDAŞ), Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) Türkiye Mükemmellik Ödülü’nü alan ilk elektrik dağıtım şirketi oldu. Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından kaliteyi Türkiye çapında yaygınlaştırmak amacıyla başlatılan Ulusal Kalite Hareketi’ne katılan ve 2017 yılında ‘Mükemmellikte Yetkinlik 5 Yıldız’ belgesinin sahibi olan ÇEDAŞ, bayrağı bir adım daha yukarı taşıdı. ÇEDAŞ, “Sürdürülebilir Ortak Gelecek” temasıyla KalDer tarafından düzenlenen 27. Kalite Kongresi’nde EFQM Türkiye Mükemmellik Ödülü’ne lâyık görüldü.
Ödül töreninde söz alan ÇEDAŞ Genel Müdürü Niyazi Kıvılcım, bundan sonraki süreçte de EFQM Mükemmellik Modelini uygulayarak iş süreçlerini ve kurumsal yönetimlerini geliştirmeye devam edeceklerini belirterek “Paydaş ve çalışanlarımızla çevreye ve doğaya değer kattığımız iyi uygulamalarımızla sektöre ulusal kalite konusunda öncülük etmekten büyük gurur duyuyoruz. EFQM Mükemmellik Modeli’nin ülkemizdeki yayılması ve gelişimini sağlayan KalDer’e, kuruluşumuzu ödüle layık gören saygıdeğer jüri üyelerine, kongrenin gerçekleşmesinde emeği olan tüm çalışanlara, destekleri ile bizi motive eden hissedarlarımıza ve bu denli önemli bir kongrede ödül almamıza vesile olan, kuruluşumuza bu onuru yaşatan değerli çalışanlarımıza sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca şirketimizin ulusal kalite hareketine katılımı ve kuruluşumuzda EFQM Mükemmellik Modeli bilincinin yaygınlaştırılması aşamasında emeği geçen eski genel müdürümüze de ‘mükemmellik yolunda’ attığı adımlar için buradan şükranlarımı iletiyorum” dedi.
ÇEDAŞ ailesi olarak çıktıkları mükemmellik yolcuğuna anlamlı bir virgül koyduklarını ifade eden Kıvılcım, “Daha büyük hedeflere ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz. Bizim için kalite yolculuğu bitmedi, bitmeyecek. Bundan sonra hedefimiz EFQM Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü ve EFQM Avrupa Kalite Ödülü’nü alabilmek. Bu yönde çalışmalarımıza şimdiden başladık” değerlendirmesinde bulundu.
"TREDAŞ'ın Mükemmeliği" Türkiye Kalite Kongresi’nde Ödüllendirildi
Toplam Kalite Yönetimi’ni benimseyen Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. (TREDAŞ), KalDER tarafından yürütülen Ulusal Kalite Hareketi’ne dahil olmasının ardından benimsemiş olduğu yaklaşımın deneyimli ve tarafsız bir ekip tarafından değerlendirilmesi için Mükemmellik Modeli Dış Değerlendirmesi hizmeti aldı. TREDAŞ, bu değerlendirme sonucunda “Mükemmellikte Yetkinlik” dört yıldız belgesini almaya hak kazandı. TREDAŞ adına Dağıtım Grup Direktörü Reşit BİLGİLİ “Mükemmellikte Yetkinlik” belgesi ödülünü aldı.
TREDAŞ, üç ilde, 20 bin kilometrekare alanda, yaklaşık 2 milyon kişiye elektrik dağıtım hizmetini, kaliteli ve sürekli vermek için aralıksız çalışırken, elektrik dağıtım sektöründe öncü ve örnek şirket olma hedefi ile çıktığı mükemmellik yolculuğunda KalDer tarafından verilen “Avrupa Kalite Yönetim Vakfı Mükemmellikte Yetkinlik” belgesini aldı.
“Toplam Kalite Yönetimimizde Bugünümüz, Bir Önceki Günümüzden Daha İyi”
TREDAŞ olarak kalite yolculuğunda şimdiye kadar önemli adımlar attıklarını dile getiren Bilgili, “Kalite, şirketimizde bir yaşam biçimi olarak benimsenmektedir. Tüm faaliyetlerimizin, mevcut ve geliştirilen kalite sistemleri ve hedefleri doğrultusunda yürütülmesini benimsiyoruz. Ulusal Kalite Hareketi programına katılmamızın ardından kısa sürede tüm aşamaları geçerek, mükemmellik modelinde yetkinlik seviyemiz belirlendi. Toplam kalite yönetimimizde bugünümüz, bir önceki günümüzden daha iyi. Emeği geçen tüm arkadaşlarımı kutluyorum” dedi.
Bilgili, bu çerçevede kalite yolculuğunun kendileri için büyük önem taşıdığını ve KalDer ile önemli bir iş birliğine imza attıklarını aktararak, bu sürecin diğer dağıtım şirketleri açısından da örnek teşkil edeceğini belirtti.
Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü ve EUROGIA2020 Dönem Başkanı Murat Pınar, Avrupa Birliği'nin yeni teknolojiler ve projeler geliştirilmesini desteklemek için oluşturduğu EUREKA İngiltere’nin Dönem Başkanlığı kapsamında geçtiğimiz hafta düzenlenen Networking Toplantısı’nda EUROGIA2020 Topluluğu'nun 2018 yılı faaliyetleri hakkında bir sunum gerçekleştirdi.
EUROGIA2020’nin Başkanlığını 1 Temmuz 2018 tarihinde devralan Murat Pınar sunumunda, EUROGIA2020’nin yenilenebilir enerji ve enerji üretiminde karbon ayak izinin azaltılması konusunda her türlü projeye destek verdiğini belirtti. EUROGIA2020’nin temel hedeflerinin geliştirilecek enerji teknolojileri ve iklim değişikliği ile mücadele etmek ve EUREKA Üye ülkelerinde rekabeti ve istihdamı desteklemek olduğunu belirten Pınar sözlerini şöyle sürdürdü; “2008 yılından bu yana toplam 44 projeyi fonlanmaya uygun bulan EUROGIA2020 Avrupa Araştırma Bölgesi’nde faaliyet alanı tüm enerji değer zincirini kapsayan tek program. EUROGIA2020’ye gelen proje başvuruları son dönemde enerji verimliliği ve depolama teknolojilerine odaklanmış durumda. Gelen başvurular bize Avrupa’nın önümüzdeki dönemde ajandasının ne olacağı konusunda ipuçları veriyor ve bu yıl oluşturulan Avrupa Komisyonu Stratejik Enerji Teknoloji Planı bizim verdiğimiz katkılarla oluşturuluyor.”
Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik alanında sektördeki inovatif yatırımlara imza atan Enerjisa Dağıtım Şirketleri, Murat Pınar’ın üstlendiği bu önemli pozisyon ile Avrupa’da enerjinin geleceğini hangi Ar-Ge projelerinin şekillendireceğine karar veriyor.
Yenilenebilir, enerji verimliliği ve Enerji Birliği’nin yönetimini içeren yeni kanunlar Avrupa Parlamentosu tarafından imzalandı. Bu gelişme, Avrupa Birliği ve Üye Ülkelere temiz enerji dönüşümünü sahiplenmek, daha önce benimsenmiş olan 2030 iklim mevzuatını takip etmek ve Paris Anlaşması’nın yükümlülüklerini yerine getirmek adına oldukça önemli bir adım.
Avrupa Parlamentosu, 9 Temmuz’da yürürlüğe giren “Binalarda Enerji Performansı Yönergesi”ni takiben 2016 tarihli “Tüm Avrupalılar için Temiz Enerji” paketindeki sekiz mevzuatın yarısının parlamenter onayını 13 Kasım’da tamamladı. Paket, Avrupa vatandaşlarının güvenli, uygun fiyatlı ve iklim dostu enerjiye erişimini sağlamak ve Avrupa Birliği’nin yenilenebilir enerjide dünya lideri yapmayı amaçlayan ve Juncker Komisyonu’nun siyasi önceliği olan “İleriye dönük iklim değişikliği politikası olan dirençli bir Avrupa Birliği”nin temel unsuru.
Enerji Birliğinden sorumlu Başkan Yardımcısı Maroš Šefčovič: “Bugünkü oylamayla, Paris Anlaşmasındaki hedeflerimizi gerçekleştirmemizde yardımcı olarak ve kullanıcıların enerji faturalarını düşürerek Avrupa’nın temiz enerji dönüşümünün gerçek potansiyelini ortaya çıkarmış oluyoruz. Enerji Birliği de her geçen gün rüştünü ispatlıyor ve daha da güçleniyor.” şeklinde konuştu.
İklim Hareketi ve Enerjiden sorumlu komisyon üyesi Miguel Arias Cañete: “Tüm Avrupalılar için Temiz Enerji paketindeki sekiz tekliften dört tanesi an itibariyle tamamen onaylanmış oldu, ki bu da doğru yolda olduğumuzun ve göreve geldiğimizde taahhüt ettiğimiz vaadi yerine getirdiğimizin bir göstergesi. Avrupa’da temiz enerji kullanımına ve Paris Anlaşması’na olan güçlü bağlılığımız, bugünkü oylarla birlikte yasal olarak da kanıtlandı. Şimdi de tüm Üye Ülkeleri, bu yıl sonunda teslim edecekleri ulusal enerji ve iklim planlarını düzenlerken benzer motivasyon ve liderliği göstermeye davet ediyorum.” dedi.
Yeni yasal çerçeve, özellikle ilk ulusal enerji ve iklim planlarının takdimi, regülatif belirlilik getiriyor ve bu önemli sektördeki olmazsa olmaz yatırımların gerçekleşmesi için gereken koşulların oluşmasına imkan veriyor. Enerji dönüşümünde tam anlamıyla aktif oyuncular olmaları için Avrupalı tüketicileri güçlendiriyor ve 2030’da AB için iki yeni hedef tayin ediyor: %32 yenilenebilir enerji hedefi ve %32,5 enerji verimliliği hedefi. Bu hedefler, Avrupa’nın endüstriyel rekabetçiliğini teşvik edecek, büyüme ve istihdamı destekleyecek, enerji faturalarını düşürecek, enerji yetersizliğiyle mücadeleye yardım edecek ve hava kalitesini iyileştirecek. Bu politikalar tamamıyla uygulandığında, daha önce benimsenmiş olan 2030 yılına kadar %40’lık emisyon azaltımı hedefinin de ötesine geçilerek karbon gazı salınımlarında %45’lik iyileşme sağlanmış olacak. Uzun vadeli bir sera gazı azaltımı hedefi için mücadele etmek için, yeni mevzuat taslağı Enerji Birliğine daha sağlam bir yönetim sistemi kuracak.
Kaynak: Avrupa Komisyonu
Sübvansiyonsuz güneş ve kıyı rüzgarı, düşen teknoloji maliyetleriyle Japonya hariç diğer başlıca ekonomilerde en ucuz enerji kaynağı.
Bu, Bloomberg Yeni Enerji Finansı (BNEF) tarafından yayınlanan yeni raporun bulgularından biri. Raporda çeşitli enerji üretim ve depolama teknolojilerinin seviyelendirilmiş elektrik maliyetleri (LCOE) inceleniyor.
Bu hafta başında yayınlanan raporda, güneş ve kıyı rüzgarı kömürün pazar lideri olduğu Çin ve Hindistan’da bile ekonomik üretim kaynağı durumunda. Hindistan’da, sınıfının en iyisi güneş ve rüzgar santrallerinin maliyeti, yeni kömür santrallerininkinin yarısı kadar.
Çalışmada, Çin’deki şebeke ölçeğindeki fotovoltaik güneş pazarının 2018 yılında ülkedeki politika revizyonlarından dolayı üçte bir oranında daraldığı belirtiliyor. Bu durum, küresel bir ucuz ekipman dalgası yaratarak küresel referans seviyelendirilmiş yeni fotovoltaik maliyeti bu yılın ikinci yarısında ilk yarısına göre %13 azalarak $60/MWh’a düştü.
BNEF’nin küresel referans seviyelendirilmiş kıyı rüzgarı maliyeti, bu yılın ilk yarısına göre %6 azalarak $52/MWh olarak gerçekleşti. Rapora göre bu gelişme, ucuzlayan türbin fiyatlarından ve Amerikan dolarındaki güçlenmeden kaynaklanıyor. Kıyı rüzgarı Hindistan ve Texas’ta sübvansiyon olmaksızın $27/MWh’e kadar düşmüş durumda.
Kaynak: Renewable Energy World
Çin'in 'yapay güneş' adını verdiği Süper İletken Kaynaşım Merkezi Tokamak (EAST), yapılan deneyde 100 milyon derecelik plazmadan oluşan ısıya ulaştı.
Çin Bilimler Akademisi'ne bağlı Plazma Fizik Enstitüsü'nün web sitesinden yapılan açıklamada daha önce elde edilen 50 milyon derecelik ısı hacminden sonra, 100 milyon derecelik ısı hedefine de ulaşıldığı belirtildi.
Jiangsu bölgesinde bulunan reaktörde nükleer füzyon ile üretilen ısının aynı zamanda temiz enerji olarak da kullanılması hedefleniyor.
1950'lerde Rus fizikçi Igor Yevgenyevich Tamm ve Andrei Sakharov tarafından bulunan Tokamak, plazmanın kapalı manyetik alan bölgesi içinde hapsedilmeye çalışıldığı bir plazma tutucu sistem olarak biliniyor. Çin devlet televizyonuna göre Süper İletken Kaynaşım Merkezi Tokamak (EAST) Çin'in dördüncü nesil nükleer füzyon üreten santrali.
Yapay güneş olarak adlandırılan bu santralin amacı, okyanuslarda bolca bulunan döteryum ve trityumu kullanarak güneşin içerisinde gerçekleşen nükleer füzyona benzer ısı elde etmek.
Aynı reaktörde 2017 yılında yapılan deneyde 102 saniye boyunca ısı yayan 50 milyon derecelik ısı elde edilmişti.
Kaynak: Euronews
Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (WWF) 1970'lerden bu yana hava ve deniz kirliliği, küresel ısınma, plansız avlanma gibi nedenlerden dolayı Dünya'daki doğal yaşam nüfusunun yüzde 60 oranında azaldığını açıkladı.
WWF'in 'Yaşayan Gezegen 2018' raporunda 'gezegenimiz yaşam destek ünitesinde' deniyor ve "Bizler, gezegeni kurtarabilecek olan son nesiliz" deniyor.
Raporda, 20. yüzyıla kadar insanların doğal kaynakları tüketme hızının, doğanın bu kaynakları yerine koyma hızından yavaş olduğu belirtiliyor.
Ancak özellikle 1970'lerden itibaren hızla artan küresel insan nüfusunu besleyebilmek için endüstriyel tarımın yaygınlaşması ve doğal kaynakları sömürme hızının artması sonucunda doğadaki insan etkisinin onarılması güç noktalara ulaştığı belirtiliyor.
Günümüzde canlı türlerinin yok olma hızının, doğadaki insan etkisinin olmadığı dönemlere kıyasla 1000 kat arttığını vurgulayan WWF, ancak Paris İklim Değişikliği Anlaşması benzeri küresel doğal yaşamı koruma anlaşmasıyla bu trendin kırılabileceğini vurguluyor.
'İnsanlar artık doğanın sunduğu imkânların çok daha ötesinde yaşıyor' denen raporda, bu süreçte gezegendeki doğal yaşamın da hızla ortadan kaldırıldığı uyarısı yapılıyor.
Tatlı sularda yaşayan canlı nüfusunun 1970'lerden bu yana yüzde 80 oranında azaldığını vurgulayan WWF, tatlı su canlı türlerinin diğer tüm türlerden daha hızlı yok olduğuna da dikkat çekiyor.
1950'lerden bu yana tüm okyanus, deniz ve nehirlerde yaklaşık 6 milyar ton balık ve diğer deniz canlısının avlandığını söyleyen WWF raporuna göre, nüfusu hızla azalan deniz canlılarının da yine bir insan etkisi olan plastik çöplerle mücadele ettiği ifade ediliyor:
"Dünya genelindeki deniz kuşlarının yüzde 90'ının midesinde plastik var. Bu oran 1960'larda sadece yüzde 5'ti. Plastik kirliliği artık sadece okyanusların yüzeyi için bir tehdit değil. Derin okyanus canlıları da plastik kirliliğinden etkilenmeye başladılar."
Raporda gezegenin sadece dörtte birinin insan etkisinden korunabildiği ifade edilen 'Yaşayan gezegen 2018' raporuna göre, bir tedbir alınmazsa 2050 yılına gelindiğinde bu oran onda bire kadar gerilemiş olacak.
WWF Başkanı Tanya Steele, "Bizler, hem gezegene zarar verdiğini fark eden ilk nesiliz hem de bu zararı durdurabilecek olan son nesiliz. Doğal yaşam nüfusunun bu denli hızlı bir şekilde azalması gezegenimizin öldüğünün bir işareti" diyor. Doğal yaşamın bu kadar büyük bir hasar almasının insanlar üzerinde de olumsuz etkilerinin olacağı ifade ediliyor.
Kaynak: BBC Wildlife
İskandinav Ülkelerinde Elektrikli Araç Görünümü 2018 İnceleme Raporu
ETK Uzmanları Derneği “Sektörel Makaleleri İnceleme Çalışma Grubu” tarafından hazırlanan bu rapor, Uluslararası Enerji Ajansı tarafından hazırlanan İskandinavya Ülkelerinde Elektrikli Araç Görünümü 2018 raporunun değerlendirmesidir. Raporda İskandinavya bölgesindeki (Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç ve İsveç) mevcut elektrikli araç pazarı incelenirken, 2030 yılına yönelik öngörüler paylaşılmaktadır.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.