Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez: “Yeni bir Ar-Ge Modeli Üzerinde Çalışıyoruz”
EPDK koordinatörlüğünde ELDER ve GAZBİR tarafından düzenlenen 4. Enerjide Ar-Ge Çalıştayı, elektrik ve gaz dağıtım sektörleri temsilcilerini bir araya getirdi.
“EPDK 2. Ar-Ge Başarı Ödülleri” töreninde başarılı çalışmalara imza atmış elektrik ve doğalgaz dağıtım şirketleri ödüllendirildi.
ANKARA – EPDK koordinatörlüğünde Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) ve Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği Derneği (GAZBİR) tarafından düzenlenen “4. Enerjide Ar-Ge Çalıştayı” enerji sektörünün üst düzey temsilcilerini bir araya getirdi.
4. Enerjide Ar-Ge Çalıştayına, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş ve EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz’ın yanı sıra; ELDER ve GAZBİR temsilcileri, elektrik ve doğalgaz dağıtım şirketleri çalışanları, üniversiteler ile kamu kurum ve kuruluşlarından çok sayıda temsilci katıldı.
“4. Enerjide Ar-Ge Çalıştayı” açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Bakanlık bünyesinde Ar-Ge’de yeni bir dönem başlatmak için Ar-Ge buluşmaları düzenlediklerini hatırlattı. Dönmez, “Ar-Ge yaklaşım belgesinin sonuna geldik ve çalıştayın ikinci gününde herkesin görüş ve düşünceleriyle katkı sunduğu yaklaşım belgemizi yarınki oturumlarda katılımcılarımıza sunacağız.” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, enerji sektöründe Ar-Ge kümelenmesini sağlamak için tarafların birbirleriyle iletişimi ve koordinasyonunun çok önemli olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Burada önemli şey sürdürülebilirlik. Bir fikrin somutlaşması, sayısız başarısızlıktan sonra meyvelerini verebilir. Ar-Ge’de sabırla ve ısrarla bu deneyleri yapmak zorundasınız. Bize ulaşan görüşlerde de dünyadaki örnekleri gibi bir Ar-Ge yapılanmasının, mevcut modelle birlikte enerji sektöründeki ivmelenmeyi artıracağı dile getirildi. Sunumlarda anlatılan Avrupa ve OECD ülkelerindeki modelleri inceledik. Türkiye’ye özgü bir model üzerinde çalışmalarımızda sona geldik. İnşallah yakında sizlerle de paylaşacağız.”
Girişimcilik Modeli Önerileri
Dağıtım şirketlerinin yeni fikirlere ve girişimlere daha fazla yönelmesi için model önerilerini sıralayan Dönmez şunları söyledi:
“Standart girişimcilik modeli dört ana bileşenden oluşacak. Kurum içi destek mentor ekibinin kurulması. Fikir, tecrübe ve hukuki konularda destek ekibi oluşturarak Ar-Ge yönetimini yönlendirebilirsiniz. İkinci olarak kurum dışı faaliyetler. Dağıtım şirketlerinden ayrı ayrı fikir yarışmaları açmalarını bekliyoruz. Üçüncü olarak kurum içi girişimcilik fikirleri. Son olarak ortak hareket etmek. Fikirlerini üst seviyeye çıkarmayı düşündüğünüz girişimcilerle EPDK’ya başvurmanızı iyi fikirlerinizin ödüllendirilmesini bekliyoruz.”
“Ar-Ge Enerjideki Dışa Bağımlılığı Azaltacak”
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş, her ülkenin en temel ihtiyaçlarından birini enerjinin oluşturduğunu vurguladı. Ülkemizin enerji ihtiyacını ve enerjide dışa bağımlığını azaltmak için şeffaf ve tüketici odaklı sistemin kurulması gerektiğini belirten Elitaş, “Türkiye’de Ar-Ge çalışmalarının ağırlığı giderek artmaktadır. Sektörün istihdamını ve bilgi düzeyini yükselterek Türkiye’ni uluslararası alandaki başarısını artıracak çalışmalar önem kazanmaktadır. Yerlileştirme ve teknoloji gelişmesi konusunda ortaya konulan Ar-Ge, Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlığını azaltacak potansiyele sahiptir.” diye konuştu.
EPDK’dan Ar-Ge’ye 100 Milyon TL Destek
EPDK'nin enerji sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin bünyesinde Ar-Ge kültürünün oluşmasına büyük önem verdiğini dile getiren EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, "Senelik 100 milyon liraya ulaşan Ar-Ge desteğimiz de bu anlayışımızın bir göstergesi." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, 2014 yılında 30 Ar-Ge projesi başvurusuyla çıkılan bu yolda 500'ü geçen proje başvurusunun kabul edilen 213 onaylı projenin ve sonuçlanan 84 projenin Kurum olarak gururunu yaşadıklarına dikkati çekerek, “Hizmet kalitesini artırmak tüketicinin yüzünü daha fazla güldürecek yeni projelere de ihtiyaç var. Çünkü Ar-Ge durmayı değil daima araştırmayı ve daha iyiye ulaşmayı ifade eden bir kavramdır.” diye konuştu.
Ar-Ge merkezleriyle ilgili düzenlemeler yapacaklarını bildiren EPDK Başkanı Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Desteklerimiz artacak. Önümüzdeki dönemde dağıtım şirketleri tarafından kurulacak Ar-Ge merkezleriyle ilgili de düzenlememiz olacak. Ülkemizin gelişmesiyle birlikte doğalgaz ve elektrik şebekesinin daha iyi bir şebekeye ulaşmasını sağlayabileceğimize de inanıyoruz. Kayıp kaçak sorununun ortadan kalkması yolunda Ar-Ge çalışmalarından önemli faydalar aldık. Bugün Ar-Ge sayesinde kaçak akaryakıt problemi ortadan kalkmıştır. Aynı şekilde de kayıp-kaçak konusunda da önemli başarılar elde edeceğimize inanıyorum.”
Saldanlı: “Ar-Ge Faaliyetlerimiz Başarılı Olacak”
ELDER Yönetim Kurulu Üyesi Ceyhan Saldanlı, Ar-Ge çalışmalarıyla ortaya çıkan ürünlerin kullanıldığını belirterek, “Ar-Ge ile yarın bugünden belirleniyor. Ar-Ge’si olmayanların geleceği yoktur. Bu noktadan hareket ederek Ar-Ge yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz.” dedi. Enerji Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın teşviki EPDK’nın desteğiyle Ar-Ge yatırım yaptıklarını ifade eden Saldanlı şöyle konuştu: “Müşteri memnuniyetini artırmak için Ar-Ge yatırımlarımızda önemli mesafe kat ettik. İçinde bulunduğumuz tarife dönemi içerisinde 20 milyar TL’lik yatırım tutarımızın 200 milyon TL’yi aşan tutarını Ar-Ge’ye ayırdık. Çeşitli hibe programlarından yararlanarak yürüttüğümüz Ar-Ge faaliyetlerimizde başarılı olacağımızdan hiçbir şüphem yok.”
Arslan: “Ekonomik büyüme için Ar-Ge’ye ihtiyaç var”
GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan, Ar-Ge yatırımı ile ekonomik büyüme ile ilgili birçok çalışma yapıldığına dikkati çekerek, ekonomik büyüme yolunda Ar-Ge’nin önemli olduğunun altını çizdi. Arslan, “2023 vizyonu doğrultusunda ülkemizin dünyada bilginin ve ileri teknolojinin önemli merkezi olması hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda ETKB ve EPDK Ar-Ge çalışmalarına daha fazla kaynak ve destek sağlamaktadır. Enerji sektörü olarak bize düşen görev bu kaynakları etkin ve verimli bir şekilde kullanmaktır.” diye konuştu.
EPDK Ar-Ge Başarı Ödül Töreni
EPDK tarafından değerlendirilen başarılı Ar-Ge projeleri toplantıda sahiplerini buldu. Bu yıl ikincisi düzenlenen “EPDK Ar-Ge Başarı Ödülleri” töreninde başarılı çalışmalara imza atmış elektrik ve doğalgaz dağıtım şirketleri ödüllendirildi. Ödül alan şirketler şöyle oldu:
Elektrik
Aras EDAŞ: Akıllı Dağıtım Transformatörü (Smart Transformer) Geliştirilmesi ve Pilot Uygulamasının Gerçekleştirilmesi Projesi
Enerjisa Toroslar EDAŞ ve AYEDAŞ: Mobil Sayaç Hata Test Cihazı
ADM – GDZ: İş Güvenliğini İyileştirmek için Akıllı Giyilebilir Teknolojilerinin Geliştirilmesi ve Uygulanması
Doğalgaz
ESGAZ: Doğalgaz Şalteri – Gaz kesintisinden sonra servis regülatörlerinin kurulmasına gerek kalmayacak sistemin geliştirilmesi Projesi
BURSAGAZ: Boru Hattı Bütünsellik Projesi
AGDAŞ: Yerli Gaz Dondurucu/Kesici Prototip Tasarımı ve İmalatı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, çatı ve cephe mini GES uygulamalarında 443 megawattlık başvuru geldiğini belirterek, “Bunun yanı sıra daha önceki sisteme dayalı olarak çatılarında güneş enerji sistemi kurmak üzere başvuranların sayısı da 5 bin 402. Bu, bin 104 megawatta tekabül ediyor.” dedi.
Bakan Dönmez, TBMM Genel Kurulunda görüşülen bakanlığın 2020 yılı bütçesi hakkında yaptığı konuşmada,bütçe görüşmeleri sırasında bazı milletvekillerinin "çatı uygulamalarını" eleştirdiğini anımsatarak, bunun eksik bilgilendirmeden kaynaklandığını söyledi.
Çatı ve cephe tipi mini GES uygulamalarının önünü açarak düzenlemeleri bu yılın mayıs ayında hayata geçirdiklerini ve önemli bir potansiyel olduğunu vurgulayan Dönmez, sözlerinişöyle sürdürdü:
"Sadece son 5 ayda, çatılarda kurmak üzere 696 sanayi ya da ticari kuruluş, toplam 432 megawatt kurulu gücünde elektrik dağıtım şirketlerine müracaat yaptı. Konutlarda ise bin 187 adet başvuru geldi, konutlarda 10 kilowatt sınırı var, orada da yaklaşık 11 megawattlık bir başvuru aldık. Toplamda çatı uygulamaları için 443 megawattlık başvuru aldığımızı söyleyebilirim. Bunun yanı sıra daha önceki sisteme dayalı olarak çatılarında güneş enerji sistemi kurmak üzere başvuranların sayısı da 5 bin 402. Bu, bin 104 megawatta tekabül ediyor. Bununla birlikte tüm lisanssız GES uygulamalarında 6 bin 206 megawatta ulaşmış durumdayız."
Fatih Dönmez, elektrik üretiminin yanı sıra iletim ve dağıtım sistemlerinin yenilenmesi ve geliştirilmesi için başlatılan hamle kapsamında şebekelerin modernizasyonu çalışmalarının da sürdürüldüğüne işaret etti.
Bu çalışmalara çağın gerektirdiği teknolojik ilerlemeler dahil edilerek elektrik kesintisi yapılmadan gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınarak canlı bakım yapılabildiğini anlatan Dönmez, şöyle devam etti:
"380 bin volt, 380 kilowattlık bir iletken hattın üstünde elektrik enerjisini kesmeden ya helikopter üzerinden ya da yerden merdivenli sistemle veya sepetli araçlarla iletken hattın üzerine çıkmak suretiyle bu bakımlar yapılabilmektedir. Dolayısıyla kesintisiz bir enerji arzını temin etmiş oluyoruz. Halkımıza kesintisiz ve kaliteli elektrik enerjisi sunabilmek amacıyla içinde bulunduğumuz 2016-2020 yıllarını kapsayan uygulama döneminde elektrik iletim ve dağıtım hatlarında bu yıl sonu itibarıyla güncel değerlerle yaklaşık 41 milyar liralık yatırım gerçekleşmiş olacak. Ayrıca, enerji ticaret merkezi olma stratejimiz kapsamında gerçekleştirdiğimiz reformların sonucunda enerji sektöründe 100 milyar doların üzerinde bir yatırım gerçekleşmiştir. Elektrik sektörüne yönelik olarak 2021-2025 yıllarını kapsayan uygulama dönemi plan ve programlarının hazırlanmasına ilişkin çalışmalara da devam ediyoruz."
Akdeniz'deki enerji politikalarının belirlenmesinde önemli bir rol oynayan Akdeniz Enerji Düzenleyicileri Birliği MEDREG’in başkanlar düzeyinde ilk toplantısı Roma’da gerçekleştirildi.
MEDREG Başkanlar Birinci Çalıştayı’nın gündeminde Akdeniz Bölgesi’nde doğal gaz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişimi ve bu gelişim sürecinde piyasaların karşılaşacağı zorluklara karşı çözüm stratejileri ele alındı.
Toplantıda Türkiye’yi Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Mustafa Yılmaz temsil etti. Yılmaz, yaptığı konuşmada doğal gazın bölgemizdeki enerji talebinin karşılanmasında kilit rol oynamaya devam edeceğini vurguladı. Halen doğal gaz talebinin üçte ikisinin kuzey ülkelerine ait olduğunu ancak önümüzdeki 20 yıl içinde doğu ve güney ülkelerinin gaz talebinin kuzey ülkelerini aşacağını vurgulayan EPDK Başkanı, bu durumun hem yeni fırsatları hem de yeni zorlukları beraberinde getirmesi sebebiyle güçlü bir iş birliğinin önemli olduğunu hatırlattı.
Türkiye’nin doğal gaz altyapısını genişletme konusunda çok büyük gelişme gösterdiğini, arz kaynaklarını çeşitlendirdiğini ve organize toptan satış piyasasını kurduğunu vurgulayan Mustafa Yılmaz: “Yapımı tamamlanan ve devam eden boru hatları ile Türkiye; Avrupa piyasalarına 10 milyar metreküp gaz sağlayabilecek konumda. Bölgemizde doğal gaz arzının güvenliğine çok önemli katkı sağlıyoruz” dedi.
LNG kapasite ve alt yapısında sağlanan gelişme ile Türkiye’nin gaz ithalatında LNG’nin payının %22’ye ulaştığını vurgulayan Başkan Yılmaz: “Türkiye bugün bölgesinde en büyük ikinci LNG piyasasına sahip. Genişleyen altyapısı ve 50 milyar metreküpü bulan yurt içi doğal gaz talebi ile Türkiye bölgesinde hem büyük bir piyasadır hem de arz çeşitliliğini sağlayacak güvenli bir ticaret merkezi olabilecek niteliktedir” dedi.
Halen MEDREG Başkanlığı görevini yürüten ve Türkiye’nin enerji alanında en üst düzey kadın yöneticisi olan EPDK Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Gülefşan Demirbaş da yaptığı konuşmada, enerjide meydana gelen yeni gelişmelerin, yeni ihtiyaçlar ve çözüm arayışlarının MEDREG’in rolünü üyesi olan ülkeler için artırmaya devam ettiğini söyledi.
Demirbaş: “Akdeniz’de işlevsel ve rekabetçi bir enerji piyasası oluşturulması nihai hedefi doğrultusunda, mevzuatın uyumlaştırılmasını ve enterkoneksiyonların arttırılmasını amaçlayan ulusal düzenleyici otoriteler arasındaki iş birliği bölge için çok daha değerli hale gelmektedir” dedi.
Bu arada EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ve beraberindeki heyet; Roma temasları kapsamında T.C Vatikan Büyükelçisi Lütfullah Göktaş ile de bir araya geldi. Görüşmede enerji alanında yaşanan gelişmelerin yanı sıra Vatikan’ın siyasi ve kültürel tarihi ele alındı.
Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Elektrik Piyasası Daire Başkanı Dr. Refik Tiryaki düzenlemenin gelecek hafta kurula gönderilebileceğini söyledi
Tiryaki, Güneş Enerjisi Sanayicileri Derneği’nin (GENSED) 10. yılı kutlama yemeğinde yaptığı konuşmada, tüm elektrik üretim santrallerinin içerisinde güneş enerjisi santralleri kurulmasına imkân sağlayacak “hibrit santral düzenlemesi” üzerindeki çalışmaların son aşamaya geldiği müjdesini verdi.
Aynı zamanda güneş enerjisi yatırımlarının önündeki ÇED, imar gibi problemlerin çözümü için de çalışmaların yürütüldüğünü ve 2020’nin ilk yarısı içinde güneş enerjisi yatırımları için yeni bir yol açılacağını kaydeden Tiryaki, şöyle konuştu:
“Sonunda hibrit ile ilgili düzenlemeyi tamamladık gibi. Bu hafta inşallah kurula sunacağız, gelecek hafta görüşülecek. Rüzgârın içine, jeotermalin içine, kömürlerin içerisine, bütün hidroliklerin içerisine güneş santrallerinin kurulmasına imkân tanıyacak ve buradan üretilen enerjinin de tıpkı ana kaynakta olduğu gibi satılmasına imkân tanıyacak düzenlemeyi inşallah önümüzdeki hafta tamamlayacağız. Zannediyorum önümüzdeki yılın ilk altı ayı içerisinde ÇED’den imardan ya da benzeri başka problemlerden kaynaklanan süreçlerde de proje onayı ve kabul gibi diğer mevzuatların da değişmesi için tüm bakanlıklar ve kurumlarla iletişimi güçlendirip bu sorunları da çözeceğiz ve önümüzdeki yılın ilk yarısı içerisinde güneş sektörü için yepyeni bir yol açılmış olacak.”
Kaynak: Yeşil Ekonomi
Tayvanlı United Renewable Energy şirketinin Başkan Yardımcısı Chien Ping Hsieh, Türkiye'nin, konumu ve geliştirdiği yenilenebilir enerjisi piyasasıyla Asyalı şirketlerin yatırım, operasyon ve güneş panel ekipmanı konularında ilk durağı olduğunu söyledi.
Hsieh, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’deki fotovoltaik (PV) güneş sistemlerinin gelecekte enerji depolanmasını da içeren projelerle ön plana çıkacağını ifade etti.
Türkiye'nin yenilenebilir enerji konusundaki çalışmalarını yakından izlediklerini aktaran Hsieh, "Hükümetin elektrik üretiminde yerli kaynakların kullanımına dair teşvik mekanizmaları ve yatırımlar için uygun ortam oluşturmaya yönelik politikaları piyasayı çekici hale getiriyor. Bu çalışmalar ülkenin yenilenebilir enerji kapasitesinin artışında çok etkili." değerlendirmesinde bulundu.
Hsieh, Türkiye'nin 2023 yılına kadar enerji ihtiyacının büyük kısmını yenilenebilir enerjiden karşılamayı amaçlamasının önemli bir gelişme olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Fotovoltaik ve enerji depolanması teknolojilerinin beraber kullanımı, elektrik üretimiyle taşınmasında istikrar sağlayan yeni bir form oluşturdu. Türkiye ise bu gelişmelere kayıtsız kalmadı. Son yıllarda gerçekleştirdiği Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) projeleri gibi üretim ve Ar-Ge projelerinin Türkiye'nin yenilenebilir enerji potansiyeline katkısı çok fazla. Türkiye, konumu ve geliştirdiği yenilenebilir enerjisi piyasasıyla Asyalı şirketlerin yatırım, operasyon ve güneş panel ekipmanı konularında ilk durağı oluyor. Orta Doğu'da artan yenilenebilir enerji faaliyetleri de Türkiye'yi önemli bir üretim üssü haline getiriyor."
PV ve enerji depolama sistemleri maliyetleri düşürüyor.
Hsieh, son yıllarda enerji depolama ve güneş teknolojilerinin mikro ölçekteki şebekelerle kullanımının enerji sistemlerinde yükselen bir eğilim olduğunu anlattı.
Söz konusu sistemlerin kurulum ve işletiminin, enterkonnekte elektrik sistemine bağlı geleneksel güç üretim tesislerine göre daha ucuz olduğunu aktaran Hsieh, şunları kaydetti:
"Geleneksel büyük kapasiteli üretim tesislerinin onarımı da oldukça pahalı. Kaliforniya ve Avustralya'daki orman yangını felaketleri geleneksel iletim kablolarının tehlike yarattığını gösterdi. Bu sistemler söz konusu yangınların başlıca nedenlerinden oldu. Güneş paneli ve depolama sistemlerinin yer aldığı mikro şebekelerin güvenlik ve ucuzlukları dolayısıyla elektrik üretiminde ana üretici olması yakın."
Hsieh, United Renewable Energy olarak küresel piyasa stratejisinde önemli yere sahip Türkiye'nin YEKA projelerini desteklediklerini belirtti.
Kaynak: AA
Sakarya Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (SEDAŞ) 2018 yılında başlattığı Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesine; bu yıl “Forget the Gender” adıyla devam ediyor. Projede toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yapılırken; özellikle enerji sektöründe daha fazla kadın istihdamı sağlanması için atılması gereken adımlar tartışılıyor.
Bu kapsamda; şirketlerde ırk, dil, din ve cinsiyet ayrımına bakılmaksızın; tüm çalışanlara eşit fırsatlar sağlanması için üst yönetimlerce de desteklenmesi zaruri olan ve iş dünyası liderlerinin toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik politikalar oluşturulması yönünde taahhüt verdikleri "Kadının Güçlenmesi Prensipleri"ne (WEPs), Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ de imzasını attı.
Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) ile Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi (UN Women) ortaklığında 2010 yılında oluşturulan WEPs platformu tarafından belirlenen ilkeler özel sektöre; iş yerlerinde, piyasalarda ve toplum genelinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için dikkate almaları gereken önemli noktaları sunuyor. Toplamda 7 prensipten oluşan “Kadının Güçlenmesi Prensipleri”nde taahhüt verilen konular ise şöyle:
Prensip 1: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için Üst Düzey Kurumsal Liderlik Sağlanması
Prensip 2: Tüm Kadın ve Erkeklere İş Yaşamında Adil Davranılması, İnsan Haklarına ve Ayrım Yapmama İlkesine Saygı Gösterilmesi, Bu İlkelerin Desteklenmesi
Prensip 3: Tüm Kadın ve Erkek Çalışanların Sağlık, Güvenlik ve Refahının Sağlanması
Prensip 4: Kadınların Eğitim, Kurs ve Profesyonel Gelişim Olanaklarının Desteklenmesi
Prensip 5: Kadınların Güçlenmesi İçin Girişimci Gelişimi, Tedarik Zinciri ve Pazarlama Yöntemlerinin Uygulanması
Prensip 6: Toplumsal Girişimler ve Savunuculuk Çalışmalarıyla Eşitliğin Teşvik Edilmesi
Prensip 7: Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine İlişkin Elde Edilen Başarıların Değerlendirilmesi ve Halka Açık Raporlanması
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konusunda çalışmalar yapan komite önderliğinde yürütülen ve cinsiyet eşitliğinin altını çizdiği "Forget the Gender" projesi için çok önemli bir yapı taşı değerinde olan bu imza, çeşitliliklere değer veren ve kapsayıcı bir şirket kültürünün de önemli bir göstergesi anlamını taşıyor. Şu ana kadar proje kapsamında çeşitli okul ziyaretleri, dilde değişim çalışmaları, eşitlik temalı söyleşi organizasyonları ve eğitimler gerçekleştirilmiş ve cinsiyet eşitliği konusunda politika oluşturularak mevcut prosedürler revize edilmiştir.
Avrupa Birliği (AB) liderleri sera gazı salınımının 2050'ye kadar sıfırlanması üzerinde anlaştı.
12-13 Aralık tarihlerinde Brüksel'de yapılan AB liderler zirvesinde Avrupalı Yeşil Anlaşma adlı iklim değişikliğiyle mücadele paketi açıklandı. Pakete göre, AB liderleri sera gazı salınımlarının 2050 yılına kadar sıfıra indirilmesi üzerinde anlaşmaya vardılar. Liderler ayrıca 2030 yılı için daha iddialı bir hedef koyarak karbon emisyonlarını 1990 yılı seviyesinden yüzde 40 azaltma hedefini yüzde 50'ye yükseltme konusunda da anlaştılar. Paris Anlaşması kapsamında AB’nin belirlediği bu hedefin 2020 başlarında yasal çerçeveye oturtulması bekleniyor.
Avrupa Komisyonu bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için hayati önemde olan fosil yakıt kullanımını azaltmaya yönelik yatırımlar için 100 milyar avro fon ayırdı.
Elektriğinin büyük kısmını kömür yakıtlı santrallerden üreten Polonya, AB Komisyonu'nun yeni Başkanı Ursula von der Leyen’in açıkladığı paketteki bu hedeften muaf olmayı talep etti.
Avrupa Birliği'nin bu yöndeki girişimleri daha önce Polonya, Çekya ve Macaristan tarafından engellenmişti. Bu 3 ülke, sera gazı salınım 2050 yılına kadar sıfırlamanın ekonomilerini boğacağını savunuyorlardı.
AB ayrıca 2021 ortasında sunacağı reformda emisyon ticaret sistemine taşımacılığın da dahil edilmesini önerecek. AB Komisyonu 2021’de AB enerji kurallarında reform yapılmasını, havacılık ve taşımacılık sektörleri için vergi muafiyetlerinin kaldırılmasını önerecek.
Kaynak: BBC
Rüzgâr enerjisine ciddi yatırımlar yapan ve 2017 yılı deniz üstü rüzgâr enerjisi kapasitesi 1.7 GW seviyelerinde olan Danimarka, rüzgâr enerjisi sektörüne daha fazla yatırım yapmaya karar verdi.
İklim değişikliğine karşı koyduğu hedefleri gerçekleştirmek adına hiçbir masraftan kaçınmayan ülke, bu sefer bir “rüzgâr adası” inşa etmeyi planlıyor. Kuzey Denizi ila Baltık Denizi’nin de alternatifler içinde yer aldığı yere yapay bir ada inşa edecek olan Danimarka, buraya yerleştireceği rüzgâr türbinleri sayesinde elde edeceği enerji kapasitesini 10 GW seviyesine çıkarmayı planlıyor.
30 ila 45 milyar dolar arasında bir maliyet gerektireceği düşünülen proje eğer gerçekleştirilebilirse yaklaşık 10 milyon meskenin enerji ihtiyacını karşılayabilecek kadar elektrik enerjisi üretilecek.
2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını %70 oranında düşürmeyi hedefleyen ülke, 2018 yılında elektrik ihtiyacının %41’ini rüzgâr enerjisinden elde etmişti. Aynı zamanda bu değer Avrupa kıtasındaki en yüksek rakam.
Ülkenin İklim ve Enerji Bakanı Dan Jorgensen sahip olunan potansiyel hakkında yaptığı açıklamada, “Deniz üstü rüzgâr enerjisinin hakkını gerçekten verebilmek için yeşil enerjiyi uçaklar, gemiler ve endüstri için yakıt haline getirecek teknolojiler geliştirmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullanmış.
6 milyon nüfusa sahip Danimarka’nın rüzgârdan elde edilen elektriğin tamamının aboneler tarafından kullanılamayacağını bildiğinden söz konusu enerjinin depolanması ve yenilenebilir hidrojene dönüştürülmesi için 10 milyon dolarlık Ar-Ge bütçesi ayırdığı belirtiliyor.
Kaynak: Bloomberg
Avrupa Yatırım Bankası (EIB), iklim aksiyonu, sürdürülebilir büyüme, yenilenebilir enerji, sağlık ve eğitim için 8,1 milyar avro seviyesinde finansmanı onayladı.
EIB Yönetim Kurulu tarafından onaylanan finansman, küçük ve orta ölçekli yenilenebilir enerji projelerinin desteklenmesi, elektrikli araçların ve evlerde enerji verimliliği uygulamalarının gelişimi için de kullanılacak.
Finansman ayrıca, gelişmekte olan ve iklim değişikliğinden etkilenen ülkelerde su ve yol altyapısının inşa edilmesini de sağlayacak.
EIB Başkanı Werner Hoyer, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin bir aciliyet haline geldiğini belirterek, gelecek 10 yılda iklim değişikliğiyle mücadele için 1 trilyon dolar yatırım gerektiğini dile getirdi.
EIB’in onayladığı finansman paketinin bu mücadeleye katkı sunacağına inandığını söyleyen Hoyer, finansman sağlanacak projelerin inovatif projeler olduğunu sözlerine ekledi.
Söz konusu finansman, Belçika, Danimarka, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Italya, Slovenya ve İspanya başta olmak üzere çeşitli ülkelerdeki sürdürülebilirlik projeleri için kullandırılacak.
Kaynak: Smart Energy International
Madrid'deki iklim zirvesi, küresel ısınmayla mücadele için alınması beklenen ciddi kararlar üzerinde uzlaşılamadan sona erdi. BM Genel Sekreteri, "hayal kırıklığına" uğradığını ancak "vazgeçilmemesi" gerektiğini söyledi.
Küresel ısınmayla mücadele konusunda ülkelerin atması gereken adımların ele alındığı 25'inci Birleşmiş Milletler (BM) iklim zirvesi sonlandı. Ancak yaklaşık 200 ülkenin temsil edildiği Madrid'deki COP25 zirvesinde alınan kararlar beklentileri karşılamadı.
Delegeler, 2 Aralık'ta başlayan ve planlanandan 36 saat geç tamamlanan zirvede, iklim değişikliyle mücadele konusunda daha cesur adımlar atılmasına engel olan ülkelerin başında ABD, Çin, Brezilya, Suudi Arabistan ve Avustralya'nın geldiğini söyledi.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Dünya Kaynakları Merkezi'nden Helen Mountford, "Bu görüşmeler ülkelerin liderlerinin, bilimin kaçınılmazlığından ve sokaktaki vatandaşlarının taleplerinden ne kadar kopuk olduklarını ortaya koydu" dedi. Mountford ayrıca söz konusu için, "2020'de uyanmaları gerekiyor" ifadesini kullandı.
En uzun BM iklim konferansı olarak tarihe geçen zirvede kabul edilen sonuç bildirgesinde, Paris Anlaşması'nda koyulan hedeflerle ülkelerin mevcut vaatleri arasında "belirgin bir uçurum" olduğu kabul edildi. Bildirgede, anlaşmaya taraf ülkelere, sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda verdikleri taahhütleri önümüzdeki yıl içinde güçlendirmeleri için çağrı yapıldı.
Gelişmekte olan ülkeler ve iklim aktivistleri, sonuç metninde Paris Anlaşması'nı imzalayan ülkelerin daha cesur taahhütlerde bulunmaları için daha net ifadelerle yer almasını talep etmişti.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamındaki Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışının sanayi devri öncesine kıyasla 2 derecenin, hatta mümkünse 1,5 derecenin altında tutulmasını hedefliyor. Tarafların fosil yakıt kullanımını giderek azaltarak yenilenebilir enerjiye yönelmelerini amaçlayan anlaşmayı imzalayan ülkeler, koyulan küresel hedefin tutturulabilmesi için sera gazı emisyonlarını belli ölçülerde azaltma taahhüdünde bulunmuştu.
Kaynak: Reuters
Türkiye Enerji Dönüşümünde İnovasyon ve Patent Eğilimleri
Enerji arzında yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılmasını, enerji talebinde ise verimliliği önceliklendiren adımların hızlı ve etkin şekilde atılabilmesi düzenleyici/yönlendirici politika çerçevesinin, yeni enerji teknolojilerini de destekleyecek şekilde tasarlanması önem taşımaktadır. Bu çalışma, yeni teknolojilerin gelişimini patent verileri ve dış ticaret akımları yoluyla izleyerek bir teknoloji haritası sunmakta ve Türkiye’nin küresel seviyede pozisyonunu değerlendirmektedir. Böylelikle, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılmasına ve mevcut kaynakların verimli kullanılmasına yönelik politikasını, teknoloji geliştirme boyutuyla da destekleyecek bir yaklaşıma katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.