SEKTÖRDEN HABERLER
“Enerjide Rota, Tam Bağımsızlık”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, milli enerji 2.0’ın yeni döneminde en öncelikli hedefin yenilenebilir enerji olduğunu belirterek, “Türkiye'nin bütün potansiyelini ortaya koymak ve bunu ekonomiye kazandırmak istiyoruz” dedi. Bakan Bayraktar konuşmasının devamında Türkiye'nin enerji bağımsızlığına ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu:

  • AK Parti iktidarları döneminde 21 yılda temelde 2 hususa dönük politikalar geliştirdik. Bunlarda bir tanesi artan talebi karşılamak. Yani arz güvenliğimizi karşılamak ve Türkiye'nin elektrik ile doğal gaz talebi geçtiğimiz 21 yıl içinde 3 katına çıktı.
  • Diğer bir husus ise enerjide maalesef dışa bağımlılığımız var. Bunu azaltmak ile alakalı politikalarımız bu 2 temel husus çerçevesinde şekillendi. Ve enerjide 21 yıl içerisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde çok önemli devrim niteliğinde adımlar atıldı, reformlar gerçekleştirildi. Bu dönemi 2 bölüme ayıracak olursak 2002-2016 arası ve 1. dönüşüm dönemi adını verebileceğimiz dönemde piyasa reformlarıyla enerji piyasalarının yönünü değiştirdik. Devletin rolü burada politika yapıcı, düzenleme tarafına piyasa gözetim tarafına kayarken ve kamu finansmanı farklı alanlara yönlendirilirken özel sektörün hem yabancı hem yerli yatırımcının oyuncu olduğu zamandı.
  • Burada yaklaşık 100 milyar dolarlık yatırımı Türkiye’ye çekmiş olduk. Dolayısıyla 1. dönüşüm süreci esas itibarıyla piyasa dönüşümü sürecine odaklandı. 2016’dan sonra 2. dönüşüm süreci başladı. Milli enerji ve maden politikası adı altında şekillendi. Cumhuriyet tarihini en kapsamlı en bütüncül bir enerji politika vizyon belgesidir bu. Burada arz güvenliğini önceliklendirirken aynı zamanda yerlileşmeye önem verildi. Dışa bağımlılığı düşürmek için mutlaka kendi enerjimizi kendi ekipmanımızı kendi teknolojilerimizi gerektiğini ifade ettik.
  • Özellikle YEKA modelimizde biz sadece yenilebilir enerji kaynaklarını kaynak anlamında değil ekipman anlamında da yerlileştirme hedefi ile yola çıktık. Bugün gelinen noktada 7 yılsonunda Türkiye güneş panellerinde yüzde 77 yerliliğe ulaştı. Rüzgar tribünlerinde yüzde 60 yerliliğe ulaştı. Kendi petrol ve doğal gaz aramamız konusunda bir hedef ortaya koymuştuk. Bunun neticesini Sakarya Gaz Sahası'nda ve Gabar keşfi ile ortaya koyduk. Artık kendi sondaj gemilerimizle kendi sismik gemilerimizle keşiflerimizi yapar hale geldik.
  • Artık adını milli enerji 2.0 yeni dönem ve işin özünde bütün bu arz güvenliği ve dışa bağımlılığı düşürmenin yanında aynı zamanda Paris İklim Anlaşması kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2053 yılında karbonnötr ekonomi hedefi doğrultusunda bir çalışma yürütüyoruz. Dışa bağımlılığı azaltmak, artan talebi karşılamaya yönelik arz güvenliğini sağlamak ve iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’nin karbonnötr ekonomi olması noktasında enerjide büyük bir dönüşüm ile yola çıkmış durumdayız.
  • Bütün bu 3 hususla alakalı milli enerji 2.0'da yeni dönemde ne var? Önümüzdeki 2023-2053 dönemindeki hedeflerimizden bir tanesi en öncelikli olan yenilenebilir enerji. Türkiye'nin bütün potansiyelini ortaya koymak ve bunu ekonomiye kazandırmak istiyoruz. İkinci husus enerji verimliliği. Enerjiyi daha verimli kullanır hale gelmemiz lazım. Üçüncü alan nükleer enerji. Sadece Türkiye için değil bütün dünya için eğer iklim değişikliği ile alakalı ciddi bir performans ortaya koymak ve bu konuda netice almak istiyorsak mutlaka nükleerin bizim enerji sepetimizin içinde yer alması gerekiyor. Bütün dünya için söylüyorum. Bizim mutlaka nükleer enerjiden elektrik üretmemiz gerekiyor. Dördüncü husus doğal gaz ve petrol. Beşinci husus yeni teknolojiler hidrojen elektrik depolama batarya teknolojileri. Dünyada muazzam bir elektrikleşme var. Milli enerji 2.0'da madenler yeraltı kaynaklarımız bunları ekonomiye kazandırmamız lazım.
  • Ülkemiz yenilenebilir enerjide muazzam bir kapasiteye sahip. Dünyada 12’nci, Avrupa'da 5’inci sıradayız. Mümkün olduğu kadar artırmak istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretinde BAE'de muhtelif anlaşmalar imzaladık. Toplam 50,7 milyar dolarlık bir anlaşma setimiz var. Bunun 29.7 milyar doları enerji projeleri. Ağırlıklı olan kısım yenilenebilir enerji rüzgar, güneş, deniz üssü rüzgar, doğal gaz projeleri de var bu projelerin içinde. Daha somut hedef nedir derseniz, 2035 için bizim mutlaka her yıl 3.500 MW güneş 1.500 MW rüzgar yapmamız lazım.
  • Enerjide çok somut gitmeye çalıştık. Son 2 aydır bu konuya çok yoğun şekilde çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretleri öncesinde karşılıklı ekipler halinde bunu yaptık. 29,7 milyar dolarlık proje seti; üzerinde tek tek çalışılmış işler. Güneş projeleri, depolamalı güneş ve rüzgar projeleri, hidrojen projeleri, deniz üstü rüzgar projeleri. Bunun üzerinde 2 bin 500 MW’lik bir proje setimiz var. Bunlar ilk etapta hızlı şekilde devreye almak istediğimiz işler.
  • Ama bunu ötesinde Türkiye'ye çok ciddi bir ilgi var. Körfez ziyaretini BAE ile sınırlı tutmamak gerekir. Hem Katar hem Suudi Arabistan gitti ve Suudi Arabistan ile de bir enerji anlaşması imzaladık. Oradan da özellikle Türkiye'nin yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlarına ciddi bir ilgi var. Şu anda hali hazırda Türkiye'de yatırım yapmış şirketlerde Türkiye'yi bildikleri için Suudi Arabistan ile önemli bir iş birliği gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu anlaşmanın maddi boyutu olgunluğa erişmedi. Bize ifade ettikleri 4 veya 5 bin megavatlık yenilebilir enerji projesine ilgi duydukları yönünde. Bunun yanında biz gerek elektrik de gerek doğalgazda çevre ülkelerle bölgesel iş birliğini geliştirmek istiyoruz. Orada bu ülkelerin önemli istekleri ve talepleri olduğunu gördük. Onlarda bu projelerde Avrupa'da kuracağımız elektrik iletim şebekesinin kapasite artışında ve civar ülkelerdeki yapacağımız bölgesel projelerde yer almak istediklerini ifade ettiler. Bunlar ileriki zamanlarda ete ve kemiğe bürünecektir.
  • Türkiye enerji noktasında yapılacak anlaşmalar konusunda buna hazır. Bugüne kadar yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Malum biz Hazar’daki kaynakların Türkiye'ye ve buradan Avrupa'ya erişimi ile alakalı TANAP projesi geliştirdik. Bu çok önemli bir projedir. Bu proje aslında bakarsanız Doğu Akdeniz kaynaklarının Türkiye'ye ve buradan Avrupa’ya gitmesinden belki de daha zor bir projedir. TANAP 6 ülkeden geçen 3 bin 500 km’lik devasa bir projeden bahsediliyor. İsrail’deki kaynakların 550 km’lik bir boru hattıyla Türkiye’ye gelmesi ve buradan mevcut hatlar üzerinden erişimi söz konusu olabilir. İşin elbette ki ekonomisinin olması gerekiyor. Hem bizim için hem ortaklarımız için bunu olması gerekir. Eğer bu proje bölgesel arz güvenliğine hitap ediyorsa onun da bizim için anlamı var. Buna da değer veriyoruz.

Kaynak: SABAH

EPDK, Elder ve İTÜ ARI Teknokent “Enerji Sektörü Girişimleri” için Güç Birliğine Devam Ediyor

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ve Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) koordinatörlüğünde, İTÜ ARI Teknokent iş birliğinde enerji sektörüne yönelik proje geliştiren girişimleri desteklemeyi amaçlayan “Enerjim Sensin Hızlandırma Programı” için 2023 yılı başvuru süreci başladı. Hızlandırma programına; sürdürülebilir enerji teknolojileri, arz güvenliği, elektrik sektöründe teknolojik dönüşüm, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, enerji altyapıları, tüketici memnuniyeti ve benzeri birçok alanda güncel yaklaşımlarla enerji sektörüne yön verecek yenilikleri barındıran enerji girişimleri, 4 Eylül 2023 tarihinde kadar başvuruda bulunabilecek. 

Program boyunca başarılı olan enerji girişimleri, ‘Enerjim Sensin Demo Günü’nde 800 bin TL ve Big Bang Startup Challenge 2023 sahnesinde 1 milyon TL nakdi ödül kazanma fırsatına sahip olacak. Kazanan girişimlere program sonunda toplamda 1,8 milyon TL nakit ödül verilirken Enerjim Sensin jürisinde seçilen enerji girişimleri de Big Bang Startup Challenge’ın 342 milyon TL’lik ödül havuzundan faydalanabilecekler.

Elder ile EPDK desteği ve İTÜ Çekirdek iş birliği ile “Enerjim Sensin Hızlandırma Programı”nda girişimciler, yenilikçi iş fikirlerini enerji sektörünün liderlerine tanıtma fırsatı yakalayacak. Seçilen girişimler İTÜ Çekirdek’te, proje veya şirketlerini ticarileştirmeye ve büyütmeye yönelik eğitim ve seminerlerden, alanında uzman 500’den fazla mentordan, prototiplerini geliştirmek kullanabilecekleri laboratuvarlardan, hatta prototip geliştirmek için ihtiyaçları olan Ar-Ge fonu gibi pek çok hizmetten yararlanabilecek. Ayrıca, potansiyel müşterilerle bir araya gelme, ulusal ve uluslararası bağlantılara erişim, global fuar, etkinlik ve hızlandırma programlarına katılım sağlanması, yatırım imkanları gibi çeşitli avantajlar ve desteklerden yararlanma fırsatı bulacaklar.

Girişimler yetiştirme ve büyütme alanında dünya ölçeğinde üst seviyede hizmet kapasitesine ve bu alanda kanıtlanmış başarıya sahip İTÜ Çekirdek, bugüne kadar 4.200 girişime (9.500 girişimci) destek oldu. Bu girişimler arasından 1.400’ü şirketleşerek ülkemiz için ekonomik katma değer yaratırken, desteklenen girişimler 145 milyon dolar yatırım aldı.  Söz konusu girişimlerin toplam ciroları 1 milyar TL’ye, yaratıkları istihdam ise 9 bin kişiye ulaştı.

2016 yılından bu yana akıllı şebekeler, enerji verimliliği ve depolama gibi teknolojilerin gelişimine katkı sunarken ‘Enerjim Sensin’ gibi hızlandırma programları ile genç girişimcilerin yanında yer aldıklarını dile getiren Elder Yönetim Kurulu Başkanı Kıvanç Zaimler, “Günümüzde enerji sektöründe gerçekleşen dönüşüm; elektrikli araçlar, mikro şebekeler, dağıtık üretim ve depolama teknolojileri gibi önemli faktörlerle tetiklenmekte. Elektrik dağıtım şirketlerinin çatı örgütü olarak enerji sektöründeki dönüşüme öncülük ediyor, bu süreçte yeni girişimcileri sektörümüze kazandırmayı amaçlıyoruz. Bugün dağıtık üretim olarak ifade ettiğimiz, çatı ve cephe güneş sistemleri gibi şebekenin içine yerleşmiş tesisler, elektrikli araç şarj istasyonları, akıllı şebeke uygulamaları ve verimlilik çözümlerinin merkezinde elektrik dağıtım sektörü olarak biz varız. Enerji arz güvenliğinin sağlanması ve enerji üretiminin ekonomik olarak sürdürülebilir olması ülkelerin en büyük önceliği haline gelmiştir. Bu noktada, yaratıcı yıkımın temeli olan inovasyon kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir. Enerji sektöründeki bu inovasyonlar sayesinde gelecekteki enerji taleplerine uygun, daha verimli ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekiyor. Yenilikçi fikirlerin keşfedilmesi, ticarileştirilmesi ve günlük hayatta yaygın olarak kullanılabilir hale getirilmesi, enerji sektörünü ileri taşıyacak önemli adımlardır. Enerji sektöründeki değişim ve ilerleme, sadece büyük oyuncuların değil, genç girişimcilerin de katkılarıyla gerçekleşmektedir. Elder olarak, geleceğin enerji ekosistemini yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerle donatmak için genç beyinleri destekliyor ve yeni projelerini heyecanla bekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

İTÜ ARI Teknokent’in, Türkiye’nin öncü kurumları tarafından iş birliği ve organizasyon yürütmek üzere özellikle tercih edilen bir çekim merkezi olmasından büyük mutluluk duyduklarını aktaran İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Attila Dikbaş ise “Enerji dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri oldu. Bu değerli iş birliği sayesinde enerji sektöründeki inovatif girişimlere destek olarak, aslında son derece önemli bir alana dikkat çekmeye ve bir referans noktası olmaya devam ediyoruz. Girişimleri sadece finansal açıdan değil, ticarileşme, ölçeklenme, network edinme, laboratuvar alt yapısı ve mentorluk desteği sağlayarak her açıdan destekliyoruz. EPDK ve Elder gücü ile girişimlerimize sektörel know-how’ın ve desteğin kapılarını açarken, İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezimizin 12 yıllık deneyimi ile enerji sektörüne yönelik teknolojik çözüm geliştiren girişimlerimize ihtiyaçları olan her desteği sağlıyor ve büyüyüp ölçeklenmelerine yardımcı oluyoruz. Dolayısıyla başarmaya kararlı tüm enerji girişimlerimizi ‘Enerjim Sensin Hızlandırma Programı’na başvurmaya davet ediyoruz” dedi.

Enerji sektörünün sürekli gelişen ve değişen yapısındaki sorunlara girişimciler aracılığıyla sıra dışı çözümler üretmek ve bu çözümleri hızla sektöre kazandırmak amacıyla düzenlenen “Enerjim Sensin Hızlandırma Programı”na; enerji alanında inovatif teknolojiler geliştiren girişimler itucekirdek.com/enerji web sitesi üzerinden başvurular gerçekleştirilebiliyor.

Türkiye’nin Rüzgarına Yatırım Yapacaklar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerdeki Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar ziyaretlerinden oluşan ‘Körfez turu’ sırasında yapılan anlaşmaların detayları Hürriyet Gazetesi’nde yer aldı. Edinilen bilgilere göre, anlaşmalarda en çok öne çıkan Türkiye’nin enerjideki potansiyeli oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez ülkeleri ile yaptığı iş birliği anlaşmalarının yaklaşık 30 milyar dolarlık bölümü yenilenebilir enerjiden oluşurken, bu kapsamda en çok deniz üstü rüzgar projeleri, rüzgar türbinleri, güneş panelleri, petrol, doğalgaz alanlarında yatırımlar gündeme gelecek.

Anlaşmalar çerçevesinde öne çıkan deniz üstü (offshore) rüzgar türbinlerinde Türkiye, 40 GW’den fazla potansiyele sahip. Yine, Türkiye’nin yenilemek ve potansiyelini büyütmek istediği termik santrallar da anlaşmalardaki maddeler arasında. AK Parti kurmayları, “Yatırım girecek, anlaşmalar ciddi ekonomik aktiviteye dönüşecek. İstihdamda artış olacak. Yeni yatırımlar Türkiye’nin Döviz sıkışıklığını kalıcı olarak çözecek. Ciddi bir karşılıklı iş birliği geliştireceğiz. Türkiye’de yeni iş imkânları doğmuş olacak. Offshore için rüzgar ölçümleri ve coğrafi testler yapılıyor. İki-üç sene içerisinde hayata geçirilebilecek projeler” şeklinde bilgi verdiler. Türkiye anlaşmalarda, ‘yerli ve millilik’ şartını içeren maddelerin yer almasını talep etti. Körfez ülkelerinin Türkiye’ye yapacağı yatırımlarda büyük oranda yerli ve milli ürünlerin kullanılması şartı anlaşmaya girdi. Kaynaklar, yatırımlar yapılırken yerli üreticinin de tedarik zincirinde yer alacağının altını çizdi.

Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC) raporuna göre, deniz üstü rüzgar enerjisi kurulu gücü, 2022 sonu itibarıyla 63 bin 300 MW ulaştı. Dünya genelinde kullanılan deniz üstü rüzgar enerjisi türbin kapasitesi ortalama 8-10 MW seviyesinde bulunurken, bu kapasitenin 15 megavata yükseltilmesi için testler yapılıyor. 2030’da toplam deniz üstü rüzgar enerjisi yatırımlarının 316 GW olacağı hesaplanıyor. Türkiye’de ise Dünya Bankası raporuna göre, belirlenen dört bölgede yüzer olarak 47 GW sabit temelli 7 GW olmak üzere toplamda 54 GW’lık deniz üstü rüzgar enerjisi kurulumu potansiyeli bulunuyor.

Kaynak: HÜRRİYET

Lisanssız Elektrik Tesisi Başvuruları 30 Eylül’e Kadar Durduruldu

Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yayımlanarak yürürlüğe girdi. Değişiklik düzenlemesi uyarınca, şebeke işletmecileri 01 Ağustos 2023 tarihiyle 30 Eylül 2023 tarihi arasında, yeni lisanssız elektrik üretim tesisi başvurusu almayacak. Ancak anılan tarihler arasında gerçekleştirilecek olan komisyon toplantılarında, 31 Temmuz 2023 tarihine kadar yapılan başvuruların işlemleri yürütülmeye devam edecek. 

Değişiklik düzenlemesinde, uygulamanın gerekçesi; kapasite duyuru yönteminde yapılacak değişiklikler ile elektronik başvuru altyapısının hazırlanması için gereken işlemlerin tamamlanması olarak bildirildi. 

Bir başka değişiklik de Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) aylık kapasite bildirim yükümlülüğü oldu. Buna göre TEİAŞ, her bir trafo merkezine ait bağlantı kapasitelerine ilişkin bilgileri, EPDK’nın belirleyeceği formatta, her ayın ilk 15 günü içinde internet sayfasında duyuracak. Dağıtım şirketleri ve OSB dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler de TEİAŞ’ın duyurularının ardından; bağlantı görüşlerine ve üretim tesisi başvurularına ilişkin bilgileri her ayın 25’inci gününe kadar, internet sayfalarında duyuracaklar.

Kaynak: ENERJİGÜNLÜĞÜ

Uludağ Enerji’nin “Hatay Yaşam ve Gelişim Kampüsü’ Hizmete Açıldı

Uludağ Enerji’nin “Yaşam ve Gelişim Kampüsü” Projesi’yle, depremzedelere sosyal, duygusal ve psikolojik danışmanlık hizmetleri verilmesi hedeflenirken; depremzedelerin bütçelerine katkı sağlayacak mesleki gelişimlerinin desteklenmesi de amaçlanıyor. Oluşturulan kampüsle; okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocukların keyifli vakit geçirebilecekleri şekilde dizayn edilen oyun atölyesinde düzenlenecek etkinliklerle çocukların sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişimlerine katkıda bulunulması hedefleniyor. Şirket aynı zamanda çocuk ve gençlerin müzik, dans, tiyatro ve resim okulu olarak kurgulanan sanat atölyeleriyle ilgilenmelerini ve yeteneklerini geliştirmelerini sağlamayı hedefliyor. Antakya Halk Eğitim Merkezi ve TOÇEV ile iş birliği yapılarak kurgulanan kadınlara yönelik meslek atölyelerinde ise deprem sonrası ailesini kaybeden ya da farklı sebeplerle çalışmak zorunda olacak bireylere meslek edindirmek, mesleki becerilerini geliştirmek isteyenler içinse istihdam edilebilirliğini artırmak için eğitimler düzenleniyor. Katılımcılar, eğitimler sonunda istihdama yönlendirme ve üretilen ürünlerden gelir elde etme konusunda da desteklenecek.

Projeyle ilgili açıklamalarda bulunan Uludağ Enerji CEO’su İsmail Ergüneş, “Şirket olarak ilk günden itibaren deprem bölgesinde bulunmaya ve insanların yaralarını sarmaya çaba gösterdik. Arama kurtarma ekibimiz depremlerin ilk saatlerinde arama kurtarma çalışmalarına destek için Bursa’dan afet bölgesine giderek çalışmalara katıldı. Kesinti yaşanan yerlerde şebekenin tekrar ayağa kaldırılması için görevli arkadaşlarımız bölgeye intikal ettiler ve gerekli onarım işlemlerini gerçekleştirdiler. Temel ihtiyaçların karşılanması adına yardım tırlarımızı da depremzedelere ulaştırdık. Acil ihtiyaçların giderilmesinden sonra ise bölgede kalıcı bir proje geliştirmek adına Yaşam ve Gelişim Kampüsü Projemizi devreye aldık. Bu projemiz sadece bir başlangıç değil, aynı zamanda bölge için sürdürülebilir bir çalışma modelini de temsil ediyor. 2 yıl sürecek olan projemizden 40 bin kişinin yararlanmasını planlıyoruz. Projenin gerçekleşmesine katkı sağlayan Bursa Uludağ Üniversitesi ve Panoffect şirketine teşekkür etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

Uludağ Enerji’yle proje kapsamında yaptıkları iş birliğine de değinen Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, “Yaşam ve Gelişim Kampüsü Projesi’nin açılışıyla birlikte, üniversitemiz olarak sadece eğitimde değil, toplumun her alanında var olduğumuzu ve katkı sağlamaya hazır olduğumuzu bir kez daha gösteriyoruz. Toplumun ihtiyaçlarına duyarlılıkla yaklaşan ve onların hayatlarında pozitif izler bırakmayı amaçlayan bir üniversite olarak bu projeye destek vermekten mutluluk duyuyoruz. Alanında uzman hocalarımızla her detayında yer aldığımız bu projeye sürdürülebilir bir katkı sağlamayı hedefliyoruz. İlgili atölyelerde, üniversite öğrencilerimizin uzmanlığı ve sevgi dolu rehberliğiyle çocuklarımızın hayal güçlerini beslemek ve yeteneklerini keşfetmelerine destek olmayı hedefliyoruz” dedi.

Projenin bir diğer partneri olan Panoffect CEO’su Salih Subaşı ise, “Panoffect olarak, böylesine anlamlı bir projenin destekçileri arasında yer alıyor olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Bu projenin temelinde yatan sevgi ve dayanışma unsurları, bizim için çok değerli. Deprem felaketinden etkilenen çocuk, genç ve yetişkinlerin sosyal hayata uyumlarını hızlandırmak amacıyla kurulan ve destekçileri arasında yer aldığımız kampüsün açılışını gerçekleştirdik. Depremin yaralarını birlikte sarmak için çalışmaya, yardımlaşmaya ve birlikte olmaya devam ediyoruz” diye konuştu.

OEDAŞ Engebeli Arazilerin Zorluklarını Dronlar ile Aşıyor

Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak olmak üzere yaklaşık 50 bin kilometrekarelik alana yayılan beş şehirde elektrik dağıtım hizmetini sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (OEDAŞ), teknoloji yatırımlarıyla hizmet kalitesini sürekli olarak artırıyor. Bu kapsamda geçtiğimiz yıl başta engebeli arazi ve ormanlık alanlar olmak üzere zorlu saha koşullarındaki bakım onarım çalışmalarını gerçekleştirmek üzere dron kullanmaya başlayan OEDAŞ, bu yatırım sayesinde etkili ve verimli sonuçlar elde ediyor.

Dron kullanarak yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın, “Bölgede hayatına dokunduğumuz yaklaşık 3 milyon kişiye verdiğimiz hizmetin kalitesini artırmak ve çevresel etkileri gözetmek amacıyla geçtiğimiz Kasım ayında dron kullanımına başladık. Dronun sürdürülebilir ve güvenli enerji arzı açısından iki önemli faydası var. Öncelikle en zorlu saha koşullarında bile bölgemizdeki hatların yüksek kaliteli görüntülerini çekebiliyoruz. Bu sayede ufak hasarları da tespit edebiliyor ve önleyici bakım çalışmalarımızı artırabiliyoruz. Bir diğer önemli faydası da engebeli arazi, ormanlık alan gibi bölgelerde oluşan arızaları çok daha hızlı tespit ederek, müdahale edebiliyoruz. Bu da enerji teminini daha kısa sürede gerçekleştirmemize olanak tanıyor” dedi.

Dronlar ile araç kullanımının da azaldığına dikkat çeken Yalçın şunları söyledi: “Araçla üç saatte gezilebilecek mesafeleri dron ile ortalama 15 dakikada görüntüleyebiliyoruz. Bu durum özellikle engebeli arazilerde büyük avantaj sağlıyor. Öte yandan daha az araç kullandığımız için karbon emisyonlarımızı da düşürüyoruz. Sıfır emisyon hedefi için karbon ayak izi düşürme çalışmaları yürüten bir şirket olarak, bu alandaki iyileştirmelerimize de dron kullanarak önemli bir katkı sağladık.”

Yalçın ayrıca her şehirde 4 kişi olmak üzere toplam 20 OEDAŞ çalışanının dron kullanımı için “İHA-1 Ticari Sınıf Pilot Sertifikası” olduğunu sözlerine ekledi.

DÜNYADAN HABERLER
G20 Çevre ve İklim Bakanları Toplantısı'nda 68 Maddeden 4'ünde Anlaşmaya Varılamadı

Hindistan’ın ev sahipliğinde, Chennai şehrinde düzenlenen G20 Çevre ve İklim Bakanları Toplantısı, karbon emisyonunun azaltılması başta olmak üzere bazı maddelerde mutabakata varılmadan sona erdi. Küresel ısınmaya yol açan gazların yaklaşık yüzde 80’ini yayan 20 ülkenin bakanları, toplantıda gündeme getirilen 68 maddeden 4’ünde anlaşmaya varamadı.

Yayınlanan sonuç belgesinde, ülkelerin, 2025'i zirve noktası olarak kabul edip karbon emisyonunu azaltma planında anlaşamadıkları gözlemlenirken emisyonu azaltmak için temiz enerji kaynaklarına yönelme planlarında da hemfikir olmadıkları kaydedildi.

Kanada İklim Bakanı Steven Guilbeault, toplantı sonrası yaptığı basın açıklamasında, “Tamamıyla fikir birliğine ulaşamadık fakat, çok şey hakkında anlaşmaya vardık” ifadesini kullandı. Bakanların, kararları ülke liderlerine aktarmasının ardından eylül ayında Yeni Delhi’de söz konusu sorunlar ve hedeflerin yeniden masaya yatırılması planlanıyor. Hindistan’ın Aralık 2022’de G20 dönem başkanlığını devralmasından bu yana dışişleri, finans, enerji ve iklim değişikliği gibi çeşitli alanların ele alındığı toplantıların hiçbiri mutabakatla sonuçlanmadı.

Bu ay yapılan G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı da ülkelerin Ukrayna'daki savaş konusundaki görüş ayrılıkları nedeniyle fikir birliğine varılamadan sona ermişti.

Kaynak: AA

İngiltere, Kuzey Denizi'nde 100'ün Üzerinde Petrol ve Gaz Lisansı Verecek

İngiliz hükümeti, enerji bağımsızlığı ve güvenliğini garanti altına almak için Kuzey Denizi'ndeki petrol ve gaz endüstrisinin desteklenmeye devam edileceğini ve Kuzey Denizi'nde 100'den fazla yeni petrol ve gaz lisansı verileceğini açıkladı. Başbakanlık Ofisi 10 Numara'dan yapılan açıklamaya göre, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, bugün ülkedeki önemli enerji altyapı merkezlerinden biri olan İskoçya'daki Aberdeenshire'a yapacağı ziyaret sırasında, bölgenin enerji güvenliği ve bağımsızlığında oynadığı rolün altını çizecek.

Kuzey Denizi'nde 200 bin kişiyi istihdam eden petrol ve gaz endüstrisini destekleyen İngiliz hükümeti, Kuzey Denizi Dönüşüm Otoritesi (NSTA) ile ortak taahhütte bulunarak, bölgede 100'ün üzerinde yeni petrol ve gaz lisansı verecek. Kuzey Denizi'ndeki 33. tur lisanslama süreci kapsamında, yeni lisanslar ilk olarak sonbaharda verilecek. İngiltere'nin 2050'de net sıfır emisyona ulaştığında enerji talebinin yaklaşık yüzde 25'inin hala petrol ve gazdan sağlanacağı öngörülürken, yeni lisanslarla ülkedeki petrol ve gaz üretimindeki hızlı düşüşün yavaşlatılması hedefleniyor.

Açıklamaya göre, İskoçya'nın kuzey doğu ve Humber bölgesi ise iki yeni karbon yakalama ve depolama projesinin yapılacağı lokasyonlar olarak seçildi. Söz konusu projeler, Birleşik Krallık'ın daha önce taahhüt ettiği 20 milyar sterlinlik karbon yakalama ve depolama yatırımı kapsamındaki üçüncü ve dördüncü projeler olacak. Toplam dört karbon yakalama ve depolama projesinin yaklaşık 50 bin yeni istihdam oluşturabileceği tahmin ediliyor.

Açıklamada ifadelerine yer verilen Sunak, “Putin'in enerjiyi nasıl manipüle ettiğine ve silah haline getirdiğine, arzı kesintiye uğrattığına ve dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde büyümeyi durdurduğuna hepimiz tanık olduk. İngiliz hanelerine ve işyerlerine daha uygun fiyatlı, temiz enerji sağlamak için enerji güvenliğimizi güçlendirmemiz ve bu bağımsızlıktan yararlanmamız şimdi her zamankinden daha fazla hayati önem taşıyor” değerlendirmesini yaptı.

İngiltere, 2050’de net sıfır emisyona ulaştığında bile enerji ihtiyacının yüzde 25'inin petrol ve gazdan sağlanacağını kaydeden Sunak, şu ifadeleri kullandı:

“Bunun kendi ülkemizdekindense, düşman devletlerden gelmesini tercih edenler var. Denizaşırı ülkelerden daha fazla karbon yoğun gaz ithalatına bağlı olmak yerine, Birleşik Krallık'ı kendi enerjisiyle güçlendirmeyi ve karbon yakalama ve depolama gibi önemli endüstrilere yatırım yaparak ekonomiyi büyütmeyi seçiyoruz.”

Birleşik Krallık Enerji Güvenliği ve Sıfır Emisyondan Sorumlu Bakan Grant Shapps ise Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaşla enerji güvenliğinin her zamankinden daha önemli hale geldiğini belirterek, Kuzey Denizi'nin, enerji güvenliğini sağlamadaki planın merkezinde yer aldığını aktardı.

Kaynak: BLOOMBERGHT

AB, Yeni Yasayla Elektrikli Araçlar için Avrupa Çapında Daha Fazla Şarj Cihazı Ekleyecek

AB ülkeleri, blok boyunca ana otoyollar boyunca alternatif yakıtlar için ek elektrikli araç şarj cihazlarının ve daha fazla yakıt ikmal istasyonunun inşa edilmesini sağlayacak yeni bir yasa üzerinde anlaştı. AB Konseyi tarafından kabul edilen yeni yasa, elektrikli araç şarj cihazları ve yakıt ikmal istasyonları için AB’nin 2025 ve 2030’un sonuna kadar gerçekleştirmesi gereken belirli hedefleri içeriyor. Yasaya göre, 2025’ten itibaren, otomobiller ve minibüsler için en az 150kW’lık hızlı şarj istasyonlarının, “Avrupa ötesi ulaşım (TEN-T) ağı” olarak adlandırılan AB’nin ana ulaşım koridorları boyunca her 60 km’de bir inşa edilmesini gerektiriyor.

Ağır hizmet araçları için minimum 350 kW çıkışa sahip tüm şarj ağlarının 2030 yılına kadar tamamlanması bekleniyor. Ayrıca 2030’da otoyollar ayrıca otomobiller ve kamyonlar için hidrojen yakıt ikmal istasyonları ile donatılırken, aynı zamanda, deniz limanları elektrikli gemiler için kıyıda elektrik sağlamak zorunda kalacak.

Yeni yasa elektrikli araç sürücülerinin araçlarını şarj etmek için ödeme yapmalarını kolaylaştırarak, aboneliklere veya uygulamalara ihtiyaç duymadan kolayca kart ödemeleri yapmalarına veya temassız cihazları kullanmalarına izin verecek. İspanya Ulaştırma, Mobilite ve Kentsel Gündem Bakanı Raquel Sanchez Jimenez, “Yeni yasa, Avrupa genelinde şehirlerdeki sokaklarda ve otoyollarda daha fazla kamu şarj kapasitesi sağlayan “55’e Uygun” politikamızın bir kilometre taşıdır. Yakın gelecekte vatandaşların elektrikli arabalarını bugün geleneksel benzin istasyonlarında olduğu kadar kolay şarj edebilecekleri konusunda iyimseriz” açıklamasını yaptı.

Kaynak: TEMİZENERJİ

ABD Akkor Ampul Üretimi ve Satışını Yasakladı

Amerika Birleşik Devletleri’nde Federal Hükümet, akkor ampullerin üretiminin ve satışının 1 Ağustos 2023 Salı gününden itibaren yasaklanmasına karar verdi. Federal Hükümet akkor ampul yasağına ilişkin açıklamaları, yılbaşından bu yana yapıyordu. Hükümet yasağın gerekçesini paradan tasarruf etme ve çevresel etkileri en aza indirme olarak açıkladı. 

ABD’de tüketiciler bundan böyle LED ampuller veya kompakt floresan ampuller satın alabilecekler. Yasağı ihlal eden üretici şirketler, yasa dışı olarak üretecekleri her bir ampul başına 542 dolara kadar artabilen para cezalarıyla karşı karşıya kalabilecekler.

ABD Enerji Bakanlığı, LED ampullerin yüzde 75 daha az enerji kullanarak daha fazla ışık sağladığını ve akkor ampullere göre 25 kat daha uzun süre dayandığını; ayrıca ABD şartlarında ailelerin yılda yaklaşık 100 dolar kadar tasarruf etmelerini sağladığını bildirdi. Daha dayanıklı olan LED ampullerin fiyatı, akkor ampullerin yaklaşık 2 katı kadar. Buna rağmen uzun vadede ekonomik bir seçenek oldukları biliniyor. Yasaklama kararının ABD’de ulusal ölçekte sağlayacağı parasal tasarruf tutarı ise yaklaşık 3 milyar dolar olarak hesaplandı. Uygulama ayrıca 30 yıllık süre içinde karbon emisyonlarını azaltmada da önemli katkı sağlayacak. Akkor ampul yasağına yönelik bazı eleştiriler de söz konusu. Senatodaki bazı temsilcilerin de dahil olduğu bir grup Amerikalı, tasarruf etme veya tüketilecek ürünü seçme konusunda Amerikalıların kendi kararlarını verebileceklerini öne sürüyor. 

Kaynak: ENERJİGÜNLÜĞÜ

HAFTANIN RAPORU

Küresel Isınma Nedeniyle Artık Sıcaklıklar Olağandışı Değil

World Weather Attribution (WWA) analizine göre, Avrupa ve Kuzey Amerika’da temmuz ayında yaşanan sıcak hava dalgaları iklim değişikliği olmasaydı neredeyse imkansız olurdu, ancak fosil yakıtların yakılması ve diğer insan faaliyetlerinin neden olduğu ısınma nedeniyle artık bu sıcaklıklar olağandışı olaylar değil.

WWA’nın analizine göre insan kaynaklı iklim değişikliğinin olmadığı bir dünyayla kıyaslandığında Güney Avrupa’nın 2,5°C, Kuzey Amerika’nın 2°C ve Çin’in de yaklaşık 1°C daha sıcak olduğu tespitine yer veriliyor. Dünya fosil yakıt yakmayı hızla durdurmazsa, bu olaylar daha da yaygınlaşacak ve dünya daha sıcak ve daha uzun süreli sıcak hava dalgalarına maruz kalacak. Analiz, sanayi öncesi iklimden 2°C daha sıcak olan bir dünyada her 2-5 yılda bir, son zamanlardaki gibi bir sıcak hava dalgası meydana geleceğini ortaya koyuyor.

Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK