SEKTÖRDEN HABERLER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar: "Üretim Gemisi Geliyor”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, A Para TV’de Ekonomi Masası programına katıldı, gazeteciler Özlem Doğaner ve Dilek Güngör’ün sorularını yanıtladı.

Bakan Bayraktar, “İsrail ile ilgili projeler tamamen rafa mı kalktı?” sorusu üzerine, “Böyle bir atmosferde bu kadar büyük bir vahşetin insanlık dramının yaşandığı ortamda herhangi bir projeden konuşmak, insanlığa, insanlığımıza oradaki kardeşlerimize karşı saygısızlık olur diye düşünüyorum. Bizim bu saatten sonra konuşacağımız tek şey, acaba Gazze’nin elektrik, su, gıda ihtiyacını nasıl giderebiliriz bu olabilir. Tek proje bu olur” diye konuştu.

Bakan Bayraktar, denizlerdeki hidrokarbon arama ve üretim faaliyetleri kapsamında yeni gemilerin filoya katılabileceğini kaydederek “Şu anda filomuza katmayı hedeflediğimiz bir üretim gemimiz var. Dünyada fazla olmayan ama önümüzdeki süreçte FPSO dediğimiz, platform yerine denizin ortasında lokasyon üzerinde konumlandıracağımız bir gemiyi filomuza katıyoruz. Sondajla alakalı ise Türkiye yalnızca Akdeniz ve Karadeniz’de değil, aynı zamanda Libya’da, Afrika’da da sondaj yapacak. Oralar için de filomuzu genişletebiliriz. Irak, Libya’dan başlayarak oradaki projelere TPAO ve BOTAŞ’ı buralarda oyuncu yapmak istiyoruz. Türkiye mutlaka bu coğrafyalarda daha farklı iş birlikleri geliştirmek zorunda” dedi.

Karadeniz’de şu anda çok yoğun bir mesai harcandığını dile getiren Bayraktar, “Mesaimizi mevcut Sakarya Gaz sahamızın üretimi artırmaya odaklıyoruz. Karadeniz’de Yavuz, Fatih, Kanuni orada çalışıyor. Çok büyük bir filoyla orada çalışmalar yürüyor. Bu takvimde boşluklar oluşturup gemilerimizden birini yeni sondajlar için ayırmaya gayret ediyoruz. 2023 yılı içerisinde Karadeniz’de yeni sondajımız var. Gönül ister ki, her sondajda müjde olsun. Karadeniz’de böyle bir yeni sondajımız ve yeni bir saha söz konusudur. Akdeniz’de de Abdülhamit Han gemimiz Akseki-1 kuyusunu kazmaya devam ediyor. Oradan da bir müjde gelsin isteriz” diye konuştu.

Doğal gazın Türkiye ekonomisi için çok hayati olduğunu söyleyen Bakan Bayraktar, “Pandeminin tam ortasında Sakarya gaz sahasında Cumhuriyet tarihinin en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdik. Sakarya gaz sahası bugün itibariyle yaklaşık 1,5 milyon hane halkının günlük ihtiyacını karşılama noktasında. Bundan sonraki süreçte bu 4 milyon metreküplük günlük üretimi, 10 milyon metreküpe, ondan sonraki süreçte de 40 milyon metre küpü Sakarya gaz sahasından çıkarmayı hedefliyoruz” ifadesini kullandı.

Bakan Bayraktar, Gabar petrolünün. Şırnak’ı enerji üssü haline getireceğini, bir dönem terörle anılan bölgede bugün yüzlerce mühendis çalıştığını anlatarak “Büyük bir ekosistem yürüyor. 25 bin varil üretime çıkmış durumdayız. 2024 sonunda 100 bin varile çıkmayı hedefliyoruz. Türkiye’de 1 milyon varillik günlük tüketimimizin yüzde 10’unu ifade ediyor. Türkiye genelinde yaklaşık 80 bin varillik üretimimiz var. 2024 sonunda 200 bin varile ulaşmayı hedefliyoruz. Van, Hakkâri buralarda yeni kuyular kazıyoruz. Keşif amaçlı kazılan arama kuyularıdır. Ciddi bir sismik çalışma, bunların analizi sonucunda orada bir ümit olduğu için kazıyoruz. Sondajı bitirmeden keşiften söz edemeyiz” diye konuştu.

Bakan Bayraktar, mutfak ve sıcak su kullanımında 2024 Mayıs ayına kadar bedava gazın devam edeceğini ifade ederek “Karadeniz gazı, Gabar petrolü ve inşallah bundan sonraki keşifler sonucunda oluşabilecek bütün zenginlikler ülke olarak sosyal refahın artışına katkı sağlayacak unsurlar. Aylık 25 metreküp gazın yıllık 300 metreküp bedava olacağı müjdesini Cumhurbaşkanımız vermişti. Seçim taahhüdümüz AK Parti olarak aileyi çok önemsiyoruz. Aile ve Gençlik Bankası düzenlemesi bu aralar Meclise gelecek. Bu bankanın temel gelirleri, oluşturulacak fonlar, krediler, sosyal ve iktisadi işlerin fonlamasını petrol, doğal gaz ve maden gelirlerinden sağlayacağız” dedi.

29 Ekim 2024’te Akkuyu’da ilk reaktörü devreye almayı hedeflediklerini anlatan Bayraktar, “Diğer santralleri de 3-4 yıl içerisinde peyderpey devreye almak istiyoruz. Önümüzdeki süreçte AK Parti hükümeti döneminde 4 bin 800 megavatlık bir nükleer güçten elektrik üretmeye başlayacak. İhtiyacın yüzde 10’unu buradan karşılanacak. Artan enerji talebini karşılamak için ilave santrallere ihtiyaç var. Bir diğer nükleer lokasyon Sinop. Oradan da belki önemli olan Trakya’da yapmayı planladığımız santral. Trakya için Çin ile görüşüyoruz. Birkaç ay içinde sonuçlandırmak istiyoruz. Sinop için de hem Rusya’nın, Trakya’da Güney Kore’nin ilgisi var. 20 bin megavatlık bir nükleer güce ihtiyacımız var.” dedi.

Kaynak: ENERJİ BAKANLIĞI

Dünya Bankası Türkiye Yeşil Fonu için 155 Milyon Dolar Kaynak Sağlayacak

Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu, Türkiye için 155 milyon dolar tutarında bir kaynağı onaylandığını bildirildi. Banka tarafından yapılan açıklamaya göre Türkiye Yeşil Fonu (TGF) projesi için sağlanacak kaynak Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) aracılığı kullandırılacak. Proje de Maxis Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi A.Ş. ile birlikte proje kapsamındaki Proje Uygulayıcı Kuruluş tarafından yönetilecek.

Açıklamadaki bilgilere göre fon kapsamında, açık bir Yatırım Politikası Beyanı ve Yeşil Yatırım Çerçevesi doğrultusunda, özellikle KOBİ’ler ve orta ölçekli şirketler olmak üzere yeşil veya yeşil dönüşüm sürecindeki yenilikçi şirketlere yapılan yatırımlara öncelik verilecek.

Projenin toplam büyüklüğünün 250 milyon dolar tutarındaki özel sermayenin harekete geçirilmesiyle birlikte 405 milyon dolar seviyesine ulaşması bekleniyor.

Açıklamada Türkiye’deki şirketlerin yeşil dönüşüm yatırımları için finansman kaynağı bulmakta zorlandıklarına da dikkat çekildi.

Bankanın açıklamasında Türkiye sermaye piyasasının ağırlıklı olarak kısa vadeli banka kredilerinden oluştuğunun ve gerek ülke yönetiminin belirlediği yeşil hedefler gerekse de AB Yeşil Mutabakatı dolayısı ihtiyaç duyulan uzun vadeli finansman açısından kaynakların yetersiz olduğuna vurgu yapıldı.

Kaynak: YESİLEKONOMİ

Kamuda Enerji Tasarrufu Dönemi

Kamu binalarında enerji tasarrufu dönemi başlıyor. Binalarda kışın sıcaklık 22 dereceyi geçmeyecek. Çatılara güneş paneli kurulacak, elektrik alımı ihaleyle yapılacak.  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı genelgesi doğrultusunda hazırladığı rehberde uyulması istenen yeni kurallar yer aldı. Buna göre, kamu binalarında ortam sıcaklığının kışın en fazla 22 derece, yazın en az 24 derece olması sağlanacak. Yeni otobüs ve otomobil alımlarında elektrikli araçlara öncelik verilecek. Otoparklara elektrikli araçlar için şarj istasyonu kurulumu yapılacak. Kampüs içi ulaşımda bisiklet veya elektrikli araçlar özendirilecek.

Bir süredir kamu binaları için yüzde 15 enerji tasarrufu hedefi uygulanıyordu. Bu hedef yüzde “Tasarruf Hedefi ve Uygulama Rehberi” ile yüzde 30’a çıkarıldı.

Rehberde yer alan bilgilere göre toplam inşaat alanı 10 bin metrekare üzeri olan binalarda “enerji yöneticisi” görevlendirilecek. Yeni dönemde binalarda dış yalıtım ve pencere değişimi yapılacak. Yalıtım yapılacak binaların deprem riski taşımaması ve kiralık olmamasına dikkat edilecek. Bu arada kamu binaları için elektrik alımında rekabetçi fiyat için ihale yapılacak. En uygun fiyatı veren tedarikçi ile çalışılacak.

Kaynak: NTV

Enerji Sektöründe Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Raporu Çalışmaları Başladı

Yeşil Yakalı Kadınlar Derneği (YEYKAD) geçtiğimiz yıl yayımladığı “Enerji Sektöründe Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Raporu” çalışmasının ikincisinin hazırlık çalışmaları kapsamında bir anket yayınladı. YEYKAD Başkanı Sedef Budak konu ile ilgili açıklamasında kurulu gücün her yıl kademeli olarak arttığı Türkiye’de aynı zamanda enerji sektörüne ilgi duyan ve bu doğrultuda temel bilimler, teknoloji, mühendislik, matematik ve diğer bölümlerden mezun olmuş binlerce genç kadın iş gücünün bulunduğunun altını çizerken, çalışma ile bu potansiyelin enerji sektöründe doğru değerlendirip değerlendirilmediğini anlamak ve Türkiye özelinde reel istihdam rakamlarına ulaşmanın amaçlandığını bildirdi.

Budak çalışmanın en zorlayıcı kısmının veri toplanması olduğuna vurgu yaparken enerji sektörü temsilcilerinden anketi doldurmalarını ve çalıştıkları şirketlerdeki iş arkadaşları ile veya çalışanları ile paylaşması konusunda ivedi destek beklediklerini kaydetti. Sedef Budak iklim krizi ile mücadele ve yeşil dönüşüm kadın ve erkek aklının bir arada kullanılması ile mümkün olacağını da sözlerine ekledi. “Enerji Sektöründe Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Raporu” çalışmasının ilki geçtiğimiz yıl Alman İş Birliği Ajansı desteği ile, REMI projesi kapsamında Yenilenebilir Enerji ve Enerji Sektörü Türk Kadınları Ağı uzman üyeleri ve akademisyenler ile hazırlanmıştı. Raporun ikincisi ise bu yıl Türk Alman Enerji Partnerliği desteği ile hazırlanıyor.

Kaynak: YEŞİL EKONOMİ

Uludağ Enerji Hatay Kampüsü, 4 bin 800 Kişiye Hizmet Verdi

6 Şubat'ta meydana gelen, 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği depremler sonrası Uludağ Enerji, Bursa Uludağ Üniversitesi ve Panoffect işbirliği ile Hatay’da ‘Uludağ Enerji Yaşam ve Gelişim Kampüsü’nü kurmuştu. Şirket, Bursa medyasından bir gurup temsilci ile birlikte bölgeye gelerek hem bölgeyi hem de kampüsü ziyaret etti. Gerçekleştirilen ziyarette Uludağ Enerji CEO’su Sinan Öktem’e Uludağ Enerji Kurumsal İletişim Direktörü Yusuf Ziya Yüce de eşlik etti. Yaşam ve Gelişim Kampüsü hakkında detaylı bilgiler aktaran Uludağ Enerji CEO’su Sinan Öktem, kalıcı konutlar yapılana kadar bölgedeki hizmetlerine devam edeceklerini dile getirdi. Öktem, kampüste önceliklerinin okul öncesi çocukların gelişimine destek sağlamak olduğunu kaydetti.

Öktem açıklamalarına şöyle devam etti: "Depremin hemen sonrasında mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde bölgeye destek olacak şekilde çalışmalarımızı organize ettik. Depremden kısa bir süre sonra ise toplam 9 konteynerden oluşan kampüsümüzü devreye aldık. Kampüste sanat atölyemiz, kadınlara yönelik el becerisi atölyelerimiz, mesleki gelişim atölyelerimiz, oyun atölyemiz var. Ayrıca bölge insanına yaşadığı travmayı bir nebze olsun atlatmaları için psikolojik destek sağlamaya da çalışıyoruz. Bu bağlamda Uludağ Üniversitesi’nin desteği ile uzman psikologlar kampüsümüzde vatandaşlara destek oluyor. Çalışmaların iki yıl kadar devam etmesini planlıyoruz. İki yıldan sonra da normal yaşamın başlayacağını umut ediyoruz.”

Kampüste okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocukların keyifli vakit geçirebilecekleri şekilde dizayn edilen oyun atölyesinde düzenlenen etkinliklerle çocukların sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişimlerine katkı sağlanıyor. Uludağ Üniversitesi’nin uzman kadrosunun desteğiyle kurulan psikoloji atölyesinde ise bugüne kadar 468 danışana psikolojik destek hizmeti sunuldu.

2 yılda 40 bin kişiye hizmet vermeyi hedeflediklerinin altını çizen Öktem, Temmuz ayında devreye alınan kampüsün bugüne kadar anaokulu ve ilkokul çağında öğrenciler başta olmak üzere 4 bin 800 kişiye hizmet verdiğini belirtti.  Öktem, konteyner kentte ikamet eden kadınların projenin başlangıcından bu yana geçen 3 aylık sürede Halk Eğitim Merkezinden aldıkları eğitimle amigurumi bebekleri üretmeye başladığını, bu sayede aile bütçesine de katkı yaptıklarını ifade etti. Öktem, “Kadınlarımız 16 haftalık eğitim sürecini tamamladıklarında mesleki eğitim sertifikalarına kavuşacak. Üretilen bebekler ise Defne Kadın Kooperatifi aracılığıyla projeye destek olmak isteyen kişilerle buluşturularak elde edilen gelirler, üretimde emeği geçen depremzede kadınlara ulaştırılacak” dedi.

Dicle Elektrik, Elektrik Direklerinde Leylekler için Yuva Yapacak

Dicle Elektrik Genel Müdür Yardımcısı Nedim Tüzün, yaptığı açıklamada, leyleklerin başta Dicle Nehri kenarı olmak üzere Dicle Elektrik’in hizmet bölgesindeki birçok bölgede yuva yaptıklarını belirtti.

Göç döneminde yuvalarına gelen kuşların can güvenliğinin sağlanması için “Leyleklere Yuva Projesi”nin hayata geçirildiğine dikkati çeken Tüzün, değişik modellerde yuvalar yaptıklarını, elektrik direklerine montajı uygun olan ve yuva boyutlarını düşünerek hazırladıkları yuva prototiplerini farklı bölgelerde denediklerini bildirdi. Söz konusu alanlarda malzeme, montaj ve kuşların davranış biçimlerine kadar tüm detayları incelediklerini aktaran Tüzün, leyleklerin göç dönemlerinde güvenle barınabilecekleri farklı birkaç yuva modeli üzerinde çalıştıklarına işaret etti.

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinden başlayarak Diyarbakır’dan Batman’a kadar uzanan vadi boyunca buldukları elektrik direklerinin üzerine yuva kuran leyleklerin, bahar mevsimi gelene kadar burada yaşamlarını sürdürdüğünü ifade eden Tüzün, şöyle devam etti:

“Ancak zaman zaman akıma kapılan leylekler telef olurken, yavrular korunaksız yuvalardan düşüp diğer hayvanlara yem oluyor. Dicle Elektrik bu durumun önüne geçmek adına projeyi hayata geçirmek için harekete geçti. Enerji akışını tehlikeye atmadan leylekler için en uygun yuva modelini seçip ihtiyaç olan yerlerde uygulamaya başlayacağız. Dicle Elektrik, hem abonelerine hem de hizmet bölgesinde bulunan canlılara ve doğaya karşı sorumlu bir enerji dağıtım şirketi. Şirket olarak gelecek nesillere olan sorumluluklarımızın bilincindeyiz. Göçmen kuşlardan leyleklere toplumumuzun sempatisini biliyoruz. Bu sebeple özelde göçmen kuşların, genelde ise tüm doğanın korunması için bölgenin enerji şirketi olarak sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz. Daha önce hayata geçirilen Kelaynakları Koruma Projemizden olumlu sonuçlar aldık. Sayıları 42'den 240'a ardından 324'e kadar yükseldi. Leylekler ve diğer göçmen kuşlar için de yaptığımız çalışmaların sonuçlarını takip edecek, gerekirse ortaya yeni projeler koyacağız.”

DÜNYADAN HABERLER
Almanya Sanayiye Yönelik Elektrik Fiyat Desteği Konusunda Anlaşmaya Vardı

Alman hükümeti, firmaların üretim maliyetlerinin daha düşük olduğu ülkelere taşınmasını durdurma çabalarını hızlandırırken yüksek elektrik fiyatları karşısında sanayiyi destekleyecek bir önlem paketi üzerinde beş yıllık bir anlaşmaya vardı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz yaptığı açıklamada, paketi “çok iyi haber” olarak nitelendirerek, yardımın yalnızca gelecek yıl 12 milyar Euro’ya ulaşacağını söyledi.

Maliye Bakanı Christian Lindner da desteğin, önemli bir anlaşmazlık noktası olan Almanya’nın borç freni çerçevesinde finanse edileceğini söyledi.

Anlaşma, Rusya'nın Ukrayna’daki savaş nedeniyle Batı’nın uyguladığı yaptırımlara misilleme olarak gaz arzını kısmasının ve enerji fiyatlarının keskin bir şekilde yükselmesinin ardından, Alman endüstrisinin rekabetçi kalmasının nasıl sağlanacağı konusunda koalisyon içinde aylarca süren çekişmelerin ardından geldi.

Her ne kadar hükümet geçen yıl sanayiyi ve haneleri korumak için elektrik ve gaz fiyatlarına tavan getirmiş olsa da Almanya’nın önde gelen şirketleri elektrik fiyatlarının uluslararası standartlara göre hala çok yüksek olduğunu söylüyor.

Yeni pakette yer alan tedbirler arasında, elektrik vergisinin tüm imalatçı firmalar için Avrupa Birliği yasalarının izin verdiği asgari düzeye indirilmesinin yanı sıra, uluslararası alanda rekabet eden ve yer değiştirme riski en fazla olan 350 firmanın aldığı tazminatın artırılıp beş yıl uzatılması da yer alıyor.

Ekonomi Bakanı Robert Habeck yaptığı açıklamada, “Küçük ve orta ölçekli işletmelerden büyük şirketlere kadar sanayinin rekabet gücünü destekleyebileceğimiz ortak bir yol bulmamız önemli” dedi.

Kaynak: REUTERS

Dünya Nükleer Birliği Genel Direktörü Bilbao y Leon: Nükleer Enerjiye Muazzam Dönüş Var

Dünya Nükleer Birliği Genel Direktörü Sama Bilbao y Leon, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası yaşanan enerji güvenliği endişeleriyle nükleer enerjide büyüme planlarının hızlandığını belirterek, “Nükleer enerjiye muazzam bir dönüş var ve bu sadece Avrupa’da değil, Güney Kore’den Japonya’ya, Hindistan’dan Kuzey Amerika’ya kadar dünyanın pek çok ülkesinde geçerli” dedi.

Bilbao y Leon, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birçok ülkenin net sıfır emisyon taahhütlerine nükleer enerji olmadan ulaşamayacağını anladığını, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin enerji krizinden önce bu planlarını dile getirmeye başladığını söyledi. Ancak sektördeki büyüme planlarının enerji kriziyle önemli şekilde hız kazandığını dile getiren Bilbao y Leon, “Ülkelerde genel kamuoyu algısının yanı sıra finans sektörünün de nükleer enerjiye yönelik algısında önemli bir geri dönüş görüyoruz. Özellikle ‘küresel kuzey’ dediğimiz ülkelerde enerji güvenliği büyük bir öncelik haline geldi çünkü nükleer enerji şu anda gördüğümüz jeopolitik veya siyasi gerilimlerden bağımsız bir endüstri” diye konuştu.

Bilbao y Leon, bu nedenle Avrupa başta olmak üzere nükleer enerjiyi kullanan pek çok ülkenin mevcut santrallerinin ömrünü mümkün olduğunca uzatmaya karar verdiğini anlattı. Avrupa’da neredeyse tüm ülkelerin nükleer enerji kapasitelerini artırma planı olduğunu kaydeden Bilbao y Leon, şöyle devam etti:

“Nükleer enerjiye muazzam bir dönüş var ve bu sadece Avrupa’da değil, Güney Kore’den Japonya’ya, Hindistan’dan Kuzey Amerika’ya kadar dünyanın pek çok ülkesinde geçerli. Avrupa’da, Almanya hariç, ülkelerin nükleerden çıkış planlarında farklı yaklaşımlar var. Herkes Almanya’nın nükleerden çıkış sürecini konuşuyor olsa da Avrupa’daki çoğu ülke nükleer enerjiyi kullanmaya devam etmeyi ve kapasitesini artırmayı planlıyor. İngiltere, Fransa, İsveç, Hollanda, Çekya, Slovakya, Romanya, Estonya, Slovenya ve Hırvatistan'ın da aralarında bulunduğu birçok ülkenin büyüme planları mevcut. Enerji krizi ülkeler için ciddi bir alarm oldu. Enerji kriziyle birlikte artan enerji faturaları, politikacıları pragmatik, gerçekçi ve uygulanabilir kararlarla ilerlemeye mecbur bıraktı.”

Bilbao y Leon, bunun son örneği olarak, Avrupa Komisyonunun kısa bir süre önce nükleer enerji kapasitesini 2050’ye kadar yüzde 50 artırma hedefini açıkladığını anımsattı.

Birlik olarak ülkelerin açıkladığı planlara dayandırarak yaptıkları projeksiyonlara göre, küresel nükleer enerji kapasitesinde büyük bir artış olacağını aktaran Bilbao y Leon, “Dünyada nükleer enerji kapasitesinin 2040 itibarıyla 931 GW’a kadar çıkabileceğini öngörüyoruz. Bu, mevcut kapasitenin 2,5 katı” bilgisini paylaştı.

Bilbao y Leon, bu projeler arasında ilk dalganın 2030'a kadar faaliyete geçecek yeni santrallerden oluştuğunu söyledi. Bunların bir kısmının Kuzey Amerika’da, Türkiye dahil birçoğunun ise Avrupa’da olduğunu dile getiren Bilbao y Leon, “Şu anda dünya genelinde inşa halinde 61 nükleer enerji santrali var. Bunlardan biri olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ilk ünitesinin önümüzdeki yıl faaliyete geçmesini bekliyoruz. Bu çok iyi bir gelişme ve diğer üniteler de kısa süre içerisinde bunu takip edecek. Akkuyu’daki 4 ünitenin de 2030'dan önce faaliyete geçmesini bekliyoruz. Türkiye’de nükleer enerjide başka projeler olduğunu da görüyoruz” diye konuştu.

Bilbao y Leon, nükleer enerji santrallerinin zamanında ve doğru bütçe planlamasıyla hayata geçmesiyle finans dünyasının sektöre çok daha uygun maliyetli finansman sağlamasını beklediklerini kaydetti. Büyük sermaye yatırımları olan nükleer enerji projelerinin uygun maliyetli finansmana erişiminin kritik önemde olduğunu dile getiren Bilbao y Leon, “Şu anda finans çevrelerinde nükleer projelerin finansal açıdan riskli olabileceğine yönelik bir algı var. Bu nedenle finansman maliyetlerinin nispeten yüksek olduğunu görüyoruz. Nükleer santrallerin başarısını görmeye başladıkça, bu maliyetlerin de neredeyse yarı yarıya düşerek rüzgar ve güneş enerjisi projelerinin ulaştığı seviyeye ineceğini düşünüyorum” dedi.

Bilbao y Leon, dünyada farklı sektörlerde tek bir enerji kaynağı veya güzergahına bağımlı olmanın yarattığı sorunların nükleer enerji endüstrisinde tam olarak görülmediğini ve bunun sektördeki büyüme planları için destekleyici bir durum olduğunu anlattı.

Nükleer santrallerde temel yakıt ham maddesi olan uranyumun dünyanın farklı kıtalarında bol bulunan bir kaynak olduğunu ifade eden Bilbao y Leon, “Uranyum fiyatları nispeten düşük olduğu için son yıllarda uranyum madenciliğinde çok fazla yatırım yapıldı. Çok iyi işleyen bir küresel tedarik zincirimiz var ve bu açıdan sektörün öngördüğümüz şekilde büyüyeceğini düşünüyoruz. Nükleer enerjiye ilginin artmasıyla, yeni uranyum madenciliği projelerinin yanı sıra zenginleştirme projelerine de daha fazla yatırım yapıldığını görüyoruz” diye konuştu.

Bilbao y Leon, öte yandan, dünyadaki uranyum zenginleştirme kapasitesinin yüzde 25'inin Rusya'da bulunduğunun altını çizerek, "Bu durum özellikle küresel kuzey için bir endişe kaynağı çünkü bu ülkeler Rus teknoloji ve hizmetlerine bağımlı olmak istemiyor. Bu nedenle Kuzey Amerika ve Avrupa'da bu alanda mümkün olduğunca kendilerine yeterli hale gelmek için çok fazla yatırım görüyoruz” bilgisini paylaştı.

Rus nükleer sektörü olmadan endüstrinin nasıl etkileneceğine ilişkin bir analiz yaptıklarını söyleyen Bilbao y Leon, bu analize göre sektörde yeni yatırımlara ihtiyaç duyulacağını ancak 5 yıllık süre içinde nükleer endüstrisinin Rusya'dan bağımsız hale gelebileceğini belirtti.

Bilbao y Leon, evrensel olan nükleer teknoloji alanında tüm kıtalarda uzmanlar, endüstriyel tesisler ve tedarikçiler bulunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

“Kuzey Amerika ve Avrupa'da, hiçbir sektörde Rus teknolojisine ya da hizmetlerine bağımlı olunmaması yönünde bir istek olduğu açık. Bu nedenle bu pazarlarda Rus nükleer enerji santrallerinin olacağını öngörmüyoruz. Ancak örneğin Afrika ülkeleri, nükleer enerjiyi seçeneklerden biri olarak geliştirmeyi dört gözle bekliyor ve Çin, Rusya veya Güney Kore gibi oyuncular, bu ülkeler için uygun olabilecek teknoloji ve finansman modelleriyle rol oynayabilirler.”

Dünya Nükleer Birliğinin yayımladığı son rapora göre, mevcut küresel nükleer enerji kapasitesi 391 GW seviyesinde bulunuyor ve bu kapasite dünya elektrik üretiminin yüzde 10'unu karşılıyor. Bu kapasitenin referans senaryoya göre 2040 itibarıyla 686 GW’a, yüksek senaryoya göre 931 GW’a ulaşabileceği hesaplanıyor. Söz konusu kapasite artış öngörüleri, referans senaryoda 2021'deki tahminlerden 71 GW, yüksek senaryoda ise 92 GW daha yüksek.

Kaynak: AA

Fitch’ten 2024'te Petrol için 120 Dolar Uyarısı

Fitch Ratings, Orta Doğu’daki gerilimin petrol arzında yaratabileceği kesintiler nedeniyle 2024 için petrol fiyatı öngörüsünü varil başına 120 dolara çıkarırken beklenenden yüksek petrol fiyatlarının daha düşük ekonomik büyüme ve daha yüksek enflasyona neden olabileceği uyarısında bulundu. Fitch Ratings’in, Eylül’de açıklanan Küresel Ekonomik Görünüm (GEO) Raporu’nda, petrol fiyatlarının 2024 ve 2025’te sırasıyla ortalama 75 ve 70 dolar olacağını öngörülmüştü.

10 Kasım günü yayınlanan analizinde kurum, Orta Doğu’daki jeopolitik gerilimi dikkate alarak GEO raporunda 2024-2025 boyunca yüksek petrol fiyatlarının temel büyüme ve enflasyon üzerindeki etkisini inceledi. Bu kapsamda, jeopolitik gerilime bağlı olarak yaşanabilecek arz sıkıtları nedeniyle petrol fiyatlarının 2024’te ortalama varil başına 120 dolara yükseleceğini öngören Fitch Ratings bu rakamın 2025’te 100 dolar olacağını tahmin etti. Beklenenden yüksek petrol fiyatları nedeniyle küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) 2024’te yüzde 0,4, 2025’te ise yüzde 0,1 daha düşük olabileceği hesaplanırken yüksek petrol fiyatlarının enflasyon üzerindeki etkisinin kısa süreli olması ve 2025’te tahmin edilenden daha düşük enflasyon oranlarıyla bu artışın kısmen dengelenmesi bekleniyor.

Orta Doğu’daki gerilimle bağlantılı bir petrol fiyat şokunun daha sıkı para politikası ve finansal koşullar, daha düşük iş ve Tüketici Güveni ve finans piyasalarında düzeltmelere yol açabileceği öngörülüyor. Hisse fiyatlarında yüzde 10’u bulan bir şokun yaşanması halinde, gelecek yıl küresel GSYH’nin yüzde 0,6 daha düşük, ABD, Japonya, Euro Bölgesi ve Birleşik Krallık’ta yüzde 0,5 ila 0,9 daha düşük seyretmesine neden olabileceği tahmin ediliyor. İsrail-Filistin çatışması sonrası brent petrolün uluslararası piyasalarda varil fiyatı 94 dolara kadar yükselmişti.

Kaynak: BLOOMBERGHT

Elektrikli Araçlar ve Hidrojen, Avrupa’nın Enerji Talebini 2035’e Kadar Yüzde 30 Artıracak

Elektrikli araçlar, yenilenebilir hidrojen ve gelişen teknolojilerin, 2035 yılına kadar Avrupa’nın enerji talebinde yüzde 30’luk bir artışa neden olacağı tahmin ediliyor. Elektrikli araç sektörünün önemli bir oyuncu olarak ortaya çıkacağını öngören LSEG Power Research’ün raporuna göre, güç tüketiminin 2030’da 170 TWh’ye, 2035’te ise yaklaşık 300 TWh’ye ulaşması bekleniyor. Bu rakam, İspanya’nın aynı dönem için tüm enerji tüketimi tahminiyle rekabet ediyor. Çalışma aynı zamanda yenilenebilir hidrojen sektörüne de ışık tutuyor ve hidrojen üretimi için elektrolizör güç tüketimindeki artışın altını çiziyor. Ulusal hedeflere göre, enerji tüketiminin 2030 ve 2035’te sırasıyla 200 ila 380 TWh arasında değişmesi bekleniyor. Bu artışın aynı dönemde 4,2 ila 7,7 milyon ton hidrojen üreteceği öngörülüyor.

Kaynak: TEMİZ ENERJİ

HAFTANIN RAPORU

2023 Üretim Açığı Raporu’nda Fosil Yakıtları Kullanmayı Azaltma Çağrısı Yapıldı

Stockholm Çevre Enstitüsü (SEI), Climate Analytics, E3G, Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü (IISD) ve BM Çevre Programı (UNEP) tarafından yürütülen araştırma, ülkeleri 2040 yılına kadar kömür üretimini ve kullanımını neredeyse tamamen aşamalı olarak durdurmayı hedeflemeye çağırıyor. 2023 Üretim Açığı Raporu ayrıca 2050 yılına kadar petrol ve gaz üretiminde 2020 seviyelerine kıyasla en az yüzde 75 oranında azalma yapılması çağrısında bulunuluyor. Karbon yakalama ve depolamanın yanı sıra karbon dioksitin uzaklaştırılmasına ilişkin riskler ve belirsizlikler de önemli olduğundan, tüm bunlar büyük önem taşıyor. Raporun ortak yazarları, fosil yakıtlardan uzaklaşma konusunda daha fazla kapasiteye sahip olan hükümetlerin, daha iddialı azaltmaları hedeflemesi ve sınırlı kaynaklara sahip ülkelerde geçiş süreçlerinin desteklenmesine yardımcı olması gerektiğine inanıyor.

Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK