SEKTÖRDEN HABERLER
“İstanbul'da BOTAŞ ve Gazprom Ortaklığında Bir İşletme Şirketi Kurmayı Planlıyoruz”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, konuşmacı olarak katıldığı ve aynı zamanda Rus yetkililerle görüşmelerde bulunduğu St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu (SPIEF) kapsamında, AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Türkiye için enerji konusunda doğal gaz ve nükleerin öne çıkan konular arasında yer aldığını dile getiren Bayraktar, bu iki konuda Rusya ile yoğun bir iş birliğinin yürütüldüğünü söyledi. SPIEF’te gerçekleştirdiği konuşmada, Türkiye’nin enerjideki hedeflerini anlattıklarını ifade eden Bayraktar, “Önümüzdeki süreçte neler yapmayı planladığımızı anlatarak, iş birliği imkanlarını da değerlendirdik” dedi.

Bayraktar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Türkiye’de doğal gaz ticaret merkezi kurulmasıyla ilgili bir hedef ortaya koyduklarına işaret ederek, “Bu hedefle alakalı yaptığımız ve bundan sonra yapacaklarımızın bir anlamda yol haritasını değerlendirdik” ifadesini kullandı.

Türkiye’de doğal gaz ticaret merkezi kurulmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini belirten Bakan Alparslan Bayraktar, “Doğal gaz merkeziyle alakalı tabii ki en önemli konulardan birisi altyapının, fiziki altyapının buna hazır olmasıdır. Türkiye de özellikle son yıllarda yaptığı yatırımlarla bu konuda çok önemli çalışmalar kaydetti. Şimdi İstanbul Finans Merkezi’nde BOTAŞ ve Gazprom ortaklığında bir işletme şirketi kurmayı planlıyoruz” dedi.

Söz konusu plan doğrultusunda görüşmeler yaptıklarını anlatan Bayraktar, gelecek aylarda somut çalışmaları ortaya koyup ticaret merkezini hayata geçirmek istediklerini söyledi.

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde nükleerin tuttuğu önemli yere işaret eden Bayraktar, “Nükleer, Türkiye’nin enerji portföyünde ve vizyonunda da önemli bir yer ifade ediyor. Zira özellikle Türkiye’nin hem baz yükte temiz enerji elde etmesi açısından ve uzun dönemde enerji ihtiyacını, arz güvenliğini sağlaması açısından nükleer oldukça büyük bir öneme sahip” diye konuştu.

Bayraktar, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde (NGS) yoğun bir çalışmanın yürütüldüğünü anlatarak, “30 bin civarında insan şu anda orada hummalı bir şekilde özellikle ilk reaktörü önümüzdeki aylarda devreye alabilmemiz için bir çaba gösteriyor. Burada ilgili muhataplarımızla buna ilişkin çalışmalarımızı da değerlendirdik.” dedi.

Türkiye’nin 2050’ye kadar toplam 12 reaktör ve 15 bin megavatlık nükleer güce ulaşmayı hedeflediğinin altını çizen Bayraktar, bununla ilgili Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom’la istişareler yürüttüklerini kaydetti.

Rusya ile Türkiye arasındaki doğal gaz ticaretinde 2026’da 40’ıncı yıla girileceğini belirten Bayraktar, “Doğal gazın yanı sıra, nükleerde ilişkilerimizi 22’nci yüzyıla taşıyacak bir santral projesiyle ve gelebilecek diğer projelerle ilgili konuşurken, yeni bir alanı biraz daha yoğun olarak önümüzdeki süreçte devreye alıyoruz. Bu da doğal kaynaklar alanıdır” dedi.

Bu konuda Rusya Doğal Kaynaklar Bakanı Alexander Kozlov ile görüşmeler yaptıklarını vurgulayan Bayraktar, “Bu, özellikle arama, üretim ve metal ticaretiyle alakalı olarak yine bizim İstanbul Finans Merkezi’nde kurmayı, geliştirmeyi düşündüğümüz Türkiye Enerji ve Maden Borsası’yla yakından alakalı bir konudur. Oldukça kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdik. Ümit ediyorum bu şekilde iş birliğimiz çok daha ileri bir seviyeye gelecek” ifadelerini kullandı.

Nükleer enerjinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu ve Türkiye’nin önümüzdeki 30 yıl içerisinde karbon nötr bir ekonomi olma hedefinde önemli bir yer tuttuğuna işaret eden Bayraktar, “Dolayısıyla aslında bu küresel ısınmayla ve Türkiye’nin yapacağı katkıyla alakalı önemli, çok zor ve değiştirmemiz gereken birçok şeyin olduğu bir hedef. Ulaştırmadan tarıma, tarımdan sanayiye, enerjiye kadar birçok alanda değişikliklere ihtiyaç duyuyoruz” diye konuştu.

Bayraktar, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de elektrikleşmenin önemli oranda büyüdüğüne dikkati çekerek, binalarda, ulaştırmada, sanayide, dijitalleşmenin ve yapay zekanın getirdiği etkiyle elektrik talebinin daha da artacağını söyledi. Söz konusu talebi karşılarken temiz kaynaklara ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Bayraktar, “Biz çok önemli bir yenilenebilir enerji ülkesiyiz, bu yenilenebilir kaynakları da sisteme doğru şekilde koyabilmek için mutlaka bizim bunları destekleyecek baz yük santrallere ihtiyacımız var” dedi.

Kaynak: AA

Elektrik Sektörüne 2 Yılda 4 Milyar Dolarlık Yatırım Yapılacak

Anadolu Ajansı (AA) Enerji Masası'nın konuğu olan Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) Yönetim Kurulu Başkanı Barış Erdeniz, şirketlerin yatırımlarını gerçekleştirmesi için finansmana erişim alanındaki sıkıntıların çözülmesi gerektiğini ifade etti. Erdeniz, elektrik dağıtım sektörünün Türkiye ekonomisine bugüne kadar 30 milyar dolarlık katkı sağladığını vurgulayarak, "Sektör, özelleştirme tutarı olarak 13 milyar dolar ve sonrasındaki 10 yıl boyunca 16-17 milyar dolarlık yatırımıyla Türkiye ekonomisine 30 milyar dolar katkı sağlıyor. Elektrik sektörü 2023'teki yıkıcı deprem etkilerine rağmen 2 milyar dolarlık yatırım yapmayı başardı. Sektörün, 2024 ve 2025'te de 2'şer milyar dolar yatırım yapması öngörülüyor" diye konuştu.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin son 10 yılda dünyada 5,5, Türkiye'de ise 8,5 kat arttığına dikkati çeken Erdeniz, gelecek 10 yıllık projeksiyonlara göre Türkiye'de ve dünyada yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminin yüzde 50 seviyesine ve Türkiye'nin kurulu gücünün 190 bin megavata ulaşacağını söyledi.

Söz konusu kurulu güçte yenilenebilir enerji kaynaklarının payının yüzde 50 olacağı beklentisine değinen Erdeniz, "Önümüzdeki dönem çok hızlı bir şekilde yenilenebilir, yeşil alandaki santrallerin devreye girmesini bekliyoruz. Bunun için elektrik dağıtım sektörünün omurgasının güçlendirilmesi ve yeniden bu dönüşüme ayak uydurması için yatırım yapması gerekiyor. Bunun için de finansmana erişim ve sürdürülebilir fiyat politikaları en önemli konular. Bu iki konuyu çözdüğümüzde bu dönüşümün hız kesmeden devam edeceğine, geçmişte olduğu gibi bundan sonraki dönemde de elektrik dağıtım şirketlerinin üstüne düşen görevi yapacağına eminim" değerlendirmesinde bulundu.

"Elektrik, üretenden tüketene 950 milyar liralık bir ekosistem"

Elektriğin, üretenden tüketene yaklaşık 950 milyar liralık büyüklükte bir ekosistem olduğunu kaydeden Erdeniz, şunları kaydetti:

"2013'ten 2023'e kadar verileri incelediğinizde, özelleştirme öncesindeki yıl yüzde 15,9 kayıp kaçakla başlayan sektör, bugün itibarıyla yüzde 10,5’lere gelmiş durumda. Aşağı yukarı yüzde 5’lik bir küçülmeden bahsediyoruz. 2023'teki deprem felaketi olmasaydı biz yüzde 10'un altına ineceğimizi düşünüyorduk, yani hedefimiz yüzde 10'un altına inmekti ama maalesef bu depremden dolayı yüzde 10,5 seviyesinde kalabildik. Türkiye ekosistemine her yıl biz aslında bu yüzde 5'lik kazançtan dolayı 1 milyar dolara yakın bir kaynak yaratıyoruz. Bununla ilgili dijitalleşme ve emek yoğun mücadelemize devam ediyoruz. Bundan sonra da elektrik dağıtım şirketleri, bu önceliğini, bu mücadelesini devam ettirecektir."

Erdeniz, "2025 yılında kayıp kaçak oranını yüzde 10'un altına indirmek için elimizden geleni yapıyoruz, öncelikli hedeflerimizden biri budur" dedi.

"2030'a kadar 1,2 milyon armatürün LED'e dönüştürülmesi planlanıyor"

Enerji tasarrufu ve verimliliğine de değinen Erdeniz, bu iki kavramın farklı olduğunu ve her ikisi konusunda da toplumun bilinçlendirilmeye ihtiyacı bulunduğunu ifade etti. Erdeniz, bu alanlarda doğru uygulamaların yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulayarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu binasında uygulanan enerji verimliliği projelerinin diğer kamu binalarında yaygınlaştırılmasıyla toplumda farkındalık oluşturulması gerektiğini bildirdi. Bu yılın sonuna kadar 200 bine yakın LED armatürün dönüştürülmesinin planlandığını aktaran Erdeniz, sözlerini şöyle tamamladı:

"2030'a kadar 1,2 milyon armatürün LED'e dönüştürülme planı var. Biz elektrik dağıtım şirketleri olarak bu hedefi bütçelerimize ve planlarımıza aldık. Bu dönüşümün yaklaşık yüzde 45-75 arasında tasarruf getireceğini öngörüyoruz. Bu tasarruf tedbirlerini, verimlilik artırıcı projeleri uygulamak bizim için çok önemli ve milli bir mesele. Bir ürünün maliyetine yakın bir fiyat politikasını uyguladığımız zaman verimlilik veya tasarrufla ilgili bir farkındalığın oluşacağını düşünüyorum."

Elektrikte kesinti yüzde 20 azaldı, memnuniyet yüzde 30 arttı

Erdeniz, küresel enerji dönüşümünün elektrik tüketiminin her geçen gün artmasıyla ilişkili olduğunu ve bunda elektrifikasyonun önemli rol oynadığını söyledi. Erdeniz, daha önce elektrik tüketimine ihtiyaç olmaksızın kullanılan birçok üründeki dönüşüme işaret ederek, "Evinizdeki gazlı ocağınızın elektrikli ocağa dönüşmesi, aracınızın fosil yakıttan elektrikli araca dönüşmesi, kullandığınız kulaklıkların şarj edilebilir kulaklıklara dönüşmesi gibi birçok konu başlığını içeriyor elektrifikasyon” diye konuştu.

Erdeniz, kesinti özelinde sıklığın takip edildiği bir parametre olduğuna işaret ederek, "Geçmiş 5 yıllık verilere baktığımızda kesinti sıklıklarında yüzde 20 azalma olduğunu görüyoruz. Buna paralel olarak 5 yıllık dönemde tüketici memnuniyetinin yüzde 30 arttığını görüyoruz. Dolayısıyla elektrik dağıtım şirketlerinin odağı olan müşteri memnuniyeti, yaptığımız yatırımlar, bu kesinti sıklıklarında da azalmayı gösteriyor sonuç olarak. Bundan sonra da en önemli odak konularımızdan biri bu olmaya devam edecek" dedi.

"Enerji dönüşümü sürecinde MASS büyük önem taşıyor"

Yeşil dönüşüm, teknoloji dönüşümü ve dijitalleşmeyi kapsayan enerji dönüşümü sürecinde Milli Akıllı Sayaç Sistemi (MASS) projesinin de büyük önem taşıdığını dile getiren Erdeniz, "Akıllı sayaçların çalışmaları devam ediyor. 2025 ocak ayı itibarıyla 10 megavatsaat yıllık tüketimin üzerindeki kullanıcıların akıllı sayaç kullanımının zorunlu hale geleceğini öngörüyoruz. Buradaki asıl amaç uçtan uca tüm ürünlerinin Türkiye'de üretildiği bir akıllı sayacı yerli ve milli olarak Türkiye'ye kazandırmak. Biz elimizden geleni Elder ve sektör olarak yapmaya devam ediyoruz. Hızlı bir şekilde tüm sektörün bu milli sayacı kullanması için elimizden gelen tüm desteği veriyoruz" diye konuştu.

Elektrik tüketiminin artması, yeşil dönüşüm ve dijitalleşen enerji piyasasının beraber değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdeniz, şöyle devam etti:

"Çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için karbon hedeflerine de ayak uydurmamız gerekiyor. Artacak elektrik tüketiminin karşılanması için bunun yeşil, sürdürülebilir enerji kaynaklarından üretilmesi gerekiyor. Bunları üretirken eski alışkanlıklarımızda 'tüketim ne zaman olacaksa santrali aç, tüketim yokken santrali kapat' rahatlığımız vardı. Bugün yenilenebilir enerji kaynaklarında bu rahatlığımız olmayacak. Rüzgar ne zaman eserse enerjiyi o zaman üreteceğimiz, güneş ne zaman çıkarsa o zaman enerji üreteceğimiz yeni bir dünyaya dönüşüyoruz. Tüketici davranışlarını değiştiremeyeceğimiz için tüketici ile üretici arasında yeni bir teknolojiye ihtiyacımız vardı. Bunun da adı depolama."

Erdeniz, yeşil dönüşümle dijitalleşmenin "ikiz dönüşüm" olarak adlandırıldığını, ikisinin paralel ve hız kesmeden hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Bunların olabilmesi için elektrik dağıtım şirketlerinin rolü ve öncülüğünün "olmazsa olmaz" olduğunu söyleyen Erdeniz, bunun için hazırlıklara bugünden başladıklarını dile getirdi.

"Elektrikli araç hedeflerine ulaşmak için yatırımlar hız kesmeden sürmeli"

Elektrikli araçların küresel enerji dönüşümünün en önemli konuları arasında yer aldığını belirten Erdeniz, "Elektrifikasyonun en önemli konu başlığı elektrikli araç dönüşümü. Türkiye'de yaklaşık 80 bin elektrikli araç var. Gelecek 10 yılda yaklaşık 4 milyon elektrikli araca ve 300 bin sokete doğru hızlı adımlarla yürüyoruz. Aynı anda 100 araba hızlı bir şekilde şarj olmaya çalışsa, herhangi bir muhitte, 10 dakikalık alan içinde bugünkü sistemin bunu kaldırma ihtimali yok. Bu elektrikli araç hedeflerine ulaşmak, büyük enerji dönüşümüne ayak uydurmak, yeşil dönüşüme, karbon hedeflerine ulaşabilmek için öncü olarak elektrik dağıtım şirketlerinin şebeke yatırımlarına hız kesmeden devam ederek bu dönüşüme liderlik yapması gerekiyor. Yoksa bu söylediğimiz, hedeflediğimiz şeylerin hepsinin havada kalacağını düşünüyorum. Biz sektör olarak buna hazırız, çalışmalarımızı yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde sürdürülebilir fiyat politikası ve finansal kredilere erişim rahatlığı olduğu sürece bu yatırımların yapılacağını öngörüyorum" ifadesini kullandı.

Erdeniz, elektrik faturalarında sübvansiyonlar ve fiyat politikasına ilişkin şunları kaydetti: "Biz elektrik dağıtım sektörü olarak yüzde 100 regüle olan bir yapıda çalışıyoruz ancak Barış Erdeniz olarak yorum yapmak istiyorum. Pandemi döneminde ve sonrasında Rusya-Ukrayna Savaşı ile emtia fiyatlarında çok hızlı iniş ve çıkışlar gördük. Savaşın akabinde hızlıca enerji arz güvenliğini tehdit eden durumlar ortaya çıktığı için 20-22 dolar bantlarında elektrik fiyatlarını gördük. Bu dönemde EPDK dünyadaki birçok ülkeye örnek olacak uygulamalar geliştirdi ve bunlar son tüketiciyi korudu. Normalleşen dünyada bu uygulamaları kaldırıp daha maliyet bazlı çalışmalara geçiş yaptılar. Bizde ise hala bu sübvansiyonlu uygulamalar devam etmektedir. Yaptığımız son çalışmalara baktığımızda 24-25 aydır sabit elektrik faturası ödüyoruz. Aynı döneme baktığımızda yüzde 300 enflasyon var. Dolayısıyla bunun sürdürülebilir olmadığını, gelecek dönemde bunun enerji arz güvenliğine tehdit oluşturduğunu ve en önemlisi enerjideki büyük dönüşüme ayak uyduramayacağımızı, uyduramama riski olduğunu söylüyorum aslında. En hızlı şekilde maliyet bazlı bir fiyatlama politikasına geri dönülmesi gerektiğini düşünüyorum."

Kaynak: AA && AA

“Herkes için Temiz, Uygun Fiyatlı ve Güvenli Elektrik” Projesi’nde İlk Adım Atıldı

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin (Elder), Avrupa Birliği finansal desteği ile yürüttüğü “Avrupa Yeşil Mutabakatı Işığında: Herkes için Temiz, Uygun Fiyatlı ve Güvenli Elektrik Projesi”nin resmi açılış toplantısı 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde gerçekleştirildi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) himayesinde, kurumun Ankara’daki binasında yapılan toplantıda “Avrupa Yeşil Mutabakat Semineri” düzenlendi ve proje faaliyetleri tanıtıldı.

Açılışta konuşan EPDK Başkan Yardımcısı Hacı Ali Ulutaş, yenilenebilir enerjinin sisteme entegrasyonuna dikkat çekerek, “Ölçemezseniz yönetemezsiniz. Elde edilen tüm bilgilerin akıllı bir şekilde yönetilmesi, planlanması ve hızlı karar almayı sağlayacak sistemler haline getirilmesi çok önemli. Buradaki konuşmalarda projenin çıktılarının dönüp dolaşıp dağıtım şebekesinin gerçek zamanlı olarak yönetilebiliyor olmasına geldiğini görüyoruz. Bunu insan eliyle yapmak zor. Algoritmalar belirleyip, kontrol ediyor hale getirmemiz lazım. Projenin kesinlikle katma değer sağlayacağına inanıyor ve tüm dağıtım şirketleri personeline teşekkür ediyorum. Çıktılarını biz de merakla bekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Törenin açılış konuşmacıları arasında yer alan Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Program Yöneticisi ve Ataşesi Christian Ballaro da hem AB hem de Türkiye’deki sera gazı emisyonlarında en büyük payın enerji üretiminde olduğuna vurgu yaparak, “Enerji ve iklim politikaları arasında bir bağlantı olduğu aşikar. AB’de enerji sektörünün dönüşümü, altyapının modernizasyonu Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında gittikçe ilerliyor. Bu mutabakatın bir parçası olarak AB son zamanlarda yenilenebilir enerji hedeflerini de artırdı. 2030 yılına kadar AB’de yenilenebilir enerjinin payı yüzde 42,5 hedefine ulaşacak. 10 yıl içinde enerji verimliliğinin de yüzde 11,7 oranında iyileştirilmesi taahhüdü de mevcut. Ayrıca AB, değişen iklim koşullarını ele almak üzere küresel girişimleri de desteklemekte. Son olarak Birleşmiş Milletler COP28 İklim Konferansı’nda gündeme geldiği gibi AB’nin yenilenebilir enerjide kapasitesinin üç katına çıkarılması gibi bir taahhüdü var. Bu hedeflere ulaşmak, karbondan arındırılmış daha temiz bir enerji sistemine giden yolda bizi desteklerken, fosil yakıtların payının azalmasına da yardımcı olacak” dedi.

AB’nin Sürdürülebilir Kalkınma Fonu kapsamında yeni mali araçlar kullandığını dile getiren Ballaro, “Özellikle çok kısa zamanda Türkiye’deki enerji sektöründeki yatırımlar daha fazla desteklenecektir diyebiliriz. Bugün bizler burada önemli bir projenin başlangıcını kutluyoruz. Süreci çok yakından takip edeceğiz, çünkü başarılı olmasını bekliyoruz. Bu proje; sadece iklim değişikliği değil aynı zamanda spesifik olarak yerel koşullar ve fırsatlar bakımından da ekonomik fayda sağlayacağından büyük önem arz ediyor. Esasında yenilenebilir enerji hem AB hem de Türkiye’de mevcut. Gerçekten temiz, uygun fiyatlı ve güvenli olarak tüm tüketicilere sunulması çok önemli. Proje ekibini tebrik ediyor ve başarılar diliyorum” diye konuştu.

Elder Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan ise toplantının açılışında yaptığı konuşmada, “Sektörümüzün geleceğine katkı sunacak önemli bir projenin açılış toplantısında sizlerle bir araya gelmekten büyük mutluluk duyduğumuzu belirterek Elder adına hepinize hoş geldiniz diyorum. Ülkemizin kalkınma hedefleri, enerjideki stratejik amaçlarımız, 2053 net sıfır vizyonumuz, kapsamlı bir enerji dönüşümünü gerçekleştirmek üzere yola çıktığımızı gösteriyor. Çıktığımız bu yolda, enerji sektörünün paydaşları olarak hepimizin önemli sorumluluk ve görevleri var. Örneğin, biz elektrik dağıtım sektörü olarak, bu süreçte misyonumuzu “dönüşümün taşıyıcısı olmak” olarak belirledik. Politik amaç ve stratejilerimizin dayandığı yeşil dönüşüm, her şeyden önce esnek ve güçlü şebekelerle mümkün. Avrupa’da, yayımlanan raporlarda, dağıtım şebekelerine yılda 60 ila 70 milyar Euro yatırım yapılması gerektiğine işaret edilmesi, dağıtım şebekelerinin önemini anlatmaya sanırım yeterli” ifadesini kullandı.

Dağıtım şebekelerinin esnekliğinin artırılması ve akıllı işletim rejimlerinin yaygınlaştırılmasının karbon ayak izinin azaltılmasına hizmet edeceğine işaret eden Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

“Bu süreçte dijital çözümlerle geliştirilen ve iyileştirilen şebekelerimiz, verimlilik çözümlerinin uygulanmasına imkan tanıyacak. Böylelikle, dağıtık üretim, elektrikli araçlar, batarya depolama ile ısı pompası gibi yeni ürün ve süreçlerin şebeke entegrasyonu ile çalışılabilirliği güçlendirilerek, dönüşüm süreci ivmelendirilebilecek. Ve tabi son olarak, akıllı sayaçların yaygınlaşmasıyla tüketicilerin oyuna dahil olmalarının önü açılacak.”

Elder olarak sektörü daha da ileriye taşımak ve yeşil dönüşüm temelinde geleceğe hazırlanmak için  elektrik dağıtım şirketleri ile iş birliği içinde pek çok çalışma yürüttüklerini söyleyen Erdoğan, “Bugün bir araya gelmemize vesile olan, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen  “Avrupa Yeşil Mutabakatı Işığında: Herkes için Temiz, Uygun Fiyatlı ve Güvenli Elektrik” isimli projemiz, bu amaç doğrultusunda geliştirilen en çarpıcı çalışmalardan biri olmaya aday. Bu projenin odağında dağıtım sistemi olmakla birlikte sektörümüzdeki tüm değer zincirindeki süreçlere ilham olacağına inanıyoruz. Elektrik dağıtım sektörü olarak gelecekteki çalışmalarımız ile bu projenin çıktılarının layıkıyla değerlendirerek, sürdürülebilirliğini sağlama azminde olduğumuzu bilmenizi isteriz” değerlendirmesinde bulundu.

Elder’in, 36 ay gibi bir süre içinde “Avrupa Yeşil Mutabakatı Işığında: Herkes İçin Temiz, Uygun Fiyatlı ve Güvenli Elektrik Projesi”nin kapsamında yapılacaklar listesi ise şöyle:

  • Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın elektrik dağıtım sektörü üzerindeki ekonomik ve teknolojik etkilerini ele alan bir çalışma raporu hazırlanacak.
  • Elektrik dağıtım sektöründe, biri elektrik üretimi diğeri tüketim tarafında olmak üzere Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın yönergelerini uygulamaya yönelik 2 pilot uygulama hayata geçirilecek.
  • Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın benimsenmesini kolaylaştırabilecek teknoloji ve ekipmanların geliştirilmesine yönelik 2 adet fizibilite çalışma raporu hazırlanacak
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra elektrik dağıtım şirketleri ile paydaş STK’lar ile Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın uygulanmasına ilişkin görüşlerin tartışıldığı 10 tematik çalıştay düzenlenecek. 
  • Elektrik dağıtım sektörüne ilişkin çevreci politikalar ve yeşil dönüşüm ile ilgili genç nesli bilgilendirmeye yönelik etkinlikler yapılacak.
  • Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın sektöre etkilerinin anlatıldığı bir kısa film hazırlanacak.
  • Türkiye’de ve dünyada elektrik dağıtım sektörü özelinde Avrupa Yeşil Mutabakatı’na ilişkin iyi uygulama örnekleri araştırılacak ve bu iyi örneklere yönelik incelemeler gerçekleştirilip raporlanacak.
  • Proje çıktılarının kamuoyu ile paylaşıldığı ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’na ilişkin görüşlerin tartışıldığı uluslararası düzeyde bir kongre düzenlenecek.
Türkiye’nin Sera Gazı Emisyonu 2022’de Yüzde 2,4 Azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 yılına ilişkin sera gazı emisyonu verilerini açıkladı. Bu dönemde toplam emisyonlarda karbondioksit eşdeğeri olarak en büyük payı yüzde 71,8 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken, bunu sırasıyla yüzde 12,8 ile tarım, yüzde 12,5 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, yüzde 2,9 ile atık sektörü takip etti. Kişi başı toplam sera gazı emisyonu 1990’da 4,1 ton karbondioksit eşdeğeri iken, 2021’de 6,8 ton ve 2022’de 6,6 ton karbondioksit eşdeğeri olarak hesaplandı. Böylece, 2022’de toplam sera gazı emisyonu önceki yıla göre yüzde 2,4 azalarak 558,3 milyon ton karbondioksit eşdeğeri oldu.

Enerji sektörü emisyonları söz konusu dönemde yüzde 1,4 azalışla 400,6 milyon ton karbondioksit eşdeğerine düştü. Endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı emisyonları 2022’de önceki yıla göre yüzde 6,4 azalarak 69,9 milyon ton karbondioksit eşdeğeri olarak hesaplandı. Bu dönemde tarım sektörü emisyonları yüzde 5,1 azalarak 71,5 milyon ton karbondioksit eşdeğeri oldu. Atık sektörü emisyonları ise yüzde 5,5 artarak 16,3 milyon ton karbondioksit eşdeğerine yükseldi.

Kaynak: TEMİZ ENERJİ

Enerjisa Dağıtım Şirketleri, Mobil Eğitim Merkezi Teknolojisini Öğrenciler ile Buluşturuyor

Türkiye’nin enerji dönüşümüne öncülük eden Enerjisa’nın lider elektrik dağıtım şirketleri Başkent EDAŞ, Ayedaş ve Toroslar EDAŞ, dağıtım hizmeti verdiği 14 ilde daha iyi bir gelecek için mesleki eğitim faaliyetleri kapsamında elektrik-elektronik alanında öğrenim gören öğrencilere ve alan öğretmenlerine yönelik eğitim vermeye devam ediyor. Türkiye’nin verimliliğine katkı sağlamayı hedefleyen ve 2018’den bu yana büyük bir özveriyle yürütülen proje ile 8.300’ü aşkın öğrenci ve alan öğretmenine eğitim verildi.

İnsan ve teknoloji odağıyla daha akıllı ve yeşil bir dünyaya katkı sunmak için projeler üreten Başkent EDAŞ, Ayedaş ve Toroslar EDAŞ, elektrik dağıtım hizmeti verdiği 14 ilde mesleki eğitim faaliyetleri kapsamında 2018 yılından beri Milli Eğitim Bakanlığı ile iş birliğine hız kesmeden devam ediyor. Ülkenin verimliliğine ve istihdamına katkı sağlamak için Mobil Eğitim Merkezi Projesiyle elektrik dağıtım sektörü; mühendis, teknisyen ve tekniker adaylarına tanıtılıyor ve gelişimlerine katkı sağlanması amaçlanıyor.

Sektörde bir ilk olan ve gençlerin kariyer gelişimlerine destek olma amacıyla geliştirilen proje, 8.300’ü aşkın öğrenci ve alan öğretmenine ulaştı. 2018’den beri İstanbul, Hatay, Mersin, Adana, Gaziantep, Ankara, Bartın, Karabük, Çankırı, Kastamonu ve Kırıkkale’de devam eden proje, enerjinin yolculuğunu, elektrik dağıtım şirketlerinin sorumluluğunun başladığı noktadan, tüketicilerin evlerine varana kadar tüm detayları kapsayacak şekilde baştan sona aktarıyor. Eğitim ayrıca, elektrik dağıtım sektörünün en önemli konularından olan iş sağlığı güvenliği eğitimlerini de kapsıyor.

Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü Oğuzhan Özsürekci, “Türkiye’de sektörde ilk olan Mobil Eğitim Merkezimiz sahada tüm donanımlarıyla çalışmalarına devam ediyor. Teknik Gelişim ekiplerimizin desteği ile sektörün geleceği olan gençlere uygulamalı olarak dağıtım sektörünün çalışma prensiplerini göstermeyi ve onlara sektörümüzü tanıtmayı önemsiyor, ülkemizin verimliliğine ve istihdamına katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bu kapsamda 2018 yılında MEB ile imzaladığımız protokolle nitelikli işgücü oluşturmaya yönelik bir adım atmıştık. Kamu kuruluşu ve özel sektör arasında atılan bu büyük adımla bugüne kadar 8.300’ü aşkın öğrenci ve alan öğretmenine ulaşmanın ve daha iyi bir gelecek için gelişimlerine fayda sağlayacak bir eğitimin parçası olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.

BEDAŞ ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Sektöre Yeni Ar-Ge Projeleri Kazandıracak

Enerji sektöründe küresel çapta yaşanan büyük dönüşümde kritik bir rol üstlenen elektrik dağıtım sektöründe, teknolojik yatırımlar ve eğitimli iş gücünün önemi her geçen gün artıyor. Bugüne kadar pek çok Ar-Ge projesini sektöre kazandıran Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), bu yönde yaptığı çalışmalara bir yenisini daha ekleyerek İstanbul Ticaret Üniversitesi ile özel bir protokole imza attı. 10 Haziran Pazartesi günü üniversitesinin Sütlüce Kampüsü’nde BEDAŞ Genel Müdürü Murat Yiğit ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhamit Avşar tarafından imzalanan protokol, ortak Ar-Ge çalışmalarından staj programlarına kadar uzanan geniş bir çerçeveye sahip.

Protokolün imza töreninde konuşan İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhamit Avşar, “İstanbul Ticaret Üniversitesi olarak, öğrencilerimize teorik bilgiyi öğretirken, bu bilgileri pratikte nasıl uygulayacaklarını da öğrenmelerini sağlıyoruz. Bu bağlamda, BEDAŞ ile yapacağımız protokolün üniversitemize önemli bir katkı sağlayacağına inanıyoruz. Akademik gücümüzü, BEDAŞ gibi önemli bir kurumla paylaşacak olmaktan da mutluyuz. BEDAŞ ile yaptığımız bu protokol, çok önem verdiğimiz, üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesinde de önemli bir husus olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, İstanbul Ticaret Odası’nın misyonunu taşıyan ve Türkiye’nin en büyük eğitim kuruluşlarından biri olan üniversitemiz, öğrencilerinin akademik ve mesleki gelişimlerine daima katkı sağlamayı da temel hedeflerinden biri olarak görüyor. Üniversite-Sanayi iş birliğinin önemli örneklerinden biri olan bu iş birliği kapsamında, lisans ve lisansüstü öğrencilerimiz BEDAŞ’ın imkanlarından ve açık laboratuvar niteliğindeki tesislerinden faydalanarak, tez çalışmalarını ve eğitimlerini destekleyici faaliyetlerde bulunacaklar. Karşılıklı saygı ve iş birliği çerçevesinde, BEDAŞ’ın yeni nesil mühendislerinin akademik hedeflerine ve misyonlarına ulaşmaları için üniversitemizin kaynaklarını kendilerine sunmaktan da gurur duyuyoruz. Böylece, BEDAŞ ile olan bu iş birliğiyle altyapı ve mühendislik alanlarında ülkemizin nitelikli insan gücünü ve mühendislik kapasitesini geliştirmeye de katkı vermeyi amaçlıyoruz” dedi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi ile yapılan iş birliğinin sektör için önemine dikkat çeken BEDAŞ Genel Müdürü Murat Yiğit de “Protokol kapsamında uzmanlık alanlarına göre Ar-Ge odaklı, ürün ve uygulamaların tasarlanması, geliştirilmesi, üretim aşamalarında mevcut projelere katkı sağlanması ile yeni Ar-Ge projeleri geliştirmek üzere ortak çalışmalar yürüteceğiz. İmzaladığımız bu protokol ile proje çıktılarının bilimsel niteliğinin geliştirilmesi, süreçlere ilişkin modellerin üretilmesi, sistem analizi ve genel Ar-Ge konularında dair akademik ve sektörel iş birliği sağlanacak. Bu sırada ulusal ve uluslararası hibe projeleri ağırlıklı olarak devlet destekli veya özel kuruluşların sağladığı kaynaklar için ortak proje başvuruları gerçekleştirmek adına çalışmalar da yürüteceğiz. Kapsamı oldukça geniş olan bu iş birliğinin hepimize hayırlı olmasını diliyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Ortak proje geliştirilmesinin yanı sıra protokol kapsamında BEDAŞ, kendi sektöründe ihtiyaç ve koşullara göre İstanbul Ticaret Üniversitesi öğrencilerine staj imkânı da sunacak. Yine protokole göre üniversite ve BEDAŞ iş birliğinde sektöre ve ilgili akademik çevrelere yönelik düzenlenecek toplantı, konferans, seminer, söyleşi ve organizasyonlarda üst düzey iş insanı ve yönetici konusunda konuşmacı desteği sağlanırken, üniversitenin uygun görmesi halinde BEDAŞ yönetiminden üst düzey bir yönetici Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Danışma Kurulunda üye olabilecek. Bu arada İstanbul Ticaret Üniversitesi, lisansüstü programlar için, kontenjanların müsaitliği ve YÖK’ün değerlendirme standartları dahilinde BEDAŞ çalışanları ile eş ve çocuklarına belirli oranda indirim yapabilecek.

DÜNYADAN HABERLER
Dünyanın En Büyük Güneş Tarlası Çin'in Sincan Bölgesinde Faaliyete Geçiyor

Çin Enerji İnşaat Şirketi (PowerChina) 3 Haziran, pazartesi günü yaptığı açıklamada dünyanın en büyük güneş enerjisi santralini kuzeybatı Sincan'daki şebekeye bağladığını duyurdu.

Başkent Urumçi'nin çöl bölgesinde yer alan 3,5 gigawatt (GW) gücündeki 32 bin 947 dönümlük güneş enerjisi çiftliği faaliyete geçerken, devlet varlıklarını düzenleyen kurumun internet sitesinde yer alan duyuruda tesis hakkında bilgi verildi.

Tesis her yıl yaklaşık 6.09 milyar kWh elektrik üretecek. Bu miktar Papua Yeni Gine'nin bir yıllık elektrik ihtiyacını karşılamaya yetecek bir büyüklüğü ifade ediyor. Güneş ve rüzgar kaynakları bakımından zengin, nüfus yoğunluğu az olan Sincan, devasa yenilenebilir enerji üsleri için bir merkez haline geldi.

Kaynak: REUTERS

G7 Fosil Yakıtlardan Uzaklaşma Sürecine Öncülük Etmeli

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC), COP'ta 28 ülke “enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan uzaklaşma” konusunda dönüm noktası niteliğinde bir anlaşmaya vararak dünya hükümetlerinden beklenenlerin çıtasını yükseltti. Uluslararası Enerji Ajansı 2021 yılında, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona giden yolda yeni fosil yakıt üretimine ihtiyaç olmadığını gösterdi. Mayıs ayında Science dergisinde yayınlanan bir UCL-IISD çalışması, bu analizi genişleterek, güvenilir 1,5°C uyumlu herhangi bir senaryoda yeni petrol ve gaz sahalarına, kömür madenlerine veya kömür veya gazla çalışan elektrik santrallerine yer olmadığını gösterdi. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Altıncı Değerlendirme Raporu, hız kesmeden fosil yakıtların küresel olarak hızla kullanımdan kaldırılması gerektiği konusunda nettir. Bu arada, son haftalarda sellerden sıcak hava dalgalarına kadar yaşanan yıkıcı iklim etkileri, iklim eylemindeki başarısızlığın sonuçlarını açıkça ortaya koyuyor.

Nisan 2024'te G7 İklim, Enerji ve Çevre Bakanları, 2030'ların ilk yarısında 'veya ülkelerin net sıfır yollarıyla uyumlu olarak 1.5°C'lik sıcaklık artışı sınırını ulaşılabilir kılmakla tutarlı bir zaman çizelgesinde' 'mevcut azaltılmamış kömürlü elektrik üretimini' aşamalı olarak durdurmayı taahhüt ederek ileriye doğru önemli bir adım attı. G7 İklim, Enerji ve Çevre Bakanları, COP 28'in enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan uzaklaşılması çağrısını ve kendi 2023 taahhütlerini “küresel ortalama sıcaklıkları 1.5°C ile sınırlandırmak için gerekli yörüngeler doğrultusunda en geç 2050 yılına kadar enerji sistemlerinde net sıfıra ulaşmak için azaltılmamış fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasını hızlandırma” şeklinde teyit etti.

G7 bakanlarının fosil gaza yatırımın 'geçici bir tepki olarak uygun' olabileceğini belirtmeleri ve 'artan LNG teslimatlarının oynayabileceği önemli rolü' vurgulamaları endişe verici olarak değerlendiriliyor. Son dönemde yapılan çalışmalar, mevcut gaz altyapısının ve inşa halindeki projelerin, istikrarlı ve çeşitlendirilmiş bir doğal gaz arzı sağlamak ve G7 üyeleri ile müttefiklerini Rus gaz ihracatından kurtarmak için yeterli olduğunu ortaya koyuyor.

Kaynak: IISD

ABD’nin Güneş Enerjisi Kapasitesi Yılın İlk Çeyreğinde 200 GW’ye Çıktı

Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD), bu yılının ilk çeyreğinde 11 gigawatt (GW) yeni güneş modülü üretim kapasitesi devreye girerken bu ABD tarihindeki en büyük güneş modülü üretim artışı olarak kayda geçti.

Solar Energy Industries Association (SEIA) ve Wood Mackenzie tarafından yayınlanan “U.S. Solar Market Insight Q2- 2024” raporuna göre, ABD'nin toplam güneş modülü üretim kapasitesi artık yıllık 26 GW'ı aşıyor. Buna ek olarak, sektör 11,8 GW'lık etkileyici bir yeni güneş enerjisi kapasitesi kurarak ABD'deki toplam kapasiteyi 200 GW'a çıkardı. Raporda ayrıca, ABD'nin geçen yıl 40 GW'ın üzerinde yeni güneş enerjisi kapasitesi eklediğini gösteren 2023 yılına ait yeni veriler de yer alıyor. Wood Mackenzie, ABD güneş enerjisi endüstrisinin 2024 yılında 40 GW daha yeni kapasite kuracağını öngörüyor. SEIA Başkanı ve CEO'su Abigail Ross Hopper, “Bu çeyrek, temiz enerjiye yapılan yeni federal yatırımlar üretimin yeniden canlandığını ve ülkemizin enerji ekonomisini güçlendirdiğini kanıtlıyor. İster yakındaki bir güneş enerjisi projesine yapılan milyar dolarlık bir yatırım olsun, ister yüzlerce yerel işçiyi istihdam eden yeni bir üretim tesisi olsun, güneş enerjisi ve depolama endüstrisi bu ülkenin her eyaletindeki toplulukları canlandırıyor” dedi.

ABD'nin toplam güneş enerjisi kapasitesinin önümüzdeki beş yıl içinde iki katına çıkarak 2029 yılına kadar 438 GW'a ulaşması bekleniyor.

Kaynak: WOODMAC

Tayvan'da Yaşanan Enerji Sıkıntısı Küresel Çip Endüstrisini Zora Sokabilir

Tayvan’da yaşanan enerji krizinin çip üreticileri için sorun yaratabileceği öne sürülüyor. Chung-Hua Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü'nde araştırma görevlisi olan Chen Jong-Shun, "Potansiyel elektrik kesintileri ve güç kalitesi ile güvenilirliğinin bozulmasına ilişkin endişeler yarı iletken endüstrisi için operasyonel riskler oluşturabilir" dedi.

Atlantik Konseyi Küresel Enerji Merkezi'nde kıdemli araştırmacı olan Joseph Webster de "Tayvan'da hem enerji sıkıntısı hem de daha da önemlisi elektrik sıkıntısı var" değerlendirmesinde bulundu.

Tayvan enerji ihtiyacının yüzde 97'sinden fazlası ithal ederken üretimin büyük bölümünü kömür ve gazdan karşılıyor. Uzmanlar, diğer ülkelere olan aşırı bağımlılığın adayı enerji arzı kesintilerine karşı savunmasız hale getirdiğini ifade ediyor. Webster, kesintiler kısmen eskiyen şebekeden kaynaklansa da elektrik sıkıntısının büyük ölçüde Tayvan'ın düşük fiyatlı elektrik faturalarının bir sonucu olduğunu ve bunun da talebi artırarak arz eksikliklerine yol açtığını sözlerine ekledi.

Yerel raporlara göre, Nisan ayında sadece Kuzey Tayvan'da üç gün boyunca çok sayıda elektrik kesintisi kaydedildi. 2022 yılında ise 313 elektrik kesintisi vakası yaşanmış ve yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle 5 milyondan fazla hane etkilenmişti.

Kaynak: CNBC

HAFTANIN RAPORU

Dünya Enerji Yatırımları Raporu

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayınladığı Dünya Enerji Yatırımları raporuna göre, bu yıl küresel enerji sektöründeki yatırımlar ilk kez 3 trilyon doları aşacak.

Dünyadaki finansman maliyetlerindeki artışa rağmen bu yatırımların 2 trilyon dolarının, yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar, nükleer enerji, şebekeler, batarya, düşük emisyonlu yakıtlar, enerji verimliliği çözümleri ve ısı pompaları olmak üzere temiz enerji teknolojilerine yapılması bekleniyor. Kalan 1 trilyon doların biraz üzerindeki yatırımın ise kömür, petrol ve gaz olmak üzere fosil yakıtlara ayrılacağı öngörülüyor. Raporda

Fotovoltaik güneş (PV) teknolojisi için ise enerji sektörü yatırımlarının 2024 yılında 500 milyar doları aşacağı tahmini yapılıyor.

Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK