SEKTÖRDEN HABERLER
Irak’a Elektrik İhracatı 3 Yıllık Aranın Ardından Yeniden Başladı

Türkiye, dün itibarıyla (21 Temmuz 2024) Irak’a elektrik ihracatına 3 yıllık aradan sonra yeniden başladı. İhracatı değerlendiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Yapacağımız yatırımlarla Kalkınma Yolunu aynı zamanda bir "Enerji Yolu" olarak da tesis edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 Nisan’da gerçekleştirdiği Irak ziyareti meyvelerini vermeye başladı. Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşlik eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar hem Bağdat hem Erbil temasları kapsamında muhataplarıyla olası iş birliklerini masaya yatırdı.

Ziyaretten 3 ay sonra iki ülke, enerji alanında yeni bir adım attı. Türkiye, 3 yıllık bir aranın ardından Irak’a elektrik ihracatına yeniden başladı. İhracat, Türkiye-Irak arasında mevcut 400 kV Cizre - Kasek Enterkonneksiyon hattı üzerinden gerçekleştirilirken Irak’a azami 300 MW'a kadar elektrik sağlanacak.

Sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunan Bakan Bayraktar, “Kalkınma Yolu Projesi ile bölgemizin refahına ve barışına birlikte katkı sunacağımız komşumuz Irak'a elektrik ihracatına dün itibarıyla yeniden başladık. Yapacağımız yatırımlarla Kalkınma Yolunu aynı zamanda bir "Enerji Yolu" olarak da tesis edeceğiz.” değerlendirmesini yaptı.

Kaynak: ETKB

“Türkiye Nükleer Santral Ortaklılığında Çeşitlendirmeye Gitmeli”

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, “Türkiye’nin nüfusu büyüdükçe daha fazla elektrik tüketilecek. Özellikle güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları burada belirleyici teknoloji olmalı. Ancak yıllardan beri söylediğim gibi nükleerin Türkiye için olmazsa olmaz bir teknoloji olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin nükleer santrali hangi ülkeyle yaptığı çok önemli, çeşitlendirme olmalı” dedi.

Birol, enerji ile jeopolitik koşulların daha fazla iç içe geçmeye başladığını belirttiği konuşmasında, yerli sanayiyi korumakla enerji dengesini kurmanın önem kazandığını kaydetti. Sınırda karbon vergisinin Türkiye için de önemli olduğunu söyleyen Birol, ABD’de önümüzdeki aylarda gelecek ilave tedbirlerin enerji, iklim ve ticareti üç boyutlu hale getireceğini açıkladı.

Avrupa’daki enerji fiyatlarına değinen Birol, enerji fiyatları nedeniyle Avrupa sanayisinin ciddi baskı altında olduğunu ve bunun da iki nedeninin olduğunu belirtti. Birol, “Avrupa’daki enerji fiyatları ABD ve Çin’e göre çok yüksek olduğu için Avrupa’daki sanayi sektörü dezavantajlı durumda. İkinci sorunda da Avrupa yarının sanayi sektöründe Çin ve ABD’nin gerisinde kaldı” diye konuştu.

Birol, dünya genelindeki elektrik arzında yaşanan artış hakkında yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:

“Elektrik talebi tüm dünyada hızlı bir şekilde büyüyor. Yüzde 4’lük bir büyüme görüyoruz, son 15-20 yılın en hızlı büyümesi. Elektrikli araçların artması ve klimalar elektrik talebini artırıyor. Şu an Çin’de satılan her iki arabadan biri elektrikli. Dünyada yeni kurulan elektrik santrallerinin yüzde 85'i yenilenebilir enerji. Elektrik arzı ve talebinde dengesizlik nedeniyle batarya çok önemli olacak. ABD’de güneş enerjisi çok hızlı büyüyor, büyümenin yüzde 75'i cumhuriyetçi eyaletlerde oluyor. Trump dönemi yaşanırsa yenilenebilir enerji projeleri yara almayacaktır.”

Bu yıl petrol talebi 1 milyon varil büyürken, arzın 1,5 milyon varil artacağını kaydeden Birol, 2025’in sonundan itibaren büyük bir LNG dalgasının piyasalara geleceğini ve LNG'nin de etkisiyle petrol ve gaz fiyatlarında aşağı yönlü bir baskı olacağını söyledi.

Türkiye’deki nükleer çalışmalarına değinen Birol, “Türkiye’nin nüfusu büyüdükçe daha fazla elektrik tüketilecek. Özellikle güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları burada belirleyici teknoloji olmalı. Ancak yıllardan beri söylediğim gibi Türkiye için nükleerin olmazsa olmaz bir teknoloji olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin nükleer santrali hangi ülkeyle yaptığı çok önemli, çeşitlendirme olmalı” dedi.

Kaynak: BLOOMBERGHT

“Türkiye'nin Enerji Planı En İddialı Planlardan Biri”

Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto López, Türkiye'nin enerji projeleri ve Dünya Bankası ile Türkiye arasındaki iş birliğine dair önemli açıklamalarda bulundu. Haberturk.com Enerji Editörü İrem Kuşoğlu Görgü'nün sorularını yanıtlayan López Türkiye'nin enerji dönüşüm planına yönelik "Türkiye'nin planı önümüzdeki 12 yıl içinde 60 GW yenilenebilir enerji kurulmasını öngörüyor. Bu da yılda yaklaşık 5 gigawatt (GW) demek. Bunun toplam maliyetinin 100 milyar dolar civarında olacağı tahmin ediliyor. Çin ve Hindistan'da gördüklerimiz dışında bu, Dünya Bankası'nın tanık olduğu en iddialı plan" ifadelerini kullandı

Sürdürülebilir bir gelecek için ihtiyaç olan enerji dönüşümünün kritik yönlerini tartışmak, enerji dönüşüm hedeflerine yönelik yol haritasını belirlemek ve bu konuda Dünya Bankası ile iş birliğini geliştirmeye yönelik değerlendirmelerde bulunmak üzere geçtiğimiz haftalarda Dünya Bankası - Türkiye Enerji Dönüşümü Çalıştayı gerçekleştirildi. Çalıştayda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto López de yer aldı. López, çalıştayın ana gündem maddeleri arasında yer alan Türkiye'nin enerji projeleri ve Dünya Bankası ile Türkiye arasındaki iş birliğine dair de Haberturk.com Enerji Editörü İrem Kuşoğlu Görgü'nün sorularını yanıtladı. Türkiye'nin açıklanan enerji dönüşüm planına yönelik konuşan López "Çin ve Hindistan'da gördüklerimiz dışında, ki bunlar büyük ülkeler, Dünya Bankası'nın tanık olduğu en iddialı plan" dedi.

Planın önümüzdeki 12 yıl içinde 60 GW yenilenebilir enerji kurulmasını öngördüğünü ifade eden López ayrıca "Bu da yılda yaklaşık 5 GW demek. Ve bunun maliyetinin 100 milyar dolar civarında olacağı tahmin ediliyor. Bu, üretim tarafında yaklaşık 80 - 85 milyar, iletim tarafında ise yaklaşık 10 milyar dolar olarak tahmin ettiğimiz yatırımları içeriyor. Dağıtım tarafında ise 5 ila 10 milyar dolar arasında bir yatırım öngörüyoruz. Tüm bunları bir araya getirdiğinizde yine yaklaşık 100 milyar dolardan bahsediyoruz. Bu da Türkiye'nin GSYİH'sinin yaklaşık yüzde 10'una tekabül ediyor ve farklı alanlarda koordinasyonun yanı sıra kamu sektörü için finansman ve özel sektör için finansman da gerektirecek" diye ekledi.

López bu süreçte bakanlıkla birlikte bir dizi faaliyet üzerinde çalıştıklarını belirtirken, "Çatı panellerinin kurulumu konusunda çalışıyoruz, iletim hatları konusunda onlarla birlikte çalışıyoruz, enerji verimliliği ve IFC konusunda da birlikte çalışıyoruz. Dünya Bankası'nın özel sektörle çalışan kolu da özel sektörü bu alanlara nasıl çekebileceğimizi görmek için çalışıyor. Bakan Bayraktar’ın söyledikleri özellikle Türkiye'deki özel sektör için geçerli. Özel sektörün yatırımlarını destekleyebilecek uzun vadeli finansmana ihtiyacımız var. IFC'nin özel sektör yatırımlarını çekmek için yaptıklarına atıfta bulunmamın nedeni de buydu" diye konuştu.

İlk aşaması Türkiye'de ve Moldova'da başlatılan E3 programına yönelik "Dünya Bankası olarak Avrupa ve Orta Asya'da bölgesel bir strateji benimsemeye çalışıyoruz" diyen López, Türkiye'nin bu alanda bir lider olduğunu da ifade etti.

López, "Temelde farklı ülkeleri destekliyoruz ve bir ülkede öğrendiklerimizi başka bir ülkeye aktarmak için orada aldığımız derslerden faydalanmaya çalışıyoruz. Türkiye bu alanda bir liderdir. Enerji verimliliğinde birçok alanda lider olduğunu belirtmek isterim ve bu bahsettiğiniz alanlardan biri. Şu anda 400 merkezi hükümet binasında enerji verimliliğini arttırmak için yaklaşık 300 milyon dolarlık yatırım yapıyoruz. Bu yılın başında, Türkiye'nin de lider olduğu, Avrupa ve Orta Asya için de benzer bir kararı onayladık. Çatılara güneş panelleri yerleştirilmesi için 600 milyon dolar onayladık. Buradaki fikir, Türkiye'de sahip olduğumuz iki kalkınma bankası olan TSKB ve TKB ile birlikte çalışarak, özel sektörün güneş enerjisini getirecek ve fosil yakıtların enerji tüketimini azaltabilecek yatırımlar yapması için finansmanı kolaylaştırmaktır. Ve biz bundan daha fazlasını yapıyoruz. Ve daha fazlası da gelecek. Dolayısıyla çok iddialı bir plan ve hükümetin bu bağlamda yapmaya çalıştıklarını tamamen desteklemeye kararlıyız" dedi.

Türkiye'nin bir yandan ekonomisindeki yeşil dönüşümü gerçekleştirirken diğer yandan da ekonomik zorlukların üstesinden gelmesinin mümkün olduğuna inanıp inanmadığı noktasında ise López, "Sanırım geçtiğimiz birkaç ay boyunca ekonomi ekibinin uygulamakta olduğu plana tamamen katıldığımı söylediğim kayıtlara geçmiştir. Ki sanırım enflasyonu düşürme planından bahsediyoruz. Bence bu kritik bir konu ve yüksek enflasyonda yatırımların en verimli sektörlere akmasını sağlamak çok zor. Yüksek enflasyonda, ekonominin verimli bir şekilde çalışmasını sağlayabilmek için çok fazla sorun var. Dolayısıyla sürdürülebilirlik, yeşil dönüşüm, yenilenebilir enerji gibi konuları düşündüğümüzde; ihtiyaç duyulan finansman hacimlerinden bahsediyoruz. İhtiyacınız olan şey yatırımın doğru yönde akmasıdır ve bunun için de enflasyonun düşürülmesi kritik önem taşıyacaktır. Gördüğümüz kadarıyla en kötüsü muhtemelen çoktan geride kaldı. Şu anda enflasyonun düşüşe geçtiği bir aşamadayız, Haziran rakamlarından başlayarak Temmuz ayında da düşüşün devam etmesini bekliyoruz. Ve bu yılın sonuna kadar dahasını göreceğiz. Yani yüzde 40, yüzde 43 gibi daha düşük rakamlar. Şu anda Dünya Bankası'ndaki beklentimiz de bu yönde. Yani tamamen katılıyorum" diye konuştu.

Kaynak: HABERTÜRK

Türkiye’nin “Enerji Filosuna” Yedinci Gemi Katılıyor

Türkiye, halihazırda 4 sondaj ve 2 sismik araştırma gemisiyle denizlerde yürüttüğü petrol ve doğalgaz arama ve sondaj faaliyetlerini filoya ekleyeceği 7’nci gemi ile daha da ileri seviyeye taşıyacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21 Temmuz’da yaptığı açıklamada, Sakarya Gaz Sahası’ndaki gaz üretiminde kullanılacak yeni bir doğalgaz gemisi alındığını, söz konusu yüzer gaz işletme platformu gemisinin Türkiye’ye gelmek üzere gelecek hafta yola çıkacağını dile getirdi. Erdoğan, 300 metre boyunda 58 metre genişliğindeki geminin yaklaşık 2 ay sonra Türkiye’de olacağını müjdeledi. Faaliyete geçtiğinde 5 milyon hane halkına yetecek kadar doğalgazı üretecek bu platformun bir üs gibi Karadeniz’de 15-20 yıl hizmet vermesi planlanıyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da Kasım 2023’te yaptığı açıklamada, filoya denizde konumlanarak üretim yapabilecek yüzer üretim, depolama ve tahliye (FPSO) gemisinin eklenmesinin planlandığını duyurmuştu. Türkiye’nin doğalgaz ve petrol arama çalışmalarına yönelik sismik ve sondaj faaliyetleri için kurduğu enerji filosunda Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han sondaj gemileri ile Barbaros Hayrettin Paşa ve MTA Oruç Reis sismik arama gemileri olmak üzere toplam 6 gemi bulunuyor.

Kaynak: HÜRRİYET

OEDAŞ’tan Enerji Sektörüne Yerli Yazılım Hizmeti

Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak’ta yaklaşık 3 milyon kişinin hayatına dokunan elektrik dağıtım şirketi Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ), Enerji Piyasaları Düzenleme Kurumu'na (EPDK) yaptığı proje başvurularında büyük bir başarıya imza attı. İkisi yerli yazılım ekosistemleri projesi olmak üzere dört projede yürütücü, iki projede de paydaş olarak yer alan OEDAŞ, Türkiye genelindeki 21 elektrik dağıtım şirketi arasında en çok proje kabulü alan şirketlerden biri oldu.

OEDAŞ Ar-Ge Müdürü Ural Halaçoğlu, EPDK tarafından kabul edilen yerli yazılım projeleri ve departmanın çalışmaları hakkında bilgi verdi. Geleceğin enerji sistemlerine yönelik hem kendi bünyelerinde hem de ulusal ve uluslararası projelerde çeşitli çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Halaçoğlu, “İkisi de kendi bünyemizde geliştirdiğimiz, yüzde 100 yerli yazılım olan Entegre Kesinti Yönetim Sistemi Projesi (E-KEYS) ve Bilgi Teknolojileri Servis Yönetim Sistemi Projesi (BTSYS) EPDK tarafından kabul aldı. Projelerimizin kabul edilmesi, yalnızca şirketimizin değil, aynı zamanda ülkemizin enerji altyapısına hizmet edecek yazılım ve sistemlerin çeşitliliğinin ve yerlilik oranının güçlendirilmesi açısından da önem teşkil ediyor. Bu sonuç aynı zamanda yenilikçi çözümler ve teknoloji konularında doğru yolda olduğumuzun bir göstergesi olarak tüm ekibimiz için büyük bir motivasyon kaynağı” dedi.

Avrupa Birliği ve TÜBİTAK destekli projelerde edindikleri bilgi, birikim ve tecrübeyi EPDK tarafından sunulan desteklerle perçinleyeceklerini ifade eden Halaçoğlu şöyle devam etti: “Yerli yazılım projelerimiz, bilgi teknolojilerinden maksimum fayda elde edilmesi ve dağıtım şirketlerine ait kesinti yönetim süreçleri için büyük bir verimlilik sağlayacak. Böylelikle OEDAŞ olarak tüketicilerimize daha verimli ve güvenilir hizmet sunma hedefimizi bir adım daha ileriye taşıyacağız.”

Halaçoğlu, EPDK onaylı projelerin yanı sıra yenilenebilir enerji kaynakları, elektrikli araçlar ve şarj istasyonları, mikro şebeke ve depolama sistemleri, IoT, bilgi ve haberleşme teknolojileri, yapay zeka, büyük veri ve siber güvenlik alanlarında çalıştıklarını açıkladı. OEDAŞ’ın geliştirdiği yerli yazılım projesi E-KEYS, Coğrafi Bilgi Sistemi altyapısına sahip şebekeyi ve şebeke anahtar konumlarını eş zamanlı olarak dahili şebeke bağlantı modeline aktaracak. Kanallardan gelen sinyalleri ve ihbarları gerçek şebeke bağlantısallığına göre koordine edecek ve bu süreçte etkilenen aboneleri doğru tespit edebilecek. Bu sayede dağıtım şirketlerine ait kesinti yönetim süreçleri uçtan uca izlenebilecek.

OEDAŞ’ın ikinci yerli projesi olan BTSYS kapsamında ise iş süreçlerinde enerji dağıtım şirketlerinin ihtiyaç duyduğu bilgi teknolojileri kaynaklarından maksimum faydanın elde edilmesi amaçlanıyor. Proje ile bu kaynaklar arasındaki entegrasyon ve orkestrasyon sağlanacak.

UEDAŞ, Sıcaklar Nedeniyle Talep Yoğunluğu Yaşanan Bölgelerdeki Trafolara Fan Cihazı Yerleştiriyor

Güney Marmara'da elektrik dağıtım hizmeti veren Uludağ Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (UEDAŞ), aşırı sıcaklıklar nedeniyle enerji yoğunluğu yaşanan bölgelerdeki trafolara fan cihazı yerleştirmeye başladı.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova'da 3 milyonun üzerinde aboneye elektrik dağıtım hizmeti veren UEDAŞ, enerji artışı yaşanan trafolara fan cihazı yerleştirerek sıcaklık seviyesini dengede tutuyor.

Trafoların yük ve ısınma durumuna göre fan yerleştiren saha ekipleri, şimdiye kadar 110 trafonun montaj işlemlerini tamamladı. 7 gün 24 saat usulüyle enerji sürekliliğini korumaya çalışan saha ekipleri, tüketimin yoğun olduğu bölgelerde de mesaisini aralıksız sürdürüyor.

Trafo merkezlerindeki sıcaklığı kontrol altına alabilmek için fan cihazları yerleştirilirken enerji nakil hatları, trafolar, aydınlatma direklerinin bakım ve kontrollerini sağlayan saha ekipleri sıcaktan etkilenen iletkenleri de yenilemeye devam ediyor.

Saha ekipleri, arıza onarım ve bakım çalışmalarını aralıksız sürdürürken elektrik şebekesinin uzaktan kontrol ve kumanda faaliyetlerini sağlayan SCADA sistemi sayesinde de çalışmalar koordineli şekilde yürütülüyor.

DÜNYADAN HABERLER
Küresel Elektrik Talebi Bu Yıl ve Önümüzdeki Yıl Güçlü Bir Şekilde Artacak

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “Elektrik Yıl Ortası Güncellemesi”ne göre, 2023 yılında yüzde 2,5 olan küresel elektrik talebinin 2024 yılında yaklaşık yüzde 4 oranında artması bekleniyor. Bu oran, küresel mali kriz ve Covid-19 salgınının ardından görülen istisnai toparlanmalar hariç tutulduğunda, 2007’den bu yana görülen en yüksek yıllık büyüme oranını temsil ediyor. Rapora göre, küresel elektrik tüketimindeki güçlü artış 2025 yılına kadar devam edecek ve büyüme yine yüzde 4 civarında olacak.

Yenilenebilir elektrik kaynakları da bu yıl ve önümüzdeki yıl hızla artacak ve küresel elektrik arzındaki paylarının 2023'te yüzde 30'dan 2025'te yüzde 35'e yükseleceği tahmin ediliyor. Dünya genelinde 2025 yılında yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik miktarının ilk kez kömürden üretilen miktarı geçeceği öngörülüyor. Güneş PV'nin tek başına 2024 ve 2025 yıllarında küresel elektrik talebindeki artışın yaklaşık yarısını karşılaması beklenirken, güneş ve rüzgâr birlikte bu artışın dörtte üçünü karşılayabileceği ifade ediliyor.

Rapora göre, yenilenebilir enerji kaynaklarındaki keskin artışlara rağmen, özellikle Çin ve Hindistan'daki güçlü talep artışı nedeniyle kömürden elde edilen küresel elektrik üretiminin bu yıl azalması beklenmiyor. Sonuç olarak, küresel enerji sektöründen kaynaklanan karbondioksit (CO2) emisyonları 2024'te hafif bir artış ve 2025'te bir düşüşle plato çiziyor. Bununla birlikte, önemli belirsizlikler devam ediyor: Çin hidroelektrik üretimi 2024'ün ilk yarısında 2023'teki düşük seviyesinden güçlü bir şekilde toparlandı. Bu artış eğilimi yılın ikinci yarısında da devam ederse, kömür yakıtlı elektrik üretimini azaltabilir ve 2024 yılında küresel elektrik sektörü emisyonlarında hafif bir düşüşe neden olabilir.

2023'te ılıman hava koşulları nedeniyle azalan Amerika Birleşik Devletleri'ndeki elektrik talebinin, istikrarlı ekonomik büyüme, artan soğutma talebi ve genişleyen veri merkezi sektörü nedeniyle bu yıl yüzde 3 oranında toparlanacağı tahmin ediliyor. Buna karşın, Avrupa Birliği'nde elektrik talebinde daha mütevazı bir toparlanma ve enerji krizinin etkisiyle iki yıl üst üste yaşanan daralmanın ardından yüzde 1,7'lik bir büyüme yaşanması bekleniyor.

Kaynak: IEA

ABD Senatosu Gelişmiş Nükleer Enerji Kullanımını Destekleyen Tasarıyı Kabul Etti

ABD Senatosu 16 Temmuz Salı günü, izinlerin hızlandırılması ve gelişmiş nükleer reaktör teknolojileri için yeni teşvikler yaratılması da dahil olmak üzere nükleer enerji kapasitesinin konuşlandırılmasını hızlandıracak bir tasarıyı kabul etti.

Nükleer enerjinin yaygınlaştırılması, Demokratların iklim değişikliğiyle mücadele için enerji sektörünün karbondan arındırılması açısından kritik önemde görmesi, Cumhuriyetçilerin ise güvenilir elektrik arzı sağlamanın ve istihdam yaratmanın bir yolu olarak görmesi nedeniyle iki partinin de geniş desteğine sahip. Tasarının bir versiyonu Temsilciler Meclisi'nden geçmişti şimdiyse yasalaşması için Başkan Joe Biden'ın imzasına sunulacak. Senato'dan 88'e karşı 2 oyla geçti, yeni sekme açılıyor.

Tasarı, diğer hususların yanı sıra, gelişmiş nükleer reaktör teknolojilerine lisans vermek isteyen şirketler için düzenleme maliyetlerini azaltacak, yeni nesil reaktörlerin başarılı bir şekilde devreye sokulması için bir ödül yaratacak ve belirli sahalardaki nükleer tesisler için lisans verilmesini hızlandıracak. Tasarının, Wyoming'de eski bir kömür santralinin yerine 4 milyar dolarlık bir Natrium reaktörü inşa etmeye çalışan ancak önemli bir izin almakta zorlanan Bill Gates destekli TerraPower gibi şirketlere fayda sağlayabileceği de ifade ediliyor.

Union of Concerned Scientists gibi nükleer silahların yayılmasını önleme grupları, yüksek tahlilli düşük zenginleştirilmiş uranyum (HALEU) gibi gelişmiş yakıtlar kullananlar da dahil olmak üzere yüksek teknolojili nükleer reaktörlere lisans verilmesini kolaylaştıran tedbirlere karşı uyarıda bulunarak güvenliğin öncelikli olmaya devam etmesi gerektiğini savunuyor.

Kaynak: REUTERS

AB Elektrik Piyasası: Sert Önlemler Yerine Akıllı Uygulama

Avrupa Birliği Elektrik Piyasası, kıta genelinde güvenilir bir enerji arzı sağlamak üzere tasarlanmış olup uzun zamandır Avrupa'nın enerji sisteminin önemli bir unsuru. Ancak sistemin zorlukları ve eleştirileri de yok sayılmaz. Özellikle Fransa'da son birkaç haftadır yaşanan siyasi kaos, tartışmalara yeni bir retorik kazandırdı.

Son zamanlarda Fransız aşırı sağından piyasadan tamamen çıkılması ve Fransız elektrik fiyatlarının gazdan ayrıştırılarak bunun yerine düzenlenmiş bir elektrik fiyatının tercih edilmesi yönünde çağrılar geliyor. Bu tartışmalar, elektrik piyasası tasarım reformunun iki yıl süren yoğun müzakerelerin ardından Resmi Gazete'de yayınlandığı bir dönemde gerçekleşiyor. Üzerinde anlaşmaya varılan reform, elektrik endüstrisine göre dengeli bir piyasa tasarımıyla sonuçlandı.

Resmi kabulün arifesinde Eurelectric Genel Sekreteri Kristian Ruby, “Nihayetinde elektrik piyasası reformunun sonucundan memnunuz. Özellikle de gerçek anlamda bir Avrupa iç pazarını koruduğumuz için memnunuz. Marjinal fiyatlandırmaya dayalı kısa vadeli toptan satış piyasalarını muhafaza ederek, verimli işleyen bir elektrik sistemini de koruduk. Haklı olarak uzun vadeli riskten korunma ve sözleşme fırsatlarını geliştirmeye odaklandık” dedi.

Piyasanın aşırı fiyat dalgalanmalarına karşı direncini güçlendirmek için Avrupa'nın vadeli piyasalarının ve esneklik çözümlerinin daha fazla entegre edilmesi gerekiyor. Bu tür gelişmeler, çok ihtiyaç duyulan yatırımları korkutarak çözdüklerinden daha fazla soruna yol açacak köklü revizyonlar yerine akıllı uygulamalarla ele alınmalı. Bu mesaj, Eurelectric'in Power Summit Lights ON etkinliğinde gerçekleştirilen piyasa tasarımı panelinde yüksek sesle ve net bir şekilde dile getirildi. Panelistler, reform sonrası mevcut ve gelecekteki zorlukları araştırırken, denenmemiş ve radikal çözümleri uygulamak yerine düşünceli iyileştirmelere duyulan ihtiyacı vurgulayarak güçlü görüşler paylaştılar.

20. yüzyılın başlarında, Avrupa'daki elektrik sistemleri esas olarak devlete ait ve dikey olarak entegre şirketlerin, yani üretimden dağıtıma kadar tüm değer zincirini kontrol eden tek bir kuruluşun hakimiyetindeydi. Böyle bir yapı, rekabet ve piyasa verimliliğinden ziyade elektrik arzının güvenilirliğine öncelik veriyordu. Ancak 1980'ler ve 1990'larda Komisyon rekabeti getirmek, verimliliği artırmak ve serbestleştirilmiş tek bir elektrik piyasası oluşturmak için serbestleştirme çabalarını (CITE) başlattı. Bu, üretim, iletim ve dağıtım faaliyetlerinin ayrıştırılması da dahil olmak üzere önemli reformlara yol açarak daha verimli ve piyasa odaklı bir sistemin önünü açtı.

Serbestleşme tekelci davranışları azaltmış ve sınır ötesi elektrik ticaretini kolaylaştırdı. Bu durum sadece üye ülkeler arasında arz güvenliği ve güvenilirliğini değil aynı zamanda piyasanın genel işleyişini de iyileştirdi. Bu reformla, rekabetçi, verimli ve entegre bir elektrik piyasası ortaya çıktı.

Panel boyunca dile getirilen mevcut zorluklardan biri, mevcut düzenleyici çerçeve ile piyasanın gelişen ihtiyaçları arasındaki uyumsuzluktu. Avrupa Enerji Düzenleyicileri Konseyi (CEER) Genel Sekreteri Mara Berzina, mevcut düzenlemelerin ortaya çıkan sorunları yeterince ele almadığının altını çizdi.

Panelde tartışılan bir diğer kritik zorluk da özellikle jeopolitik gerilimler ve küresel tedarik zinciri aksaklıkları gibi dış faktörlerden etkilenen enerji fiyatlarındaki dalgalanmaydı. Ukrayna'daki savaşın şiddetlendirdiği son enerji krizi, gaz ve ardından elektrik fiyatlarında benzeri görülmemiş artışlara yol açarak tüketiciler üzerinde baskı yarattı.

Tüm panelistler, satın alınabilirliği sağlamanın ve ithal fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmanın anahtarının, yenilenebilir ve düşük karbonlu enerji kaynaklarının daha fazla konuşlandırılmasına olanak tanıyan piyasa düzenlemelerinin oluşturulmasının, Avrupa piyasa tasarımının gelecekteki gelişmelerinin merkezinde yer alacağını kabul etti.

Kaynak: EURELECTRIC

İngiltere, Temiz Enerjiye için 8,3 Milyar Sterlin Sermayeli GB Energy'yi Kuruyor

İngiltere'de yeni hükümet, 8,3 milyar sterlin sermayeyle kurulacak Great British Energy (GB Energy) şirketiyle temiz enerji varlıklarında pay sahibi olacak.

İngiltere Kralı 3. Charles, Başbakan Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisinin 4 Temmuz'daki seçimlerde iktidara gelmesinin ardından, yeni parlamento döneminin açılışında hükümet programını okudu. Hükümet programında, GB Energy'nin bir kamu şirketi olarak kurulmasına ilişkin detaylar da yer aldı. Bu kapsamda bir yasa tasarısı hayata geçirilerek söz konusu şirket 8,3 milyar sterlin kamu sermayesiyle kurulacak. GB Energy, ülke genelinde temiz enerji projelerine yatırım yapan, bunları yöneten ve işleten bir kamu enerji üretim şirketi olarak faaliyet gösterecek. İşçi Partis’inin politikalarındaki en önemli taahhütlerinden biri olan iklim değişikliğiyle mücadeleyi hızlandırmak ve enerji bağımsızlığını sağlamak amacıyla kurulacak şirkete sermaye, İngiltere Altyapı Bankası tarafından sağlanacak. GB Energy'nin merkezi İskoçya'da olacak ve özel sektör yatırımcılarıyla da ortaklık kurarak kamu adına yeşil enerji projelerine yatırım yapacak.

Kaynak: AA

HAFTANIN RAPORU

Yenilenebilir Enerji Çekiciliği Sıralamasında Türkiye 31. Sırada

Uluslararası danışmanlık, güvence, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY’nin 63. Yenilenebilir Enerji Ülke Çekicilik Endeksi (RECAI) raporunda, 40 ülke arasından ABD, Çin ve Almanya ilk üç sırada yer aldı. Bu ülkeler güçlü politika destekleriyle öne çıkarken, Türkiye 31. sırada kendine yer buldu. Rapora göre, yenilenebilir enerji yatırımları 660 milyar ABD doları seviyesinde kalsa da COP28'in 2030 hedeflerine ulaşmak için bu yatırımlar yetersiz kalıyor. Yatırımcıların yüksek ilgisi nedeniyle ABD, Çin ve Almanya liderliklerini korurken, İspanya ağ kısıtlamaları nedeniyle ilk 10'dan düştü. Kanada ve Japonya, açık deniz rüzgâr potansiyelleriyle ilk 10’a girdi. Belçika, açık deniz rüzgâr kapasitesini üç katına çıkarma planlarıyla dört basamak yükselerek 17. sıraya yerleşti.

Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK