SEKTÖRDEN HABERLER
Doğal Gazdaki Süreci Zamsız Götürmek İstiyoruz

Habertürk TV’de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Bakan Bayraktar, çok elektrik tüketenin maliyetine katlandığı destek modeline geçmek istediklerini belirtti. Bayraktar, “Bu süreçte öncelikli çalıştığımız alanlardan biri de aynı zamanda enflasyonla mücadele. Enerji fiyatlarının enflasyon etkisini de göz önünde bulundurarak fiyat ayarlamalarını yapıyoruz. Önceliğimiz olan enflasyonun aşağı gidişini de biraz daha hızlandırabilmek için mümkün olduğu kadar bu süreci biraz daha zamsız götürmek istiyoruz. Bu arada tüketim gruplarında farklı bir uygulama içerisine girebiliriz” değerlendirmesini yaptı.

Sakarya Gaz Sahası’nda keşfedilen doğalgazın rekor sürede karaya ulaştırıldığını belirten Bayraktar, bu başarının yurtdışındaki şirketlerin de dikkatini çektiğini söyledi. Bayraktar, söz konusu sahada yapılan faaliyetlerin ticari olarak çok kârlı bir iş olduğuna dikkati çekerek, bunun en önemli kanıtlarından birinin yabancı şirketlerden gelen ortaklık talepleri olduğunu ifade etti.

Programda Türkiye’nin 50 yılda ürettiği doğalgazın sadece bir yılda Karadeniz’deki sahadan üretileceği iddiasını da yineleyen Bayraktar, “Uluslararası petrol ve doğalgaz şirketlerinden Sakarya sahasında ortaklık için teklifini veren var, teklif verme hazırlığı içerisinde olan da mevcut sahaya ortak olmak isteyenler de” diye konuştu.

Kaynak: Hürriyet

Elder Genel Sekreteri Erdoğan: “Dağıtım Şirketleri Fiyatlarını Kendileri Belirlemiyor”

Elder Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan, TRT Radyo 1’de Bülent Kaya’nın sunduğu Gündem Enerji programına konuk oldu. Kaya’nın sorularını cevaplayan Erdoğan gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Erdoğan, elektrik faturalarında yapılması planlanan düzenlemenin hayata geçirilmesi durumunda yüzde 60 ila 65 oranında tasarruf sağlanacağını ifade etti.

Elektrik faturalarının yüzde 60’ı devlet tarafından karşılanıyor

“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın da ifade ettiği gibi bugün tüketicilerimizin ödediği faturaların yaklaşık %60’ı bütçeden karşılanıyor. Bu yıl sonu itibariyle bütçeden karşılanacak maliyetin büyüklüğü 154 milyar Türk Lirası civarına erişecek. Bu korkunç bir rakam aslında. 2001 krizinden sonra çıkarılan elektrik piyasası kanununun temel amaçlarından bir tanesi maliyetlerin görünür hale getirilmesiydi. Biz satın almış olduğumuz bir hizmetin maliyetinin ne olduğunu bilelim o maliyet üzerinden herkes kendi hesabını yapsın ve buna göre iyi işleyen bir piyasa mekanizmasının altyapısını oluşturalım. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından bu amaçla yapılan düzenlemeler sonrasında sistemde çok az bir sübvansiyon ihtiyacı kalmamıştı. Fakat sonrasında bu küresel krizler nedeniyle geriye düşmeye başladık ve bugünkü sübvansiyonlu yapı ortaya çıktı. Bugünkü sübvansiyonlu yapının arkasında ne var diye baktığımızda d gördüğümüz şey esas ile şu; bugün ben de bir fabrikanın sahibi de o fabrikanın kapısında bekçilik yapan arkadaşımız da 1 kilowatt saat elektrik için aynı bedeli ödüyor. Bu bedel de dediğim gibi bütçeden karşılanan sübvansiyonlarla belirlenmiş bir bedel. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın bahsettiği esas itibarıyla şu; korunmaya muhtaç olan, gerçekten ihtiyacı olanları destekleyelim, geri kalanlar bu işin gerçek maliyeti neyse onun üzerinden bu bedeli ödesinler. Bu çok doğru ve çok gerçekçi bir yaklaşım. Doğrusunu söylemek gerekirse Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın gelir desteği sağlamış olduğu, yanlış hatırlamıyorsam, yaklaşık 5 milyon hane var.  5 milyon hanenin aylık 240 kilowatt saatlik elektrik tüketiminin desteklenmesine yönelik bir yaklaşım sergilenir ise bunun devlete ve bütçeye maliyeti yaklaşık 50 milyar TL. Yani %60 -65 oranında bir tasarruf imkanı sağlanmış olacak. Elektrik dağıtım şirketleri maliyet esaslı bir tarife yapısının kurgulanmasının hayata geçirilmesinin destekçisidir.”

Elektrik fiyatları hemen tüketiciye yansıyacak mı?

Elder Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan, Elektrik fiyatlarının tüketiciye olan yansımasından bahsetti. Erdoğan, Avrupa ülkelerine göre Türkiye’nin önemli bir verimliliği olduğunun altını çizdi. Erdoğan, “Ukrayna savaşından sonra Avrupa’da ne olduğunu hatırlayalım. Avrupa’da tüketicilerin konfor sıcaklığı 18 °C’ye düşürüldü. Yazın klimaları açmak için 25 °C’nin üzerine çıkılması beklendi. 25 °C’nin altında klimaların açılmasına izin verilmedi. Böyle bir verimlilik ve tasarruf bilinciyle hareket edilerek bu krizden kurtarıldı. Bize de baktığımızda açık mekan ısıtmasının çok fazla olduğunu görüyoruz. Açık mekan soğutmasının da çok fazla olduğunu görüyoruz. Bunların hepsi verimsizlik demektir. Oysa bizim ciddi bir verimlilik potansiyelimiz var ve verimlilik aslında negatif talep yoluyla ulusal ekonomiye çok büyük katkı sağlayan bir enerji parametresi. Bu kapsamda elektrik dağıtım şirketleri olarak bizim üzerimize düşen neyse, elimizden gelen ne varsa onu yapıyoruz. Led aydınlatmasına yönelik olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın açıklamış olduğu dönüşüm vizyonunu biz de benimsiyoruz” ifadesini kullandı.

Elektrik dağıtım şirketleri fiyatlarını kendileri belirlemiyor

Erdoğan, elektrik dağıtım şirketlerinin uyguladığı tarifelere yönelik de şu açıklamalarda bulundu:  “Elektrik dağıtım şirketlerinin uyguladığı tarifeleri düzenleyici kurumumuz EPDK belirliyor. Elektrik dağıtım şirketlerinin bu anlamda ne kadar kar edebilecekleri düzenlemeye tabi bir faaliyet konusu. 2013 yılında özelleştirmeler tamamlandığında dağıtım şirketlerimizin yıllık yatırım kapasitesi 980 milyon dolar seviyesindeyken 2023 yılında geldiğimizde dağıtım şirketlerinin yıllık yatırım kapasitesi 2,2 milyar dolar seviyesine çıktı. Geçtiğimiz on yıl içerisinde dağıtım şirketlerimizin yapmış olduğu yatırımların kümülatif toplamına baktığımızda ise 15 milyar dolara ulaştığını görüyoruz. Bu  anlamda dağıtım şirketlerimizin yatırım yapmadığını, yatırım yapmaktan imtina ettiğini söylemek çok gerçekçi gelmiyor. Kaldı ki düzenleme sistematiği gereği dağıtım şirketlerimizin varlık tabanı ne kadar büyürse dağıtım şirketlerimizin o ölçüde lehine oluyor.”

Kayıp kaçak oranı yüzde 18’den yüzde 11’e düştü

Elder Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan, Türkiye genelindeki kayıp kaçakların oranı %18 seviyesindeyken on yıl içerisinde %11 seviyesine düştüğünü belirtti. Erdoğan: “Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine esas 2004 yılında çıkarılan elektrik piyasası reformu ve özelleştirme strateji belgesi var. Bu strateji belgesinde özelleştirmenin amaçlarına baktığımızda birkaç şey sayabiliriz. Bir tanesi dağıtım şirketleri açısından baktığımızda optimum yatırım seviyesini sağlayarak tüketicilerin daha makul fiyatlardan elektriğe erişmesi. İkincisi arz güvenliğinin güvence altına alınması. Üçüncüsü de kaliteli hizmet sunumu tabii kayıp kaçakların azaltılması da bir diğer unsur. Şimdi bu açıdan baktığımızda hangi amaçlara ulaşılamadığını değerlendirelim ya da hangi amaçlara ulaşılamadığı iddia ediliyorsa onun üzerinde duralım derim. Biz dağıtım şirketleri bu işi devraldıktan sonra ne yaptılar diye baktığımızda özellikle şunu görüyoruz; şebekede bir standart oluşturmaya başladılar. Daha öncesinde şebekemizde çok farklı gerilim seviyelerinde trafolar ile dağıtım hatları varken bunları mümkün olduğunca belirli bir standarda getirmeye başladık. Elektrik dağıtım şirketlerimiz özellikle kent merkezlerinde ring şebekeler oluşturularak, belli bir yerinde bakım yapılması anında diğer hattan elektrik beslemesi yapılarak daha az kesintinin oluşmasına yönelik olarak bir bakış açısını hayata geçirmeye çalıştılar. Kayıp kaçak ile çok etkin bir şekilde mücadele ettiler, öyle ki 2013 yılında Türkiye genelindeki kayıp kaçak oranı %18 seviyesindeyken on yıl içerisinde bu %11 seviyesine düşmüş durumda. Bunun karşılığının ne olduğuna baktığımızda ise her yıl ülke ekonomisine yaklaşık 1 milyar dolar katkı sağladığımızı söyleyebiliriz.  Bu çerçeveden baktığımızda özelleştirmenin amacına ulaşamadığını söylemek çok gerçekçi görünmüyor. Doğrusunu söylemek gerekirse 2013 yılında dağıtım şebekesine bağlı 2 bin megavatlık üretim tesisi varken 2023 yılı sonu itibarıyla bu 18 bin megavata çıkmış durumda. Bu elektrik dağıtım şebekesine yapılan yatırımlarla, dağıtım şebekesinin kapasitesinin artırılması ile sağlandı. Temmuz sonu itibari ile şarj istasyonlarının kurulu gücü 1.300 megavata ulaştı bunların hepsinin arkasında elektrik dağıtım şebekesinin varlığı var.”

Kayıp kaçak oranını sıfıra indirmek mümkün mü?

Erdoğan, kayıp kaçak oranı ile ilgili de şöyle konuştu: “İşin doğası gereği kayıpları sıfıra indirmek mümkün değil. Uluslararası standartlara da baktığımızda dağıtım şebekesindeki teknik ve teknik olmayan kayıpların, ki biz ona kayıp kaçak diyoruz günümüzde yüzde 7 ila 8 civarında olduğunu görüyoruz. Türkiye’de bu anlamda iyileştirmemiz gereken daha uzunca bir yolumuz var. Dağıtım şirketlerimiz bu anlamda daha dijital teknikler kullanmaya başlıyorlar. Şebekeleri dijitalleşmeye başlıyor. Kullandıkları sayaçların niteliklerini ve sayaçlarının kurulum yerlerini değiştirerek müdahaleyi en aza indirgeyecek bir yaklaşımı hayata geçiriyorlar. Bu anlamda da ciddi bir başarı elde edilmiş durumda bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Örneğin Türkiye’nin en çok kayıp kaçağının olduğu bir bölgemizde yüzde 80’ler civarındaki kayıp kaçak oranı bugün yarıya indirilmiş durumda ve yapılan yatırımlarla bu da ülke ortalamasına indirilecektir.

Elder 25 Yaşında

Erdoğan, Elektrik Hizmetleri Derneği’nin 25’inci yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan şunları anlattı “Elektrik Dağıtım Hizmetleri derneği bu yıl 25’inci yılını idrak ediyor. Bu 25 yıl içerisinde elektrik dağıtım sektörümüzdeki standardizasyonu artırmaya yönelik olarak çalışmalar yaptık. Elektrik dağıtım sektörünün uluslararası mukayeselerle kendisini çekmesine yönelik olarak bir dizi uluslararası proje yönettik. Önümüzdeki dönem içerisinde de standartlarımız ve kalitemizi artırmaya yönelik olarak bütün dağıtım şirketleri ile el birliği içerisinde çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Bu konuda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumumuzun liderliği ve rehberliği bizim için son derece önemli. Tüketiciler ile iletişim çalışmalarımız devam ediyor. Aslında aylık olarak çağrı merkezlerimizi arayan tüketicilere yönelik bir anket uygulaması yapılıyor. Önümüzdeki dönem içerisinde diğer tüketicileri de kapsama alarak onların istek ve beklentilerini de dikkate alan bir uygulamayı hayata geçireceğiz.”

IEA: Ülkeler COP28'deki Hedeflerini Tamamen Uygulayarak Küresel Enerji Sektörünü Dönüştürebilir

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), ülkelerin, geçen yıl Birleşmiş Milletler (BM) iklim zirvesi COP28'deki anlaşmaya varılan 2030 iklim ve temiz enerji dönüşümü hedeflerini tamamen uygulayarak küresel enerji sektörünü dönüştürebileceğini bildirdi.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), geçen yıl Dubai'de düzenlenen COP28'deki hedeflerin uygulamaya nasıl dönüştürüleceğine ilişkin"Durum Değerlendirmesinden Harekete Geçmeye: COP28 Enerji Hedefleri Nasıl Uygulanmalı?" başlıklı rapor yayımladı.

COP28'de yaklaşık 200 ülke Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Mutabakatı olarak bilinen sonucun bir parçası olarak iddialı bir dizi küresel enerji hedefini gerçekleştirmek için çalışma taahhüdünde bulundu. Bu taahhütler arasında 2050'ye kadar küresel enerji sektörünün net sıfır emisyona ulaşması, fosil yakıtlardan uzaklaşma, yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030'a kadar üç katına ve enerji verimliliğinde ilerleme hızının da iki katına çıkarılması ve düşük emisyonlu teknolojilerin yaygınlaşmasının hızlandırılması yer alıyor.

IEA'in raporuna göre, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma hedefi, elverişli ekonomik koşullar ve güçlü politikalar sayesinde ulaşılabilir durumda ancak bu hedefin tüm faydalarını ortaya çıkarmak için ülkelerin 2030'a kadar 25 milyon kilometre uzunluğunda elektrik şebekesi inşa etmesi ve mevcut şebekeyi güçlendirmesi için ortak çaba göstermesi gerekiyor.

Ayrıca, 2030'a kadar dünyada 1500 gigavat enerji depolama kapasitesine ihtiyaç duyulacağı belirtilen rapora göre, bunun 1200 gigawattlık kısmının bugünkü seviyenin 15 katı artışla batarya depolamadan sağlanması gerekiyor.

Enerji verimliliğinde ilerleme hızının 2030'a kadar iki katına çıkarılması hedefi için ise ülkelerin kendine özgü yaklaşım belirlemesine ihtiyaç duyuluyor.

Yenilenebilir enerji ve verimlilik hedeflerinin tam olarak uygulanması durumunda ise 2030'a kadar küresel emisyonlar 10 milyar ton azalabilir ve bu durum Paris Anlaşması'nda belirlenen sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine ulaşılmasına katkı sağlayabilir.

Böylece, COP28'deki 2030 hedeflerinin tam olarak uygulanması halinde ülkeler küresel enerji sektörünü dönüştürebilir.

IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin değerlendirmesinde, COP28'de yaklaşık 200 ülke tarafından belirlenen hedeflerin küresel enerji sektörü için dönüştürücü olabileceğini belirterek, "Bu hedeflerin uygulanması, sektörü daha güvenli, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru hızlı bir yöne sokabilir. Dünyanın bu büyük fırsatı kaçırmamasını sağlamak için hedeflerin hızla uygulamaya geçirilmesine odaklanılmalı." ifadelerini kullandı.

 

Kaynak: AA

Türkiye, Çok Daha Yüksek Rüzgâr ve Güneş Enerjisi Hedefleri Koyabilir

Climate Analytics ve NewClimate Institute tarafından yayınlanan analiz, mevcut rüzgâr ve güneş enerjisinin yüzde 70’inden fazlasını oluşturan 11 ülkede, ulusal düzeyde ne kadar rüzgâr ve güneş enerjisi üretimine ihtiyaç olduğunu ve gereken yeni kapasiteyi inceliyor.

Analiz, Türkiye hakkında çarpıcı bulgular sunarken, Türkiye’nin 2023 yılında Avrupa’nın en büyük ikinci kömür yakıtlı elektrik üreticisi haline geldiği belirtiliyor. Analize göre, Türkiye’de rüzgâr ve güneş enerjisinin yaygınlaştırılması için büyük bir potansiyel olsa da, Türkiye’nin elektrik sistemini ağırlıklı olarak yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan bir sisteme dönüştürmek için daha fazla adım atılması gerekiyor.

Türkiye’nin rüzgâr ve güneş enerjisine geçişi 2023 yılında yavaşladı. Rüzgâr enerjisi üretimi ilk kez düştü ve Polonya, elektrik üretiminde güneş enerjisinin payında Türkiye’yi geçti.

Önümüzdeki on yıllarda Türkiye’nin elektrik talebinin artması bekleniyor. Rüzgâr ve güneş, yeni elektrik üretimi için en ucuz seçeneği sunuyor. Buna rağmen, kömür kullanımı 2021’den bu yana arttı, boru hattında çok sayıda fosil yakıt projesi var ve rüzgâr ve güneşe geçiş yavaşlıyor. Pahalı ve iklimi kirleten fosil yakıt kapasitesinin kilitlenmesini önlemek için Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulumunu daha fazla teşvik etmesi gerekiyor.

Analiz, Türkiye’nin güncel kapasite artış hızına dair önemli veriler de sunuyor. Buna göre:

Türkiye, mevcut rüzgâr ve güneş enerjisi hedeflerini büyük bir farkla aşacak gibi görünüyor ve bu da çok daha yüksek hedefler koyabileceğini gösteriyor.

Türkiye’nin mevcut yenilenebilir enerji hedefleri, 2022 yılında yayınlanan Ulusal Enerji Planı’na göre 2030 yılına kadar 33 GW güneş ve 18 GW rüzgâra ulaşıyor.

Mevcut politikalar ve piyasa koşulları altında, 2022 yılında 11 GW olan güneş enerjisi kapasitesinin 2028 yılında 39 GW ‘a ulaşacağını tahmin edilirken, 2022’de 11 GW olan rüzgâr kapasitesinin 2028’de 18 GW ‘a ulaşacağı öngörülüyor. Dolayısıyla Türkiye, mevcut rüzgâr ve güneş enerjisi hedeflerini aşma yolunda ilerliyor.

Önümüzdeki yıl hükümetin güncellenmiş ulusal katkı payında yeni 2035 hedeflerini sunacak. Yenilenebilir enerji kaynaklarını enerji talebi ve iklim hedefleri doğrultusunda artıracak hedefler, 2035 yılında 122 GW güneş enerjisi ve 30 GW rüzgâr enerjisi kapasitesine ulaşılmasını sağlayacaktır

Analizde, Türkiye’nin de taraf olduğu Paris Anlaşması’nın 1,5C hedefi ile uyumlu politikalar geliştirilebilmesi için gerekli olan güneş ve rüzgâr kapasitesine dair veriler de sunuluyor.  Bu kapsamda, Türkiye’de rüzgâr ve güneş enerjisi üretiminin 2030 yılına kadar üç ila dört kat artması ve 2022 yılında 50 TWh olan üretimin 2030 yılında 160-215 TWh’ye ulaşması gerekiyor. Bu da 2030 yılına kadar yaklaşık 62 GW güneş enerjisi ve 27 GW rüzgâr enerjisi kurulumunu gerektiriyor. Bu, 2035 Ulusal Enerji Planı tarafından belirlenen rüzgâr ve güneş enerjisi kapasite hedeflerine beş yıl erken ulaşmaya eşdeğer olacaktır.

Climate Analytics’ten Dr. Neil Grant,“Türkiye’nin mevcut politika planları, 1,5°C hedefiyle uyumlu gereken hıza ulaşmak için kolaylıkla biraz daha hızlanabilir. Ülke, bol yenilenebilir kaynaklarından yararlanmak için harika bir konumda. Ancak, piyasa sinyalleri ters yönü işaret etmesine rağmen fosil yakıt üretimini tercih etme tehlikesiyle karşı karşıya.” açıklamasını yapıyor.

Kaynak: Temiz Enerji

SEDAŞ, “Stargate” Yetenek Programı 2024 Dönemini Başarıyla Tamamladı

SEDAŞ’ın genç mühendis adaylarını geleceğe hazırlayan Stargate Yetenek Programı, 2024 yılı dönemi proje sunumları ve düzenlenen sertifika töreniyle tamamlandı.

Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ (SEDAŞ)’ın Mayıs ayında başlayan genç mühendis adaylarını sektöre hazırladığı Stargate Yetenek Programı, Teknik Eğitim Merkezinde gerçekleştirilen proje sunumları ve sertifika töreniyle tamamlandı. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen program kapsamında; Sakarya, Kocaeli, Bolu ve Düzce’den katılan Elektrik, Elektrik & Elektronik ve Endüstri Mühendisliği öğrencileri sektörü yakından tanıma ve iş deneyimi kazanma fırsatı buldu.

Program boyunca genç mühendisler, SEDAŞ’ın idari departmanlarının da dahil olduğu kapsamlı oryantasyon programlarını başarıyla yürüttüler. Hem teorik hem de pratik bilgi birikimlerini sahada uygulama şansı bulan öğrenciler, iş süreçlerine dair çözüm önerileri ve yenilikçi projelerini SEDAŞ yöneticilerine sundular. 

Törenin açılış konuşmasını yapan SEDAŞ İcra Başkanı Dr. Necmi Odyakmaz, “Genç mühendislerimizin sektördeki gelişimlerini görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Stargate Yetenek Programı ile SEDAŞ olarak geleceğin mühendislerine sadece bilgi ve deneyim değil, aynı zamanda sektörümüze yenilikçi bakış açıları kazandırmayı hedefliyoruz” dedi. Açılış konuşmasının ardından proje sunumlarını yapan; Stargate Mühendislerine SEDAŞ Üst Yönetim Ekibi tarafından sertifikaları takdim edildi. 

Mühendis adaylarının mezuniyetleri sonrasında SEDAŞ’ta uygun iş imkanları oluşması durumunda istihdam edilme fırsatına da sahip olacakları belirtildi.

Akdeniz’de Elektrikte yaz rekoru

Antalya, Isparta ve Burdur illeri elektrik dağıtım hizmeti veren AEDAŞ'ın Genel Müdürü İlkay Baydar, üç ildeki toplam 1666 mahallede 2 milyon 400 bin abone olduğunu söyledi. Üç ilin toplam yıllık elektrik tüketiminin 15 milyar kilowatt saat (kWh) olduğunu açıklayan İlkay Baydar, bunun yüzde 85'inin Antalya'ya ait olduğunu açıkladı. 2 milyon 400 bin abonenin 1 milyon 850 bininin Antalya'da olduğunu belirten Baydar, Isparta'da 300 bin, Burdur'da 250 bin aboneleri olduğunu söyledi.

Tüketimdeki artış oranı yüzde 15

Haziran- Temmuz- Ağustos döneminde Antalya, Burdur ve Isparta'da toplam elektrik tüketiminin 3 milyar 930 milyon kWh'i bulduğunu açıklayan Baydar, "Geçen yıl aynı dönemde bu rakam 3 milyar 421 milyon kWh seviyesindeydi. Bu yaz elektrik tüketimi geçen yıla göre yaklaşık yüzde 15 arttı" dedi.

Tüketimin yüzde 90'ı Antalya’da

Bu yaz hizmet bölgeleri üç ildeki toplam elektrik tüketiminin yüzde 89-90'ının Türkiye'nin turizm başkenti Antalya'da gerçekleştiğini açıklayan Baydar, "Sıcak havaların yanı sıra yerli ve yabancı turistin ilgisiyle yüzde 15,4 artarak, 3 milyar kWh'den 3 milyar 529 milyon kWh'ye yükseldi" diye konuştu.

Alanya ilk sırada

Turizm destinasyonları arasında Alanya'nın 567 milyon 693 bin kWh ile en yüksek tüketimin yaşandığı bölge olduğunu açıklayan Baydar, "Bu ilçemizde geçen yıla göre tüketim yüzde 11,6 arttı. İkinci sıradaki Muratpaşa'da elektrik tüketimi geçen yıla göre yüzde 16,2 artarak 549 milyon 605 bin kWh, Manavgat ise yüzde 9 artarak 506 milyon 807 bin kWh'ye ulaştı" dedi.

Haziran ve Temmuzda rekor artış

Oransal olarak en yüksek artışın haziran ayında yaşandığını belirten Baydar, "Geçen yıl haziran ayında hizmet bölgemizdeki elektrik tüketimi 793,5 milyon kWh iken bu haziran 1 milyar 47 milyon kWh'yi aştı. Geçen yıla göre yüzde 32 gibi oldukça yüksek bir artış oldu. Temmuz ayında geçen yıl 1 milyar 203 milyon kWh olan elektrik tüketimi bu yıl yüzde 20,4 artışla 1 milyar 448 milyon kWh'ye ulaştı. Ağustos ayında ise yüzde 1'lik artışla 1 milyar 434 milyon kWh seviyesinde oldu" diye konuştu.

58 Milyon kWh ile günlük rekor

Avrupa İklim Ajansı verilerine göre son zamanların en sıcak yazlarının yaşandığına dikkat çeken İlkay Baydar, "2024 yılı en sıcak yaz dönemi olarak tarihe geçti. Bunun bizim bölgemizdeki yansımasına bakarsak temmuz ayında tüm zamanların en sıcak dönemini yaşadık. Bölgemizde 23 Temmuz'da 58 milyon 849 bin kWh’lik günlük elektrik tüketimiyle en yüksek elektrik tüketimini kayıt altına aldık. Geçen sene temmuz ayında günlük elektrik tüketimi maksimum 54 milyon kWh olmuştu" dedi.

400 yeni trafo yatırımı

Yük olarak ise 2023 yılı temmuz ayında 2500 megawattlık (MW) tüketim olduğunu kaydeden Baydar, "Bu sene aynı dönemde 2800 MW seviyelerini gördük. Artan turizm yükü, özellikle evsel tüketimin çoğalmasıyla bizim için yoğun bir dönem geçti. En alt seviyede kesinti olmasını sağlamak için de ilave trafo ve hat yatırımlarımıza devam ediyoruz. 2023 yılında 4 milyar TL'lik yatırımı hayata geçirmiştik. 2024'te 8 milyar TL'lik yatırım programı yaptık, 5,5 milyar TL'lik yatırımı da hayata geçirdik. Bu sene 400 yeni trafo tesisi planlandı, an itibarıyla 305 yeni trafoyu devreye alıp, vatandaşın hizmetine sunduk. Antalya şehir merkezi, Side ve Kalkan'da yeni trafo merkezleri kuruluyor ve enerji arzı daha kaliteli, daha güvenilir ve sürdürülebilir hale gelecek. Antalya büyüyen bir şehir ve 2025-2030 projeksiyonuna çalışıyoruz" dedi.

5 bin otel sayacı

Antalya'da elektrik tüketiminin sıcaklığın da etkisiyle sayaç bazında Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu belirten Baydar, "2022 verilerine göre Türkiye ortalaması 2500 kwh, ama Antalya'da 3300 kwh. Yaz döneminde en yüksek tüketim otellerde, yani turizm bölgelerinde. Pansiyondan beş yıldızlı otellere 5 bine yakın otel sayacı var. Ayrıca turistlere hizmet veren restoranlar, kafeteryalar ve eğlence merkezleri gibi ticarethaneler ve akabinde meskenler var. Antalya'da artık özellikle otele gitmeyen, akraba ziyaretleriyle beraber insanların da yaz dönemlerinde çoğaldığı meskenlerin tüketimleri de bunun arkasından geliyor. Bunun akabinde de 116 tane tarımsal sulama sayacımız var. Antalya sera şehri, bunlarda da ciddi şekilde tüketim mevcut" dedi.

Asıl etken klima kullanımı

Antalya'nın Türkiye'nin en sıcak illerinden biri olduğunu, yazın hissedilen sıcaklığın 45-46 dereceleri bulduğuna dikkati çeken Baydar, "Hatta temmuz ayının son haftasında 60 derece hissedilecek sıcaklık şeklinde meteorolojik alarm da verilmişti. Hal böyle olunca evde klimasız bir hayat mümkün değil. Türkiye'nin pek çok vilayetinde hala klima kullanımı yokken, yahut bir iki klima varken Antalya yazın soğutma, kışın da ağırlıklı ısıtma amacıyla kullanan bir şehir. Antalya'da en yoğun elektrik tüketiminin olduğu saatler ise 19.00 - 21.00 arasında. Dolayısıyla buradaki asıl etkenimiz klima" diye konuştu.

Yerli turist ve mesken farkı

Türkiye'de birçok il ve her iki yakasında 7,5 milyon abonesi olan İstanbul'da elektrik tüketiminin yoğun olduğu saatlerin 14.00 - 16.00 saatleri arası olduğuna dikkati çeken İlkay Baydar, "Yani insan şaşırır belki, 'gündüz 14.00 - 16.00 niye' diye. Ama orada iş yerleri, plazalar ve benzer pek çok sektör çalışıyor. Antalya'da ise en yüksek tüketimin 19.00 - 21.00 arası olmasındaki etkenler meskenler, artı gün içerisinde otellerde gezen müşterinin etkisi. Yerli müşteriniz çoksa bir otelde tüketiminiz akşam olur. Türkiye'deki turist profiline baktığımızda yabancı müşteriniz çoksa tüketiminiz gündüz yoğunlaşır" dedi.

Tüketimin yüzde 40'a yakını otellerde

Baydar, şöyle devam etti: "Turistlerin otelden faydalanma alışkanlıklarıyla alakalı bir süreç. Bunu da araştırdık, niye böyle oluyor diye. Yerli turist geç kalkar, geç yatar. Gün içerisinde havuzda denizde gezer, yabancı turist erken kalkar, erken yatar. Günün sıcak zamanında odasında klimada vakit geçirir. Dolayısıyla tüketim buraya doğru kayar. Antalya yaz dönemi ile kış dönemi arasında 1,5 katlık tüketim farkı olan bir şehir. Yani kış döneminde 1.000 MW elektrik çekerken, yaz döneminde 2.800 MW’a kadar çıkıyor. Buradaki asıl etki kışın kapalı, yazın açık olan oteller. Tüketime baktığımızda, yaz dönemi yüklenmelerde yüzde 35-40'a yakını otellerde tüketilen elektrik oluyor, kış döneminde ise otellerin çoğu kapalı."

Aras EDAŞ, Entegre Yönetim Sistemi Sertifikalarına Yenilerini Ekliyor

Doğuda kaliteli ve kesintisiz elektrik dağıtım hizmeti veren Aras EDAŞ, Entegre Yönetim Sistemi sertifikalarına yenilerini ekliyor.

Aras EDAŞ, bünyesinde yer alan 9001 Kalite Yönetim Sistemi, 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi, 14001 Çevre Yönetim Sistemi, 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, 50001 Enerji Yönetim Sistemi, 18295 Müşteri İletişim Merkezi Yönetim Sistemi belgelerine ek olarak; 22301 İş Sürekliliği, 31000 Risk Yönetimi ve 55001 Varlık Yönetimi Sistemleri’ne geçiş için eğitimlere başladı.

Şirketin kurumsal ve sürekli gelişen yapısının devamlılığını uluslararası standartlara taşıyan Aras EDAŞ, ISO 22301 ile yasal gereksinimlere uygun, sürekli gelişmeye açık ve müşteri isteklerini en iyi şekilde yerine getirecek, kriz, olumsuz durumlar veya uzun süren hizmet kesintilerinde faaliyetlerini minimum iş gereksinimlerini karşılayacak şekilde “İş Sürekliliği Yönetim Sistemi” ile çalışmalarını sürdürecek.

ISO 31000 ile, süreçler boyunca ortaya çıkan riskleri sistematik ve mantıksal bir yöntemle belirleyerek değerlendirip; planlamaları içeren kapsamlı ilke ve yönergeler oluşturup Kurumsal Risk Yönetim Sistemi ile de Şirkete katma değer sağlayacak.

Şirketin varlıklarının maliyetlerini, risklerini, fırsat ve performanslarını doğru yaklaşım, planlama ve uygulamalar ile analiz edip ISO 55001 Varlık Yönetimi Sistemi ile de verimliliği artırmayı hedefliyor. Gelişen teknoloji ile varlıklar yüksek maddi değerlere ulaşmakta ve Şirketler için ciddi yatırımlar oluşturmaktadır. Bu nedenle Aras EDAŞ, Varlık Yönetimi ile fiziksel varlıkların yaşam döngüsüne bütüncül bir yaklaşımla doğru kararların alınmasında ve ilgili süreçlerin optimizasyonunda önemli planlamalar yaparak çalışmalarını sürdürecek.

Enerjisa Dağıtım Şirketleri Yatırım Serisinin 5. Videosunu Yayınladı

Enerjisa Dağıtım Şirketleri Başkent EDAŞ, Ayedaş ve Toroslar EDAŞ, sorumluluk sahasında hayata geçirdiği yatırımları merkezine aldığı video serisinin yeni bölümlerini sosyal medya hesaplarından yayınlamayı sürdürüyor.

Bugüne dek Başkent EDAŞ sorumluluk sahasında Zonguldak, Kastamonu ve Ankara, Toroslar EDAŞ sorumluluk sahasında ise Adana ve Gaziantep’teki yatırımlar video serisi ile kamuoyu ile paylaşıldı.

Videolarda Enerjisa Dağıtım Şirketleri’nin sorumluluk sahasında kaliteli, kesintisiz ve sürdürülebilir enerji hizmeti için hayata geçirdiği yatırımların detaylarına yer veriliyor.

Başkent EDAŞ yatırım videolarını izlemek için tıklayınız.

Toroslar EDAŞ yatırım videolarını izlemek için tıklayınız.

DÜNYADAN HABERLER
Dünyanın En Büyük GES’i Avustralya’da İnşa Ediliyor

Dünyanın en büyük güneş enerjisi santrali (GES), Avustralya’nın kuzeyinde 12 bin 400 hektar arazi üzerinde 19 milyar dolar maliyetle inşa ediliyor.

Avustralyalı “Sun Cable” şirketi tarafından yürütülecek proje kapsamında 17-20 GW GES ve 36-42 GWh pil depolama sisteminin oluşturulması bekleniyor.

Güneş enerjisi çiftliği ve pil depolama sisteminin inşasının ardından Avustralyalı şirket, ürettiği elektriği 800 kilometrelik havai hat ve 4 bin 300 kilometrelik denizaltı ağı aracılığıyla ülkenin “Kuzey Toprakları” eyaletinin başkenti Darwin şehrine, oradan da Endonezya üzerinden en geç 2030 yılında Singapur’a ihraç etmeyi planlıyor.

Avustralya-Asya PowerLink (AAPowerLink) projesinin yılda 6 GW’a kadar yeşil enerji ihraç etmesi bekleniyor ve bu da Avustralya’nın yenilenebilir enerji sektörünü ve ekonomisini güçlendirecek.

“AAPowerLink” projesinin 22,54 milyar dolar tutarında yatırım çekeceği tahmin ediliyor.

Kaynak: PetroTürk

Daha Düşük Emisyon için Çözüm: Daha Fazla İletim

ABD Enerji Bakanlığı’nın Pasifik Kuzeybatı Ulusal Laboratuvarı (PNLL) “Batı Bağlantısı Üzerine Temel Çalışma” adlı bir rapor yayımlayarak izin alma sürecinin ileri aşamalarında olan iletim hatları ve yenilenebilir enerji projeleri batı ABD’de 2030’a kadar inşa edilirse karbondioksit emisyonlarının 2005’e kıyasla yüzde 73 düşebileceğini bildirdi.

PNLL’nin raporunda, bu projelerin inşa edilmediği bir “referans” duruma kıyasla enerji üretim maliyetlerinin 2030 yılına kadar yüzde 32 düşeceği paylaşıldı.

ABD Enerji Bakanlığı’nın Şebeke Dağıtım Ofisi’nin yürüttüğü Ulusal İletim Planlama Çalışması’nın bir parçası olarak yayımlanan rapora göre ABD’de yaklaşık 700 bin mil uzunluğunda iletim hattı var. Bakanlık, daha fazla iletim hattı eklemenin ve bunları da yeni yenilenebilir enerji projelerine entegre etmenin enerji üretim maliyetlerini düşürmeye nasıl yardımcı olabileceği üzerine çalışmalar yürütüyor. Bunun için de PNNL çalışma ekipleri, 16 batı ABD ve 2 Kanada eyaletine güç sağlayan elektrik şebekesi olan “Batı Bağlantısı” üzerindeki yeni iletim projelerinin etkisini ölçmek için analizler yapıyor.

Araştırma ekibi, şu an geliştirme ya da izin alma süreci devam eden 12 iletim projesini içeren bir model oluşturdu. Bu 12 projeyle birlikte Wyoming gibi yerleri Güney Kaliforniya, Nevada ve Batı Arizona’ya bağlayan 3 bin mil (4 bin 828 km) fazla yeni iletim hattı sisteme ekleniyor.

Emisyonlar  yüzde 73, maliyetler yüzde 32 azalıyor

2024’ün ilk yarısındaki verilere göre Batı Bağlantısı 30 GW rüzgar enerjisi, 38 GW güneş enerjisi ve 14 GW depolamaya sahip. Raporda özetlenen senaryoya göre, yeni yenilenebilir enerji yatırımlarıyla birlikte bu bölge 2030’a kadar ek 35 GW rüzgar, 31 GW güneş enerjisi ve 12 GW enerji depolaması daha kazanacak. 3 bin mil (4 bin 828 km) yeni iletim hattının da eklenmesiyle birlikte araştırmacılar, 2030 yılına kadar mevcut fosil yakıt santrallerindeki üretim çıktısının yüzde 15 azalacağını, karbondioksit emisyonlarının da 2005 seviyesine kıyasla yüzde 73 azalacağını bildiriyor. Bu, işletmelerin maliyetini de yaklaşık yüzde 32 azaltıyor.

Buna ek olarak kurulacak yeni iletim hatlarıyla Kaliforniya’nın New Mexico ve Wyoming gibi eyaletlerden rüzgar enerjisi ithal etmesi de mümkün hale geliyor.

Yeni iletim hatları, mevcut şebekeyi destekliyor

Araştırma ekibi ayrıca Batı Bağlantısı’nın arızalarla nasıl başa çıkabileceğini de simüle etmek istedi. “Güç üretim kaybı” ve “iletimi kaybı” olarak iki farklı şekilde gerçekleşeceği düşünülen arızaların ilk senaryosunda Arizona’daki bir nükleer güç santrali (NGS) iki ünitesini kaybediyor ve bu da binlerce müşteri için kesintilere yol açıyor. Araştırmacılara göre, yenilenebilir enerjinin yüksek oranda bulunduğu “varsayımsal” şebekelerinde enerji depolama sistemleri bu yükün bir kısmını hafifletiyor ve istikrarı sağlıyor. İkinci senaryoda ise güney Oregon’dan kuzey Kaliforniya’ya 3.100 MW ileten bir iletim hattı arızalanıyor. Bu durumda ise şebeke, yeni iletim hatlarının mevcut şebekeyi desteklemesiyle istikrarını sürdürmeyi başarıyor.

Kaynak: PetroTürk

Küresel Güneş Enerjisi Kapasitesi, Nükleer Enerjiyi 5 Kat Aştı

Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu (WNISR) 2024, dünyanın kurulu güneş enerjisi kapasitesinin nükleer enerjiyi neredeyse beş kat aştığını ortaya koyuyor. Güneş enerjisinin hızlı yükselişi, enerji sektöründe önemli değişimlere yol açıyor. Son verilere göre, güneş enerjisi sistemleri, nükleer enerjiye kıyasla 5 kat daha verimli hale geldi. Uzmanlar, güneş enerjisi maliyetlerinin düşmesi ve verimlilikteki artışın bu farkı yarattığını belirtiyor.

Raporda güneş enerjisi ile nükleer enerji arasındaki büyüme farkının net bir tablosu ortaya konuyor. Rapora göre, Haziran 2024’ün sonunda, dünya çapında 408 operasyonel nükleer reaktör 367 GW güç üretiyordu. Buna karşılık, güneş enerjisi kapasitesinin aynı zamana kadar yaklaşık 2 TW’a ulaştığı tahmin ediliyor.

Geçmişte yüksek maliyetler ve depolama sorunları nedeniyle yaygınlaşmakta zorlanan güneş enerjisi, teknolojideki gelişmeler sayesinde büyük bir sıçrama yaptı. Şu an, hem maliyet açısından daha avantajlı hem de çevresel etkiler açısından çok daha sürdürülebilir bir seçenek olarak öne çıkıyor. Nükleer enerji ise uzun süredir güvenilir bir kaynak olarak görülse de, inşaat süresi ve maliyetlerin yüksekliği bu enerji kaynağını ikinci plana itmeye başladı.

Rapora göre, önemli bir nükleer güç olan ABD’de inşa halinde reaktör bulunmazken, ABD’de inşaat lisansı için tek başvuru, henüz lisansı alınmamış küçük ölçekli bir proje olan Bill Gates’in Natrium reaktörü için. Geçtiğimiz yıl sadece beş yeni nükleer reaktör devreye alınırken, aynı sayıda reaktör kapatıldı. Araştırmacılar raporda belirttiği üzere, 2023’te 5 yeni nükleer reaktör (5 GW) devreye alındı ​​ve 5’i kapatıldı (6 GW), böylece kapasitede net 1 GW düşüş oldu. Araştırmacılar ayrıca 2004-2023 arasında dünya çapında 102 girişim ve 104 kapanış olduğunu vurguladılar.

Güneş enerjisinin yaygınlaşmasının arkasındaki bir diğer önemli faktör ise hükümetlerin ve özel sektörün bu alana yaptığı yatırımlar. Özellikle enerji depolama teknolojilerindeki ilerlemeler, güneş enerjisinin daha istikrarlı bir şekilde kullanılabilmesini sağlıyor. Rapor ayrıca, küçük modüler reaktörlerin (SMR’ler) geleceğine de bakarken, Batı’da SMR’lerin hiçbir tasarım sertifikası veya inşaatı yapılmadığını ve birçok SMR projesinin gecikmelerle veya iptallerle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.

Araştırma yazarları, “Yaygın algının aksine, nükleer güç, elektrik üretim teknolojileri için uluslararası pazarda alakasız kalmaya devam ediyor. Güneş enerjisi artı depolama, politika kararlarının mevcut endüstriyel gerçekliklere uyarlanması için oyun değiştirici olabilir.” çıkarımı yapıyor.

Kaynak: Temiz Enerji

ABD'den Batarya Üretimini Desteklemeye 3 Milyar Dolardan Fazla Kaynak

ABD yönetimi, ülkedeki batarya üretim sektörünü desteklemek amacıyla 3 milyar dolardan fazla kaynak ayırdığını bildirdi.

ABD Enerji Bakanlığından yapılan açıklamada, ülke çapında gelişmiş bataryalar ve pil malzemelerinin üretimini artırmak için 14 eyalette 25 projenin seçildiği duyuruldu.

Bunun için 3 milyar doların üzerinde bütçe ayırıldığı ilan edilen açıklamada, seçilen projelerin 12 bin kişilik istihdamı desteklemesinin beklendiği belirtildi.

Açıklamada, bu projeler kapsamında batarya sınıfı işlenmiş kritik mineraller, batarya bileşenleri, batarya üretimi ve geri dönüşümü için yeni yerel tesislerin kurulacağı ifade edilerek, destek programı aracılığıyla pil üretimi ve geri dönüşümü için toplam 16 milyar dolarlık yatırım yaratılacağı vurgulandı.

ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm, konuya ilişkin değerlendirmesinde, ülkede imalat sektöründe bir canlanmanın ortasında olduklarını belirtti.

Granholm, "ABD'yi gelişmiş pil üretiminin ön saflarına taşıyarak yüksek ücretli işler yaratıyor, küresel ekonomik liderliğimizle iç enerji güvenliğimizi güçlendiriyoruz ve tüm bunları yaparken temiz enerji dönüşümünü destekliyoruz." ifadesini kullandı.

Kaynak: PetroTürk

HAFTANIN RAPORU

Durum Değerlendirmesinden Eyleme Geçmeye: COP28 Enerji Hedefleri Nasıl Uygulanır?

Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) yeni raporuna göre, geçen yıl Dubai'de düzenlenen COP28 iklim konferansında belirlenen çığır açıcı enerji hedeflerinin tam olarak uygulanması, sera gazı emisyonlarını azaltacak ve küresel enerji sektörünün dönüşümünü önemli ölçüde hızlandıracak. Rapor, ülkelerin ortak taahhütlerini eyleme dönüştürmeleri için rehber niteliğinde.

Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK