Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bingöl ziyareti kapsamında Karlıova Hükümet Konağı önünde düzenlenen "Doğal Gaz Meşale Yakma Töreni"ne katıldı. Mart ayında verdikleri sözlerin yerine getirilmesinden mutluluk duyduğunu belirten Yılmaz, doğal gazın Karlıova'ya gelmesiyle sadece evlerde değil, diğer alanlarda da büyük bir rahatlama ve konfor sağlanacağını belirten Yılmaz, bu adımın bölgenin kalkınması ve yaşam kalitesinin artması açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydetti.
Cevdet Yılmaz, doğal gazın taşımalı sistemle başlatıldığını, ilerleyen dönemlerde abone sayısının artacağını ve BOTAŞ'ın yapacağı boru hattıyla daha kalıcı şekilde, daha çok kişinin doğal gazla buluşturulacağını, teknik açıdan en kısa sürede bu projenin tamamlanması için çalışacaklarını ifade etti. Hükümetin mesken abonelerinde yüzde 60'a varan doğal gaz ve elektrik sübvansiyonu sağladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Yardımcısı sözlerine şöyle devam etti:
“2024 yılının ilk 6 aylık döneminde Avrupa ülkeleri arasında hane halkına en ucuz elektriği, en ucuz doğal gazı veren ülke Türkiye'dir. Sonuçta dünya piyasalarından dövizle aldığımız enerjiler bunlar. İşte bunları ülke olarak biz vatandaşımıza en ucuza temin etmeye gayret ediyoruz. Sırf bunun için, yani elektrik ve doğal gaz için bütçemize koyduğumuz para 472 milyar Türk lirasıdır. Bunu biz bütçeyle karşılamasak vatandaşımız bunu faturalarla ödemek zorunda kalacaktı. Bunu 2025'te öngörüyoruz. Bu sene de zaten vardı."
Karadeniz'deki Sakarya Gaz Sahası'nda 2020 yılında Türkiye tarihinin en büyük doğal keşfinin gerçekleştirildiğini, günlük 6 milyon metreküp doğal gaz üretimi yapıldığını ve 2,6 milyon haneye doğal gaz sağlandığını ifade eden Cevdet Yılmaz, 2025'te bu üretim miktarını 10 milyon metreküpe çıkararak 4,4 milyon haneye ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi.
Cumhuriyet tarihinin karada gerçekleşen en büyük petrol keşfinin Gabar bölgesinde yapıldığını belirten Yılmaz, bu rezervin günlük 100 bin varil üretim kapasitesiyle Türkiye'nin günlük tüketiminin onda birini karşılama potansiyeline sahip olduğunu anlatarak, Gabar'daki günlük üretimin 45 bin varili aştığını kaydetti.
Güçlü ve milli enerji politikalarımızdan asla taviz vermeyeceğiz
Türkiye'nin kalkınma sürecinde en büyük darboğazlardan biri olan cari açığın en büyük sebebinin enerji ithalatı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bu ithalatın salgın döneminde yıllık 100 milyar doları aştığını, son iki yılda ise 70 milyar dolar seviyesine düştüğünü ifade etti. Türkiye'nin doğal gaz ve petrol sahalarının yanı sıra nükleer enerji tesisleri, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişmesiyle enerji bağımsızlığında güçlü bir konuma ulaşacağını da söyleyen Yılmaz, "Türkiye'yi enerji yarışının dışında bırakmak isteyenlere inat, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yürüttüğümüz güçlü ve milli enerji politikalarımızdan asla taviz vermeyeceğiz. Türkiye Yüzyılı, enerjide dışa bağımlılığı bitirdiğimiz, enerjide bağımsız olduğumuz bir yüzyıl olacak." şeklinde konuştu.
Kaynak: Hürriyet
Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ) faaliyet gösterdiği 5 kentte, son 7 yılda 19 milyar 416 milyon liralık yatırım gerçekleştirdi.
OEDAŞ Genel Müdürü Fuat Celepci, düzenlenen basın gezisinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, elektrik dağıtım sektöründe bugüne kadar gerçekleştirilen yatırımlar için ciddi bütçeler ayrıldığını söyledi.
Bütün tüketicilere kesintisiz güvenli ve sürdürülebilir enerjiyi arz etmek için çalıştıklarını kaydeden Celepci, 'Tüketicilere konforlu bir alan sunmak istiyoruz. Bu çerçevede Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ olarak biz de 2017 yılından beri devralmış olduğumuz bu bölgede kesintisiz olarak bu hizmetimizi sürdürüyoruz.' diye konuştu.
Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan da elektrik dağıtım sektörünün Türkiye'de vatandaşların tamamına ulaşan hizmetlerden olduğunu kaydetti.
Elektrik dağıtım sektöründe verilen hizmetin kalitesini ve sürekliliğini artırmaya yönelik çalışan dağıtım şirketlerinin zaman zaman sıkıntılar yaşadığını ifade eden Erdoğan, 'Buna rağmen istek ve iradelerini müthiş bir tutkuyla sürdürüyorlar. Önümüzdeki dönem içinde de sürdüreceklerdir.' dedi.
OEDAŞ, 30 bin 633 trafoya sahip
Şirketten aktarılan bilgilere göre, Eskişehir, Afyonkarahisar, Bilecik, Kütahya ve Uşak'ta 2017 yılından itibaren elektrik dağıtım faaliyeti yürüten OEDAŞ, 49 bin 344 kilometrekarelik alana yayılan bölgede yaklaşık 3 milyon kişinin hayatına dokunuyor.
5 kentin yanı sıra teknoloji alanıyla birlikte 2017'den itibaren 19 milyar 416 milyon lira yatırım yapan OEDAŞ, şebeke yaşını 26'dan 16'ya düşürerek 10 yaş gençleştirdi.
OEDAŞ'ın hisselerinin Zorlu Holding'e devredilmeden önceki 2011 ile 2016 yıllarını kapsayan dönemle, 2017-2024 yılları karşılaştırıldığında ise 7,4 kat daha fazla yatırım yapıldı.
Türkiye'de dağıtıma sunulan enerjinin yüzde 3,3'ü, 53 bin 598 kilometre hat uzunluğu ve 30 bin 633 trafoya sahip olan OEDAŞ'ın hizmet verdiği bölgede tüketiliyor.
OEDAŞ'ın yatırımları, bölgesel kalkınmaya ve modernizasyona olan bağlılığının bir göstergesi ve gelecek nesillere daha sürdürülebilir bir enerji altyapısı bırakma vizyonunun önemli bir parçası olarak ön plana çıkıyor.
OEDAŞ, arıza ve bakım faaliyetlerinde yeni teknolojilerden yararlanıyor
Son tüketiciye kaliteli, sürdürülebilir ve güvenli enerji arzının sağlanabilmesi için ihtiyaç duyulan her türlü teknolojik altyapıyı tesis eden OEDAŞ, bu kapsamda kullanılan Uzaktan Kontrol ve Veri Toplama Sistemi (SCADA) ile 5 ilde şebekenin yüzde 80'inde enerjiyi açma, kesme ve enerjiyi başka bir hatta yönlendirme için yapılan manevra operasyonlarını, Eskişehir'de kurulu kontrol merkezinden gerçekleştiriyor.
Ayrıca şebeke üzerinde 35 bin noktaya tesis edilmiş olan Otomatik Sayaç Okuma Sistemi (OSOS) modemleri vasıtasıyla dağıtım şebekesinin tamamında meydana gelen enerji kesinti verisi, canlı olarak aynı kontrol merkezi tarafından izleniyor.
OEDAŞ, abonelerin verilerinin tutulmasını ve abonelik işlemlerinin dijital ortamda gerçekleştirilmesini sağlayan abone bilgi yönetim sistemi olarak, tamamı yerli olan bir yazılım sistemi kullanıyor.
Dağıtım şebekesini oluşturan tüm unsurlar koordinatlı olarak dijital harita olan Coğrafi Bilgi Sistemi'ne (CBS) işleniyor. CBS, Uzaktan Kontrol ve Veri Toplama Sistemi, Otomatik Sayaç Okuma Sistemi ve Abone Bilgi Yönetim Sistemleri ile yüzde 100 entegre olarak çalışıyor.
Bu sayede elektrik arızasının oluştuğu nokta, harita üzerinde noktasal olarak sistem tarafından anında tespit ediliyor. Arızanın mahiyeti de yine sistem tarafından dijital ortamda en yakındaki ekibe iletiliyor. Bu alt yapı sayesinde arızaların tespit edilmesi ve giderilmesinde büyük bir zaman tasarrufu sağlanarak kullanıcıların arızadan etkilenme süresi minimize ediliyor.
Arıza ve bakım faaliyetlerinde yeni teknolojilerden yararlanan OEDAŞ, arızaların tam ve kesin olarak tespit edilebilmesi için izolatörleri akustik kamera ile dağıtım panolarının tüm bağlantılarını ise termal kamera ile gözlemliyor.
İletim hatlarındaki bağlantı noktaları ve havai hatlı şebekelerde arıza oluşturabilecek unsurların kontrolü için de dron kullanılıyor.
OEDAŞ'ın şebeke yatırım, onarım-bakım-onarım faaliyetleri, teknolojik yatırımlar, AR-GE projeleri, sürdürebilirlik faaliyetleri ve tüketici memnuniyetine yönelik tüm çalışmaları, OEDAŞ Genel Müdürü Fuat Celepci, OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın, OEDAŞ Dağıtım Hizmetleri Müdürü Ahmet Tahir Ergenç ve OEDAŞ Ar-Ge Grup Müdürü Ural Halaçoğlu'nun katılımıyla düzenlenen programda basına tanıtıldı.
Kaynak: AA
Türkiye'nin yenilenebilir enerjideki yeni yol haritası sektörde olumlu yankı bulurken, enerji dönüşümü ve güneş enerjisi alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına göre, yaklaşık 108 milyar dolarlık yeni yatırım alanı açacak bu yol haritasının başarısı için destekleyici politikaların uygulanması ve paydaşlar arasındaki iş birliği önem kazanıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar tarafından açıklanan yenilenebilir enerji 2035 yol haritasında, mevcut durumda yaklaşık 30 bin megavat olan güneş ve rüzgar enerjisi kurulu gücünün 2035 yılına kadar 4 kat artırılarak 120 bin megavata ulaşması hedefleniyor.
Türkiye'nin elektrik iletim altyapısının geliştirilmesinin de hedeflendiği plana göre, bu doğrultuda yaklaşık 14 bin 700 kilometre uzunluğunda yüksek gerilim doğru akım (HVDC) iletim hatlarıyla artan enerji üretimini taşıyabilecek yeni bir şebeke amaçlanıyor. Tüm bunların yaklaşık 108 milyar dolarlık yeni yatırım alanı açacağı hesaplanıyor.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, AA muhabirine, yeni yol haritasının Türkiye'nin enerji dönüşüm stratejisinde önemli bir adımı işaret ettiğini söyledi.
Güllü, 2035 yılı için rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücü hedefinde yaklaşık yüzde 50'lik bir artışa gidildiğine dikkati çekerek, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihaleleri ile uluslararası iş birlikleri bu hedeflerin ana itici güçleri olduğunu dile getirdi.
Her yıl en az 2 gigawattlık YEKA ihalesi hedefini yatırımcıların uzun süredir beklediği öngörülebilir bir yol haritasının ortaya konulması anlamında çok önemli bir gelişme olarak değerlendiren Güllü, "Bu ihalelerin yıllık olarak gerçekleştirilecek olması, Türkiye'nin yenilenebilir enerji sektöründe sürekli yatırım çekmesine ve sektörde ivmenin korunmasına yardımcı olabilir. İzin süreçlerinin kolaylaştırılması yönündeki çabalarla birlikte, bu düzenlemelerin yerli ve yabancı yatırımcılar için yeni fırsatlar açması bekleniyor." dedi.
Güllü, HVDC iletim hattı planına ilişkin de "Daha önce 2030 yılına kadar yeşil şebeke kurmak için 10 milyar dolar yatırım yapılacağını açıklayan Bakanlık, öngörülen yenilenebilir enerji kapasite artışının iletim şebekesine güvenli bir şekilde entegre edilmesini sağlayacak bir altyapı planlamasıyla enerji güvenliğine yönelik uzun vadeli bir yaklaşım ortaya koyuyor. Bu kapsamda şebekenin dijitalleşmesi ve enterkonneksiyon kapasitelerinin artırılması gibi şebeke esnekliğini artırıcı yatırımların da gündeme gelmesi bekleniyor." diye konuştu
Söz konusu hedeflere ulaşmak için kapasite tahsisi yapılan ve şu an yatırım aşamasında olan yaklaşık 70 gigawattlık rüzgar ve güneş enerjisi projelerinin hayata geçirilmesi önemini vurgulayan Güllü, "Şimdiye kadar yapılan rüzgar ve güneş enerjisi ihalelerinde, birkaç istisna dışında, projelerin gerçekleşme oranları oldukça düşük kaldı. Bu nedenle, öngörülen 108 milyar dolarlık yatırımın sağlanması hayati bir öncelik olarak karşımıza çıkıyor. Bu da yalnızca net politikalarla değil, aynı zamanda öngörülebilir ve şeffaf bir piyasanın sağlanması ve yatırımcıların düzenleyici ortamın istikrarlı ve destekleyici olacağına duyduğu güvenle mümkün olacaktır." ifadelerini kullandı.
Güllü, yeni kapasite tahsisleri için ana araç olan YEKA ihalelerinin finansmana erişimi kolaylaştıracak şekilde tasarlanmasının ve yenilenebilir enerji tedarik anlaşmaları gibi alternatif finansman mekanizmalarının gündeme alınmasının da önemli başlıklar arasında yer aldığını dile getirdi.
Kamu ve özel sektörün yanı sıra uluslararası ortaklar arasındaki koordinasyonun önemini kaydeden Güllü, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yatırımların, altyapı çalışmalarının, düzenleyici reformların ve uluslararası iş birliklerinin bir araya geldiği bu bütüncül yaklaşım, Türkiye'yi 2035 yılına kadar yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam bir temele oturtmaktadır. Destekleyici politikaların başarılı bir şekilde uygulanması, yeterli yatırımların sağlanması ve paydaşlar arasındaki iş birliğinin sürdürülmesi bu umut verici hedeflerin gerçekleşmesi için en önemli unsurlar olacaktır."
Süper izin" sürecinin bir an önce hayata geçmesi bekleniyor
Güneş enerjisi düşünce kuruluşu Solar3GW Başkanı Yusuf Bahadır Turhan da yenilenebilir enerji 2035 yol haritasını, artan kurulu güç hedefi ve HVDC hatları planı olmak üzere iki noktada son derece olumlu karşıladıklarını söyledi.
Turhan, yeni kurulu güç hedefine ilişkin, "Son 3 yıldaki son derece hızlı teknolojik ve ekonomik gelişmeleri dikkate aldığımızda enerji bağımsızlığımız ve enflasyonla mücadelemizde ucuz elektriğin önemini düşündüğümüzde 3 yıl önce konulan hedefe göre yaklaşık yüzde 50 arttırılması hem bakanlığın yenilenebilir enerjinin önemi ve yapılabilirliği konusunda bizimle paralel düşündüğünü gösteriyor hem de ülkemizin geleceğin gelişmiş ülkeleri arasında yerini almasını sağlayacak temiz ve ucuz enerjiye daha erken kavuşabilmesinin kapısını açıyor." değerlendirmesinde bulundu.
HVDC hatları planına ilişkin de bu hatların ucuz yenilenebilir enerjinin çokça üretildiği noktalardan tüketimin yoğun olduğu noktalara az kayıpla ve anlık aktarılmasını sağlayan, son derece modern yapılar olduğuna dikkati çeken Turhan, "Henüz ülkemizde uygulaması yokken, yenilenebilir enerjide bu denli büyük bir kapasiteyi hedefleyen ve öncü olmak isteyen ülkemizin, bu hatlar konusunda 14 bin 700 kilometre uzunluk ve 40 converter merkezi hedefi koyması son derece umut verici. Konuya bütüncül ve her yönüyle bakılıp gerçekçi hedefler konduğunun bir göstergesi." diye konuştu.
Turhan, yenilenebilir enerji projeleri için izin süreçlerinin kolaylaşarak kısalmasını sağlayacak "süper izin" sürecinin bir an önce hayata geçmesini beklediklerini, bu süreçte belirli bir prosedür ve istenilen listesinin net olmasıyla iznin verilmesinin önünün açılması gerektiğini dile getirdi.
Dünyada uygulamaları hızla artan yüzer güneş enerjisi santrali (GES) ve TarımGES'lerin Türkiye'de de yaygınlaşmasında YEKA modelinin verimli olabileceğini kaydeden ve klasik arazi üstü uygulamalarda yenilenebilir enerji tedarik anlaşmaları modeline işaret eden Turhan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu modele göre, alıcı devlet yerine büyük tüketiciler olurken, yapılan ikili anlaşma ile GES'lerin finansman bulması da kolaylaşıyor. Batıda, yeni kapasiteye yönelik yeşil ikili anlaşmalar ismiyle yürürlükte olan ve her yıl binlerce megavat yeni GES kapasitesine olanak sağlayan bu modelin ülkemizde de yürürlüğe girmesini istiyoruz."
Turhan, yatırımların önünün en çok arz talep dengesiyle şeffaf bir şekilde oluşacak elektrik fiyatı ile tam serbest bir elektrik piyasası olduğunun da altını çizdi.
Kaynak: AA
Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) Enerji Teknoloji Perspektifleri 2024 (ETP 2024) raporuna göre, küresel temiz enerji teknolojileri pazarının önümüzdeki 10 yılda büyük bir ivme kazanarak 2 trilyon dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor.
Küresel temiz enerji teknolojileri pazarının önümüzdeki 10 yılda büyük bir ivme kazanarak 2 trilyon dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor. Mevcut 700 milyar dolar seviyesindeki piyasa değerinin, özellikle güneş, rüzgâr enerjisi, elektrikli araçlar, bataryalar ve ısı pompaları gibi teknolojilerin yaygınlaşmasıyla üç katına çıkması öngörülüyor. Bu büyüklük, ham petrol piyasasının küresel boyutlarına yaklaşarak enerji sektöründe bir dönüşüm sinyali veriyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Enerji Teknoloji Perspektifleri 2024 (ETP 2024) raporuna göre, temiz enerji teknolojilerinin hızla gelişen pazarı, önümüzdeki dönemde üretim ve ticaret alanında yeni fırsatlar yaratacak. Raporda, küresel temiz enerji teknolojileri ticaretinin 10 yıl içinde 570 milyar dolara ulaşacağı belirtiliyor ki bu rakam, küresel doğal gaz ticaretinin hacmini bile aşacak.
IEA Başkanı Fatih Birol, bu gelişmelere dair yaptığı açıklamada, enerji, sanayi ve ticaret politikalarının iç içe geçerek ülkeler için kritik bir gündem oluşturduğuna dikkat çekti. Birol, “Temiz enerji teknolojileri pazarı büyük bir ekonomik fırsat sunuyor, fakat bu süreç hükümetleri karmaşık kararlarla karşı karşıya bırakıyor. Enerji ve iklim hedeflerinde ilerlerken rekabet, inovasyon ve maliyet avantajlarını gözetmek kritik olacak.” ifadelerini kullandı.
Temiz enerji teknolojileri alanında Çin, ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Hindistan gibi ülkeler güçlü pozisyonlarını koruyor. Çin’in, 2035 itibarıyla 340 milyar dolar seviyesine çıkması beklenen ihracat rakamlarıyla, küresel üretim ve ticarette başrol oynamaya devam etmesi bekleniyor. Öte yandan ABD, AB ve Hindistan’daki teşvik politikaları da bu alandaki küresel rekabeti körüklüyor.
Raporda öne çıkan bir diğer vurgu ise temiz enerji teknolojilerinin sadece bazı ekonomilere değil, daha geniş bir kesime fayda sağlaması gerekliliği oldu.
Kaynak: Temiz Enerji
Aras EDAŞ, elektrik dağıtım sektörü gibi genellikle “erkek işi” olarak algılanan bir sektörde, kadın istihdamını artırmak amacıyla başarılı çalışmalar yürütüyor. Şirket, cinsiyet eşitliğini destekleyerek kadın çalışanların sahada daha fazla yer almasını teşvik ediyor. Bu kapsamda, sadece ofislerde değil, sahada da kadın çalışanların sayısını artırmayı hedefleyen Aras EDAŞ, elektrik dağıtım sektöründe kadınlara fırsat eşitliği sağlama konusunda önemli bir rol oynuyor. Kadın istihdamını destekleyen bu yaklaşım, toplumsal cinsiyet kalıplarını kırmanın yanı sıra, iş gücüne çeşitlilik kazandırarak sektördeki verimliliği ve inovasyonu artırıyor.
Aras EDAŞ’ın bu tür çalışmaları, sektörde kadınların daha görünür hale gelmesine katkı sağlarken, kadınlara yönelik mesleki eğitim ve kariyer fırsatlarını da güçlendiriyor.
Aras EDAŞ Ağrı Doğubayazıt İşletme Müdürlüğü’nde İşletme Mühendisi olarak görev yapan Elektrik Elektronik Mühendisi Aslı Dursun bu kadınlardan biri. Erkek egemen enerji sektöründeki cinsiyet kalıplarını yıkarak, elektrik arıza, bakım, onarım merkezi dışında sahadaki çalışmalara da bizzat katılıyor, mesai arkadaşları ile birlikte arızalara müdahale ediyor.
Erkek meslektaşlarıyla birlikte her türlü zorlu şartlarda görev yapan kadınların, erkek işi olarak bilinen her mesleği icra edebileceğini söyleyen Dursun mesleğin cinsiyeti yoktur anlayışını herkese göstermek istediklerinin altını çiziyor. Enerji sektöründe; sahada ve teknik işlerde kadın çalışan sayısının az olduğunu belirten Aslı Dursun, “Kadın çalışanın çok az olduğu bir sektörde çalışıyoruz ama Şirketimizde kadın istihdamına çok önem veriliyor. Bundan dolayı Aras EDAŞ’ta olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ben hem ofiste hem de sahada çalışıyorum. Ofisteki işlerimi tamamladıktan sonra ekiple birlikte sahaya çıkıyoruz. Müşteriden gelen ihbar doğrultusunda ilgili yere gidiyoruz. Müdahale esnasında direğe çıkılacaksa, ekiple birlikte tüm kişisel koruyucu donanımlarımızı takarak, güvenli bir şekilde direğe çıkıyoruz. Bazen benim direğe çıktığımı görenler şaşırıyor. Özellikle yüksek riskli sektörlerde, kadınların, daha detaycı ve disiplinli olduğu için daha başarılı olduklarını düşünüyorum.” dedi. Doğubayazıt ilçesine bağlı Sarıgül Mahallesi’ndeki bir arızaya ekip arkadaşlarıyla birlikte giden Dursun: “Tabi ki zorlu şartlarda çalışıyoruz. Kışın yeri geldiğinde karın içinde çalışmak zorunda kalıyoruz, yazın kavurucu sıcakta sahada olmamız gerekiyor. Ama sahada müşterimizin sorununu çözüyor olmak, herhangi bir problemi ortadan kaldırmak, işte en önemli motivasyon kaynağım bunlar. Kadın istihdamına katkı sağlayan Aras EDAŞ’a teşekkür ediyorum.” dedi.
4 ilde, 20 bin kilometrekarelik alandaki 3,9 milyon nüfusa elektrik dağıtım hizmeti veren Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ (SEDAŞ), Sakarya’daki yatırım çalışmalarına kararlılıkla devam ediyor. SEDAŞ, Sakarya ilinde hizmet verdiği yaklaşık 700.000 aboneye kesintisiz enerji tedariğini sağlayabilmek için gerekli yatırım, bakım ve arıza-onarım işlerini büyük bir titizlikle yürütüyor. Sakarya’nın dağıtım şebekesi için son 4 yılda toplam 3 milyar TL yatırım tutarı ile hizmet kalitesinin her geçen yıl artan bir ivme kazandığını belirten SEDAŞ yöneticileri, “Sakarya ili yatırımlarının yaklaşık yüzde 35’i Serdivan ve Adapazarı bölgelerinde gerçekleşiyor. Yatırımların belirlenmesi ve planlanması aşamalarında ilçelerdeki büyüme, yeni bağlantı talepleri, kesintilerin asgari seviyeye indirgenmesi adına yenileme ihtiyaçları gibi hususlara dikkat edilmekte olup, bu planlamaya esas şebeke karakteristiğinin belirlenmesinde ise tesis yapılacak bölgenin konumu, arazi ve iklim şartları, altyapısı, kesintisiz işletilebilmesi gibi kriterler önemli rol oynuyor. Bu kriterler doğrultusunda beton direkli, demir direkli veya yeraltı şebeke olarak tesisler yapılıyor.” dedi.
Özellikle imar alanlarında ve alt yapısı tamamlanmış güzergahlarda tesisi uygun görülen yeraltı şebeke planlamasını geçtiğimiz yıla göre bu yıl %182 oranında artırdıklarını, tesis edilen AG-YG yeraltı şebeke uzunluğunun 2023-2024 yılları arasında 123 km’den yaklaşık 350 km’ye çıkarıldığını ifade eden SEDAŞ yöneticileri, bu artış ile bölgedeki elektrik dağıtım hizmet kalitesini önemli ölçüde artırmayı hedeflerini hayata geçirmedeki kararlığına dikkat çekti. Ayrıca son iki yılda, yeraltı tesisinin uygun olmadığı şehir içi alanlar ile kırsal bölgelerde yaklaşık 25 bin adet direk kullanıldığını bu direklerin yüzde 42’sinde beton, yüzde 58’inde ise demir direk tercih edildiğini belirten yetkililer, “Demir direklerin beton direklere göre 1,5 kat daha fazla maliyeti olmasına rağmen, arızaya müdahale süresini kısaltması, olağandışı iklim şartlarına karşı yüksek mukavemeti ve arazi şartlarında montaj kolaylığı gibi avantajları nedeniyle demir direk kullanımı tercih edilmektedir. Şirketimiz yaptığı yatırımlarda bölge taleplerine en efektif şekilde cevap verebilecek doğrultuda, kamu yararı gözeterek, mevzuata uygun ve kaynakların doğru kullanım bilinciyle yatırım faaliyetlerine aralıksız devam etmektedir” şeklinde konuştu.
Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck ile Federal Ağ Ajansı Başkanı Klaus Müller, ülkenin hidrojen ana ağına ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi. Habeck, 2032'ye kadar kademeli olarak faaliyete geçmesi planlanan ve 19 milyar Euro'ya mal olacağı hesaplanan ağın 9 bin 40 kilometre olacağını belirtti.
Almanya'da enerji piyasasını düzenleyen Federal Ağ Ajansı, ülkede 2032'ye kadar kademeli olarak faaliyete geçmesi planlanan ana hidrojen ağını onayladı. Robert Habeck ile Klaus Müller katıldıkları basın toplantısında, sanayinin iklim nötrlüğüne doğru dönüşümünün hidrojen çekirdek ağı yardımıyla olacağını dile getirdi, ağla hidrojen ithalat ve ihracatının mümkün olacağını söyledi.
Ülkenin önde gelen gaz iletim sistemi operatörleri, yasal zemine ilişkin mevzuat sürecine paralel olarak, ülkenin ana hidrojen ağının inşası için planlama durumlarını, Bu yıl Temmuz ayında Federal Ağ Ajansı'na sunmuştu. Almanya çapında bir hidrojen ağı oluşturmaya yönelik ilk adım olan ana hidrojen ağının, yaklaşık 19 milyar Euro'ya mal olacağı hesaplanıyor.
Ülke, ihtiyacının yüzde 30 ila 50'sini kendisi üretecek
Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip Almanya hükümeti, uzun vadede Almanya'nın hidrojen ihtiyacının yüzde 30 ila 50'sini kendisinin üreteceğini ve geri kalanının ithal edileceğini hesaplıyor. Ülkenin hidrojen stratejisinde, 2030'a kadar 5 bin megavat, 2040'a kadar 5 bin megavat daha temiz hidrojen üretim kapasitesi oluşturulması hedefleniyor. Alman hükümeti çeşitli yollardan ve kaynaklardan elde edilebilen hidrojenin, yalnızca yenilenebilir süreçlerle üretilmesinin sürdürülebilir olduğu görüşü nedeniyle yeşil hidrojeni önceliyor. Hidrojen yatırımları Rusya-Ukrayna krizinden sonra hız kazandı.
Kaynak: Dünya Gazetesi
Montel'in verilerine göre, Avrupa’daki güneş enerjisi sistemleri, 2024 yılının üçüncü çeyreğinde 94 TWh elektrik üreterek yeni bir rekor kırdı. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15'lik bir artışa işaret ediyor.
Montel’in verilerine göre, Avrupa’daki güneş enerjisi sistemleri, 2024 yılının üçüncü çeyreğinde 94 TWh elektrik üreterek yeni bir rekor kırdı. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15’lik bir artışa işaret ediyor. Ülkeler arasında Almanya 24,8 TWh, İtalya 16,9 TWh ve İspanya 9,7 TWh ile öne çıkıyor.
Bu yoğun güneş enerjisi üretimi, birçok Avrupa ülkesinde elektrik piyasasında gün öncesi fiyatların sıfır veya negatif seviyelere düştüğü saat sayısını artırdı. Üçüncü çeyrek boyunca Finlandiya’da 337 saat, İsveç’in bazı bölgelerinde 290 saat, Hollanda’da 217 saat ve Almanya’da 204 saat boyunca negatif fiyat görüldü. İspanya ve Portekiz’de ise negatif fiyatlı saatlerin toplamı yıl genelinde 700 saatin üzerine çıktı.
Avrupa’da yenilenebilir enerji, üçüncü çeyrekte elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 51’ini sağladı. Rüzgâr enerjisi de Temmuz-Eylül ayları arasında 105 TWh elektrik üreterek üçüncü çeyrek için rekor kırdı. Bu üretimde Almanya 24,6 TWh, İngiltere 16,7 TWh ve İspanya 12,3 TWh ile başı çekti.
Ayrıca, Montel’in analizine göre, üçüncü çeyrekte nükleer enerji üretimi de artış gösterdi. Avrupa’da nükleer santraller elektrik üretiminin dörtte birini karşılayarak toplamda 163,6 TWh’lik bir üretim gerçekleştirdi. Bu, 2023’ün aynı dönemine göre yaklaşık 10 TWh, 2022’nin üçüncü çeyreğine göre ise 29 TWh’lik bir artış anlamına geliyor. Bu yükselişin nedenleri arasında, bakım çalışmaları nedeniyle 2022’de kapalı olan Fransız nükleer reaktörlerinin tekrar devreye girmesi yer alıyor.
Öte yandan kömür ve doğal gaz santrallerinden elektrik üretimi düşüş gösterdi. Üçüncü çeyrekte toplam üretimin yüzde 13,4’ü gaz santrallerinden, yüzde 10,2’si ise kömür santrallerinden sağlandı; bu oranlar, fosil yakıtlardan üretimin son yılların en düşük seviyesine gerilediğini gösteriyor.
Kaynak: Temiz Enerji
Kuzey Denizi ülkelerinin enerji bakanları, Danimarka’nın Odense kentinde gerçekleşen yıllık zirvede, Avrupa Komisyonu’na Kuzey Denizleri’nin Avrupa’nın yeşil enerji merkezi haline gelmesine yönelik bir dizi öneri sundu.
Kuzey Denizleri Enerji İş Birliği’ne (NSEC) dahil olan dokuz ülke – Belçika, Danimarka, Fransa, Almanya, İrlanda, Lüksemburg, Hollanda, Norveç ve İsveç – 2050 yılına kadar toplamda en az 300 GW kapasiteli açık deniz rüzgâr enerjisi kurmayı hedeflediklerini açıkladı.
Yayınlanan ortak bildiride, Avrupa genelinde entegre bir enerji piyasasının oluşturulması, maliyetlerin ortak paylaşımını öngören bir çerçeve geliştirilmesi, yenilenebilir enerji ve altyapı projelerinin hızlandırılması ve risklerin azaltılması gibi temel konulara dikkat çekildi. Ayrıca Avrupa’nın enerji değer zincirinde rekabet gücünü artıracak ve şeffaflığı güçlendirecek adımların yanı sıra, Kuzey Denizleri’nde hidrojen üretim seçeneklerinin incelenmesi ve tüm paydaşlarla geniş çapta iş birliği yapılması önerildi.
WindEurope CEO’su Giles Dickson, Kuzey Denizi ülkelerinin açık deniz rüzgâr enerjisinde hız kazanmak için gereken adımları belirlemesinden duyduğu memnuniyeti ifade etti. Dickson, “Tedarik zincirini güçlendirmek ve özellikle sınır ötesi hibrit projeler için sağlanacak bir finansman tesisiyle şebeke kurulumunu desteklemek, AB’nin yeni dönemi için çok önemli” diyerek, Birleşik Krallık’ın da bu sürece tam katılımının önemine değindi.
Önerilerde, tüm rüzgâr enerjisi değer zincirine dair görünürlük sağlanması ve ihale, üretim kapasiteleri, ekipman gereksinimleri ve liman kapasitesi gibi alanlarda “dijital şeffaflık aracı” kullanılması gerektiği de yer aldı.
WindEurope’un verilerine göre Avrupa, 2025 yılı itibarıyla her yıl 9,5 GW açık deniz rüzgâr türbini üretebilecek kapasiteye ulaşacak. NSEC’in sunduğu öneriler, açık deniz projelerine yönelik finansman yaklaşımını değiştirme çağrısı da içeriyor. WindEurope, bölgesel düzeyde finanse edilecek bir “açık deniz bölgesel tesisi” fikri üzerinde ön görüşmelerin başladığını bildirdi. Bu tesisin, örgülü şebeke altyapısı ve hibrit projeleri desteklemesi planlanıyor.
Kaynak: Temiz Enerji
Irak, petrol ve gaz sahalarının geliştirilmesi için Çinli şirketlerle anlaşma imzaladı. Günlük 800-850 metreküp gaz ve 750 bin varil ham petrol üretim kapasitesinin artırılması hedefleniyor.
Irak, ülkedeki petrol ve gaz sahalarının geliştirilmesi için Çin ile anlaşma imzalandığını duyurdu.
Irak Petrol Bakanlığından Çin ile imzalanan anlaşmalara ilişkin yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamaya göre, Irak Başbakan Yardımcısı ve Petrol Bakanı Hayyan Abdulgani'nin huzurunda Çinli şirketlerle petrol ve gaz sahalarının geliştirilmesi için nihai anlaşmalar imzalandı.
Geliştirme çalışmaları kapsamında, 800 ile 850 metreküp gaz ve 750 bin varil ham petrol olarak tahmin edilen günlük üretim kapasitelerinin artırılacağı belirtildi.
Kaynak: Haberler.com
KPMG ve APLUS Enerji iş birliği ile hazırlanan 2024 yılı “Enerji Sektör Raporu”nda, Türkiye'nin enerji piyasalarının son yıllardaki ve bu yılın ilk yarısındaki görünümüne dair önemli bilgilere yer veriliyor.
Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.
IV. Avrasya Kojenerasyon Konferansı, İstanbul
31 Ekim 2024
Eurelectric - Hız için Şebeke, Brüksel/Belçika
5 Kasım 2024
Smart City Fuar ve Dünya Kongresi, Barselona, İspanya
5 - 7 Kasım 2024
Yenilenebilir Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Kongresi, Londra/İngiltere
11 - 12 Kasım 2024
COP29 -BM İklim Değişikliği Konferansı, Bakü/Azerbaycan
11 - 22 Kasım 2024