Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Türkiye'yi enerjide tam bağımsız kılarak kendi kendine yeten bir ülke haline getirmeye kararlıyız.” dedi. Yüksek enerji maliyetlerinden vatandaşların etkilenmemesi için destekleri arttırdıklarına işaret eden Bakan Bayraktar, “Tüm vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gaz faturalarında 2024 yılının 10 aylık döneminde 275 milyar lira devletimiz tarafından karşılanmıştır.” diye konuştu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Türkiye'yi enerjide tam bağımsız kılarak kendi kendine yeten bir ülke haline getirmeye kararlıyız.” dedi. Yüksek enerji maliyetlerinden vatandaşların etkilenmemesi için destekleri arttırdıklarına işaret eden Bakan Bayraktar, “Tüm vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gaz faturalarında 2024 yılının 10 aylık döneminde 275 milyar lira devletimiz tarafından karşılanmıştır.” diye konuştu.
Bakan Bayraktar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesini sundu.
13 Bin Futbol Sahası
Maden sahalarında 2024 Ekim sonu itibarıyla ise 7 bin 833 saha denetimi yaptıklarını kaydeden Bayraktar, faaliyetlerin sonlandığı 13 bin futbol sahası büyüklüğündeki 9 bin hektarda 21 milyon adet ağaç dikildiğini söyledi.
Borda Rekor Satış
Bayraktar, dünya bor rezervinin yüzde 73’üne sahip olduklarını ifade ederek 2024 yılında 2,5 milyon ton bor ürünleri satışı karşılığında, yüzde 97’si ihracat olmak üzere, 1,3 milyar dolar satış gerçekleştirerek bir rekor kıracaklarını bildirdi.
Nijer’de Altın Üretimi
Nijer’de altın sahalarından birinde 2025 yılında üretime başlamayı planladıklarını anlatan Bayraktar, ‘2023 yılındaki toplam enerji ithalatı faturamız yaklaşık 70 milyar dolardır. Bu yüksek ithalat rakamlarının dış ticaret açığına olumsuz etkisi, yurt içi ve yurt dışında arama ve üretimlerimizi artırmamızı zorunlu kılmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Gaz Otobanı İnşa Ettik
Bayraktar, 2020 yılında Karadeniz’de Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdiklerini anımsatarak “Deniz yüzeyinin 4 bin metre altından çıkardığımız doğal gazı karaya, 170 kilometre mesafeden Filyos’a ulaştırarak vatandaşlarımızın kullanımına sunduk. Yani Karadeniz’in tabanına Ankara-Bolu otoyolu mesafesi kadar adeta bir gaz otobanı inşa ettik.” dedi.
Üretim İki Katına Çıktı
Geçen yıl bütçe görüşmelerinde Sakarya Gaz Sahası’ndaki günlük üretimi 3,8 milyon metreküp olarak açıkladıklarını, bugün bu üretimin yaklaşık 2 katına ulaşarak 7 milyon metreküpe çıktığına değinen Bayraktar, “Diğer sahalarımızla birlikte toplam yurt içi üretimimizi günlük 8 milyon metreküpe yükselterek 3,5 milyon hanemizin ihtiyacını kendi doğal gaz üretimimizle karşılar hale geldik.” diye konuştu.
6,3 Milyon Otomobile Yakıt
Bayraktar, yine geçen yıl bütçede Şırnak Gabar’daki günlük üretimi 23 bin varil olarak açıkladığını vurgulayarak “Bugün itibarıyla 2 buçuk katına çıkartarak günlük 57 bin varilin üzerine yükselttik. Yurt dışındaki sahalardaki 40 bin varillik üretimle birlikte günlük toplam 155 bin varilin üzerinde petrol üretiyoruz. 6,3 milyon otomobilin yakıt ihtiyacını kendi ürettiğimiz petrolle karşılıyoruz. Ortaya koyduğumuz hedefler doğrultusunda Türkiye'yi enerjide tam bağımsız kılarak, kendi kendine yeten bir ülke haline getirmeye kararlıyız.” ifadelerini kullandı.
Dünyayı 5 Kere Dolaşıyor
Türkiye’nin dünyadaki 6’ncı büyük doğal gaz şebekesine sahip olduğunu anlatan Bayraktar, “Şehirlerimizde dünyanın çevresini 5 kere dolaşacak uzunlukta, 208 bin kilometreyi bulan doğal gaz dağıtım hatlarımız mevcuttur. 81 ilimizde 885 yerleşim yeri ve 222 Organize Sanayi Bölgesine doğal gazı ulaştırdık. Sadece son bir yılda 92 yerleşim yerine doğal gaz arzı sağladık.” dedi.
Merkez Ülke
Bayraktar, Türkiye’nin yıllık ortalama 50 milyar metreküp doğal gaz tüketimi ve yıllık 80 milyar metreküp doğal gaz arz kapasitesi bulunduğunu ifade ederek “Türkiye artık kendi gazını üreten, kaynak ve güzergâh çeşitlendirmesini sağlamış, güçlü altyapısı ve tedarik portföyü sayesinde ihracat kabiliyeti kazanmış, Avrupa’nın da arz güvenliğine katkı sağlayan enerjide merkez ülke konumuna gelmiştir.” diye konuştu.
3 Yeni Türkiye
Türkiye’nin elektrik talebi son 20 yılda ortalama yıllık yüzde 4,4 artarak 335 milyar kWh’e çıktığını bildiren Bayraktar, “Bu denli yüksek talep artışını karşılamak için uyguladığımız politika ve düzenlemelerle elektrik kurulu gücümüzü 114 bin 600 MW’a ulaştırarak adeta enerjide bir devrim gerçekleştirdik. Son 20 yılda enerji sektöründe neredeyse 3 yeni Türkiye inşa ettik.” değerlendirmesini yaptı.
23 Keban Barajı
Bayraktar, elektrik sektörünü geliştirirken aynı zamanda dönüştürdüklerinin de altını çizerek “Rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü neredeyse sıfırdan 31 bin MW’ın üzerine çıkartarak bu kısa sürede 23 Keban Barajı’na eşdeğer gücü devreye aldık. Bugün geldiğimiz noktada sadece rüzgâr ve güneş santrallerinden ürettiğimiz elektrik, ülkemizdeki tüm konutların yıllık elektrik ihtiyacını karşılamaktadır.” ifadelerini kullandı.
11 Milyar Dolarlık İthalat Önlendi
Yenilenebilir enerjinin mevcut kurulu güç içindeki oranını yüzde 60’a, yerli kaynakların oranını da yüzde 70’e çıkardıklarını bildiren Bayraktar, “Son bir yılda yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretimi neticesinde yaklaşık 11 milyar dolar karşılığı olan doğal gaz ithalatını önledik.” yorumundan bulundu.
70 Yıllık Nükleer Hayali
Bayraktar, Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile Türkiye’nin 70 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürdüklerini ifade ederek “Akkuyu tümüyle devreye alındığında Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacak ve yıllık 7 milyar metreküp doğal gaz ithalatı ile 35 milyon ton karbon salımını önleyecektir.” dedi.
46 Milyar Dolarlık Tasarruf
Enerji verimliliği alanında 2024-2030 yıllarını kapsayan eylem planını devreye aldıklarını dile getiren Bayraktar, “Kamu ve özel sektör birlikte, 2030 yılına kadar 20 milyar doların üzerinde enerji verimliliği yatırımı gerçekleştireceğiz. Bu yatırımlar sayesinde önümüzdeki 15 yılda 46 milyar dolar değerinde enerji tasarrufu sağlayacağız.” diye konuştu.
275 Milyar Liralık Destek
Bayraktar, tüm vatandaşların elektrik ve doğal gaz faturalarında 2023 yılında 328 milyar lira, 2024 yılının 10 aylık döneminde ise 275 milyar liranın devlet tarafından karşılandığını açıklayarak “Halihazırda meskenlerde kullanılan elektriğe düşük kademede yüzde 60, yüksek kademede yüzde 40; doğal gaza ise yüzde 63 destek uygulanmaktadır.” dedi.
Dar Gelirli Hanelere Destek
Dar gelirli hanelere, hanedeki kişi sayısına göre aylık 150 kWh’ye kadar destekleme yaptıklarını söyleyen Bayraktar, “2024 yılı başından itibaren 4,1 milyon haneye 8,1 milyar lira elektrik tüketim desteği, 654 bin haneye ise 1,4 milyar lira doğal gaz tüketim desteği verilmiştir. Ayrıca, bu yıl içinde 1,6 milyon haneye toplam 1,4 milyon ton kömür dağıtımı planlanmış, kömür dağıtımı halen devam etmektedir.” diye konuştu.
Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) Yönetim Kurulu Başkanı Barış Erdeniz, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kararına göre yıllık 5 bin kilovatsaat tüketimi olan konut ve ticarethane abonelerinin artık sübvansiyonlardan yararlanamayacağını belirterek, 'Biz sektör olarak elektrikte maliyet esaslı tarifeye geçişi uzun zamandır savunuyoruz.' dedi.
Gazetecilere sektörel gelişmeler ve enerji politikalarını değerlendiren Erdeniz, EPDK'nin elektrikte son kaynak tedarik tarifesi kapsamında yaptığı düzenlemeye göre, yıllık 5 bin kilovatsaat tüketimi olan konut ve ticarethane abonelerinin artık elektrikte sübvansiyonlardan yararlanamayacağını ifade etti.
Geliri belirli seviyenin üzerinde olan kesimlerin maliyet bazlı fiyat politikası kapsamında ödeme yapmalarını doğru bulduklarını dile getiren Erdeniz, şöyle devam etti:
“Biz sektör olarak elektrikte maliyet esaslı tarifeye geçişi uzun zamandır savunuyoruz. Doğru iletişimle yeni dönemin nasıl gelişeceğini aktarabileceğimiz 2,5 aylık bir zaman dilimi var. Bu sürece çok destek veriyoruz. Atılan adımın çok doğru olduğunu söyleyebilirim. Hatta kısa ve orta vadede, hızlı bir şekilde, ilan edilen son kaynak tedarik limitinin daha aşağıya çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gerçekten desteklenmesi gereken, kırılgan tüketici veya korunmaya muhtaç tüketici olarak tanımlanan haneler desteklenirken, 5 bin kilovatsaat olan oran kamunun üstündeki sübvansiyon yükünü azaltacak seviyelere yaklaştırılmalı.”
Bugün itibarıyla mesken faturasının desteklenen ilk kademesinin 496 liraya karşılık geldiğini aktaran Erdeniz, “Bunun asıl maliyeti 3 bin lira. 496 liraya elektrik almaya devam edeyim, elektrikli arabamı da şarj edeyim, elektrikle de ısınayım.' demek ne kadar doğru? Hem dağıtım şirketleri üzerinde hem de ilgili kurumlar üzerinde milyarlarca dolar yük var. Dolayısıyla bunun sürdürülebilir olmadığını, maliyet bazlı enerji politikasına ve fiyatlama politikasına dönülmesi gerektiğini, bu sebeple de son kaynak tedarik limitinin orta vadede aşağıya indirilmesi gerektiğini savunuyoruz” diye konuştu.
“Sektör, geçen yıl 2,2 milyar dolarlık yatırımla enerji arz güvenliğini destekledi”
Erdeniz, sektörün sübvansiyon yüküne ve biriken alacaklara rağmen 2023'te 2,2 milyar dolarlık yatırım yaparak enerji arz güvenliğini desteklemeyi başardığını dile getirdi.
Enerji sektöründe yaşanan dönüşümle enerji tüketiminin artacağına da dikkat çeken Erdeniz, 'Bu dönüşüme ayak uydurmak için elektrik dağıtım şirketleri olarak önümüzdeki 8-10 yılda asgari 20 milyar dolarlık yatırıma ihtiyacımız var. Bu yatırım yapılabilirse omurga, bu dönüşüme hizmet verebilir. Dolayısıyla buna hazırlık yapmamız gerekiyor.' dedi.
Erdeniz, enerji altyapısında köklü bir dönüşüm gerektiğini belirterek, “Şu anda bir sokakta 3 elektrikli araç varken, bu sayı kısa sürede 20'lere, hatta 100'lere çıkacak. Bugün için güç ve enerji talebini karşılamada sorun yok. Ancak, gerekli yatırımları yapmazsak mevcut sistem bu artan talebi karşılayamayabilir. Herkes arabasını istediği zaman şarj edebilmek veya evdeki elektrikli cihazlarını sorunsuz çalıştırabilmek istiyorsa, enerji şebekesinin güçlendirilmesi ve dönüştürülmesi şart” diye konuştu.
Yenilenebilir enerji dönüşümünün Türkiye için kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Erdeniz, şöyle devam etti:
'Biliyorsunuz, Sayın Bakan yakın zamanda buna ilişkin hedefleri ortaya koydu. Yerli ve milli enerji üretimi yapmak istiyoruz. Bununla ilgili bir süreç başlatıyoruz, ancak bu süreç sadece üretim ayağından ibaret değil. Üretilen elektriğin iletilmesi, dağıtılması, tüketiciye ulaştırılması ve bu sistemin yönetilmesi başlı başına ciddi yatırımlar gerektiriyor. Örneğin, akıllı sayaç dediğiniz şey ciddi bir yatırım gerektiriyor. Akıllı sayaçlar, akıllı dijitalleşme ile birlikte bilgi teknolojilerinin, yazılım imkanlarının kullanılmasını gerektiriyor. Bunların hepsi büyük yatırımlar demek. Üretim maliyetinde belki bir düşüş göreceğiz, şu an dünya konjonktürü öyle ilerliyor. Ancak olayın sistem yönetimi ve şebeke tarafında yapılacak çok şey var. Dağıtım şirketleri bu noktada devreye giriyor. 20. yüzyılın şebekeleriyle elektrifikasyonun ve yenilenebilir kaynaklarının daha fazla şebekeye bağlanmasını yapma şansımız yok. 21. yüzyıla uygun, dijitalleşmiş, elektrifikasyonun arttığı, her şeyin elektrikle çalıştığı bir dünyada dağıtım, üretim, yenilenebilir üretim ve kesintili üretim gibi faktörlerle çok daha esnek ve dalgalı bir sisteme hazır olmamız gerekiyor.'
Erdeniz, özellikle dağıtım şebekesinin çok büyük yatırımlarla dönüştürülmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Bu problemi çözemediğimiz noktada ne elektrikli araçlarla ilgili ne de yenilenebilir enerji hedeflerimizle ilgili planladığımız oranlara, rakamlara ulaşma şansımız olacak” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar "Net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmek için nükleer enerji kilit bir rol oynuyor. 2050 yılına kadar 20 GW nükleer kurulu gücü devreye alacağız" dedi.
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı’nda (COP29) 2050 net sıfır hedefine ulaşmak için nükleer enerjinin önemi bir kez daha güçlü bir şekilde dile getirildi.
Geçtiğimiz yıl Dubai’de düzenlenen COP28’de ABD’nin başlattığı ve nükleer alanında önde gelen Fransa, Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler imzaladığı "Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu"na bu yıl 6 ülke daha imza attı. İmzacılardan biri de Türkiye oldu.
Deklarasyon, küresel gündemin merkezinde yoğun bir şekilde yer alan nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payının artırılmasını hedefliyor. Türkiye de attığı bu imza ile taraf olan diğer ülkeler gibi küresel nükleer enerji kurulu gücünü 2020 yılına göre 2050 yılında 3 katına çıkarma konusunda ortak çalışma taahhüdünde bulundu.
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, dünyanın 2050'de net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmesi ve küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için nükleer enerjinin kilit bir rol oynadığına dikkat çekti.
Bakan Bayraktar. “Geçtiğimiz yıl Dubai’de düzenlenen COP28’de ABD’nin başı çektiği 25 ülke "Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu"nu imzalamıştı. Türkiye olarak biz de Bakü’de devam eden COP29’da bu deklarasyona imza atan ülkeler arasına dahil olduk. Bildirgeyi onaylayan toplam ülke sayısı da 31'e çıktı. Deklerasyon teknoloji gelişimi, insan kapasitesinin artırılması ve finansman olanaklarının genişletilmesine de hizmet edecektir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin de bu alanda iddialı bir nükleer programı olduğuna dikkat çeken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, “Ülkemizde şu anda inşa halinde olan ve toplam kapasitesi 4,8 GW olan Akkuyu Nükleer Santrali, bu yolculukta önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor. Dört ünitenin 2028 yılı sonuna kadar faaliyete geçmesini planlıyoruz. Devreye aldığımızda elektrik ihtiyacımızın %10’unu tek başına karşılayabilecek.” dedi.
Bakan Bayraktar, ayrıca Sinop ve Trakya bölgelerinde iki nükleer santral daha yapmayı, büyük nükleer santrallerin yanına yeni nesil küçük modüler reaktörleri de dahil etmeyi planladıklarını söyledi. “2050 yılına kadar 20 GW nükleer kurulu gücümüzü devreye alarak net sıfır emisyon hedefine katkı sunacağımıza inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Hali hazırda dünyada 31 ülkede 415 nükleer santral bulunuyor. Toplam nükleer enerji kurulu gücü ise 400 GW düzeyinde. Büyük hedef 2050 yılına kadar bunu 1.200 GW’a çıkarmak. Deklerasyona taraf olan ülkeler hedeflerini de açıklamaya başladı. ABD COP29 sürecinde bu kapsamdaki yol haritasını ilan etti. ABD nükleer kurulu gücüne ilave 200 GW ekleyeceğini duyurdu. Bu yolda küçük modüler reaktörlerin önemli bir yer tutacağı vurgulandı. Diğer taraftan birçok küresel şirket de elektrik ihtiyacının karbonsuzlaşması için nükleer enerji planlarını dünya kamuoyu ile paylaştı.
Kaynak: Bloomberght
Türkiye'de elektrikli araç kullanımını artırmak ve sektörü desteklemek amacıyla güçlü enerji altyapısı kurulması ve soket sayısının 2028 sonunda 100 bine çıkarılması amaçlanıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2024-2028 Stratejik Planından yaptığı derlemeye göre, net sıfır odaklı karbon emisyon hedefinde elektrikli araçlar için soket sayısı 2024 sonunda 20 bin olarak belirlenmişti. Bu hedef ekim sonunda 24 bin 472 soketle geçilmişti.
Ulaştırmada elektrikli araç dönüşümünde, çevrenin korunması, kirlilik oluşumunun önlenmesi, iklim değişikliğiyle mücadele edilmesi ve enerjinin verimli kullanımının sağlanması hedefler olarak belirlendi.
Küresel ölçekte hidrojen, depolama ve elektrikli araçlar gibi temiz enerji dönüşümüne yönelik yeni teknolojiler ortaya çıkarken, Türkiye'de de benzer projelerin artması bekleniyor.
Bu kapsamda, ulaşımda elektrikli araç kullanımını artırmak ve bu sektörü desteklemek amacıyla güçlü enerji altyapısı kurulması hedeflenirken, soket sayısının 2028 sonunda 100 bine çıkarılması amaçlanıyor.
Toplam sıfır araç satışları içinde elektrikli araçların payının giderek artması ve bu artışın devam edeceği beklentisi bulunuyor.
Ayrıca, stratejide elektrikli araç şarj istasyonlarının girişimciler için yeni yatırım fırsatları sunması da değerlendiriliyor.
Bu kapsamda, elektrik şebeke altyapısının yenilenebilir enerji ve elektrikli araçların potansiyel gelişimine göre güçlendirilmesi planlanırken, elektrikli araç şarj istasyon ağının geliştirilmesi ile elektrikli araç kullanımının yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Elektrikli araçların şarj işlemi esnasında tüketimin artması şebeke esnekliğini de ön plana çıkarıyor, bu amaçla esnekliğin artırılması ihtiyacı dikkate alınacak.
Ulaşımda temiz enerji dönüşümü kapsamında elektrik iletim, dağıtım altyapısını güçlendirmeye yönelik projeksiyon ve planlar yapılması da gündemde bulunuyor.
Bu kapsamda, şebeke güvenliğine yönelik yatırımlar yapılırken dağıtım şirketlerinin süreçteki rolünün artırılması da önem kazanıyor.
Öte yandan, elektrikli araç sayısının öngörülemeyecek şekilde artması nedeniyle soket sayısının yetersiz kalabilmesi ile elektrikli araç sayısının öngörülemeyecek şekilde artması nedeniyle oluşacak ani yük artışlarının şebeke kararlılığını olumsuz etkileyebilmesi riskleri de dikkate alınıyor.
Elektrikli araç şarj altyapısına yönelik hazırlanan projeksiyon sayısının da artırılması hedefleniyor. 2024'te 1 projeksiyon oluşturulması beklenirken, bunun 2028'de 3'e çıkarılması planlanıyor.
Kaynak: Ticaret Gazetesi
SEDAŞ, turizm merkezi Sapanca’ya 62 milyon TL’lik yatırım yaparak bölge halkına ve ziyaretçilere kesintisiz ve kaliteli enerji sunacak.
Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. (SEDAŞ), Sakarya İli, Sapanca bölgesindeki enerji altyapısını güçlendirmek amacıyla “Kırkpınar 1 No’lu Kabin Bağdat Caddesi AG+OG Yeraltı” projesini hayata geçiriyor. 62 milyon TL tutarında yatırımla gerçekleştirilecek proje kapsamında, yaklaşık 7 kilometre uzunluğundaki havai elektrik şebekesi yer altına alınarak bölgede alternatif şebeke projesi kapsamında kesintisiz enerji sağlanacak.
Büyük ölçekli proje ile Sakarya’nın önemli turizm bölgelerinden biri olan Sapanca bölgesinin enerji altyapısını geleceğe taşıdıklarını söyleyen SEDAŞ yetkilileri, “Sapanca’nın artan enerji taleplerini karşılamayı, bölgeye kesintisiz enerji sağlamayı, modern ve yeni teknolojiye sahip aydınlatma sistemleri ile bölgedeki yaşam kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Yatırımlarımız sayesinde Sapanca’nın potansiyelinin yükselmesine katkı sağlayacağız” şeklinde konuştu.
SEDAŞ, enerji altyapısına yaptığı bu büyük yatırımla Sapanca ve çevresindeki enerji taleplerini karşılamak ve bölgenin sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmak için çalışmalarını hızla sürdürüyor.
Aras Elektrik, çalışanların güvenli ve şeffaf bir ortamda etik endişelerini veya uyum sorunlarını bildirebilmelerini sağlamak amacıyla kullanılan Etik Hattın eğitimlerine devam ediyor.
Çalışmalar kapsamında ilk olarak iş ahlakı, şeffaflık ve yasal uyum konularında personelin bilinçlenmesini sağlamak amacıyla Etik ve Uyum Yönetimi Eğitimi düzenledi. Eğitim, personelin günlük iş akışında karşılaşabileceği etik ve uyum konularını ele alarak, iş ortamında daha sağlıklı ve güvenilir bir çalışma kültürünü desteklemeyi amaçlıyor.
Aras EDAŞ Genel Müdürü Fikret Akbaş: “Şirket olarak, etik ilkelere ve yasal düzenlemelere uygun hareket etmenin sürdürülebilir büyüme için taşıdığı önemin bilincindeyiz. Faaliyetteki bu hattımız ile çalışanlarımız herhangi bir etik endişeyi veya uyum sorununu anonim olarak bildirebiliyor, böylece güvenli bir çalışma ortamını desteklemeye daha çok katkı sağlayabiliyorlar. Etik ilkelerimizin rehberliğinde ve bu hat ile kurum kültürümüzü güçlendirerek çalışanlarımıza ve topluma olan sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Eğitim Müdürü Caf: “Düzenlediğimiz Etik ve Uyum Yönetimi Eğitimi ile çalışanlarımızın etik ilkeler konusunda bilgi ve farkındalık düzeylerini artırmayı hedefledik. Eğitim, şirket kültürümüzde şeffaflık ve güvene dayalı bir yaklaşımı daha da pekiştirirken, her bir çalışanımızın iş etiğine olan katkısını da güçlendirecek.” dedi.
Eğitimde, hukuka uygunluk, insan haklarına saygı, müşterilere karşı sorumluluklar, iş ortaklarına karşı sorumluluklar, toplumsal sorumluluk, sağlıklı, güvenli iş ortamı ve çevrenin korunması, kişisel veriler, gizlilik ve ticari sırların korunması gibi konular üzerinde duruldu.
Paris Anlaşması'nın hedeflerine ulaşmak için, Çin hariç yükselen piyasa ve gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu yatırımlar için 2030 yılına kadar yılda 1 trilyon dolar dış finansmanın harekete geçirilmesi gerektiği tahmin ediliyor.
İklim Finansmanı Bağımsız Üst Düzey Uzman Grubu tarafından bugün yayınlanan yeni bir rapora göre, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen COP29 Birleşmiş Milletler iklim değişikliği zirvesinde iklim finansmanına ilişkin müzakereler, Çin dışındaki yükselen piyasa ve gelişmekte olan ülkelerin (EMDCs) Paris Anlaşması'nı yerine getirmek için ihtiyaç duydukları yatırımlar için 2030 yılına kadar tüm kaynaklardan yılda 1 trilyon dolar, 2035 yılına kadar ise yaklaşık 1,3 trilyon dolar dış finansmanı harekete geçirmeye odaklanmalı.
Rapor, iklim eylemi için öngörülen küresel yatırım ihtiyacının 2030 yılına kadar yılda yaklaşık 6,3-6,7 trilyon dolar olduğunu tahmin ediyor. Bunun 2,7-2,8 trilyon doları gelişmiş ekonomilerde, 1,3-1,4 trilyon doları Çin'de ve 2,3-2,5 trilyon doları Çin dışındaki gelişmekte olan ülkelerde. Bu son ülkeler, bugünden 2030'a kadar ortalama artan yatırım ihtiyaçlarının neredeyse %45'ini karşılayacak, ancak özellikle Sahra Altı Afrika olmak üzere geride kalıyorlar.
2035 yılı için, iklim eylemi için küresel yatırım gereksinimlerinin yılda yaklaşık 7-8,1 trilyon dolar olacağını, gelişmiş ekonomilerin 2,6-3,1 trilyon dolara, Çin'in 1,3-1,5 trilyon dolara ve Çin dışındaki gelişmekte olan ülkelerim 3,1-3,5 trilyon dolara ihtiyaç duyacağı tahmin ediliyor
Rapora göre farklı yatırım türleri farklı finansman kaynaklarına ihtiyaç duyuyor ve bu nedenle 2030 yılına kadar dış finansmanda yılda 1 trilyon doların farklı kaynaklarının bileşimi büyük önem taşıyor. Aynı şekilde sermaye maliyeti de önemli. Örneğin, yenilenebilir enerji üretimi için altyapı yatırımlarının ana kaynağı özel finansman olacaktır. Dolayısıyla, Çin dışındaki EMDC'ler için 1 trilyon dolarlık dış finansman, gelişmiş ülkelerin 2010 yılında COP16'da gelişmekte olan ülkeler için 2020 yılına kadar yılda 100 milyar dolar seferber etme taahhüdünden çok daha geniş kapsamlıdır.
Raporda 1-1,3 trilyon dolar hedefine ulaşmaya yardımcı olacak başlıca öneriler sunuluyor:- 2009 yılında verilen ve 2015 yılında yeniden teyit edilen yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı taahhüdünün üç katına çıkarılması- Çok taraflı kalkınma bankalarından (MDB'ler) sağlanan finansmanın artırılması- Boşluğu doldurmaya yardımcı olmak için özel sektör yatırımlarında çarpıcı bir artış- “Gelişmekte olan ülkeler arasındaki işbirliğini (Güney-Güney işbirliği) geliştirmek için” mali destek sağlayabilecek kilit gelişmekte olan ülkelerin dahil edilmesi.
Kaynak: Enerji Günlüğü
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında, adil bir enerji geçişi için Ulusal Katkı Beyanlarının (NDC) içermesi gereken unsurları sıralayan 'checklist' belgesini paylaştı.
Belgede, Paris Anlaşması'na taraf ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltmaya ve iklim etkilerine uyum sağlamaya yönelik iklim eylem planlarını açıkladıkları NDC'lerde 'adil geçiş' planlaması ihtiyacına dikkati çekiliyor.
Buna göre, ülkelerin, her 5 yılda bir güncellemek durumunda olduğu NDC'lerinde fosil yakıtlardan arındırılmış, verimli ve yenilenebilir enerjilere dayalı enerji sistemlerine adil geçiş yollarını belirlemesi ve açıklaması gerektiği belirtiliyor.
Bu noktada, gelişmiş ülkelerin öncülük etmesi ve en geç 2030'a kadar kömürü, 2035'e kadar da doğal gazı aşamalı olarak kaldırmaya yönelik plan ve tedbirlerini uygulamaya koyması, gelişmekte olan ülkelerin ise kömür ve doğal gazı en geç 2040'a kadar aşamalı olarak kaldırılması için plan ve tedbirlerini geliştirmesi öneriliyor.
Belgede, gelişmiş ekonomilerden başlayarak NDC'lerin fosil yakıt sübvansiyonlarının sona erdirilmesine yönelik zaman çizelgelerini ve planlarını içermesi gerektiği vurgulanıyor.
Ülkelerin, NDC'lerde kamu fonlarını ve özel finansman için elverişli ortamı nasıl yaratacaklarını belirtmesinin yanı sıra fonların yenilenebilir enerji geçişini destekleyen yeni teknolojileri içeren küçük ölçekli çözümlere yönlendirilmesi gibi mali teşvik veya politikalara yer vermesinin, yatırımcılara ve girişimcilere net bir sinyal verebileceği değerlendiriliyor.
Ekonomik çeşitlendirme ve enerji dönüşümünün doğa üzerindeki olumsuz etkilerini önlemeye yönelik plan ve tedbirlere de yer verilen belgede, ülkelerin çok düzeyli planlama ve yönetişimin rolünü kabul etmesi, etkilenen tüm grupları geliştirme ve uygulama aşamalarına dahil ederek öğrenilenlerin düzenli olarak belgelenmesini ve dikkate alınmasını sağlaması öneriliyor.
Ülkelerin enerji dönüşümlerinin bir parçası olarak, çevre, ekonomik sürdürülebilirlik ve sosyal refah arasındaki karşılıklı bağımlılığa dayanan BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda bütüncül stratejiler ve politikalar benimsemesi ve bunları NDC'lere yansıtması tavsiye ediliyor.
WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu konuya ilişkin değerlendirmesinde, mevcut NDC'lerin 1,5 derece eşiğiyle uyumlu bir küresel iklim değişikliği politikasına ulaştırmadığını söyledi.
Sabuncu, ülkelerin 2035'e yönelik NDC'lerinin daha iddialı ve kapsamlı olması gerektiğini belirterek, 'Enerji, Paris Anlaşması hedeflerine giden yolda en kritik sektör. Küresel ölçekte emisyonların yüzde 80'i enerji sektörüyle bağlantılı. Gereken dönüşümü ortaya koymak için çok kritik bir yerde duruyor.' ifadelerini kullandı.
Fosil yakıt kaynaklı sistemin yol açtığı adaletsizliklere değinen Sabuncu, 'Enerji dönüşümüyle yeni bir sisteme geçiliyor ve bu sistemde yeni mağduriyetlerin doğmasını engelleme ihtiyacı var. Adil bir enerji geçişinin planlanmasını konuştuğumuz zaman bundan bahsediyoruz.' dedi.
Sabuncu, adil geçişe ilişkin ilk adımların COP27'de atıldığına değinerek, 'COP28'de bu adil geçiş çalışma programı hayata geçti. Sadece enerji değil daha geniş ölçekte ekonomilerin dönüşümünü adil bir biçimde sağlayabilmeye yönelik unsurlar, finansman, teknoloji transferi gibi adil geçişin NDC'lere entegre edilmesi konuşuluyor. Ülkeler arasında diyalog başlamış durumda. Net bir eylem planının ortaya konmasına yönelik müzakereler var. Bunu görmek oldukça heyecan verici. Karara yansırsa o zaman önümüzdeki COP'ta adil geçişe yönelik atılması gereken adımlar konusunda küresel ölçekte çok daha net bir resim görme umudumuz doğacak.' değerlendirmesinde bulundu.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) tarafından yayımlanan NDC Sentez Raporu'na göre ülkelerin taahhütleri, küresel emisyonların 2030 itibarıyla 2019 seviyelerine kıyasla yalnızca yüzde 2,6 azaltılmasını sağlayacak ve bu oran Paris Anlaşması'nın küresel ortalama sıcaklık artışını, sanayi öncesi döneme göre 1,5 dereceyle sınırlandırmak için gerekli gördüğü yüzde 43'lük azaltım seviyesinden bir hayli uzak duruyor.
Bu noktada COP29, bir sonraki NDC'lerin neyi hedeflemesi gerektiğine dair net beklentilerin ortaya konması için son büyük fırsat olarak görülüyor.
Kaynak: AA
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, küresel yenilenebilir enerji yatırımlarında tarihi bir dönüm noktasına ulaşıldığını belirterek, “Bu yıl 670 GW yenilenebilir enerji kapasitesi küresel şebekeye eklendi. Daha önce böylesine büyük bir büyüme görmemiştik." dedi.
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) çerçevesindeki oturumda konuşan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, yenilenebilir enerji kapasitesindeki bu devasa artışın, temiz enerji dönüşümünün hızlandığını gösterdiğini ifade ederek, daha fazlasının yapılabilmesi için şebeke altyapılarının güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Yenilenebilir enerji projelerinin hızla artmasına rağmen mevcut şebeke altyapısının yetersiz kaldığını vurgulayan Birol, “Yaklaşık 5 kat daha fazla yenilenebilir enerji kapasitesi eklenmeye hazır ancak bu enerjiyi tüketicilere ulaştırmak için şebekelere ihtiyacımız var. Dünya bugüne kadar temiz enerji santralleri inşa etmeye odaklandı ancak bu enerjiyi kullanıcılara ulaştıracak altyapı yeterince gelişmedi.” ifadelerini kullandı.
Ayrıca Birol, enerji depolama çözümlerinin yenilenebilir enerjiyi daha verimli kullanmak için kritik öneme sahip olduğunu belirterek, “Yenilenebilir enerji 7/24 kesintisiz hizmet sunamıyor. Bu nedenle, enerjiyi pillerle depolamak, hidroelektrik gibi farklı yöntemlerle desteklemek gerekiyor.” dedi.
Birol, konuşmasında petrol piyasalarındaki gelişmelere de değinerek küresel petrol talebinin gerilemeye başladığını söyledi. Çin’in ekonomik büyümesindeki yavaşlama ve elektrikli otomobillerin dünya genelinde artan yaygınlığının petrol tüketimini düşürdüğünü belirtti. Geçen yıl küresel petrol talebinin günlük 2 milyon varil arttığını hatırlatan Birol, bu yıl ise artışın günlük 1 milyon varilin altında kalacağını, gelecek yıl da benzer bir seviyede gerçekleşmesini beklediklerini ifade etti.
Kaynak: Temiz Enerji
Enerji şirketleri TotalEnergies, bp, Equinor ve Shell, sürdürülebilir enerji kaynaklarına erişimi artırmak için 500 milyon dolarlık ortak yatırım taahhüdünde bulundu.
TotalEnergies, bp, Equinor ve Shell’in üst düzey yetkilileri, Bakü'de devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında ortak anlaşmaya imza attı.
İnsanların sürdürülebilir enerji kaynaklarına erişimini artırmaya yönelik anlaşma kapsamında, söz konusu şirketler 500 milyon dolar değerinde ortak yatırım yapacak.
bp Üst Yöneticisi (CEO) Murray Auchincloss, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, duyurulan ortak yatırım sayesinde zamanla milyonlarca insanın sürdürülebilir enerji kaynaklarına erişiminin sağlanmasını hedeflediklerini söyledi.
Equinor CEO’su Anders Opedal da dört enerji şirketinin gelişmekte olan ülkelere ortak yatırım yapacağını belirterek, “Bu çabanın, adil ve eşit bir enerji dönüşümüne yönelik küresel hedefe ulaşmada önemli bir rol oynayan enerjiye erişimdeki açıkların bir kısmının kapatılmasına yardımcı olacağına inanıyoruz.” ifadesini kullandı.
Kaynak: AA
Uluslararası Enerji Ajansı, “Dünya Enerji İstihdamı” (WEE) raporunu yayımladı. Raporun üçüncü baskısı, belirsizlik dönemine geçiş sürecinde küresel enerji istihdamı ortamını inceliyor. Rapor, işgücünün büyüklüğü ve farklı bölgeler, sektörler ve teknolojiler arasındaki dağılımına ilişkin tahminler de dahil olmak üzere enerji istihdamına ilişkin ayrıntılı bir genel bakış sunuyor.
Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.
COP29 -BM İklim Değişikliği Konferansı, Bakü/Azerbaycan
11 - 22 Kasım 2024
Big Bang Startup Challange, İstanbul/Türkiye
18 - 19 Aralık 2024
Dünya Sürdürülebilir Enerji Günleri 2025, Wels/Avusturya
5 - 7 Mart 2025
Enerji Teknolojileri Zirvesi 2025, Bilbao/İspanya
9 - 10 Nisan 2025
ICCI 2025 – 29. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı, İstanbul/Türkiye
24 - 26 Nisan 2025
ENTECH Enerji Fuarı ve Kongresi Ankara/Türkiye
30 Nisan - 3 Mayıs 2025