Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Türkiye'yi enerjide tam bağımsız kılarak kendi kendine yeten bir ülke haline getirmeye kararlıyız.” dedi. Yüksek enerji maliyetlerinden vatandaşların etkilenmemesi için destekleri arttırdıklarına işaret eden Bakan Bayraktar, “Tüm vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gaz faturalarında 2024 yılının 10 aylık döneminde 275 milyar lira devletimiz tarafından karşılanmıştır.” diye konuştu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Türkiye'yi enerjide tam bağımsız kılarak kendi kendine yeten bir ülke haline getirmeye kararlıyız.” dedi. Yüksek enerji maliyetlerinden vatandaşların etkilenmemesi için destekleri arttırdıklarına işaret eden Bakan Bayraktar, “Tüm vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gaz faturalarında 2024 yılının 10 aylık döneminde 275 milyar lira devletimiz tarafından karşılanmıştır.” diye konuştu.
Bakan Bayraktar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesini sundu.
13 Bin Futbol Sahası
Maden sahalarında 2024 Ekim sonu itibarıyla ise 7 bin 833 saha denetimi yaptıklarını kaydeden Bayraktar, faaliyetlerin sonlandığı 13 bin futbol sahası büyüklüğündeki 9 bin hektarda 21 milyon adet ağaç dikildiğini söyledi.
Borda Rekor Satış
Bayraktar, dünya bor rezervinin yüzde 73’üne sahip olduklarını ifade ederek 2024 yılında 2,5 milyon ton bor ürünleri satışı karşılığında, yüzde 97’si ihracat olmak üzere, 1,3 milyar dolar satış gerçekleştirerek bir rekor kıracaklarını bildirdi.
Nijer’de Altın Üretimi
Nijer’de altın sahalarından birinde 2025 yılında üretime başlamayı planladıklarını anlatan Bayraktar, ‘2023 yılındaki toplam enerji ithalatı faturamız yaklaşık 70 milyar dolardır. Bu yüksek ithalat rakamlarının dış ticaret açığına olumsuz etkisi, yurt içi ve yurt dışında arama ve üretimlerimizi artırmamızı zorunlu kılmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Gaz Otobanı İnşa Ettik
Bayraktar, 2020 yılında Karadeniz’de Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdiklerini anımsatarak “Deniz yüzeyinin 4 bin metre altından çıkardığımız doğal gazı karaya, 170 kilometre mesafeden Filyos’a ulaştırarak vatandaşlarımızın kullanımına sunduk. Yani Karadeniz’in tabanına Ankara-Bolu otoyolu mesafesi kadar adeta bir gaz otobanı inşa ettik.” dedi.
Üretim İki Katına Çıktı
Geçen yıl bütçe görüşmelerinde Sakarya Gaz Sahası’ndaki günlük üretimi 3,8 milyon metreküp olarak açıkladıklarını, bugün bu üretimin yaklaşık 2 katına ulaşarak 7 milyon metreküpe çıktığına değinen Bayraktar, “Diğer sahalarımızla birlikte toplam yurt içi üretimimizi günlük 8 milyon metreküpe yükselterek 3,5 milyon hanemizin ihtiyacını kendi doğal gaz üretimimizle karşılar hale geldik.” diye konuştu.
6,3 Milyon Otomobile Yakıt
Bayraktar, yine geçen yıl bütçede Şırnak Gabar’daki günlük üretimi 23 bin varil olarak açıkladığını vurgulayarak “Bugün itibarıyla 2 buçuk katına çıkartarak günlük 57 bin varilin üzerine yükselttik. Yurt dışındaki sahalardaki 40 bin varillik üretimle birlikte günlük toplam 155 bin varilin üzerinde petrol üretiyoruz. 6,3 milyon otomobilin yakıt ihtiyacını kendi ürettiğimiz petrolle karşılıyoruz. Ortaya koyduğumuz hedefler doğrultusunda Türkiye'yi enerjide tam bağımsız kılarak, kendi kendine yeten bir ülke haline getirmeye kararlıyız.” ifadelerini kullandı.
Dünyayı 5 Kere Dolaşıyor
Türkiye’nin dünyadaki 6’ncı büyük doğal gaz şebekesine sahip olduğunu anlatan Bayraktar, “Şehirlerimizde dünyanın çevresini 5 kere dolaşacak uzunlukta, 208 bin kilometreyi bulan doğal gaz dağıtım hatlarımız mevcuttur. 81 ilimizde 885 yerleşim yeri ve 222 Organize Sanayi Bölgesine doğal gazı ulaştırdık. Sadece son bir yılda 92 yerleşim yerine doğal gaz arzı sağladık.” dedi.
Merkez Ülke
Bayraktar, Türkiye’nin yıllık ortalama 50 milyar metreküp doğal gaz tüketimi ve yıllık 80 milyar metreküp doğal gaz arz kapasitesi bulunduğunu ifade ederek “Türkiye artık kendi gazını üreten, kaynak ve güzergâh çeşitlendirmesini sağlamış, güçlü altyapısı ve tedarik portföyü sayesinde ihracat kabiliyeti kazanmış, Avrupa’nın da arz güvenliğine katkı sağlayan enerjide merkez ülke konumuna gelmiştir.” diye konuştu.
3 Yeni Türkiye
Türkiye’nin elektrik talebi son 20 yılda ortalama yıllık yüzde 4,4 artarak 335 milyar kWh’e çıktığını bildiren Bayraktar, “Bu denli yüksek talep artışını karşılamak için uyguladığımız politika ve düzenlemelerle elektrik kurulu gücümüzü 114 bin 600 MW’a ulaştırarak adeta enerjide bir devrim gerçekleştirdik. Son 20 yılda enerji sektöründe neredeyse 3 yeni Türkiye inşa ettik.” değerlendirmesini yaptı.
23 Keban Barajı
Bayraktar, elektrik sektörünü geliştirirken aynı zamanda dönüştürdüklerinin de altını çizerek “Rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü neredeyse sıfırdan 31 bin MW’ın üzerine çıkartarak bu kısa sürede 23 Keban Barajı’na eşdeğer gücü devreye aldık. Bugün geldiğimiz noktada sadece rüzgâr ve güneş santrallerinden ürettiğimiz elektrik, ülkemizdeki tüm konutların yıllık elektrik ihtiyacını karşılamaktadır.” ifadelerini kullandı.
11 Milyar Dolarlık İthalat Önlendi
Yenilenebilir enerjinin mevcut kurulu güç içindeki oranını yüzde 60’a, yerli kaynakların oranını da yüzde 70’e çıkardıklarını bildiren Bayraktar, “Son bir yılda yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretimi neticesinde yaklaşık 11 milyar dolar karşılığı olan doğal gaz ithalatını önledik.” yorumundan bulundu.
70 Yıllık Nükleer Hayali
Bayraktar, Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile Türkiye’nin 70 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürdüklerini ifade ederek “Akkuyu tümüyle devreye alındığında Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacak ve yıllık 7 milyar metreküp doğal gaz ithalatı ile 35 milyon ton karbon salımını önleyecektir.” dedi.
46 Milyar Dolarlık Tasarruf
Enerji verimliliği alanında 2024-2030 yıllarını kapsayan eylem planını devreye aldıklarını dile getiren Bayraktar, “Kamu ve özel sektör birlikte, 2030 yılına kadar 20 milyar doların üzerinde enerji verimliliği yatırımı gerçekleştireceğiz. Bu yatırımlar sayesinde önümüzdeki 15 yılda 46 milyar dolar değerinde enerji tasarrufu sağlayacağız.” diye konuştu.
275 Milyar Liralık Destek
Bayraktar, tüm vatandaşların elektrik ve doğal gaz faturalarında 2023 yılında 328 milyar lira, 2024 yılının 10 aylık döneminde ise 275 milyar liranın devlet tarafından karşılandığını açıklayarak “Halihazırda meskenlerde kullanılan elektriğe düşük kademede yüzde 60, yüksek kademede yüzde 40; doğal gaza ise yüzde 63 destek uygulanmaktadır.” dedi.
Dar Gelirli Hanelere Destek
Dar gelirli hanelere, hanedeki kişi sayısına göre aylık 150 kWh’ye kadar destekleme yaptıklarını söyleyen Bayraktar, “2024 yılı başından itibaren 4,1 milyon haneye 8,1 milyar lira elektrik tüketim desteği, 654 bin haneye ise 1,4 milyar lira doğal gaz tüketim desteği verilmiştir. Ayrıca, bu yıl içinde 1,6 milyon haneye toplam 1,4 milyon ton kömür dağıtımı planlanmış, kömür dağıtımı halen devam etmektedir.” diye konuştu.
Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin (Elder), iş sağlığı ve güvenliğinde sektörün standartlarını yukarıya taşımak hedefiyle iki yılda bir düzenlediği Elektrik Dağıtım Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nin 5’incisi gerçekleştirildi. Kongreye alanında uzman 23 yerli/yabancı konuşmacı, 20 tedarikçi firma ve 308 kişi katılım sağladı. Kongrede “Neden Gerilim Altında/Yakınında Çalışma”, “Gerilim Altında/Yakınında Çalışma Prensipleri”, “Yapay Zeka Alanında Dünyadaki Gelişmeler” başta olmak üzere Almanya, Fransa ve Slovenya’da “Gerilim Altında Çalışmaya Geçiş Tecrübeleri” ve “Zor Zamanlarda Motive Kalabilmek” konuları ele alındı.
Kongrenin Altın Sponsorları olan Protal, Arıteks, İST, Kıvanç Group, Novatel, Kaya Safety, Ted Suite ve Kipaş Tekstil firmaları tarafından da dağıtım sektöründe iş sağlığı ve güvenliği bakımından kritik olan elektrik arkının insan üzerindeki etkileri, arka karşı koruyucu kıyafetler ve yeni trendler, gerilim altında çalışmada kullanılan iş elbiseleri, afet ve acil durum haberleşme sistemleri ile yapay zeka destekli uzaktan denetim ve süreç yönetimi, yüksekte güvenli çalışma konularında sunumlar yapıldı.
Bu yıl “Dağıtımda Yeni Yaklaşımlar” teması ile yapılan kongrenin açılış konuşmalarını TEDAŞ Genel Müdürü Ömer Sami Yapıcı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yrd. Muhammed Kamil Işık, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı İSG, Kalite ve Risk Yönetimi Daire Başkanı Oktay Şahin ve Elder Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan, gerçekleştirdi. Kongrede yeni bir kavram olarak nitelendirilen “Gerilim Altında Çalışma” metodu görüşüldü. Kongrede, gerilim altında çalışmanın yanı sıra gerilim yakınında güvenli çalışma yöntemlerinin geliştirilmesinin de sektördeki iş kazalarını önlemede etkili olacağı bildirildi.
“En değerli varlığımız insan kaynağı”
TEDAŞ Genel Müdürü Ömer Sami Yapıcı, Türkiye'de elektrik dağıtım sektöründe gerilim altında çalışmayı başlamayı hedeflediklerini ifade ederek şöyle konuştu: “Kesintisiz enerjinin sağlandığı bir Türkiye için biliyorsunuz ki biz de elimizden gelen gayreti gösterip çalışmaya devam ediyoruz. Elektrik dağıtım sektöründe kaliteli hizmetin teminini sağlamak misyonumuz kapsamında, Türkiye'de dağıtım sektöründe de gerilim altında çalışmayı yani canlı bakım çalışmasını başlatmayı hedeflemekteyiz. Tüm şirketlerin en değerli varlığı şüphesiz ki insan kaynağıdır. Bizim inancımızda da insan hayatı kutsaldır. Herkese önemli görevler düşmektedir. Bu önemli görevlerin başında şüphesiz ki çalışanların sağlık ve güvenliğini tehdit eden riskleri ortadan kaldırmak, ortadan kaldırılamayacak riskleri ise yönetilebilir seviyeye çekmek gelmektedir.”
“ 2025 yılını İSG yılı ilan etmek istiyoruz”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Kamil Işık ise iş kazaları ve meslek hastalıklarının küresel bir problem olduğuna dikkat çekti. Işık, elektrik sektörünün ülke ekonomisi ve istihdam açısından önde gelen sektörlerden biri olduğunu belirterek şunları anlattı: “İş kazalarını en aza indirmek için sektörde iş sağlığı ve güvenliğine yönelik her türlü çalışmaya destek vereceğimizi buradan ifade etmek istiyorum. 2025 yılını bakanlık olarak biz ‘İSG’ yılı ilan etmeyi planlıyoruz. 2025 yılında işveren, işçi ve kamu ile birlikte topyekün iş kazalarını önlemek için var gücümüzle çalışmalarımızı yapıyor, hazırlıklarımızı tamamlıyoruz.”
“İSG kültürünü oluşturmamız, yöneticileri bilinçlendirmemiz gerekiyor”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, İş Sağlığı Güvenliği, Kalite ve Risk Yönetimi Daire Başkanı Oktay Şahin, iş güvenliğinin bir kültür haline dönüşmesinin gerekliliğine vurgu yaparak “İş güvenliği bir kültür haline dönüştükçe kazalar mutlaka azalacaktır. Bu kültürü oluşturmak için yapılacak olan eğitimler, okul eğitimleri, seminerler, kongreler, ne yapabilirsek toplantılarla çalışanlarımızı, yöneticilerimizi bilinçlendirmemiz gerekiyor. Hem bunu kurumlarımız açısından hem de çalışanlarımız açısından kalıcı bir kültür haline dönüştürmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
“Alışılagelmiş Dışında Yöntemler Ve Teknikler Uygulamalıyız”
Elder Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan ide şöyle konuştu: “Kongremizin bu yıl 5’incisini gerçekleştiriyoruz. Düzenlenen her bir kongre ile sektörümüzdeki iş sağlığı ve güvenliği kültürünü yaygınlaştırmanın ve uygulamalarını daha da ileriye taşımanın heyecanını yaşıyoruz. Elektrifikasyonun hızla artığı, elektriğin temel enerji kullanım formu olduğu bir çağın eşiğindeyiz. Bu çağda ne enerji̇ kesintilerine tahammül olacak ne de enerji̇ kalitesinden kaynaklanan sorunlara. Bu da bizleri̇ kesintisiz ve kaliteli̇ enerji̇ arzında alışılagelmişin dışında yöntemler, teknikler uygulamaya zorluyor. Bu yöntemlerden biri̇ de gerilim altında ve yakınında çalışma. Ülkemizde iletim gerilim seviyesinde yakın zamanda canlı bakım uygulamalarına geçildi. Elektrik dağıtım sektöründe uygulanmayan bu yöntemi kapsamında TEDAŞ Genel Müdürlüğümüz tarafından hazırlığı yapılmakta olan mevzuat çalışmaları, geliştirilen yol haritaları var. Kongremizde TEİAŞ’ın uygulama deneyimlerini, TEDAŞ bünyesinde yürütülen çalışmaları ve yurt dışından gelen uzman isimler ile kendi ülke uygulamaları özelinde, bu yöntemin ne olduğunu, bu yöntemi neden tercih ettiklerini ve bu yönteme nasıl geçiş yaptıklarını irdeleyeceğiz. Böylelikle konuya hem içeriden hem dışarıdan bakarak, ülkemiz düzenlemeleri ve şebekemiz özelinde bu gerilim altında ve yakınında çalışmanın, yöntemin, dağıtım sektöründe uygulanabilirliğini tartışacak, iş sağlığı ve güvenliği yönünden avantaj ve dezavantajlarını resmetmeye çalışacağız.”
Elektrik dağıtım sektörü için çok yeni olan bu yöntemin, sektör paydaşlarımız olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, EPDK ve TEDAŞ tarafından yakın iş birliği, anlayış ve bütüncül bir bakışla ele alınması gerektiğine inandığını belirten Erdoğan, “Paydaşlarımız olan kamu kurumlarından temel beklentimiz: uygulanabilir mevzuatın hazırlanması, eğitim ve akreditasyon şartlarının belirlenmesi, yeni şebeke ekipmanlarına ilişkin şartnamelerin oluşturulması, mevcut şebeke ekipmanlarının uzun vadeli bir projeksiyonla bu yönteme uygun hale getirilmesine ilişkin geçiş hükümlerinin tanımlanması, bu yöntemle ilgili oluşacak ilave maliyetlerin tarife hesaplamalarına dahil edilmesidir. Elder olarak biz bu süreçte her türlü iş birliğine açığız ve hazırız” dedi.
Elder Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Kıvanç Zaimler, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında AA muhabirine, iklim hedefleri için kolektif çalışmanın önemini vurguladı.
İklim değişikliğiyle mücadelede enerjinin konumuna işaret eden Zaimler, 'imkansız üçleme' olarak tanımlanan ve iktisadi bir terim olan 'trillema' kavramının enerji sektöründe arz güvenliği, uygun maliyet ve sürdürülebilir enerjiden oluşan zorlu bir denge arayışını ifade ettiğini anlattı.
Zaimler, dünyanın hızla elektrik çağına doğru ilerlediğini belirterek, 'Önümüzdeki dönemde elektrik talebinin bugünkünden iki kat fazla olmasını bekliyoruz. Bu talebin karşılanmasında yenilenebilir enerji kaynakları öne çıkıyor.' ifadelerini kullandı.
“Türkiye'nin potansiyelini ortaya çıkarmak için ciddi bir dönüşüme ihtiyaç duyuluyor”
Küresel enerji piyasalarında yaşanan gelişmelerin Türkiye için büyük bir fırsat olduğunu kaydeden Zaimler, 'Türkiye coğrafik konumu sebebiyle büyük bir avantaja sahip. Bu konumu, Türkiye'ye enerjide de merkez ülke olma potansiyeli sağlıyor. Türkiye'nin enerji altyapısının Avrupa ile entegrasyonunun sağlanması gerekiyor. Bu Avrupa için de fayda sağlayacaktır. Güçlü bir Türkiye, güçlü bir Avrupa demek.' dedi.
Zaimler, bu noktada Türkiye'nin 2035 yenilenebilir enerji yol haritasına değinerek, 'Yaklaşık 30 bin megavatlık güneş ve rüzgar enerjisi kurulu gücümüzün 2035'e kadar 120 bin megavata ulaşması hedefleniyor. Yol haritasında dikkat çeken önemli noktalardan biri de ortaya konulan 16 politika önceliği. Bu politikaları hayata geçirdiğimiz zaman arz güvenliğini sağlayabilir, enerjide bağımsızlığımızı artırarak maliyetleri aşağı çekilebilir, aynı zamanda 2053 net sıfır hedefini yakalayabiliriz.' diye konuştu.
Türkiye'nin potansiyelini ortaya çıkarmak için ciddi bir dönüşüme ihtiyaç duyulduğunu, bunun ise büyük bir çalışmayı gerektirdiğini aktaran Zaimler, söz konusu yol haritasında arz güvenliği, enerji bağımsızlığı ve 2053 net sıfır hedefi etrafında şekillenen politika önceliklerini şöyle sıraladı:
'Güçlü ve modern altyapıya sahip olmalı, yenilenebilir ve yerli kaynaklar ve yeni teknolojiler ile enerjide merkez ülke hedefi doğrultusunda çalışmalı, karbon piyasasını oluşturmalı, enerji verimliliğine odaklanmalı, piyasa reformları yapmalı, kurumsal yeniden yapılandırma, dijitalleşme ve çeşitlendirmeyi sağlamalıyız.'
Zaimler, enerji dönüşümünün önündeki zorlukları fiziki ve finansal olarak iki başlıkta değerlendirerek, 'Fiziki olarak yapılması gerekenlerin başında yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılması geliyor. Güneş ve rüzgar için gereken izin süreçleri kolaylaştırılmalı. Şebeke altyapımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Enerjinin sürekli akışını sağlamak için de depolama sistemlerine yatırım yapmalı ya da baz yük kaynakları kullanmalıyız.' ifadelerini kullandı.
Enerji dönüşümünün finansal boyutuna da dikkati çeken Zaimler, şöyle devam etti:
'Bu süreçte yaklaşık 110 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç duyulduğu hesaplanıyor. Bu da her yıl yaklaşık 10 milyar dolar yatırım ihtiyacı anlamına geliyor. Bu noktada uluslararası finansmana ya da doğrudan uluslararası yatırımcıya ihtiyaç duyuyoruz. Bunun için piyasa şartlarının güvenilir olması lazım. Bu, düzenlemelerin, hukuksal çerçevenin ve piyasalarının öngörülebilir olmasını gerektiriyor. Bu noktada, yatırımlarda sürdürülebilirlik önem kazanıyor. Birleşmiş Milletlerin 17 sürdürülebilir kalkınma amacını hayatımıza entegre etmeliyiz.'
“World Energy Council'a gençleri dahil etmek istiyoruz”
World Energy Council Türkiye Başkan Yardımcısı da olan Zaimler, platformun, küresel enerjideki gelişmeler doğrultusunda Türkiye enerji sektörüne ışık tutmaya çalıştığını dile getirdi.
Zaimler, platformun faaliyetlerini daha da artırmayı hedeflediğini ifade ederek, 'Türkiye'de muazzam bir enerji potansiyeli var. Bu doğrultuda yatırıma referans teşkil edecek verileri bağımsız bir gözle ortaya koymak istiyoruz. Uluslararası yatırımcılara Türkiye'deki enerji yatırımlarının bir perspektifini sunmak istiyoruz. Bu çalışmayı da yapay zeka destekli yapacağız.' bilgisini paylaştı.
Gençleri de bu platforma dahil etmek istediklerini kaydeden Zaimler, sözlerini, 'Bu kapsamda 'Genç Enerji Liderleri' adında bir program başlattık. Gençlerin enerji alanındaki bilgi ve uzmanlıklarını geliştirmelerine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Gençlerle birlikte Türkiye'nin enerji potansiyelini uluslararası yatırımcılara tanıtmayı hedefliyoruz.' diye tamamladı.
Kaynak: AA
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Humberto Lopez, gelecek 6 ay içerisinde Türkiye'nin elektrik iletim hatlarını iyileştirmek için operasyon hazırlığı yaptıklarını belirterek, 'Bu, iletim hatlarını iyileştirmek için yapılacak 750 milyon dolarlık bir operasyon ve birkaç yıl içinde 750 milyon dolarlık bir yatırımı daha taahhüt ettik. Bu, 2-3 yıl içinde toplamda 1,5 milyar dolar eder.' dedi.
Lopez, Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) tarafından düzenlenen 'Climate Talks' etkinliği kapsamında gerçekleştirilen 'Net-Sıfır 2053'e Giden Yolda Türkiye'nin Yeşil Kalkınmasının Finansmanı' başlıklı panelde konuştu.
Elektrik üretiminde karbon salımının azaltılması gerektiğine işaret eden Lopez, bu kapsamda Türkiye'nin elektrik iletim altyapısını güçlendirmek için bankanın yatırım yapacağını ifade ederek, 'Bu, iletim hatlarını iyileştirmek için yapılacak 750 milyon dolarlık bir operasyon ve birkaç yıl içinde 750 milyon dolarlık bir yatırımı daha taahhüt ettik. Bu 2-3 yıl içinde toplamda 1,5 milyar dolar eder. Ama bu yeterli değil. Daha fazlasını yapmamız gerekiyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve Dünya Bankasının kurumlarından Uluslararası Finans Kurumu (IFC) ile birlikte Türkiye'nin sanayi sektörünün sermayeleşmesine yardımcı olacak projelerde kullanılmak üzere bugün 5 milyar dolarlık bir finansman imzalandığını anımsatan Lopez, 'Geçen yıl sadece Dünya Bankası, sanayiye yönelik 2 milyar dolarlık bir onay verdi, ayrıca Türk Eximbank ile 1 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladık. Türk Eximbank, karbon salınımını azaltmaya yönelik düzenlemelere uyum sağlamak isteyen şirketlere kredi verecek.' ifadelerini kullandı.
“Türkiye'deki yeşil finansman portföyümüz 1,4 milyar avro düzeyinde”
Alman Kalkınma Bankası (KfW) Ankara Direktörü Kirk Mildner, bankanın Türkiye'deki yeşil finansman çalışmalarının siyasi ve ikili iş birliği çerçevesinin bir parçası olarak öne çıktığını belirterek, 'Bu yıl Türkiye’de 12 milyar avrodan fazla yeşil tahvil ihraç ettik. Türkiye'de 50 yılı aşkın süredir faaliyet gösteriyoruz ve özellikle kalkınma bankalarıyla olan stratejik ortaklığımız büyük bir değer taşıyor. Ülkedeki yeşil finansman portföyümüz 1,4 milyar avro düzeyinde.' dedi.
KfW'nin Türkiye'deki yeşil finansman çalışmalarının daha genişleyeceğini ifade eden Mildner, 'Büyük ihtimalle bugün ve yarın, KfW aracılığıyla ek finansman paketlerinin sağlanması üzerine görüşmeler yapılacaktır.' dedi.
Mildner, sanayi üretiminde enerji verimliliğinin programlarında kilit bir unsur olduğunun altını çizerek, 'Kalkınma bankalarıyla iş birliği içinde kamu sektöründe de faaliyet gösteriyoruz. Kamu binalarında, özellikle okullarda enerji verimliliği çalışmalarına odaklanıyoruz. Okullar için güneş enerjili çatı sistemleri ve enerji tasarruflu yenileme çalışmaları gerçekleştiriyoruz.' diye konuştu.
Mildner, 6 Şubat 2023'teki depremlerden sonra KfW'nin 'daha iyi yeniden inşa' prensibi doğrultusunda kamu binalarını daha güvenli, işlevsel ve enerji verimli hale getirme çalışmalarına odaklandıklarını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA Enerji Terminali
Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da elektrik dağıtım hizmeti veren UEDAŞ, kadın mühendisleriyle sektöre yön veriyor. Çalışan profilinin erkek ağırlıklı olduğu enerji sektöründe sahada aktif görev alan kadın mühendisleri ile örnek teşkil ediyor.
“İşletme gelen aboneler bana Müdür Bey’le görüşmek istediklerini söylüyorlar. Müdürün ben olduğumu öğrenince epey şaşırıyorlar”
Enerji sektöründe bir kadın olarak görev almaya dair açıklamalarda bulunan UEDAŞ Mustafakemalpaşa İşletme Müdürü Sinem Tosunoğlu, “Ben UEDAŞ’ın ilk kadın işletme müdürüyüm. Aynı zamanda ilk iş yerim olan bu kurumda 13 yılı geride bıraktım. Genç bir mühendis olarak başlayan iş serüvenimde bugün yönetici olarak, gurur ve sorumluluk bilinciyle ilerliyorum. Görev yaptığım bölgede 216 mahallede 190 bine yakın nüfusun enerji sürekliliğini sağlıyoruz. Ekip arkadaşlarımın büyük çoğunluğunu ise erkekler oluşturuyor. Kadın erkek ayrımı gözetmeksizin hep birlikte mesai harcıyoruz ve emeğin cinsiyeti olmaz diyoruz” dedi.
“İşletme mühendisi ile görüşmeye gelenler , kadın mühendisle karşılaşınca ‘Acaba yanlış mı geldik?’ diye kısa süreli şok yaşıyor”
UEDAŞ Yatırım Planlama Mühendisi olarak görev yapan Kumru Bayrak ise, “Çalışırken en sık karşılaştığım olay; elektrik dağıtım sektöründe stratejik bütçe yönetimi, şirketlerin sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynamaktadır. Bu alanda yatırımların bütçesinin planlanmasından sorumluluk üstlenmekte ve uzun vadeli finansman ihtiyaçlarını etkin bir şekilde yönetilmesi için gerekli çalışmaları sürdürmekteyim. Bütçedeki artırım oranlarını kontrol ederek kaynakları verimli kullanmayı, şirketin karlılığını artırırken yeni projelerinde faaliyete geçmesini sağlıyorum. Ayrıca ekip içindeki motivasyon ve iş birliği ile birlikte başarılı projelere önemli ölçüde destek olmaktan gurur duyuyorum” diye konuştu.
UEDAŞ Yıldırım Kestel İşletme Koordinatörü Buse Yılmaz da “Sahada geçici kabuller, bölgede arıza, yatırım, bakım-onarım çalışmalarında çoğu zaman aktif görev alıyorum. Sorumluluğum altında olan ilçe; 72.000’in üzerinde nüfuslu, kış aylarında doğal şartlar, Lodos kaynaklı arıza sayılarında artış olan, dağınık bir yerleşime sahip aynı zamanda her anlamda gelişmeye açık bir bölgede çalışıyorum. Meslekte cinsiyet eşitliğinin kabulü, farkındalığın arttırılmasıyla sağlanabilir. Bu noktada sektörümüze katkı sağlamaktan mutluluk duyuyorum” ifadelerini kullandı.
Eksim Holding çatısı altında faaliyet göstermekte olan Dicle Elektrik; Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak ve Siirt illerinde kesintisiz, kayıpsız ve kaliteli enerji sunma hedefiyle yatırımlarına devam ediyor. Diyarbakır’da düzenlenen basın buluşmasında bölgesel yatırım haritasını ve gelecek hedeflerini paylaşan şirket, özelleşme döneminden bu yana yaklaşık 45 milyar TL’lik yatırımlarıyla bölgenin enerji altyapısını modernize etti.
Enerji nakil hattının toplam uzunluğunu 81 bin kilometreye, dağıtım trafolarının sayısını ise 70 bine çıkaran elektrik dağıtım şirketi, 2024 yılında 8,1 milyar TL’lik yatırım kapasitesine ulaştı.
Dicle Elektrik, 2025 yılı için ise 8 milyar TL bütçeli yeni projeleri devreye almaya hazırlıyor. Toplantıdaki konuşmasında 2024 yılında yapılan yatırımlara yönelik bilgi veren Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, “Yıl içinde hizmet bölgemizde şebeke yatırımlarına 5,1 milyar TL, enerji nakil hatları ve modüler dönüşüm projelerine 1,1 milyar TL, küçük ek tesislereyse 780 milyon TL ayırarak altyapı iyileştirmeleri gerçekleştirdik.
Başta şirket merkezi, teknoloji ve inşaat olmak üzere diğer yatırımlara 1 milyar TL’ye yakın bütçe ayırdık. Ayrıca 23 milyon TL tutarındaki aydınlatma yatırımıyla bölgemiz genelinde daha verimli bir aydınlatma sistemi sağlamayı başardık. Dicle Elektrik olarak yıl sonuna kadar 43 bin aboneyi kapsayan; toplamda 701 km enerji nakil hattı ile 25 km aydınlatma tesisinin yanı sıra akıllı şebeke yatırımlarını da tamamlayacağız” dedi.
Türkiye’nin elektrik dağıtım sektöründe ilk olma özelliğini taşıyan Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi’nin başarılarından da söz eden Yaşar Arvas, “Özelleşmeden bu yana sürdürdüğümüz ‘Ar-Ge şirketi olma’ hedefimiz kapsamında 60’ın üstünde nitelikli proje geliştirdik.
Bu projelerle enerji verimliliğini ve güvenliğini sağlayarak hizmet bölgemizde sürdürülebilir bir altyapı oluşturmayı ve müşteri memnuniyetini daha da artırmayı hedefliyoruz. Teknoloji ve Ar-Ge’nin gücünü kullanarak Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan ve diğer dağıtım şirketlerinin çalışmalarına örnek teşkil eden projelerimizle elektrik dağıtımında yeni bir dönemin kapısını aralıyor ve sektörümüzde öncü rolümüzü pekiştiriyoruz” dedi.
Kaçak elektrik sorununun hem enerji altyapısının sağlıklı işleyişini hem de tedarik sürekliliğini sekteye uğrattığını belirten Arvas, “Her yıl ortalama 8 bin 500 kaçak trafo tespitimiz oluyor. Kaçak trafoların ekonomiye yıllık minimum zararı 298 milyon TL iken ortalama yıllık 1 ila 5 milyon TL arasında elektrik tüketiminde bulunan kullanıcılar mevcut.
Kayıp kaçakla mücadelemiz sonucunda yüzde 76 olan oranı 2024 yılı itibarıyla yüzde 42 seviyelerine indirdik. Kaliteli, kesintisiz ve kayıpsız olarak nitelendirdiğimiz 3K alanlarında ise bu oran yüzde 12 seviyelerine kadar düşmüş durumda” dedi. Kaçak oranlarındaki düşüşle elde edilen başarının aynı zamanda ülke ekonomisinin de kazancı olduğunu belirten Arvas, 2013 yılından günümüze kadar 193 milyar TL değerinde kaçak enerji tüketiminin önlendiğini ve milli ekonomiye önemli bir katkı sağlandığını da vurguladı.
Dicle Elektrik, 2025 yılında toplam 8 milyar TL’lik yatırım bütçesiyle bölge genelinde 418 proje hayata geçirmeyi planlıyor. Bu kapsamda, Şanlıurfa’da 90 proje için 3,64 milyar TL, Diyarbakır’da 82 proje için 1,18 milyar TL, Batman’da 63 proje için 660,6 milyon TL, Mardin’de 80 proje için 592 milyon TL, Şırnak’ta 26 proje için 573 milyon TL ve Siirt’te 68 proje için 362,6 milyon TL yatırım hedefleniyor. Merkezde yürütülen 9 proje için de 942,7 milyon TL bütçe ayrıldı. Yatırımlar kapsamında; şehir şebekesi dönüşüm projeleri, kırsal alan dönüşüm çalışmaları, yeni şebeke inşaları ve altyapı güçlendirme çalışmalarının ön planda yer alması hedefleniyor.
“İklim değişiyor, zemin tahrip oluyor”
Yaşar Arvas, bölgedeki yüksek enerji tüketiminin en önemli sebebi olarak sulama problemlerini işaret etti. Hizmet bölgelerinde 130 bin dolayında çiftçi bulunurken bunun 51 bininin Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı sulu tarım yaptığını belirten Arvas, “Asıl elektrik tüketen tarımsal sulama abone sayısı ise 32 bin civarında.
Bu abonelerin yaklaşık 2 bin 700’ü büyük ölçekli tarımsal sulama yapıyor ve yoğun elektrik tüketiyor. Kullandıkları trafolar 200 aboneye yakın bir mahalleyi besleyecek kadar elektrik harcıyor. Atatürk Barajı’nın ürettiği enerjinin 2 katından fazlası hizmet bölgemizdeki tarım alanlarında tüketiliyor.
Açılan kuyulardan yüksek elektrik enerjisi harcanarak su çekiliyor ve bu metotla yapılan sulama coğrafyaya da zarar veriyor. İklim değişikliğinin yanında özellikle tarım alanlarındaki bilinçsiz ve aşırı su kullanımı kaynakları kurutuyor. Bundan 10 yıl önce 100-150 metreden su çeken çiftçiler, artık 600-700 metre derine inmek zorunda kaldı. Yeraltı sularının hızla azalışı, coğrafi yapıyı da değiştiriyor. Son olarak Harran Ovası’nda aşırı sulamayla 15 metre derinliğinde dev obruklar oluşmaya başladı. Kaynaklar tükenirken ortaya çıkan yüksek enerji maliyetleri çiftçilerimizin üzerine ekstra yük bindiriyor” dedi.
Kaynak: Dünya
Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ (SEDAŞ) ekipleri, yoğun kar yağışı nedeniyle ulaşımda güçlük çekilen Bolu ve Düzce'de muhtelif enerji kesintilerini en kısa sürede gidermek amacıyla çalışmalarını yürütüyor.
Sakarya ve Kocaeli bölgelerinin yanı sıra Bolu ve Düzce illerinde etkisini hissettiren olumsuz hava koşullarında enerjinin sürekliliği için 7/24 görevde olan ekiplere, SEDAŞ bölge yöneticileri de eşlik ediyor. Karla mücadele eden ekipler, enerji sürekliliğini korumak için ileri teknolojik donanımlar ve geniş araç filosundan faydalanıyor. Kar yağışı nedeni ile erişimin mümkün olmadığı alanlarda dron yardımıyla tespit çalışmaları yapılıyor. Ulaşımın kapalı olduğu yerlere ise Valilik, il ve ilçe yerel yönetim birimleri ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) bağlı ekiplerle koordineli biçimde hareket ediliyor.
Yoğun kar yağışı sonrası Bolu İlinin muhtelif bölgeleri ile Düzce’nin Kaynaşlı ve Yığılca bölgelerinin bir kısmındaki köy yollarının erişime açılmasının ardından enerji nakil hatlarındaki çalışmaların devam edeceği bildirildi.
Kar yağışı nedeni ile yaşanabilecek olası kesinti ve arızalarla ilgili müşteriler, SEDAŞ'ın 186 numaralı Müşteri İletişim hattı, akıllı telefonlardaki SEDAŞ Mobil uygulaması ve 0530 919 19 19 no’lu WhatsApp hattından ihbar bırakabiliyor. Gelen bildirimlere süratle yanıt verebilmek için çağrı merkezinde görev alan müşteri temsilcileri tam kapasite hizmet vermeye devam ediyor.
YEDAŞ, 24 – 25 Kasım’da, Samsun, Ordu, Amasya, Sinop ve Çorum illerinin büyük bir bölümünü etkisi altına alan aşırı kar yağışı, kuvvetli rüzgar ve fırtınanın neden olduğu elektrik kesintilerini giderdi. Yoğun hava muhalefeti birçok bölgede elektrik kesintisine neden oldu. YEDAŞ elektrik kesintilerine hızlı müdahale etmenin yanı sıra olası elektrik kesintilerini de önledi. Saha ekipleri, hava muhalefetinin etkili olduğu noktalarda gece gündüz demeden çalışıp, elektrik hatlarındaki arızaları tespit ederek, onarım çalışmalarını tamamladı. Öncelikli olarak kesintiden etkilenen kişi sayısı fazla olan kritik enerji noktalarında onarım faaliyetlerine başlandı. Zorlu koşullara rağmen hızlı ve etkin bir şekilde hareket eden YEDAŞ, 352 araç ve 951 personel ile elektrik kesintilerini kısa sürede gidererek, hava muhalefetine adeta meydan okudu. Zorlu arazi şartlarında, özellikle karla kaplı yüksek kesimlere ulaşımda zorluklar yaşanırken acil durum planları çerçevesinde ekipman ve insan kaynağı doğru yönlendirilerek müdahaleler hızlandırıldı. Binlerce metre yüksekte buz tutan direklerin üzerinde zorlu mücadeleler yaşandı. Zorlu hava koşullarına rağmen çalışmalarını sürdüren YEDAŞ, vatandaşlara sosyal medya ve çağrı merkezi üzerinden düzenli olarak bilgi aktardı.
“Şehir merkezlerinde enerjilendirme çalışmaları tamamlandı”
YEDAŞ Genel Müdürü Yunus Emre Bilgi konuyla ilgili, “Yoğun hava muhalefeti bölgemizde ciddi hasarlara yol açmıştır. Yaşanan afetteki en büyük etken, şiddetli rüzgar ile beraber kar yağışı kaynaklı iletkenlerde buz yükü oluşması ve eş zamanlı olarak havai hatların üzerine yıkılan ağaçların direk hasarlarına ve iletken kopmalarına neden olmasıdır. Toplamda 1.600 trafo, 130 bin abone bu hava muhalefetinden etkilenmiştir. Bu süreçte YEDAŞ olarak tüm imkanlarımızı seferber ederek, vatandaşlarımızın elektriksiz kalma süresini en aza indirmek için var gücümüzle çalıştık. Yoğun kar yağışı ve ağaç yıkılmalarına bağlı olarak ulaşımın kapandığı yerlerde Valilik, Belediye, İl Özel İdare, AFAD ve diğer İl, İlçe Yerel Yönetim Birimleri ile koordineli biçimde hareket ettik. Şebeke hasarının fazla olduğu ve ulaşımda aksaklıkların yaşandığı yaklaşık 40 mahallede jeneratör desteği ile enerji sağladık. Ekiplerimiz gece gündüz demeden, zorlu koşullara rağmen büyük bir özveri ile çalışarak arızaları giderdi. Enerjilendirme çalışmalarımız kırsalda hala devam etmekle beraber şehir merkezlerinde enerjisiz hiçbir abone kalmamıştır. Kırsal kesimde ise az sayıda elektriksiz abonemiz bulunmaktadır. Bu bölgelerde de enerjilendirme çalışmalarımız en kısa sürede tamamlanacaktır. Bu süreçte bize destek veren tüm çalışma arkadaşlarımıza ve sabır gösteren vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz” dedi.
BM İklim Görüşmelerine katılan ülkeler COP29’dan bir anlaşmayla ayrıldılar. Zengin ülkeler, büyük güney ekonomilerinin gönüllü çabaları ile birlikte, ilk kez 2035 yılına kadar yılda 300 milyar ABD doları tutarında iklim finansmanı sunmayı kabul etti.
Zengin ülkeler, büyük Güney ekonomilerinin gönüllü katkılarıyla, 2035 yılına kadar yılda 300 milyar ABD doları tutarında iklim finansmanı sağlamayı kabul etti. Her ne kadar bu rakam büyük bir artışı temsil etmese de küresel iklim eyleminin gerçekleştirilmesi adına uzun vadeli ortaklık taahhüdünü vurguluyor.
Suudi Arabistan, sera gazı azaltımına yönelik tartışmaları 2025 Bonn toplantılarına ve Brezilya’nın Belém kentinde düzenlenecek COP30’a taşıma kararı alarak, enerji dönüşüm sürecindeki ilerlemeyi yavaşlatmayı başardı. Ancak, müzakerelerin gelecekte de devam edeceği belirtiliyor.
COP29’un son saatlerinde, G20 liderleri ve iklim krizinden en çok etkilenen hassas ülkeler, çok taraflılığa olan bağlılıklarını yeniden teyit etti. Bu durum, COP30’un başarılı geçmesi adına umut verici bir zemin oluşturuyor ve iklim krizinden en çok etkilenen ülkelere finansal destek sağlanması gerektiğini vurguluyor.
Brezilya Devlet Başkanı Lula, COP30’u “geri dönüş COP’u” olarak nitelendiriyor. Lula, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini tersine çevirmek için büyük adımlar atılması gerektiğini vurguladı. Şubat 2025’e kadar teslim edilmesi gereken ulusal iklim planlarının, bu süreçte belirleyici olacağı ifade ediliyor.
G20 ülkeleri, daha fazla ve kaliteli finansman sağlamak için uluslararası mali sistemde reform yapılması gerektiğinin altını çizdi. Kirletenlerin vergilendirilmesi gibi önlemler üzerinde duruluyor. Ayrıca, çok taraflı kalkınma bankalarının (MDB) reformlarının işe yaradığını gösteren veriler ortaya kondu. MDB’lerin 2030’a kadar düşük ve orta gelirli ülkelere yıllık 120 milyar dolar finansman sağlayabileceği belirtilirken, bu rakamın gelecekte daha da artması bekleniyor.
IEA verilerine göre, dünya şu anda fosil yakıtlara kıyasla temiz enerjiye iki kat daha fazla yatırım yapıyor.
Dünya genelinde yapılan anketlere göre, kurumsal yatırımcıların yüzde 81’i önümüzdeki beş yıldan sonra fosil yakıt sektörünün cazip olmayacağını düşünüyor. Yatırımcılar, yenilenebilir enerjiye olan güvenin arttığını belirtiyor.
COP29’a katılan 1770 fosil yakıt lobicisi, müzakereleri yavaşlatmaya çalışsa da süreç üzerinde bekledikleri etkiyi yaratamadı. Uzmanlar, gelecekte bu tür engellemelerin aşılması gerektiğini ve iklim müzakerelerinin hız kazanmasının önemini vurguluyor.
Konuya ilişkin değerlendirme yapan uzmanlardan Çin İklim Merkezi Direktörü Li Shuo şunları vurguladı:
“COP29’daki zorlu müzakereler, küresel jeopolitik gerilimin yansımasıydı. Donör ülkeler ile savunmasız uluslar arasındaki uzlaşma kusurlu olsa da AB ve Çin arasındaki koordinasyon süreci istikrara kavuşturdu. Çin, Güney ülkelerine verdiği destek konusunda şeffaflaşıyor ve bu da ülkeyi gelecekte daha büyük bir role taşıyacak. Yeşil ekonominin sunduğu fırsatlar ve iklim krizi, eylemsizliği sürdürülemez hale getiriyor.”
Inter-Amerikan Kalkınma Bankası’ndan Avinash Persaud, şu değerlendirmede bulundu:
“Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere aktarılan 300 milyar dolar, ulaşılabilir ile fark yaratacak sınırı temsil ediyor. Ancak bu para, en kırılgan ülkelerin direnç kazanmasını sağlarsa ve döviz riskleri gibi engeller kaldırılırsa etkili olacak.”
Marshall Adaları İklim Elçisi Tina Stege, müzakerelerdeki mücadeleye dikkat çekerek, “Bu COP’ta, en savunmasız insanların yaşamları üzerinden siyasi fırsatçılığın en kötüsünü gördük. Fosil yakıt çıkarları ilerlemeyi engellemeye çalıştı. Ancak, gerekli fonların sağlanması adına küçük de olsa bir kazanım elde ettik. Bu fonların gerçekten ihtiyacı olanlara ulaşması gerekiyor.” dedi.
Avrupa İklim Vakfı CEO’su Laurence Tubiana, çok taraflılığın önemine değinerek şunları söyledi:
“COP29, zorlu koşullarda gerçekleşti, ancak çok taraflılık hâlâ canlı. İklim finansmanı anlaşması yeterince iddialı değil; ancak bir temel oluşturuyor. Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş, Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmanın tek yolu.”
UNFCCC İcra Sekreteri Simon Stiell, sürecin kritik önemini şu sözlerle vurguladı:
“Bu anlaşma, insanlık için bir sigorta poliçesi niteliğinde. Ancak her sigorta gibi, primler tam ve zamanında ödenmeli. Belem’e giden yolda hedeflerimizi belirlemeli ve çabalarımızı artırmalıyız. Paris Anlaşması’nın işe yaradığını gösterdik.”
COP29’da sağlanan bu zorlu uzlaşma, COP30’un Brezilya’da kritik bir dönüm noktası olacağını gösteriyor. Çok taraflılık ve güçlü liderlik, 1,5°C hedefinin korunması adına belirleyici olacak.
Kaynak: Temiz Enerji
Avrupa Birliği (AB) ve 25 ülke, ulusal iklim planlarının bir parçası olarak elektrik sistemlerinde yeni kömür projesi geliştirmeme taahhüdünde bulundu ve diğer ülkeleri de bu doğrultuda eyleme geçme çağrısı yaptı.
Çağrı, kömürden temiz enerjiye geçişi hızlandırmak için çalışan ulusal ve uluslararası hükümetler ve kuruluşlardan oluşan ittifak Powering Past Coal Alliance iş birliğinde, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında yapıldı.
Küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlama hedefinde kömür kaynaklı emisyonların azaltılması öncelikler arasında yer alıyor. Bunun için ilk adım olarak yeni kömürlü termik santral inşasına son vermeyi kabul eden AB ve 25 ülke, enerji sistemlerinde yeni kömür projesi içermeyen ulusal iklim planı sunma taahhüdünde bulundu.
İmzacı ülkeler, diğer ülkelere de gelecek yıl Brezilya'da düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı'ndan (COP30) önce güncellenmesi gereken Ulusal Katkı Beyanlarında bu doğrultuda eyleme geçme çağrısı yaptı.
Çağrıda bulunanlar arasında AB'nin yanı sıra Angola, Avusturya, Avustralya, Belçika, Kanada, Kolombiya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Etiyopya, Fransa, Almanya, İtalya, Malta, Fas, Hollanda, Norveç, Slovakya, Slovenya, İsveç, Uganda, Birleşik Krallık, Uruguay ve Vanuatu yer alıyor.
Çağrıya taraf olan ve Endonezya'dan sonra dünyanın en büyük ikinci kömür ihracatçısı Avustralya da ilk kez yeni kömürlü termik santral inşa etmeyeceğini taahhüt etmiş oldu.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç, konuya ilişkin değerlendirmesinde, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye'nin bundan tam 1 ay önce açıklamış olduğu güneş ve rüzgar kurulu gücünü 2035'e kadar 4 katına çıkarma hedefi, önümüzdeki dönemde enerji arzına eklenecek yeni bir termik kapasitesine ihtiyaç duyulmayacağını açıkça ifade ediyor. Yenilenebilir enerji alanındaki bu ilerlemeyi memnuniyetle karşılarken, Türkiye'nin 'Yeni Kömüre Hayır' çağrısına destek vererek enerji dönüşümünün yönü konusundaki kararlılığını göstermesini ve uluslararası iklim diplomasisinde güç kazanmasını bekliyoruz.”
Kaynak: AA Enerji Terminali
Küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030’a kadar üç katına çıkarma hedefi, yıllık en az 1000 GW'lık yeni kurulumlar gerektiriyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) Direktörü Francesco La Camera, bu hedefin mevcut eğilimlerin ötesinde bir çaba gerektirdiğini vurguladı.
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında AA muhabiri Firdevs Yüksel’e konuşan La Camera, geçen yılki 473 GW’lık rekor artışın dahi yeterli olmadığını belirterek, “Yüzde 43 emisyon azaltımı ve 11,2 TW’lık kurulu güç hedefine ulaşmak için her yıl bunun iki katından fazlasını gerçekleştirmeliyiz.” dedi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının hızla yayıldığını ancak ölçek ve hızın halen yetersiz olduğunu ifade eden La Camera, enerji sisteminin dönüşümünde yeşil hidrojen ve biyokütle gibi kaynakların sürdürülebilir kullanımının önemli rol oynayacağını söyledi.
La Camera, yenilenebilir enerjinin daha hızlı yayılmasını sağlamak için altyapı yatırımlarına ve daha esnek enerji şebekelerine ihtiyaç olduğunu belirterek, “Fosil yakıtlara yönelik sübvansiyonlar ve tarifeler, enerji dönüşümünü yavaşlatan yapısal engeller arasında yer alıyor. Piyasa hâlâ yenilenebilir enerjiden çok fosil yakıtları destekleyecek şekilde tasarlanmış.” ifadelerini kullandı.
Yeni enerji sistemine uyum sağlamak için işgücünün de dönüşmesi gerektiğini vurgulayan La Camera, fosil yakıt sektöründen yenilenebilir enerjiye geçiş yapan çalışanların yeniden eğitilmesinin önemine dikkat çekerek, merkezi olmayan enerji sistemlerini yönetebilecek kurumların geliştirilmesi gerektiğini ifade etti.
La Camera, “Yenilenebilir enerji kaynakları, şoklara karşı daha dayanıklı ve uzun vadede daha ekonomik. Ancak bu sistemlerin yönetimi, fosil yakıtlara dayalı merkezi sistemlerden daha karmaşık olabilir. Bu nedenle kapasite geliştirme ve bilgi paylaşımı kritik öneme sahip.” dedi.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında “muazzam” bir potansiyele sahip olduğunu belirten La Camera, özellikle jeotermal enerjide Türkiye’nin dünyanın önemli bölgelerinden biri olduğunu söyledi. Türkiye’nin enerji sistemlerini ulusal ve uluslararası düzeyde daha fazla entegre etmesinin önemine değinen La Camera, “Coğrafi olarak bir kavşak noktasında yer alan Türkiye, enerji sistemlerinde entegrasyon sayesinde esneklik ve dengeyi artırabilir. Yapısal engellerin üstesinden gelmenin yolu da bu entegrasyondan geçiyor.” diye konuştu.
Kaynak: Temiz Enerji
Farmers for Climate Action ve Clean Energy Council tarafından yayınlanan yeni bir rapor, Avustralya'da temiz enerji projelerinin çiftçiler ve kırsal topluluklar için önemli ekonomik faydalar sağladığını ortaya koydu.
Farmers for Climate Action ve Clean Energy Council tarafından yayınlanan yeni bir rapor, temiz enerji projelerinin çiftçiler ve kırsal topluluklar için önemli ekonomik faydalar sağladığını ortaya koydu.
Rapora göre, çiftçiler 2030 yılına kadar temiz enerji projelerine ev sahipliği yapmaları karşılığında 0,9 ila 1,1 milyar dolar arasında doğrudan gelir elde edecek. Ayrıca, bölgesel topluluklara, Toplum Yarar Fonları, mahalle fayda paylaşım planları ve yerel hanelerin elektrik faturalarına katkılar yoluyla 213 milyon dolar ek katkı sağlanacak.
Raporda, çiftçilerin ve toprak sahiplerinin 2024-2050 yılları arasında temiz enerji projelerinden 7,7 milyar ila 9,7 milyar dolar arasında ödeme alacağı, kırsal ve bölgesel topluluklara yapılan katkıların ise 2 milyar dolara ulaşmasının beklendiği belirtiliyor.
Farmers for Climate Action CEO’su Natalie Collard, temiz enerji projelerinin tarım arazilerinin verimliliğini artırdığını ifade ederek şu açıklamayı yaptı: “Avustralya’nın çiftçileri yüzyıllardır temiz enerjiye ev sahipliği yapıyor. Bugün, modern temiz enerji projeleri sayesinde çiftçiler geleneklerini sürdürürken, arazilerinden hem tarım hem de yenilenebilir enerji yoluyla çift gelir elde edebiliyor.”
Collard, rüzgâr türbinleri ve güneş panelleri için çiftçilere cazip kira teklifleri yapıldığını vurguladı. Çiftçilere türbin başına yılda 40 bin dolar, güneş panelleri içinse hektar başına 1500 dolara kadar ödeme yapıldığını belirterek, panellerin altındaki koyunların yün veriminin arttığını gösteren çalışmalara dikkat çekti.
Clean Energy Council İcra Kurulu Başkanı Kane Thornton, temiz enerji projelerinin yalnızca çiftçilere düzenli gelir sağlamakla kalmayıp, bölgesel topluluklara yeni ekonomik fırsatlar sunduğunu söyledi: “Temiz enerji dönüşümü, kömür santrallerinin ömürlerinin sonuna yaklaştığı bir dönemde Avustralya’nın elektrik ihtiyacını karşılarken, aynı zamanda iş ve alternatif gelir kaynakları yaratıyor.” Thornton, bölgesel Avustralya’da büyük ölçekli rüzgâr ve güneş projelerinin önümüzdeki dört yılda 68 milyar dolarlık ekonomik faaliyet yaratabileceğini belirtti.
Batı Victoria’da tahıl ve rüzgâr çiftçiliği yapan Susan Findlay-Tickner, temiz enerji projelerinin aile çiftliklerine sağladığı faydaları şu sözlerle dile getirdi: “Arazimizden iki gelir elde ediyoruz: Biri ekimden, diğeri ise rüzgâr türbinlerinden. Bu ek gelir çiftliğimizi hem daha kârlı hem de çocuklarımız için daha cazip hale getirdi.”
Avustralya’da elektrik üretiminin yüzde 40’tan fazlası, kırsal ve bölgesel alanlarda bulunan hidro, güneş ve rüzgâr enerjisi projelerinden sağlanıyor. Raporda, bu projelerin hem ekonomik hem de çevresel faydalarına dikkat çekiliyor.
Kaynak: Temiz Enerji
Uluslararası Enerji Ajansı, “Kritik Minerallerin Geri Dönüşümü” raporunu yayımladı. Temiz enerji sistemine geçiş hızlandıkça, bakır, lityum, nikel, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi temel mineralleri üretmek için özellikle coğrafi olarak farklı bölgelerde yeni madenlere ve rafine kapasitesine önemli yatırımlar yapılması gerekeceğini öne süren raporun tamamına raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.
Küresel Yapay Zeka ve Enerji Konferansı, Paris/Fransa
4 - 5 Aralık 2024
Big Bang Startup Challange, İstanbul/Türkiye
18 - 19 Aralık 2024
Dünya Sürdürülebilir Enerji Günleri 2025, Wels/Avusturya
5 - 7 Mart 2025
Enerji Teknolojileri Zirvesi 2025, Bilbao/İspanya
9 - 10 Nisan 2025
ICCI 2025 – 29. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı, İstanbul/Türkiye
24 - 26 Nisan 2025
ENTECH Enerji Fuarı ve Kongresi Ankara/Türkiye
30 Nisan - 3 Mayıs 2025