SEKTÖRDEN HABERLER
Türkiye Yenilenebilir Enerjinin Merkezi Olacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye'nin yerli ve yenilenebilir enerji politikalarının önemine değinerek, "Artık diyoruz ki Türkiye hem kaynak hem teknoloji hem de piyasalar bazında yenilenebilir enerjinin merkez ülkesi olacak." dedi.

Karapınar Güneş Enerjisi Santrali (GES) Sahası'na teknik inceleme ziyaretinde bulunan Dönmez, burada SCADA merkezinin temel atma törenine katıldı. Bakan Dönmez, yenilenebilir enerjinin teşviki ve yaygınlaştırılması için Yeşil Tarife, YEK-G ve Vadeli Elektrik Piyasası'nın açılması gibi önemli adımların atıldığını belirterek, "Elektrik ihtiyacımızın önemli bir kısmını yerli kaynaklardan karşılamanın yanı sıra, elektriğin fiyatlandırılmasının yapıldığı bir enerji merkezi olmak için önemli bir adım attık. Artık diyoruz ki Türkiye hem kaynak hem teknoloji hem de piyasalar bazında yenilenebilir enerjinin merkez ülkesi olacak." ifadelerini kullandı.

Son yıllarda Türkiye'de yenilenebilir enerjinin geldiği noktaya dikkati çeken Dönmez, "3-4 yıldır devreye aldığımız toplam kurulu gücün yüzde 90’ından fazlası yenilenebilir enerji kaynaklarından geliyor. Özellikle rüzgar ve güneş özelinde baktığımızda rüzgarın 20, güneşin neredeyse 10 yıllık bir mazisi var. Bugün rüzgar enerjisinde 9 bin 660 MW ile dünyada 12'nci, Avrupa’da 7'nci sıradayız. Güneş enerjisinde ise 7 bin 154 MW ile dünyada 13'üncü, Avrupa’da 7'nci sıradayız." diye konuştu. Dönmez, YEKA RES-3 için 12 Ekim'de başvuruların alınacağını belirterek, yarışmaların yılın son çeyreğinde yapılacağını ifade etti.

Bugün temeli atılan SCADA tesisinin enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi adına atılan en önemli adımlardan biri olacağını vurgulayan Dönmez, bu merkezin santralin yönetim ve kontrolünü sağlayacağını, aynı zamanda bir bilgi ve teknoloji üssü olacağını belirtti. Bakan Dönmez, Karapınar GES'in kurulumunun yüzde 20 tamamlanarak elektrik üretmeye başladığının altını çizerek, şöyle devam etti:

"Bugüne kadar Faz-1 olarak adlandırılan 271 MW’lık kurulu gücün panel kurulumu tamamlandı. Bunun için de sahada 700 bin panelin montajı yapıldı. Dünyanın sayılı büyüklükteki güneş santrallerinden olan Karapınar GES’i inşallah 2022 sonunda tam kapasiteyle devreye alacağız. Avrupa’nın ilk ve tek entegre güneş paneli fabrikası Karapınar GES’in panel ihtiyacını yerli imkanlarla karşılıyor. Yatırım tutarı 400 milyon doları bulan tesis, yıllık 500 MW güneş paneli üretim kapasitesine sahip. Gerçekleştireceği üretimle her yıl yaklaşık 100 milyon dolarlık panel ithalatını önleyecek tesiste üretilen panellerin yerlilik oranı ise yüzde 70'in üzerinde. Enerji teknolojilerinde merkez ülke Türkiye diyerek attığımız adımların en güzel örneklerinden birisi olan Karapınar GES, Entegre Güneş Paneli Fabrikası ve ARGE Tesisiyle, yenilenebilir enerjiye yerli teknoloji ve "Made in Türkiye" damgası vuruyoruz."
  
Bakan Dönmez, Temel Atma Töreni'nin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Karapınar'daki güneş enerjisi santralinin ihalesinin yaklaşık 3-4 yıl önce gerçekleştirildiğini hatırlattı.

Karapınar Güneş Enerjisi Santrali'nin Türkiye'nin ilk Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları santrali olduğunu dile getiren Dönmez, bin MW’lık tesisin yaklaşık 270 MW’lık kısmının işletmeye alındığını anlattı. Dönmez, bugün ayrıca bu tesisin otomasyon merkezinin temelini de attıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Çevre Bakanımız bize eşlik etti, Sanayi Bakanımız da buradalar. Yüzde yüz çevreci bir yatırım. İnşallah 2022 yılı sonunda bu tesisi tam kapasiteyle devreye almış olacağız. Bundan 5-6 sene öncesinde bile sadece birkaç MW güneş santrali varken, bugün 7 bin MW’ın üzerinde bir güneş santrali söz konusu. İnşallah belki birkaç yıla da 10 MW’ın üzerine çıkmış olacağız."

Dönmez, yenilenebilir enerjide şu an kurulu gücün, toplam kurulu gücün yüzde 52'sine ulaştığını söyledi. Atılımların devam edeceğini belirten Dönmez, şöyle devam etti: "Son 3-4 yılda elektrik üretim tesislerine ilave edilen kapasitenin neredeyse yüzde 90'ından fazlası yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinden oluşuyor, hidrolik, güneş, rüzgar, jeotermal, biokütle gibi. Artık bu yerli ve temiz kaynakları enerjiye dönüştüren ekipmanları da yerlileştiriyoruz. Şu anda Karapınar'daki santral sahasında kullanılan ekipmanın neredeyse yüzde 75-80'lik kısmı Türkiye'de imal ediliyor."

Kaynak: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

Keban HES’te Üçüncü Yerli Türbin Devrede

Enerjide dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik çalışmalar çeşitli alanlarda devam ediyor. Bir yandan petrol ve doğalgaz gibi yerli fosil kaynaklar bulmaya yönelik çabalar yoğunlaşırken bir yandan da özel şirketler yerli enerji ekipmanı üretimi yapmaları ya da yerli üretimi arttırmaları yönünde teşvik ediliyor. Kamu şirketleri ve işletmeleri de enerjide yerlilik konusundaki hassasiyete dayalı çabaların yoğunlaştığı yerler arasında.

Türkiye’nin kamu elektrik şirketi Elektrik Üretim Anonim Şirketi EÜAŞ, portföyündeki en büyük elektrik üretim tesislerinden Keban Hidroelektrik Santrali’ni modernize ediyor. Sekiz üniteden oluşan Keban HES’in türbinleri yerli imkanlarla geliştirilen yenileri ile değiştiriliyor. Daha önce Keban HES’teki sekiz türbinden ikisini yeni geliştirilen yerli türbin ile değiştiren EÜAŞ, son olarak santralin üçüncü türbinini de yeniledi.

EÜAŞ yetkililerinin verdiği bilgiye göre her biri 12 milyon dolar bedelle ithal edilebilen jeneratörler yerli imkanlar ve Türk mühendisler eliyle 250 bin dolara üretildi. Böylece Türkiye, üretilen üç yerli jeneratör sayesinde 36 milyon dolarlık ithalat faturasından da kurtulmuş oldu. Şirket yetkililerinin verdiği bilgiye göre EÜAŞ’ın Keban HES’te kullandığı yerli jeneratörler yüksek teknolojiye sahip. Bu yerli jeneratörlerle ünite başına yaklaşık yüzde 10’lara varan verimlilik artışı da sağlanıyor. Böylece yerli teknolojiyle daha ucuza ve daha fazla elektrik üretim imkanı yaratılmış oldu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Keban HES’in jeneratör yenileme çalışmalarına dair yaptığı değerlendirmede, ilk jeneratörden elde edilen bilgi ve tecrübeyle sonrakilerin çok daha hızlı yenilenebildiğini ifade etti. Buna göre bundan sonra Keban HES’e monte edilecek yeni yerli jeneratörlerin her biri dört ayda tamamlanabilecek. Keban HES’te dördüncü jeneratörün üretimine de başlandı. Keban Hidroelektrik Santrali 1974’te elektrik üretimine başladı. Keban HES’teki jeneratör sayısı 1983 yılında sekize yükseldi. Yıllık 6,6 milyar kWh üretim kapasitesine sahip Keban’da 2020’de 5,5 milyar kWh elektrik üretildi. Keban HES’in üretimi ile yaklaşık 1 milyon 800 bin hanenin elektrik ihtiyacı karşılanabiliyor. Türkiye’nin en büyük üçüncü hidroelektrik santrali unvanına sahip Keban’da 290 kişi istihdam ediliyor.

Keban Hidroelektrik Santrali’ndeki türbin değişiklikleri, tesislerin toplam kurulu gücünü de arttırıyor. Keban HES’in daha önceki üçüncü jeneratörü 150 MW kurulu güce sahipken yenisi 175 MW kapasiteli olarak üretilip monte edildi. EÜAŞ tarafından işletilen santrallerdeki yerlileştirme tamamlandığında toplam 180 MW’lik kapasite artışı elde edilmiş olacak. EÜAŞ’a ait başka HES’lerdeki jeneratörlerin de ihtiyaç halinde yenilenmesi hedefleniyor.

Kaynak: Dünya

Yeşil Hidrojen Türkiye'nin Avrupa'ya İhracatında Yeni Oyuncu Olabilir

Türkiye'nin, yüksek yenilenebilir enerji potansiyeliyle yeşil hidrojen üretiminde avantajlı olduğu ve gelecek 10 yılda yeşil hidrojenin Avrupa'ya ihracatının Türk ihracatçılar için önemli fırsatlar oluşturabileceği ifade ediliyor.

İklim değişikliğiyle mücadele ve 2050'de net sıfır emisyonu başarma hedefleri, dünyada yeşil hidrojene olan ilgiyi giderek artırıyor. Danışmanlık şirketi Wood Mackenzie'ye göre, politikalar hidrojen kullanımını ve teknolojilerini teşvik ederken Avrupa Birliği ve 17 ülkenin ulusal hidrojen stratejisi bulunuyor. Hidrojen endüstrisinde artan yatırımlar da büyümeyi tetikliyor. Sadece bu yılın ilk çeyreğinde hidrojene yapılan yatırım miktarı 4,5 milyar doları aştı ve bu alanda 55 yeni proje açıklandı.

Geleceğin enerji kaynağı olarak görülen hidrojene yatırımların artması beklenirken, öncelikli olarak doğal gaz ve yenilenebilir kaynaklardan hidrojen üretiminin ağırlık kazanacağı ve sonrasında üretimin tamamen yenilenebilir enerjiden sağlanacağı öngörülüyor. İklim değişikliğiyle mücadelede temiz enerji kaynaklarının daha fazla kullanılması ve bu projelerin finansmanı açısından hidrojenin yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi önem arz ediyor.

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Yeşil Ekonomi ve İklim Eylemleri Direktör Yardımcısı Cristian Carraretto, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Paris Anlaşması'nda yer alan iklim hedeflerini başarmak için hidrojenin tek başına yeterli olmayacağını fakat ağır sanayi ve ulaşım başta olmak üzere bazı sektörler için kritik bir kaynak olacağını söyledi.

Bugün itibarıyla dünyada 70 milyon ton hidrojen tüketimi olduğunu ve bu üretimin tamamının fosil yakıtlardan sağlandığını belirten Carraretto, "Uluslararası Enerji Ajansı ve bazı kurumlar bu rakamın gelecek 30 yıl içinde 500 milyon tona çıkacağını öngörüyor." dedi. Carraretto, hidrojen üretiminin giderek arttığına dikkati çekerek, ilk olarak yenilenebilir enerji ve doğal gazdan hidrojen üretiminin ağırlık kazanacağını fakat gelecek 10-15 yıllık dönemde hidrojen üretiminin yeşil kaynaklardan sağlanacağını dile getirdi.

Cristian Carraretto, iklim değişikliğiyle mücadele ve projelerin finanse edilmesi açısından hidrojenin temiz kaynaklardan üretilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.

Türkiye'nin yüksek yenilenebilir enerji potansiyelinin bu kapsamda avantaj oluşturduğuna işaret eden Carraretto, şöyle konuştu: "EBRD olarak henüz faaliyet gösterdiğimiz ülkelerde bir hidrojen finansmanını desteklemedik fakat projeleri takip ediyoruz. Bu kapsamda, Türkiye dahil olmak üzere yenilenebilir hidrojen projelerini destekleyerek bu alanda yer almak istiyoruz. Hidrojen talebi şu anda ağırlıklı olarak Avrupa'dan kaynaklanıyor. Bu açıdan, Türkiye'de hidrojen üretimi yapılarak Avrupa'ya satılabilir. Azerbaycan gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıyan Güney Gaz Koridoru ile Avrupa'ya hidrojen taşınabilir. Türkiye elektrik piyasasını yeşil hale getirmek ve ekonomisini karbonsuzlaştırmak istiyorsa, yüksek yenilenebilir enerji potansiyelini bu alanda da kullanmalı."

Carraretto, Türk şirketlerinin hidrojen konusunda çalışmaya başladığını ve hidrojeni iş modellerine nasıl entegre edebileceklerini konusunda araştırma yaptıklarını ifade etti.

EBRD Türkiye Yeşil Ekonomi ve İklim Eylemleri Yöneticisi Emre Oğuzöncül de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile hidrojen konusunda görüşmeler yaptıklarını söyledi.

Türkiye'nin hidrojen alanında bir yol haritası oluşturması, yeşil hidrojen üretimi ve enerji portföyüne hidrojenin entegrasyonu alanında destek sağlamaktan memnuniyet duyacaklarını belirten Oğuzöncül, şunları kaydetti: "Türkiye, Avrupa'nın en büyük altıncı ticari partneri. Türkiye'nin ihracatının neredeyse yarısı da Avrupa'ya. Önümüzdeki 10 yılda Türk ihracatçıları için yeşil hidrojen üretimi ve Avrupa'ya ihracatı önemli bir fırsat oluşturabilir. Türkiye'nin bu alanda potansiyeli var fakat şu an için belirlenmiş bir hidrojen hedefi yok."

Kaynak: Anadolu Ajansı

Kalkınma Yatırım Bankası, Rüzgar Enerjisine 822 Milyon Dolarlık Destek Sağlayacak

Kalkınma Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, 2021 yılı boyunca Rüzgar Enerjisi Santralleri (RES) projelerine yoğunlaşarak bu alana 310 milyon dolar daha finansman desteği sağlamayı amaçladıklarını belirterek, “2021 sonu itibarıyla RES projelerinin finansmanında toplam 822 milyon dolara ulaşmayı hedefliyoruz.” ifadesini kullandı.

Kalkınma Yatırım Bankası açıklamasına göre, Kalkınma Yatırım Bankası, enerjide dışa bağımlılığı azalan bir Türkiye hedefiyle çalışarak bugüne kadar finanse ettiği ve faaliyete başlayan 626 MW kurulu gücündeki RES projeleri sayesinde 475 bin hanenin yıllık enerji ihtiyacının karşılanmasına vesile oldu.

Banka ayrıca, 2021 yılında finanse edeceği RES yatırımlarıyla toplamda 920 MW’lık RES kurulu gücüne ulaşılmasını sağlayarak 700 bin hanenin yıllık enerji ihtiyacının karşılanmasında rol oynayacak.

15 Haziran Dünya Rüzgar Günü’nde, RES’lerin öneminin giderek arttığını belirten Banka, finanse ettiği RES yatırımlarıyla 1,65 milyon ton eş değer karbondioksit emisyonu azaltımına katkıda bulunuyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Kalkınma Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, yeşil enerji kaynaklarının uluslararası boyutta önemli olduğunu belirterek, iklim değişikliğinin yarattığı küresel tehdidi ortadan kaldırmak için yürütülen çalışmalarda RES’in öneminin giderek arttığını vurguladı.

Türkiye’de 2020 yılında gerçekleştirilen RES projelerinin yüzde 10’unu Kalkınma Yatırım Bankası’nın finanse ettiğini bildiren Öztop, şunları kaydetti: “Ülkemizin yenilenebilir enerji gücünde büyük rolü olan rüzgar enerjisi santrallerine finansman desteği sağlamayı sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Finansman desteği sağladığımız enerji projelerinin kurulu güç bakımından yüzde 33’ünü RES projeleri oluşturuyor. Banka olarak bugüne kadar toplam 23 RES projesine destek verdik. Faaliyete geçen RES’lerin kurulu gücü 626 MW ve bu projelere sağlanan toplam finansman miktarı ise 512 milyon dolar seviyesinde. 2021 yılı boyunca RES projelerine yoğunlaşarak bu alana 310 milyon dolar daha finansman desteği sağlamayı ve 2021 sonu itibarıyla RES projelerinin finansmanında toplam 822 milyon dolara ulaşmayı hedefliyoruz. RES projelerine olan finansman desteğimiz gelecek yıllarda da devam edecek.”

Öztop, projelere finansman desteği sağlamanın yanı sıra her bir projeye yatırım konusu ve tutarından bağımsız olarak uluslararası standartlar ile uyumlu şekilde çevresel ve sosyal risk değerlendirme çalışması yaptıklarını belirterek, “2020 sonu itibarıyla yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projeleri kredi portföyümüzün yüzde 57’sini oluşturuyor ve sürdürülebilirlik temalı kredilerin portföyümüzdeki payı ise yüzde 63 seviyesinde. Kurulu gücü yaklaşık 2.870 MW olan 309 adet enerji yatırımına 1,2 milyar TL civarında kredi kullandırımı gerçekleştirdik. Temiz enerjiye erişimde oldukça önemli olan rüzgar enerjisi santrallerinin finansmanıyla ülkemizin düşük karbonlu ekonomiye geçişinde önemli bir rol alıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Temiz Enerji

Enerji ve Doğal Kaynaklar Zirvesi’nde SEDAŞ’a Ödül

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayelerinde bu yıl dördüncüsü düzenlenen Enerji ve Doğal Kaynaklar Zirvesi’nde “Enerjimiz Geleceğimiz” ödülleri sahiplerini buldu. Sürdürülebilirlik anlayışıyla hayatın her alanına enerji katan SEDAŞ, “Forget the Gender” projesiyle ödüle layık bulundu.

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayelerinde düzenlenen 4. Enerji ve Doğal Kaynaklar Zirvesi, 7 Haziran Pazartesi günü gerçekleşti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de katılım gösterdiği zirve kapsamında, bu yıl ikinci kez verilen “Enerjimiz Geleceğimiz” ödüllerinin kazananları açıklandı. Sürdürülebilir enerji ana temasına sahip programda, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. (SEDAŞ) tarafından hayata geçirilen “Forget the Gender” isimli proje ödüllendirildi. SEDAŞ Yönetim Kurulu ve İcra Başkanı Dr. Necmi Odyakmaz, ödülü Bakan Dönmez’in elinden aldı.

Ödüllü projede emeği geçen SEDAŞ’lıları tebrik eden Odyakmaz, enerji sektöründe sürdürülebilirliğin önem kazandığını belirtti. Odyakmaz, şunları dile getirdi: “Sürdürülebilirlik ekseninde hayata geçirdiğimiz proje ve uygulamaların çalışanlarımız ve paydaşlarımız tarafından da benimsenip içselleştirilmesi bizim için mutluluk verici. Kadınların iş gücüne katılımını desteklemek amacıyla yürüttüğümüz ‘Forget the Gender’ projemizin başarıya ulaşarak ödülle taçlandırılması, sektörümüz adına değerli bir adım. WEPs Kadının Güçlendirilmesi Prensipleri ve Birleşmiş Milletler Global Compact üyeliğimiz ile bu alandaki sürdürülebilirlik taahhütlerimizi yerine getirmeye devam edeceğiz”.

“Forget the Gender” Kocaeli, Sakarya, Bolu ve Düzce’yi içine alan 20 bin kilometrekarelik alanda 3,7 milyon nüfus ve 1,9 milyon kişiye elektrik hizmeti sunan SEDAŞ tarafından 2019 yılında başlatıldı. Kadın istihdamının artırılması, kariyer olanaklarının genişletilmesi ve herkes için fırsat eşitliğinin sağlanması amacını taşıyan proje ile 4 kadın ve 4 erkekten oluşan Fırsat Eşitliği Komitesi kurularak toplumsal düzeyde çalışmalara imza atıldı. Tüm şirket çalışanları tarafından benimsenen proje kapsamında çalışanlara şu ana dek toplam 877 saat toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verilirken iş ve akademi dünyasıyla da iş birliklerine gidildi. Şirket yönetimi tarafından desteklenen projede yönetim seviyelerinde kadın sayısının artırılması, günlük dil kullanımlarında cinsiyetçi söylemlerden uzaklaştırılması gibi konulara büyük önem verilirken uluslararası katılımcıların da yer aldığı paneller ile atılan adımların sürekliliği sağlanıyor.

AYEDAŞ, Bakım Çalışmalarıyla Elektrik Dağıtım Şebekesini Yaz Mevsimine Hazırladı

İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş. (AYEDAŞ), yılın ilk yarısı için ayırdığı 27 milyon liralık bütçe kapsamında yaz aylarında da müşterilerine kesintisiz elektrik sağlamak için şebeke bakımlarını tamamladı.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, İstanbul Anadolu Yakası'nda elektrik şebekesinde gerekli değişim ve bakımları yapan AYEDAŞ, arızalara ve kesintilere yol açabilecek olumsuzluklara karşı 1718 trafo merkezinde önleyici bakım çalışmaları gerçekleştirdi. Bu kapsamda, havai hat, bina, aydınlatma ve diğer şebeke envanterlerine bakım yapılırken, hücre içi ve bina temizlikleri, hücre uzaktan kumanda kontrolleri gerçekleştirildi.

Kış şartlarında hasar gören direklere, iletkenlere ve bağlantı noktalarına öncelik verilerek, bina iyileştirmeleri, trafo bakımları, topraklama iyileştirmeleri, izolatör değişimleri, trafo kademe ayarı kontrolleri, trafo yağ kontrol ve değişimi çalışmaları yapıldı. Ayrıca, topraklama iyileştirmeleri, hücre içi envanter temizliği, kesici kontak geçiş dirençlerinin ve açma-kapama sürelerinin kontrolü, alçak gerilim-orta gerilim sigorta kontrolü ve değişimi gibi bakım çalışmaları gerçekleştirildi.

DÜNYADAN HABERLER
Küresel Temiz Enerji Kapasitesindeki Büyümeye Rağmen, Fosil Yakıtların Nihai Enerji Tüketimindeki Payı Düşmedi

Dünyada geçen yıl devreye alınan yenilenebilir enerji kapasitesi bir önceki yıla göre yüzde 30 artışla 256 GW seviyesinde gerçekleşirken, fosil yakıtların toplam enerji tüketimindeki payı yüzde 80 ile 10 yıl önceki seviyesiyle aynı kaldı. Yüzyıl Yenilenebilir Enerji Politikaları Organizasyonunun (REN21) “2021 Yenilenebilir Enerji Küresel Durum Raporu” yayımlandı. Rapora göre, koronavirüs salgını nedeniyle enerji talebinde tarihi düşüş görüldü. Buna rağmen, G20 ülkeleri yenilenebilir enerji hedeflerini tutturamadı.

Bu ülkelerden 15’inin temiz enerji hedefi bulunmazken, 5’i hedeflerine yaklaştı. Geçen yıl dünyada devreye alınan yeni elektrik kapasitesinin yaklaşık tamamı yenilenebilir kaynaklardan sağlandı. Bu dönemde devreye giren yenilenebilir enerji kapasitesi bir önceki yıla göre yüzde 30 artışla 256 GW olarak hesaplandı.

Yenilenebilir enerji santrali inşa etmek Çin, Avrupa Birliği, Hindistan ve ABD olmak üzere dünyanın birçok yerinde mevcut kömür yakıtlı santralleri işletmekten daha ucuz hale geldi. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kapasitesindeki ve elektrik üretimindeki pay artışı, elektrik üretimi haricindeki diğer sektörlere aynı şekilde yansımadı.

Fosil yakıtların küresel enerji tüketimindeki payı yüzde 80 ile 10 yıl önceki seviyeyle neredeyse aynı kaldı. Yenilenebilir enerjinin sağlık, iklim ve istihdam yaratma konusundaki faydalarına işaret edilen rapora göre, Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında oluşturulan kalkınma planları fosil yakıtlara yenilenebilir enerjiden altı kat fazla kaynak sağladı.

Yenilenebilir enerjinin tüm ekonomik aktivitelerde bir performans kriteri olarak belirlenmesi çağrısında bulunan raporda, iklim değişikliğini önlemek için konulan hedefler ve uygulamalar arasındaki boşluğun giderek büyüdüğü, daha hızlı aksiyon alınmaması durumunda fırsat penceresinin kapandığı uyarısında bulunuldu.

REN21 Direktörü Rana Adib, rapora ilişkin değerlendirmesinde, fosil yakıtların nihai enerji tüketimindeki payının değişmediğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“İklim değişikliğiyle mücadele için son 10 yılda verilen vaatlerin boş sözlerden ibaret olduğu acı gerçeğine uyanıyoruz. Fosil yakıtları devreden çıkarmak ve yenilenebilir enerjiyi yeni norm haline getirmek alabileceğimiz en güçlü aksiyon. Hükümetler sadece yenilenebilir kaynaklarını desteklememeli aynı zamanda fosil yakıt kapasitesini de devreden çıkarmalı. Yenilenebilir enerjinin her ekonomik aktivitede bir performans göstergesi olarak belirlenmesi bu kaynakların hızlanması için iyi bir yol. Bu yüzden, her bakanlık fosil yakıtlardan çıkarak yenilenebilir enerjiye geçiş için kısa ve uzun vadeli planlar belirlemeli.”

İklim Eylem Ağı Danışmanı Stephan Singer ise hükümetlerin iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolüne işaret ederek, “Ne yazık ki salgından alınan acı ders, çoğu hükümetin karbon kirliliğini azaltmak ve fosil yakıtların direncini kırmak için bu eşsiz fırsatı kullanmadığı oldu. Hükümetler için önemli olan kar elde etmek ne iklim ne de halk sağlığının bir önemi yok.” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: pv-magazine

Sıfır Emisyon için Gelişmekte Olan Ülkelerde Temiz Enerji Yatırım İhtiyacı Yıllık 1 Trilyon Dolar

Yükselen piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde 2050'de sıfır emisyona ulaşılması için temiz enerji alanında 2030'a kadar yıllık 1 trilyon dolar yatırım yapılması gerektiği belirtildi.

Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) Dünya Bankası ve Dünya Ekonomi Forumu iş birliğiyle hazırladığı "Yükselen ve Gelişmekte Olan Ekonomilerde Temiz Enerji Dönüşümünü Finanse Etmek" başlıklı raporuna göre, dünyanın sıfır emisyon hedefini başarması için gelişmekte olan ekonomilerin temiz enerji dönüşümü kritik önem arz ediyor.

Söz konusu ülkelerde temiz enerjiye yapılan yıllık yatırım hali hazırda 150 milyar dolar seviyesinde bulunurken, 2050'de sıfır emisyon hedefine ulaşılabilmesi için bu miktarın 7 kattan fazla artarak yıllık 1 trilyon dolara yükselmesine ihtiyaç duyuluyor. Asya, Afrika ve Latin Amerika başta olmak üzere bu ülkelerde daha güçlü aksiyon alınmaması halinde, gelecek 20 yılda 5 milyar ton emisyon artışı yaşanabileceği öngörülüyor.

Dünya nüfusunun üçte ikisinin yaşadığı gelişmekte olan ülkeler, küresel temiz enerji yatırımlarının yüzde 20'sini yaparken, küresel finans varlığının da ancak yüzde 10'unu gerçekleştiriyor. Hükümetler, finans kurumları, yatırımcılar ve şirketlere söz konusu ülkelerde düşük karbon, elektrifikasyon, enerji verimliliği ve enerji dönüşümü yatırımlarını öncelikli aksiyon olarak belirlemeleri çağrısında bulunan rapor, sürdürülebilir bir yatırım çerçevesinin oluşturulması ve lisanslama başta olmak üzere prosedürlerin kolaylaştırılması tavsiyesini veriyor.

IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin değerlendirmesinde, birçok gelişmekte olan ekonomide temiz enerji yatırımları düşerken emisyonların artış gösterdiğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Bu durum, küresel anlamda iklim ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada tehlike oluşturuyor. Ülkeler, enerji dönüşümü yolculuğuna aynı noktadan başlamıyor. Birçoğunun daha sağlıklı ve refah bir enerji geleceği oluşturmak için hızlıca ihtiyaç duyduğu fonlara erişimi yok. Ayrıca, küresel salgının zararlı etkileri gelişmekte olan dünyanın birçok yerinde daha uzun sürüyor. Dünyada para sıkıntısı yok ama para en çok ihtiyaç duyulan ülkeler, sektörler ve projelere gitmiyor. Hükümetlerin, gelişmekte olan dünyada temiz enerji dönüşümünü finanse etmek için uluslararası kamu finans kuruluşlarına güçlü bir stratejik yetki vermesi gerekiyor."

Birol, uluslararası sistemin özellikle yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerde emisyon azaltımı ve temiz enerjiyi finanse etme konusunda net ve bütün bir yaklaşım sergilemediğine dikkati çekerek, "Bugünün stratejileri, imkanları ve fon seviyeleri olması gereken yerden çok uzakta." ifadesini kullandı.

Kaynak: Power Engineering International

G7 Ülkeleri, Emisyon Azaltımı için 100 Milyar Dolarlık Finansman Desteği Sözünü Yineledi

İklim değişikliği, İngiltere, ABD, Kanada, Japonya, Fransa, Almanya ve İtalya liderlerinin katılmıyla gerçekleşen G7 zirvesinin ana gündem maddelerinden birisiydi. Ülkeler, öngörülen küresel sıcaklık artışını 1,5 C’de tutmayı taahhüt etti.

İklim değişikliği için harekete geçme konusunda fikir birliğine varan G7 ülkeleri, yoksul ülkelerin emisyonları azaltmalarına yardımcı olmak için daha önce taahhüt ettikleri yıllık 100 milyar dolarlık finansman ayırma kararlarını yineledi.

Verilen bu vaadin ayrıntılarının sonuç bildirgesinde yer almaması çevre aktivistlerinin tepkisine neden oldu. İklim değişikliği, İngiltere, ABD, Kanada, Japonya, Fransa, Almanya ve İtalya liderlerinin katılımıyla gerçekleşen G7 zirvesinin ana gündem maddelerinden birisiydi.

Ülkeler, öngörülen küresel sıcaklık artışını 1,5 C’de tutmayı taahhüt etti. Ülke liderleri tarafından açıklanan sonuç bildirisinde, “Gelişmiş ülkelerin 2025 yılına kadar ortaklaşa bir biçimde kamu ve özel kaynaklardan yılda 100 milyar dolarlık finansman hedefini yeniden teyit ediyoruz” ifadeleri yer aldı.

İngiltere’nin Cornwall bölgesinde gerçekleşen zirvede G7 liderleri, gelişmekte olan ülkelerin kömür tüketiminden vazgeçmeleri için de yardım sözü verdi. Buna göre G7 ülkeleri, gelişmekte olan ülkelere kömür santrallerinden vazgeçmeleri için 2,8 milyar dolara kadar finansman sağlayacak.

Kaynak: Reuters

Hollanda Karbon Depolama Projesi için 2,1 Milyar Avro Teşvik Sağladı

Hollanda hükümeti dünyanın en büyük karbon yakalama ve depolama projelerinden biri olan Porthos Projesi için 2,1 milyar Avro teşvik sağlayacağını açıkladı.

Hollanda Ekonomi ve İklim Bakanı Dilan Yeşilgöz-Zegerius tarafından ülke parlamentosuna hitaben yazılan mektuptaki bilgilere göre Rotterdam limanında inşa edilecek proje Sürdürülebilir Enerji Üretimi ve İklim Dönüşümü Teşvik Programı (SDE++) kapsamında desteklenecek. Programın 2020 yılı bütçesinin yarısının sağlanacağı proje kapsamında Air Liquide, Air Products, ExxonMobil ve Shell firmalarının Rotterdam limanındaki sahalarında kurulacak tesislerde yakalanan karbondioksit ortak bir boru hattı ile toplanacak.

Toplanan gaza kompresör aracılığı ile basınç uygulanmasının ardından gaz açık deniz boru hattı yoluyla, Kuzey Denizi kıyısından yaklaşık olarak 22 kilometre uzak bir platforma taşınacak. Bu işlemin ardından ise toplanan karbondioksit deniz yüzeyinin altındaki boş bir gaz sahasına pompalanacak. Yılda 2 ila 2,5 milyon ton CO2 depolama kapasitesine sahip proje ile 15 yıllık süreçte 37 milyon tona kadar karbondioksit depolanabileceği öngörülüyor.

Projenin nihai yatırım kararının 2022’nin ilk çeyreğinde alınması, proje ile ilk depolama işleminin de 2024 yılında gerçekleşmesi hedefleniyor. 2030 yılına kadar emisyonlarını 14,3 milyon ton düşürmeyi hedefleyen Hollanda, bunun 7,2 milyon tonluk bölümünü karbon yakalama ve depolama teknolojileri sağlamayı hedefliyor.

Kaynak: Euractiv

HAFTANIN RAPORU

Elektrikli Araçların Projeksiyonu

Bloomberg NEF’in son raporuna göre, elektrikli araçların geleceği daha öncesine göre daha parlak ancak 2050’de net-sıfır emisyon hedefini başarmak isteyen ülkelerin elektrikli araçları daha fazla teşvik etmesi gerekiyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK