Türkiye, 1923'te elektrikte 33 megavat (MW) olan kurulu gücünü 100 yılda gerçekleştirdiği enerji yatırımlarıyla 105 bin MW seviyesine çıkardı.
Anadolu Ajansı’nın (AA), Cumhuriyet’in 100. yıl dönümü nedeniyle hazırladığı dosya haberler kapsamındaki bu haberde, bir asır boyunca elektrik sektörüne ilişkin önemli gelişmeler anlatıldı. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren artan nüfus ve büyüyen sanayiye paralel olarak ülkenin enerji ihtiyacı da artmaya başladı. 1923’te 33 MW olan elektrik kurulu gücü, 1930’da 78 MW, 1940’ta 217, 1950’de 407, 1960’ta 1271, 1970’te 2 bin 234 MW seviyesine ulaştı.
Elektrikte 1980’de 5 bin 118 MW olan kapasite, 1990’da 16 bin 317, 2000’de 27 bin 264, 2010’da 49 bin 524, 2020’de 95 bin 890 MW’ye yükseldi. Ekim 2023 itibarıyla da elektrikte toplam kurulu güç 105 bin 659 MW oldu.
Türkiye’de, ilk jeotermal enerji tesisi 1974’te Denizli’de, ilk rüzgar enerjisi santrali 1998’de İzmir’de ve ilk güneş enerjisi santrali de 2011’de İstanbul’da kuruldu. Türkiye’nin ilk hidroelektrik santrali Tarsus HES, 60 kilovatlık kapasiteyle 1902’de devreye alındı, ardından 1929’da Işıklar Hidroelektrik Santrali üretime başladı. İlk kömür yakıtlı termik santrali, İstanbul’da 1914’te işletmeye açıldı. Daha sonra 1948’te Çatalağzı Termik Santrali devreye alındı. İlk doğal gaz kombine çevrim santrali ise 1985’te Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde kurulan Hamitabat Doğalgaz Kombine Çevrim Santrali oldu.
Türkiye, enerji ihtiyacının karşılanması amacıyla gerçekleştirdiği atılım hamlelerine yerli ve yenilenebilir enerji projelerini de dahil etti. Yenilenebilir enerjide güneşte 10 bin 479, hidroelektrikte 752, biyokütlede 384, rüzgarda 363, atık ısıda 95 ve jeotermal enerjide 63 santralden elektrik üretimi yapılıyor. Doğal gazda 343 santralde, ithal kömür, linyit, asfaltit ve taş kömüründe ise 68 santralde elektrik üretiliyor. Böylece toplam santral sayısı ise ekim ayı itibarıyla 12 binin üzerine çıktı.
Ekim ayı itibarıyla doğal gazdan elektrik üreten santrallerde kurulu güç 25 bin 354 MW, ithal kömür, linyit, asfaltit ve taş kömürü santrallerinin toplam kurulu gücü ise 21 bin 814 MW’ye ulaştı. Bu dönemde hidroelektrik santrallerinin de yer aldığı yenilenebilir enerjide kurulu güç 58 bin 225 MW’ye çıktı. Kurulu kapasite hidroelektrikte 31 bin 595 MW, rüzgarda 11 bin 602, güneşte 10 bin 899, biyokütle ve atık ısı enerjisinde 2 bin 438, jeotermal enerjide de 1691 MW’ye yükseldi. Temiz enerji sektörüne yapılan yatırımlarla Türkiye, yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa'da 5'inci, dünyada ise 12'nci sıraya çıktı.
Kaynak: AA
Uluslararası Büyük Güç Sistemleri Konseyi 4. SEERC İstanbul Konferansı, Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) ev sahipliğinde gerçekleşti. Dünyanın 25 farklı ülkesinde uzman, sektör temsilcisi ve akademisyenin katıldığı konferans CIGRE Türkiye Ulusal Komitesi tarafından düzenlendi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcı Zafer Demircan ve SEERC Dönem Başkanı Zafer Benli’nin açılış konuşmaları ile başlayan konferans 11-12 Ekim tarihlerinde iki gün boyunca devam etti.
Toplam 150 konuşmacı, 650 katılımcı, 120 bildiri sunumu ve 30’un üzerinde şirketin yer aldığı konferans “Enerjide Dönüşüm” ve “Elektrikte Arz Güvenliği” temalarıyla gerçekleşti. Türkiye’nin iki yıl süren dönem başkanlığının final buluşması olan konferans, güç sistemleri alanında ülkemizde düzenlenen en önemli buluşmalardan birisi olarak hayata geçti.
Konferans açılışını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcı Zafer Demircan ve SEERC Başkanı Zafer Benli gerçekleştirdi. Konuşmasında CIGRE gibi kuruluşların öneminin altını Çizen Demircan, CIGRE ve SEERC’in enerji aktörlerine yol gösterdiğini söyledi. Ülkemiz adına SEERC Dönem Başkanlığını yürüten Genel Müdürümüz Zafer Benli Konuşmasında Cumhuriyetimizin 100. yılında böyle bir organizasyona ev sahipliği ve dönem başkanlığı yapmaktan büyük bir onur duyduğunu belirtirken, Türkiye’nin enerjide “merkez ülke” olma hedefine de önemli bir katkı sağlayacağını ifade etti.
CIGRE Güneydoğu Avrupa Bölgesel Konseyi (SEERC) Dönem başkanlığını 2021’den bu yana sürdüren Türkiye, 4. SEERC İstanbul Konferansı ile başkanlığı da kardeş Bosna Hersek’e devretti. Devir töreninde konuşan SEERC Başkanı Zafer Benli, Cumhuriyetimizin 100. Yılında başkanlığımızı sürdürmenin ve kardeş Bosna Hersek’e devretmenin de büyük bir anlama sahip olduğunu belirtti. Bosna Hersek Adına Başkanlığı devralan Eski Başbakan ve CIGRE Bosna Hersek Ulusal Komite Başkanı Ethem Bicakcic de Türkiye’ye özel olarak teşekkür ederek, Türkiye bizim için kardeşin ötesinde bir “ana vatan” sayılır ifadesini kullandı.
Kaynak: EÜAŞ
Hükümetler, kamu hizmetleri ve özel sektör enerji sektöründen kaynaklanan kirliliği gidermek için yenilenebilir enerji kaynaklarına dönmüş durumda. Ancak ışıkları güvenilir bir şekilde açık tutmak isteniyorsa 2040 yılına kadar neredeyse tüm dünyadaki elektrik şebekelerinde yenileme çalışmaları yapılması gerekiyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayınlanan Elektrik Şebekeleri ve Güvenli Enerji Geçişleri Raporu’na göre, 80 milyon kilometrelik altyapının büyük ölçüde yenilenmesi gerekiyor. Bu revizyon yapılmazsa, ülkeler iklim hedeflerini kaçırma ve halihazırda elektrik şebekelerini sarsan fırtınalar ve yangınlar gibi iklimle ilgili felaketleri daha da kötüleştirme riskiyle karşı karşıya kalacak. Günümüzün eskiyen şebekeleri sık sık elektrik kesintilerinin eşiğine geliyor; bu durum evler, binalar ve ulaşım tamamen elektrikli hale geldikçe daha da büyük bir sorun haline gelebilir.
Bu gerçekten ciddi bir sorun. Zira elektrikli bir geleceğe doğru hızla ilerlerken ve şebekelerin en zayıf halkalar olması düşündürücü. 2023 yılı elektrikli otomobillerin, elektrikli ısı pompalarının ve yenilenebilir enerjinin benimsenmesi açısından rekor bir yıl olma yolunda ilerliyor. Tüm bunlar, Dünya Sağlık Örgütü'nün iklim değişikliğine bağlı milyonlarca ölümü önleyebileceğini söylediği, Paris Anlaşması'nın küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 1,5 santigrat derece üzerinde sınırlama hedefine yönelik ülkelerin ortak gayretlerinin bir parçası. Ancak elektrik şebekeleri buna ayak uyduramıyor ve bu da 1,5 derece hedefini tehlikeye atıyor. Elbette küresel iklim hedeflerine ulaşmak için aşılması gereken başka büyük zorluklar da var. Ülkelerin iklim değişikliğine neden olan fosil yakıtları aşamalı olarak ortadan kaldırmaya yönelik daha iddialı planlar benimsemeleri ve bu planları temiz enerjiye geçiş için gerekli politikalar ve finansmanla desteklemeleri gerekiyor.
IEA raporu, elektrik şebekelerinin bu geçişin büyük bir parçası olduğunu vurguluyor, ancak şebekeler bu konuda yeterince ilgi görmüyor gibi görünüyor. Rapor, on yıldan uzun bir süredir küresel olarak durgun olan elektrik şebekelerine yapılan yatırımın on yılın sonuna kadar iki katına çıkarak yılda 600 milyar doların üzerine çıkması gerektiğini söylüyor.
IEA Başkanı Fatih Birol bir basın açıklamasında, ülkelerin temiz enerji ilerlemesinin benzersiz bir seviyede olduğunu ifade ederken elektrik şebekeleri için gerekli adımların atılması gerektiğini aktarıyor. Rapor, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için bir alarm niteliğinde. Gelişmekte olan ülkelerin şebeke yatırımlarının düşüş gösterdiği ifade edilirken şebekelerin diğer ekonomilere göre daha yaşlı olması da riski artırıyor. Örneğin, teknik nedenlerden kaynaklanan şebeke kesintisinde Türkiye, ABD, Çin ve Almanya’nın gerisinde kalıyor. Türkiye, doğa, insan ve teknik sorunlar nedeniyle 1,3 milyar dolar zarar ediyor.
Sürekli artan enerji ihtiyaçları ve neredeyse her geçen gün kurulan yeni güneş ve rüzgar santrallerinin şebekeye bağlanması büyük bir darboğaz oluşturuyor. Rapor, geçen yıl eklenen küresel güneş ve rüzgar kapasitesinin beş katı olan 1.500 GW değerinde projenin halihazırda yeşil ışık beklediğini ortaya koyuyor. Yeni yenilenebilir enerji projeleri için bir ila beş yıl ve yeni elektrikli araç şarj altyapısı için iki yıldan daha kısa bir süreye kıyasla, yeni şebeke altyapısının planlanması, izin verilmesi ve tamamlanması genellikle beş ila 15 yıl sürüyor. Darboğaz da buradan kaynaklanıyor. Bu tür gecikmeler iklim için de sonuçlar doğuruyor. IEA raporuna göre, şebekelere yatırım yapılmaması yenilenebilir enerji kaynaklarının daha yavaş kullanılmasına yol açarsa, karbondioksit emisyonları 2030 ile 2050 yılları arasında 60 milyar metrik ton artış gösterecek. Bu, enerji sektörünün son dört yılda küresel olarak yarattığı gezegeni ısıtan kirlilik ile aynı boyutta. Ve bu, küresel ortalama sıcaklıkları 1,5 derece eşiğinin üzerine çıkarmaya fazlasıyla yeter.
Kaynak: DONANIM HABER
Deprem bölgesinde bu yıl ilk kez devreye alınan lisanssız üretim tesislerinin ihtiyaç fazlası elektriğinin tamamı satışa konu edilebilecek. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK), konuya ilişkin kurul kararı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Buna göre, 6 Şubat tarihli depremler nedeniyle, olağanüstü hal kararı alınan veya afet bölgesi ilan edilen şehirlerde lisanssız üretim tesisleri için, bu yıl ilk kez devreye alınan tüketim tesisleri ile ilişkilendirilen ve bu yıl devreye alınan üretim tesislerinde satışa konu edilebilecek ihtiyaç fazlası elektrik miktarının tamamı dikkate alınacak.
Öte yandan, ilgili tesislerin 2023 ve 2024’e ait mahsuplaşılmamış toplam elektrik enerjisi tüketimlerinin her ikisinin de 2022’ye ait mahsuplaşılmamış değerden düşük olması durumunda, gelecek yıl satışa konu edilebilecek elektrik üretim miktarının hesaplanmasında 2022’ye ait tüketim verileri kullanılacak.
Kaynak: AA
Toroslar Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (Toroslar EDAŞ) faaliyet gösterdiği Adana, Gaziantep, Hatay, Kilis, Mersin ve Osmaniye’de yangın çıkma riski olan ormanlık bölgelerdeki elektrik direkleri için 12,8 milyon lira bütçe ile Yangın Önleme Projesini hayata geçirdi. Proje ile yangın tehlikesi bulunan yerlerdeki sigortalı ayırıcılarda oluşabilecek arkların yaratacağı yangın tehlikesini en aza indirmek amaçlanıyor. Bu hedef doğrultusunda bu tip ayırıcıların bulunduğu direklerin altına 10 cm kalınlığında ve 3 metre yarı çapındaki bir bölgede mıcır döküm işlemi veya grobeton kullanımı gerçekleştiriliyor. Yapılan işlem sayesinde elektrik direği ile kuru ot, ağaç dalı, kozalak ve ağaçlar arasında alevlerin oluşması ve yayılmasını engelleyecek güvenli bir alan oluşturuluyor. Haziran ayında Toroslar EDAŞ ekipleri tarafından yangın riski oluşturabilecek bölgeler ve bu alanlardaki ayırıcılı direkler tespit edildi. Proje kapsamında 12,8 milyon lira bütçe ile 2024 yılı ortasına kadar ormanlık alanlardaki yaklaşık 800 adet sigortalı ayırıcılı elektrik direğinde Yangın Önleme uygulaması gerçekleştirilmesi ve yangın çıkma riskinin en aza indirilmesi hedeflenirken, bugüne dek 2 milyon 880 bin lira bütçe kullanılarak 180 adet direkte çalışma tamamlandı.
Kaliteli ve kesintisiz elektrik dağıtım hedefiyle abonelerine hizmet veren Başkent Elektrik Dağıtım AŞ (EDAŞ), Batı Karadeniz'de devreye aldığı projeleriyle bölgede bugüne kadar gerçekleştirdiği yatırımlarda rekor hedef belirledi.
Başkent EDAŞ son yıllarda elektrik dağıtım şirketlerinin kırsalda yeni hat tesis etmesinin önünü açan hukuki ve teknik düzenlemelerin de desteğiyle, 2023'ün sonuna kadar Bartın, Karabük, Kastamonu ve Zonguldak’ta 831 milyon, 2025'in sonuna kadar ise, yaklaşık 3,5 milyar liralık rekor yatırıma ulaşmayı planlıyor.
Zorlu coğrafyasında kaliteli ve kesintisiz enerji hedefiyle çalışan Başkent EDAŞ, enerji arz güvenliği için kritik öneme sahip enerji nakil hatlarını yenilemeye ve ring amaçlı yeni enerji nakil hatları tesis etmeye devam ediyor. Bu kapsamda, 2025’in sonu itibariyle 2 bin 550 kilometrelik güzergahta nakil hattı tesis etmeyi planlayan şirket, söz konusu güzergahın bu yıl sonu itibariyle 792 kilometrelik kısmını tamamlayacak.
Öte yandan şirket, hayata geçireceği toplam nakil hattı yatırımlarının 1218 kilometresini Kastamonu’da, 582 kilometresini Zonguldak’ta, 421 kilometresini Karabük’te ve 329 kilometresini de Bartın’da tesis edecek. Böylece Başkent EDAŞ, 2 bin 753 kilometrelik Türkiye kara sınırına yakın uzunluktaki 2 bin 550 kilometrelik yeni enerji nakil hattı yapmış veya mevcut hatları yenilemiş olacak.
Paris merkezli Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, İsrail-Hamas savaşının, Suudi Arabistan ve Rusya’nın petrol üretimindeki kesintiler ve Çin’den beklenen güçlü talep nedeniyle zaten gergin olan petrol piyasaları için “iyi bir haber olmadığını” dile getirdi.
Birol, piyasaların dalgalı olmaya devam edeceğini ve çatışmanın petrol fiyatlarını yükseltebileceğini belirterek, “Enflasyon açısından bu kesinlikle bir kötü haber” ifadesini kullandı. Ayrıca Birol, petrol ve diğer yakıtları ithal eden gelişmekte olan ülkelerin yüksek fiyatlardan en çok etkileneceklerin başında geleceğinin altını çizdi.
Hamas'ın İsrail'e saldırısından bir gün önce, 6 Ekim'de varil başına 85 dolar olan Brent tipi ham petrol, 19 Ekim Perşembe günü 91 doların üzerinde işlem gördü.
Gazze’de önemli bir ham petrol üretimi olmamasına rağmen Hamas-İsrail savaşı nedeniyle tehdit altında. Endişelerden biri de çatışmanın dünyanın en büyük petrol rezervlerinden bir kısmına ev sahipliği yapan İran’ı da kapsaması. İran’ın ham petrol üretimi uluslararası yaptırımlar nedeniyle kısıtlanmış olsa da petrol Çin ve diğer ülkelere akmaya devam ediyor.
Houston merkezli danışmanlık şirketi Lipow Oil Associates Direktörü Andrew Lipow, “Fiyatlarda sürekli bir hareket görmek için gerçekten bir arz kesintisi görmemiz gerekir” diyor.
Kaynak: EURONEWS
Exeter Üniversitesi ve University College London’dan bilim insanlarına göre güneş, 2050’den önce elektrik üretimi açısından dünyanın en önemli enerji kaynağı haline gelecek. Veri odaklı bir teknoloji ve ekonomi modeline dayanan çalışma, güneş fotovoltaiklerinin 2050’den önce, daha iddialı iklim politikalarının desteği olmasa bile, muhtemelen baskın güç kaynağı haline geleceğini ortaya koyuyor. Ancak dört “engelin” bunu engelleyebileceği konusunda uyarıyor: İstikrarlı enerji şebekelerinin oluşturulması, gelişmekte olan ekonomilerde güneş enerjisinin finansmanı, tedarik zincirlerinin kapasitesi ve işlerini kaybeden bölgelerden gelen siyasi direniş. Araştırmacılar, bu engelleri ortadan kaldıran politikaların, temiz enerjiye geçişi hızlandırmada karbon vergileri gibi fiyat araçlarından daha etkili olabileceğini söylüyor.
Araştırmaya göre, hükümetler, güneş enerjisi geçişini kendi içinde gerçekleştirmeye çalışmak yerine, politikalarını dört temel “engelin” aşılmasına odaklamalı:
Şebeke esnekliği: Güneş enerjisi üretimi değişkendir (gündüz/gece, mevsim, hava durumu) dolayısıyla şebekeler buna göre tasarlanmalı.
Finansmana erişim: Güneş enerjisinin büyümesi kaçınılmaz olarak finansmanın varlığına bağlı olacak. Şu anda düşük karbonlu finansman yüksek gelirli ülkelerde yoğunlaşmış durumda.
Uluslararası finansman bile büyük ölçüde orta gelirli ülkeleri destekliyor ve düşük gelirli ülkeleri, özellikle de Afrika’dakileri, muazzam yatırım potansiyeline rağmen güneş enerjisi finansmanı konusunda yetersiz bırakıyor.
Tedarik zincirleri: Güneş enerjisinin hakim olduğu bir gelecek muhtemelen metal ve mineral yoğunluklu olacak. Gelecekte “kritik minerallere” olan talebin artacağı öngörülüyor. Elektrifikasyon ve piller, lityum ve bakır gibi büyük ölçekli hammaddeler gerektirmekte. Ülkeler karbondan arındırma çabalarını hızlandırdıkça, yenilenebilir teknolojilerin 2040 yılına kadar bakır ve nadir toprak elementleri için toplam maden talebinin yüzde 40’ını, nikel ve kobalt için yüzde 60 ila yüzde 70’ini ve lityum için neredeyse yüzde 90’ını oluşturacağı ifade ediliyor.
Siyasi muhalefet: Gerileyen endüstrilerden gelen direnç geçişi etkileyebilir. Geçişin hızı yalnızca girişimcilerin ekonomik kararlarına değil, aynı zamanda politika yapıcıların bunu ne kadar arzu edilir değerlendirdiğine de bağlı. Hızlı bir güneş enerjisi dönüşümü, dünya çapında fosil yakıt endüstrilerinde ve bağımlı endüstrilerde çalışan 13 milyon kadar insanın geçimini riske atabilir. Bölgesel ekonomik ve endüstriyel kalkınma politikaları eşitsizliği çözebilir ve gerileyen endüstrilerden kaynaklanan direncin yol açtığı riskleri azaltabilir.
Kaynak: TEMİZ ENERJİ
ABD’de Başkan Joe Biden’ın yönetimi, yaşlanan ABD elektrik şebekesini aşırı hava koşullarından ve yangınlardan korumak, iletim sistemlerini yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla elektrikle bağlamak için projelere 3,5 milyar dolarlık hibe yapılacağını duyurdu.
Enerji Bakanı Jennifer Granholm, 44 eyaletteki 58 projenin finansmanının, Biden’ın 2021’de imzaladığı iki partili altyapı yasasından geldiğini ve bunun şebekeye şimdiye kadarki en büyük doğrudan yatırım olduğunu söyledi. Granholm, gazetecilere yaptığı telefon görüşmesinde, büyük kısmı neredeyse bir asır önce inşa edilen ABD elektrik şebekesinin, elektrikli araçlar ve yapay zekanın güç talebini artırmasına rağmen iklim değişikliğinin tetiklediği fırtınalar, seller ve sıcak hava dalgaları nedeniyle zorlandığını söyledi.
Enerji Bakanlığı, projelerin rüzgar, güneş ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından şebekeye 35 GW'tan fazla yeni elektrik getirilmesine yardımcı olacağını ve 400 mikro şebekeye veya kendi kendine yeten enerji sistemlerine yatırım yapacağını bildirdi. Projelerin yüzde 75'inden fazlasının Uluslararası Elektrik İşçileri Kardeşliği sendikasıyla ortaklığı olduğu ve amacın sendikalı işler yaratmak veya sürdürmek olduğu belirtildi.
Kaynak: REUTERS
Avrupa Yatırım Bankası, Çin-Japon ortaklığı AESC (Automotive Energy Supply Corporation) şirketinin Fransa’da elektrikli otomobiller için batarya üretecek Gigafabrika yatırımına finansman desteği sağlayacak.
Avrupa Komisyonu tarafından yapılan açıklamaya göre banka yatırım için doğrudan 337,2 milyon Euro, ticari bankalar iş birliği ile de dolaylı olarak 112,8 milyon Euro kredi sağlayacak.
Fransa’nın Douai şehrinde inşa edilecek fabrikanın ilk fazının 2025 yılında devreye girmesi hedefleniyor. 1,3 milyar Euro’ya mal olacak projenin ilk fazı ile fabrikada yılda 200 bin elektrikli otomobilde kullanılacak 9 Gigavat-saatlik (GWh) batarya üretimi gerçekleştirilecek. Fabrikanın kademeli olarak önce 24 GWh, 2030 yılında da 30 GWh kapasiteye ulaşması hedefleniyor.
Fabrikada üretilen piller ilk etapta Renault’nın R5 ve 4Ever modelli yeni ECHO otomobillerinde kullanılacak. Fabrikanın kapasitesinin artması ile diğer otomotiv üreticileri ve endüstriyel firmalar da fabrikadan batarya sağlayabilecek.
Komisyonun açıklamasında yatırımın Avrupa Yeşil Mutabakatı içindeki 2050 yılında karbon nötr olma hedefi ile uyumlu olduğu ve bu hedef doğrultusunda “AB Malı” batarya üretim kapasitesinin önemli ölçüde artmış olması gerektiğine vurgu yapıldı.
Avrupa Birliği ülkelerinde 2035 yılından sonra içten yanmalı motorlu araç satışının yasaklanması kararı alınmıştı. Fransa hükümeti de ülkesindeki otomobil firmalarının 2030 yılında, yıllık 2 milyon adet elektrikli araç satabilmesini hedefliyor.
Kaynak: YEŞİL EKONOMİ
Elektrik Şebekeleri ve Güvenli Enerji Geçişleri
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) dünyadaki elektrik şebekelerinin ilk envanteri olarak yayımladığı Elektrik Şebekeleri ve Güvenli Enerji Dönüşümü raporuna göre, elektrik sistemlerinin belkemiğini oluşturan şebekeleri genişletmeye yönelik yatırımlar, güneş ve rüzgar enerjisi, elektrikli araçlar ve ısı pompaları gibi temiz enerji teknolojilerindeki dönüşümün hızına yetişemiyor.
Dünyada şu anda yarısı ileri aşamada bulunan 3 bin GW’lik yenilenebilir enerji projesi şebeke bağlantı sırasında bekliyor. Bu kapasite, 2022'de küresel çapta devreye alınan toplam güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesinin beş katına eşit. Temiz enerji kapasitesinin şebekelere bağlanarak elektrik sistemlerinin güvenliğine ve iklim hedeflerine katkı sunabilmesi için şebeke altyapısının modern ve dijital hale getirilmesi gerekiyor. Ulusal iklim hedeflerine ulaşmak ve enerji güvenliğini sağlamak için 2040'a kadar dünyada 80 milyon kilometre elektrik şebekesinin eklenmesi veya yenilenmesi gerekiyor. Bu rakam, dünyada şu anda kullanımda olan tüm şebekelerin büyüklüğüne eşit ve gerekli şebeke altyapısı genişlemesinin sağlanması için yıllık yatırımların iki katına çıkarak yıllık 600 milyar dolara yükselmesine ihtiyaç duyuluyor.
Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.
Gas, LNG & The Future of Energy 2023 Londra, İngiltere
14 - 15 Kasım 2023
EIF Enerji Kongresi ve Fuarı - İstanbul, Türkiye
15 - 17 Kasım 2023
10th European Energy Forum Paris, Fransa
23 Kasım 2023
Enlit Europe - Paris, Fransa
28 - 30 Kasım 2023
BM İklim Değişikliği Konferansı COP28 - Duabi, BAE
30 Kasım – 12 Aralık 2023
26. Dünya Enerji Kongresi - Rotterdam, Hollanda
22 – 25 Nisan 2024